Temelle Fadime çimlere uzanmış gökyüzünü seyrediyorlar.
Fadime sormuş?
- Temelum ne düşüniysın..
- Senun düşündüğuni..
- Terbiyesuz
![]()
Temelle Fadime çimlere uzanmış gökyüzünü seyrediyorlar.
Fadime sormuş?
- Temelum ne düşüniysın..
- Senun düşündüğuni..
- Terbiyesuz
![]()
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla,ışığından bir şey kaybetmez. (Mevlâna Celâlediin-i Rûmî)
Şakir'in Mektubu
Minik Şakir’in abisi askere gitmişti. Şakir de abime mektup yazayım diyerek, kalemi almış eline başlamış karalamaya. Bunu gören amcası:
-Ne yapıyorsun Şakir? diye sormuş.
Şakir de:
-Abime mektup yazıyorum, demiş.
Amcası da:
-İyi ama sen okuma yazma bilmiyorsun ki, deyince.
Minik Şakir,
-Abim de bilmiyor ki,
demiş.
![]()
Alıntıdır..
- Pazardan süt alıp yoğurt yapmıyorsan,o marketlerden aldığın
katkısının ne olduğu belli olmayan, yoğurt kılığındaki ürünü
yiyeceksin. Sevgili tembelciğim!
- ''Memelerim sarkacak!'' diye çocuğunu emzirmezsen o çocuk yaşam
savaşına zaten yenik başlayacak,Ajda Pekkan akıllım.
- 'Salça yap' demiyorum ama memleketinde elleri öpülesi kadınlarımızın
yaptığı salçalardan satın almıyorsan,kanserojen içeren katkılı
salçaları hem yiyecek hem de yedireceksin mutfak güzeli(!)
- 'Erişte yap' demiyorum ama en azından marketten makarna alacağına
köy pazarından erişte satın al be kadın(!).Erişte ne mi?Annene
sor,kayınvalidene sor,mahallendeki yaşlı ebe'ye sor. Sorgusuzum
- Pazardan kese yoğurdu alıp,ayran yapmışlığın yok,bir dene daha önce
ayran diye içtiklerinin ne olduğunu gör bari meraksızım,
- Dört tane biberi,üç tane salatalığı hazır sirkeye koyup turşu yapmak
zahmetine katlanmıyorsan önüne konan o hazır ne olduğu belli olmayan
turşuları zıkkımlanacaksın,içinde koruyucu olduğu için miden
ağrıyacak,sen de adamın başını ağrıtacaksın geçimsizim,
- Yaz aylarında 5-10kğ biber alıp kurutup sofralık biber yapmazsan
Avrupa kapılarından dönen alfoksinli kiremit tozlu ve boya katkılı toz
biberleri ziftleneceksin tembel uyuşuğum,
- Yaz günleri pazardan alacağın domates taze fasulye, bamya,
börülce,vb.organik yiyecekleri hazırlayıp dondurucunda kışa
hazırlamazsan,marketten ürünün korunması adına içine ne konduğunu
bilmediğin renkli kutulardaki lastik tadındaki sebzeleri yiyeceksin
hazırcım,
- Limon şeker ve suyu karıştırıp limonata yapmıyorsan kolon kanseri
yaptığı kesinleşen mısır şekeriyle hazırlanan boyalı suları
içeceksin,'Dondurmam Kaymak' filmindeki yurdum dondurmacısı yalan mı
söylüyor?Gıda boyası, şeker su karışımı.. Afiyet olsun beslenme
özürlüm,
- Mahalle kasabından kıyma alıp güzelim türk köftesini yapmazsan
-utanmadan-bir soğan halkasının reklamını yapan,küçük çocukları suni
oyun bahçesinde 'dondurma' diye sattığı kremayla kandıran 'büyük
şeytan' Amerika'nın o aptal yağ deposu hamburgerlerini
yiyeceksin,ondan sonrada 'kilo aldım,damar sertliği
yaşıyorum,halsizim, şekerim yükseldi' diye beyaz önlüklülere
koşacaksın.
Onlarda seni daha değişik zehirlerle(!) tedavi etmeye çalışacaklar.Bu
seferde böbreklerin karaciğerin miden zarar görecek,ondan sonra
da''Bunlar neden benim başıma geliyor?'' diye zırıl zırıl
ağlayacaksın. Düşüncesizim!
- Gerçek balımız yerine salt ucuz diye Çinden gelen bal yedirirsen
çocuğuna o çocuk hem fiziksel hem ruhsal olarak eksik gelişir daha
doğrusu gelişmez,gözleri bile çekik olur yahu. Ucuzcu meraklım!
- 'Bizim zamanımızda' diye başlayan ak elli, bal dilli,nur yüzlü
büyüklerin sözünü kesip ''Geçti sizin zamanınız,şimdi herşeyin hazırı
ve kolayı var dersen!''hazır ve kolayın sana hazırladığı sonuçlara
katlanırsın. Çok bilmişim!
- Sabahları zeytinli peynirli, ballı, yumurtalı, kahvaltı yerine kedi
çanağında süt ile karıştırdığın Amerikan mısır gevreği mama ile
kendini kandırmaya devam edersen hastalık için çok beklemeyeceksin
tembel tenekem,
- Un yumurta şekeri karıştırıp bir kek dökmezsin,çocuğunun eline cips
ve şekerleme verirsin ondan sonra 'bu çocuk obez oldu!' diye doktora
götürürsün. Doktor çocuğuna ne yapacak sanıyorsun? Tıp özürlüm!
- Uykundan feragat edip,okula giden ufacık çocuğuna kahvaltı
yaptırmayıp beslenme çantasına tost yapıp,meyva suyu ya da süt
koymazsan,vicdanını rahatlatmak için verdiğin para ile çocuğun sabahın
erken saatinde o soğuk havada cola ile soğuk sandviç yediğini bilmiyor
musun?Adı 'anne' olan kadıncık!
- Babanın annenin gençliklerinde bir günde yürüdükleri mesafeyi sen
bir ayda yürümüyorsan -utanmadan- deniz kenarında bile arabayla
geziyorsan,
bakkal'a gitmek yerine telefonla sipariş veriyorsan ''Kollestrolüm
var,belim kalınlaştı,gıdığım sarktı,damarlarım elektrik kablosu gibi
sertleşti,karaciğerim yağlandı'' diye ağlamayacaksın.Hareket özürlüm!
- Artık 'altın günlerinizi' bile pastanelerde yapıyorsunuz,pastanenin
bol yağlı, kremalı güzel görüntülü ama doğal olmayan hazır şerbetler
ve ne idiğü belirsiz yağlar kullanılarak hazırlanmış ürünlerini renkli
ve de gazlı sıvılarla birlikte tüketiyorsun, üzerine-günah çıkarmak
için de- çay'ı şekersiz içiyorsun.Kısır bile bu yediklerinden çok daha
doğal ve zararsızdır. Sosyete özentilim!
- ''Tembel Avrat'' reyonundan ayıklanmış yıkanmış sebze almanı kabul
ettim de,kuru soğanın küp şeklinde doğranmış ve dondurucu da
korunanını satın almanı nasıl anlayayım be kadın(!)...
- Gösteriş yapacağım diye lüks mekanlarda sevmediğin ve doymadığın
halde en pahalı yemek olan suşi yiyip,eve dönerken etrafını kolaçan
ettikten sonra kaldırımdaki kokoreççiden ya da köfteciden ekmek arası
yiyen, ya da diğer tezgahdaki nohutlu pilava saldıran sen değil
misin?Yalancı sosyetem.
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla,ışığından bir şey kaybetmez. (Mevlâna Celâlediin-i Rûmî)
Ne dem bakî, ne gam bakî, ya Hû
Bizleri güldüren, zaman zamanda düşünmemize vesile olan başta sn.Tahsin beye ve diğer sn.üye arkadaşlara cok teşekkür ediyorum.
Ağlamak,gülmek ayrı ayrı olayların konusu olmakla birlikte,ağlatmak mı,yoksa güldürmek mi noktasında, zor olanı siz biliyorsunuz.
Bunca iş ,stres ortamında bizi güldürenleri de Allah güldürsün.Amin.
(orucluyum kabül olma ihtimali yüksek)
Hala anlayamadınız değil mi?
Önemli olan haklı ya da haksız olmak değil!
Kavganın kazananı yoktur.
Ya kaybedersiniz ya da daha çok kaybedersiniz.
Önemli olan kalp kırmamak.
Önemli olan yargılamadan, karşılıksız sevebilmek ve iyilik yapabilmek.
Haklı bile olunsa özür dileyecek kadar asil olmak, bilge olmaktır.
Egonuzu kontrol edemediğiniz sürece, o sizi kontrol etmeye devam edecek.
Böyle olduğu sürece tüm dünya sizin bile olsa asla mutlu olamazsınız.
- Albert Einstein
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla,ışığından bir şey kaybetmez. (Mevlâna Celâlediin-i Rûmî)
* Yüzünüzü yıkamaya gitmeniz sadece 10 saniye sürerken,yatağa bağlı yaşayanlar var,tüm manzarası tavan olanlar var,
* Şükret arkadaşım ayakkabını giyebildiğin bir ayağın var,
* Senin kızarak bindiğin otobüse uzaktan bakıp iç geçiren tekerlekli sandalyedeki o adam var,
* 10 saat uyuyup işyerinde hala esnerken,geceyi çocuğunun başında hiç uyumadan bekleyip,ilaç parası için işe giden babalar var,
* Sen annenin önüne koyduğu yemeğe burun kıvırırken,pazar dağıldığında çürük domatesleri toplayan kimi anneler var,
* İsyan etme arkadaşım,annesiz var,babasız var,kıymet bil,
* Her nefsin tadacağı bir ölüm var,
* Şükret haline ki; sen bugün uyanırken nefesini yastığında bırakan var,
* Şükret arkadaşım,bir şükrü bile bilmeyenler var....
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla,ışığından bir şey kaybetmez. (Mevlâna Celâlediin-i Rûmî)
Kulak
Bizim marangoz Temel, ahşap bir binanın restorasyonunda çalışmaktadır. Elinde testere ile ikini katın iskelesinde çalışırken
görünmez bir kaza meydana gelir ve testereyi kaydırarak bir anda yanlışlıkla kulağını keser. Kulak da aşağıya düşer.
Kulağını görmek ümidiyle aşağıya bakar ve orada çalışan işçilere seslenir:
- “Hey beyler aşağılarda bir kulak gördünüz mü?”
Şaşkın işçiler şöyle bir etraflarına bakarlar ve kanlar içinde bir kulak bulup bizim Temel’e gösterirler:
- “Bu mu? ”
Temel aşağıya doğru eğilip gözlerini kısar:
- “Yok, yav, benimkinin arkasında kalem olacaktı.”
Karıkoca birlikte tatile çıkarlar. Gittikleri yerde kamp kurarlar.
Tatillerinin ikinci gününün akşamı güzel bir yemek yiyip uykuya dalarlar.
Birkaç saat sonra kadın uyanır ve kocasını da uyandırır. Adam uyku sersemidir; Güzel bir rüyadan uyandırıldığı için de biraz kızgındır:
''Ne oldu? Ne istiyorsun?'' diye sorar.
''Yukarıya bak ve bana ne gördüğünü söyle.''
Adam gökyüzüne bakar ve yanıtlar:
-Bunun için mi uyandırdın beni? Baktım işte. Bir sürü yıldız görüyorum ışıl ışıl parlayan milyonlarca yıldız.
Karısı tekrar sorar. Peki ,bu sana neyi gösteriyor?
Artık iyice uykusu kaçan adam biraz düşünür ve yanıtlar:
-Teolojik olarak Allah'ın kudretini ve kendi acizliğimi görüyorum.
-Felsefi olarak, evrenin sonsuzluğunu ve onun karşısındaki önemsizliğimizi görüyorum.
-Astronomik olarak galaksilerin , yıldızların , gezegenlerin varlığını görüyorum.
-Yıldızların komuna bakarak saatin 3 olduğunu görüyorum.
-Meteorolojik olarak da bugün havanın çok güzel olacağını görüyorum.
Niye sordun bunu bana? Sana neyi gösteriyor?
-Necati , çadırımızı çalmışlar!
--------------------------------------
Insan cok bilince; burnunun ucundakini goremiyo demek ki.
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla,ışığından bir şey kaybetmez. (Mevlâna Celâlediin-i Rûmî)
Adamın biri cuma günü ölmüş ve gömmüşler.
Oğlu hocaya gitmiş ve "babam cuma günü öldü,öbür tarafta nasıl karşılanır?" diye sormuş.
Hoca da sormuş:
- Namaz kılar mıydı?
- Hayır,ama cuma günü öldü.
- Kumarı içkisi var mıydı?
- Vardı,ama cuma günü öldü.
- Yalan söyler miydi?
- Evet,ama cuma günü öldü.
- Hovardalığı var mıydı?
- Vardı,ama cuma günü öldü.
Hoca sonunda dayanamamış ve
- Cuma günü ellemezler ama cumartesi hallederler, demiş.
![]()
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla,ışığından bir şey kaybetmez. (Mevlâna Celâlediin-i Rûmî)
Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)