fonradar

15 Yıl 3600 Günü Almak İçin İşçim İstifa Etti

Üyelik
15 Tem 2013
Mesajlar
2
Konum
İSTANBUL
Merhabalar,
Konumla ilgili bir cevap bulamadığım için bu konuyu açma ihtiyacı duydum.

İşçimin Sigorta ilk iş giriş tarihi 15/11/1998, tazmatı alabileceğini iletti.

14 yıl 8 ay olduğundan kendisinin alamayacağını ilettim. pirim günü yeterli


Fakat 34081997 sigorta numaralı olduğunu ve 15 yılı geçtiğini, ve alabileceğini iletti,

1997 yılında bu işçim 17 yaşındaydı sayılmama ihtimali var mıdır ?

yarın SGK'dan öğrenecek,

Fakat ben bu durumda işçiye tazminatını ödemek zorunda kalır mıyım.

konu hakkında yardımlarınızı rica ederim.
 
Yok daha istifa etmedi, o kağıtla gelip form doldurulacak.
yarın sonucu buraya yazarım,

Avukatımızın ilettiğide şuydu;

15 yıl 3600 gün
Sigortalıklık Süresi = Tescil'e başladığın tarihtir. 2-3 yıl ödenmesi veya ödenmemesi fark etmez,
tescili 1997'e aitse ödemeniz gerekmektedir.
 
Yalnız yazıyı getirmeden evvel istifa etmiş olsa dahi,daha sonradan "tazminat alabilir" yazısını getirdiği taktirde,yine tazminatını alma şansı vardır.Benzer örnekler mevcuttur.Fakat herşey kurumdan yazıyı alıp alamayacağına bağlıdır.Şu anda beklemekten başkada pek bir alternatifiniz yok.
Fakat şöyle bir şansınız olabilir.
Nitekim yukarıda verilen sayfa linkinde de bahsettiğimiz üzere,sizden çıkış yapar yapmaz,başka bir işyerinde sgk'lığı başlamış ise,sizde bunu bir koz olarak kullanabilir, tazminatın iadesi konusunda dava açabilirsiniz.
Saygılar
 
Yok daha istifa etmedi, o kağıtla gelip form doldurulacak.
yarın sonucu buraya yazarım,

Avukatımızın ilettiğide şuydu;

15 yıl 3600 gün
Sigortalıklık Süresi = Tescil'e başladığın tarihtir. 2-3 yıl ödenmesi veya ödenmemesi fark etmez,
tescili 1997'e aitse ödemeniz gerekmektedir.


1-Bunun en doğru cevabını ilgili sgk verecek.


"Yalnız yazıyı getirmeden evvel istifa etmiş olsa dahi,daha sonradan "tazminat alabilir" yazısını getirdiği taktirde,yine tazminatını alma şansı vardır.Benzer örnekler mevcuttur"


2-Bu görüşe katılamıyorum. dilekçede belirtilen NİYET önemlidir. sadece istifa lafı varsa geçmiş olsun.
"
 
16 yaşından büyük 18 yaşından küçük olduğu dönemdeki sigorta kaydı, belirtilen 15 yıl şartını sağlamaktadır.
 
a-Yalnız yazıyı getirmeden evvel istifa etmiş olsa dahi,daha sonradan "tazminat alabilir" yazısını getirdiği taktirde,yine tazminatını alma şansı vardır.Benzer örnekler mevcuttur.Fakat herşey kurumdan yazıyı alıp alamayacağına bağlıdır.Şu anda beklemekten başkada pek bir alternatifiniz yok.
b-Fakat şöyle bir şansınız olabilir.
Nitekim yukarıda verilen sayfa linkinde de bahsettiğimiz üzere,sizden çıkış yapar yapmaz,başka bir işyerinde sgk'lığı başlamış ise,sizde bunu bir koz olarak kullanabilir, tazminatın iadesi konusunda dava açabilirsiniz.
Saygılar
Katılıyorum
a-Ayrılış dilekçesinde iradesini-niyetini beyan etmiş(yani salt olarak istifa durumu yok ise)o esnada olmasa da,sonradan bu durumu teyit eder kurum yazısını işverene ibraz etmesi halinde işverenin tazminat ödemesi gerekecek.
b-Daha öncede paylaşıldığı üzere ,bir dava konusu olayda aradan geçen 3 gün makul görülmüş, belki 2 gün de makul görülebilir!..tam emin değilim ama 1 gün sorunlu yüksek ihtimal kabül görmez, işci aralıksız başka bir işveren yanında işbaşı yapmış ise ayrıldığı işverenin kesin olarak tazminat ödememesi,ayrıldığı gün ödemiş ise talep hakkının doğacağı açık, durumu işveren öğrenir işçiden ister vermezse(ki genel de verilmez)bu defa yargı yoluna başvurulur.
Bu nedenle bu gibi durumlarda ödeme için bir süre beklenmesi,kaldı ki ibraname için geçmesi gereken süre 1 ay dır.

Tabi böylesi her dava konusu olaydan aynı sonuç çıkar mı? yüksek ihtimal evet. Bazı kararlar bizi şaşırtıyor mu? kısmen evet. şu ana kadar bu konuda şaşırtıcı bir karara rastlamadım, dikkatimi çeken karar ise "üç gün" meselesi olmuştur.
 
15 Yıl ve 3600 gün şartı ile son işyerinde 1 yıldan fazla çalışması olan çalışanlar ilgili sgk kurumundan bu durumlarını belgeleyen yazı ile kıdem tazminatına hak kazanır.

Öncelikle işçiniz yazıyı getirmeden ayrılıp başka bir işyerinde sigortalı olarak çalışmaya başladıysa sizden kıdem talep edemez çünkü siz son işyeri vasfını yitirmiş oluyorsunuz. Ancak hali hazırda çalışmıyorsa sgk yazıyı verir ve sizde kıdemini ödersiniz.
 
Sayın Arkadaşlar,

Birkaç gün önce bu konuyu bir hayli yazdık çizdik. Murat 80 sorduğu soruda varsayıma dayalı bir soru sormuştu. İlk cevabı yazarken daha önceki yazışmaların linkini verip aynı şeyler tekrar edilmesin istedim. Ancak burada da yine daha önce sonuca vardığımız konuya dayalı hatalar diyebileceğim noktaya geri dönmüş oluyoruz. Makul süre, dilekçedeki amaç, önce istifa, sonra istifa gibi meselelere geldik yeniden. Doğru cevap için böyle bir noktada yazılan her şeyi tekrar tekrar baştan okumak gerekiyor. Yine baştan okuyup yazmak gerekti.

1. Konu iş yasasına bağlı.
2. SGK bu işte sadece 15 / 3600 gerçekleşip gerçekleşmediğine dair yazıyı verir gerisine karışmaz.
3. İşçi ve işveren konuda anlaşmışsa işten ayrılması dahi gerekmez bırakın makul süre meselesini. İhbar şartları dahi geçerli bu aşamada. Belgeyi masaya koymak kısmen "ver tazminatımı ben gidiyorum" demektir ancak ihbar süresine uymak kaydıyla, işveren "öderim gitmene gerek yok" derse paşa paşa çalışmaya devam eder eğer işçinin niyeti varsa. Yoksa ihbar süresine uyulur/uyulmaz sözleşme biter, buna da kısaca istifa denir. Hangi amaç olarak biri kulp takabilir de dava açabilir ki. Yasanın koyduğu kural da bu değilmi zaten. "Kendi isteğiyle ayrılsa dahi" demiyor mu.
Bunu yaparsa şu kadar süre bu kadar süre başka yerde çalışmamak kaydıyla diye bir alt şart eklenmemiş ki.

Saygılar,
Kevork
 
15 Yıl ve 3600 gün şartı ile son işyerinde 1 yıldan fazla çalışması olan çalışanlar ilgili sgk kurumundan bu durumlarını belgeleyen yazı ile kıdem tazminatına hak kazanır.

Öncelikle işçiniz yazıyı getirmeden ayrılıp başka bir işyerinde sigortalı olarak çalışmaya başladıysa sizden kıdem talep edemez çünkü siz son işyeri vasfını yitirmiş oluyorsunuz. Ancak hali hazırda çalışmıyorsa sgk yazıyı verir ve sizde kıdemini ödersiniz.

Kısmen haklı olabilirsiniz ancak takdir edersinizki bu işyerinden ayrılan işci "ben bu hakkı elde etmişim hadi ben gidiyorum eyvallah"demiyor ,demiyecek, malum olması gereken bu duruma istinaden işcinin irade beyanı,buna bağlı olarak sözkonusu belgenin işverene ibrazı ise (ki böyledir) baştan niyetini ortaya koyan işcinin,bahsekonu yazıyı işverene zamanında ibraz etmemesi/edememesi ve aradan geçen süre sonrası başka bir işyerinde işe başlamış olması karşısında, önceki işyerinden tazminat talebinde bulunamaz düşüncesinde,olayın "son işyeri"noktasına getirilmesi anlamsız,zira ayrıldığım o işyeri benim son işyerim,muhatabım da o işyeri olup,sonradan sgortalı olarak başladığım 2 nci işyerinin bu konuyla ilgisi bulunmamaktadır.
 
Sayın Arkadaşlar,

Birkaç gün önce bu konuyu bir hayli yazdık çizdik. Murat 80 sorduğu soruda varsayıma dayalı bir soru sormuştu. İlk cevabı yazarken daha önceki yazışmaların linkini verip aynı şeyler tekrar edilmesin istedim. Ancak burada da yine daha önce sonuca vardığımız konuya dayalı hatalar diyebileceğim noktaya geri dönmüş oluyoruz. Makul süre, dilekçedeki amaç, önce istifa, sonra istifa gibi meselelere geldik yeniden. Doğru cevap için böyle bir noktada yazılan her şeyi tekrar tekrar baştan okumak gerekiyor. Yine baştan okuyup yazmak gerekti.

Saygılar,
Kevork

Malisef aynı konular tekrar tekrar gündeme geliyor
.Malum işin esası ve paylaşımların özünde bu duruma bağlı olarak ayrılan işcinin,ne kadar (makul)süre sonra,başka bir işveren yanında çalışabileceği noktasıdır.
Dediğiniz gibi taraflar anlaşmış olmaları durumu,"makul süre" konusu dışında olaya bağlı başka bir noktadır.
 
Bunu bu kadar niye uzatıyoruz anlamıyorum. Eğer işveren her hangi bir şikayette bulunmaz ise (genelde hep böyledir işveren itiraz etmez) Hiç bir sorun yoktur zaten.

Eğer işveren derse ki işçim bu hakkı suistimal etti benden tazminatı aldı ama hemen başka işe girdi. O zaman da tek yol yargıdır.
Yargı da elbette ki hepimizin çok iyi bildiği gibi genelleme yapmayacak, olayın özelinde bir kötü niyet var mı yok mu? onu inceleyecek ve kararını ona göre oluşturacaktır.
 
Sayın Aydemir Sayın Arkadaşlar,
Şu makul süre meselesine hala neden takıldık anlamadım. asa böyle bir şart isteseydi maddede yazardı. Böyle bir şey yok olmayan şeyi neden hala gerek şartmış gibi düşündüğünüzü anlamadım. Hiçbir yargı yasada olmayan böyle bir süreyi varsayarak karar vermez, veremez. Buradaki iyiniyet yada kötüniyeti de irdelemez.
Bu meselede her şey iş yasasındaki iş akdinin sona erdirilmesi şartlarına bağlı. Bir tek tazminat alma şartının yeni eklenen hakka dayalı olarak ödenmesi farkı hariç. Yeni doğan hak nedeniyle neden başka dava konuları meydana çıksın anlamam mümkün değil.

Bu yorumlarla Evlilik nedeniyle işten ayrılan kadın kazayla 3 ay sonra boşanırsa tazminatı iade davası da açtırırsınız. Yada işten ayrıldıktan sonra evli kalması için de makul bir süre varmı uygun, ne dersiniz ?

Saygılar,
Kevork
 
Sayın Aydemir Sayın Arkadaşlar,
Şu makul süre meselesine hala neden takıldık anlamadım. asa böyle bir şart isteseydi maddede yazardı. Böyle bir şey yok olmayan şeyi neden hala gerek şartmış gibi düşündüğünüzü anlamadım. Hiçbir yargı yasada olmayan böyle bir süreyi varsayarak karar vermez, veremez. Buradaki iyiniyet yada kötüniyeti de irdelemez.
Bu meselede her şey iş yasasındaki iş akdinin sona erdirilmesi şartlarına bağlı. Bir tek tazminat alma şartının yeni eklenen hakka dayalı olarak ödenmesi farkı hariç. Yeni doğan hak nedeniyle neden başka dava konuları meydana çıksın anlamam mümkün değil.

Bu yorumlarla Evlilik nedeniyle işten ayrılan kadın kazayla 3 ay sonra boşanırsa tazminatı iade davası da açtırırsınız. Yada işten ayrıldıktan sonra evli kalması için de makul bir süre varmı uygun, ne dersiniz ?

Saygılar,
Kevork



:alkış::alkış:
 
Sayın Aydemir Sayın Arkadaşlar,
Şu makul süre meselesine hala neden takıldık anlamadım. asa böyle bir şart isteseydi maddede yazardı. Böyle bir şey yok olmayan şeyi neden hala gerek şartmış gibi düşündüğünüzü anlamadım. Hiçbir yargı yasada olmayan böyle bir süreyi varsayarak karar vermez, veremez. Buradaki iyiniyet yada kötüniyeti de irdelemez.
Bu meselede her şey iş yasasındaki iş akdinin sona erdirilmesi şartlarına bağlı. Bir tek tazminat alma şartının yeni eklenen hakka dayalı olarak ödenmesi farkı hariç. Yeni doğan hak nedeniyle neden başka dava konuları meydana çıksın anlamam mümkün değil.

Bu yorumlarla Evlilik nedeniyle işten ayrılan kadın kazayla 3 ay sonra boşanırsa tazminatı iade davası da açtırırsınız. Yada işten ayrıldıktan sonra evli kalması için de makul bir süre varmı uygun, ne dersiniz ?

Saygılar,
Kevork


Kanun maddelerinde yazılanları değil biz, alt mahkemeler bile yanlış karar veriyor,üst mahkemeler bozuyorsa(ki böyledir)gerisi sadece yorumdur,değişen yorumların doğruluk derecesi .

Makul süreden bahsedilen Kararlar;
a-22.HD.2012/10954 de 3 gün
b-9.HD.2006/2716 E de 1 gün,bu 1 gün konusu aynı dairenin 2008/1760 E. de belirtilmiştir.
 
Sayın Aydemir,

Verdiğiniz yargı kararında 3 gün süresini bulamadım. Ancak kararın özetini ben aşağıya aldım. Takdir sizin. Benim atladığım bir nokta varsa bilmek isterim. ( Dava içeriğinde işçinin üç gün sonra rakip firmada işe başlamış olduğunun tespiti hariç)

YARGITAY 22. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/10954, K. 2013/909, T.25.01.2013

ÖZET: Davalı onbeş yıl sigortalılık ve 3600 gün prim günü şartlarını sağladığı için istifa dilekçesi ile kıdem tazminatını alarak işyerinden ayrılmıştır. Davacının işyerinden ayrıldıktan sonra başka bir firmada çalışması hakkın kötü niyetli kullanılması olarak değerlendirilemez. Davalı kanunun kendisine verdiği emeklilik hakkını kullanmıştır. Kanunda tanınan bu hakkın amacı, işyerinde çalışarak yıpranmış olan ve bu arada sigortalılık yılı ile prim ödeme süresine ait yükümlülükleri tamamlamış olan işçinin, emeklilik için bir yaşı beklemesine gerek olmadan iş sözleşmesini aktif sonlandırabilmesine imkan tanımaktır. Davacının ödenen kıdem tazminatının iadesine ilişkin talebinin reddi yerine kabulüne karar verilmesi hukuka aykırıdır.


Saygılar,
Kevork
 
Son düzenleme:
Arkadaşlar
Bu konuda yazılacak her yoruma karşılık gelebilecek bir yorum mutlaka vardır.Yargıtay bile kendi kararlarında kesin bir çözüm konusunda birleşemezken,bizlerin konuyu netleştiremeyecek olması haliyle kaçınılmazdır.O nedenle,bu konu bu şekilde devam ederse uzar gider.Artık noktayı koymayı öneriyorum.
Saygılar
 
Üst