Çanakkale

  • Konbuyu başlatan Ogün Güneş
  • Başlangıç tarihi
O

Ogün Güneş

Ziyaretçi
ATATÜRK'ÜN 1934 ANZAK KUTLAMALARI SEBEBİYLE GÖNDERDİĞİ MESAJ
“Bu memleketin topraklarında kanlarını döken İngiliz, Fransız, Avustralyalı,Yeni Zelandalı, Hintli kahramanlar! Burada, dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yanyana koyun koyunasınız.
Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve rahat uyuyacaklardır. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”
Mustafa Kemal
cavus.jpg

"Siz vatanı için, milleti için,
namusu için canını ortaya koyan
böyle insanları bukadar mı tanıyorsunuz?
Eğer siz onları tanımazsanız;
geleceğinizi göremezsiniz, hedeflerinizi
bilemezsiniz "
M.K.ATATÜRK
81022.jpg
 
18 Mart sabahı hava bulutsuz ve güneşliydi. Alman Yüzbaşı Schneider uçağına atladı ve Bozcaada yönüne doğru keşif uçuşuna çıktı. Saat 8 cıvarında düşman filosunu Boğaz yönüne doğru yaklaşırken gördü. Hemen geri dönüp durumu bildirdi. Queen Elizabeth, Agamemnon, Lord Nelson muharebe gemileri ve Inflexible muharebe kruvazöründe oluşan 1. Tümen, saat 10:30'da boğazdan içeri girdi Queen Elizabeth'in hedefi Rumeli Mecidiye Tabyası, Lord Nelson'un hedefi Namazgah Tabyası, İnflexible hedefi ise Rumeli Hamidiye Tabyası idi.
oluler.jpg
Batmadan önce Bouvet
Bu plan 11.30'da uygulanmaya başlandı ve 11.30'da merkez tabyalarına ateş başladı. Saat 12.00 sularında Çimenlik, Rumeli Hamidiye ve Anadolu Hamidiye ateş almıştı. Suffren, Bouvet, Goulois, Charlemagne adlı dört Fransız gemisiyle Triumph ve Prince George arkadan harekete geçip yerlerini aldılar. Merkez bataryalarımız ateşe devam ediyorlardı. 900 yarda kadar içeri sokulduklarından şiddetli ateş bu gemilerin üzerine yağıyordu. iki İngiliz gemisi Triumph ve Prince George Rumeli Mesudiye ve Yıldız Tabyalarını hedeflemişlerdi. Rumeli merkez bataryaları çok yoğun bir ateş altındaydı. Mermilerin çoğu tabyalar içine düşmüş, telefon hatlarını bozmuş, yangınlar çıkarmıştı. Rumeli Mecidiye tabyası topçuların şehit olması ile devre dışı kalmıştı. Saat 14:00'e doğru Suffren büyük bir hızla boğazı terk etmekte ve Bouvet'de onu izlemekteydi. Fransız gemisi Bouvet'de bir iki patlama oldu ve Anadolu Hamidiye tabyasınca ateş altındayken 3 dakikada suların altına gömüldü. Derin bir şaşkınlık yaşanıyordu. Queen Elizabeth ve Agamemnon dışındaki bütün gemiler ateşi kestiler. Muhripler ve istimbotlar personeli kurtarmaya gittiklerinde 20 kişi kurtarılabilmiş, 603 kişi sulara gömülmüştü.
bouvet.jpg


Rumeli Hamidiyesi
Bu arada 12.30 sularında Goulois isabet almış ve ağır yaralarla boğazı terk ediyordu. 15.30 sularında mayına çarpan Inflexible'ın durumu kötüydü ama yoğun çabayla Bozcaada'ya ulaştı. Ocean, İrresistible, Albion, Vengeance, Swiftsure ve Majestic'ten oluşan 2. Tümen,Saat 14.30'da ateşe başlayarak yaklaştılar. Namazgah tabyasını bombardıman ediyorlardı. Saat 15.00'te Rumeli Hamidiye daha sonra da Namazgah aldığı isabetle savaş dışına çıkmıştı. Anadolu Hamidiye tabyası hasar görmemişti ve İrresistible'a ateş ediyordu. Saat 15.14'de İrresistible'ın yanında korkunç bir patlama duyuldu.
hamidiye.jpg

Saat 16.15'te tabyalarda uzaklaşmak isterken bir mayına çarptı. Bu bölgede bir gece önce Nusret'in döktüğü mayınlar hiç hesapta yokken can alıyordu. Bölgenin mayınlı olduğunu anlayan Amiral de Robeck 2. Tümenin geri çekilmesi için emir verdi. 18.05'te geri çekilirken Ocean da mayına çarpmıştı. Güçlü top ateşine rağmen Ocean'ın personeli muhripler tarafından boşaltıldı. 18 Mart'ta yaşananlar şaşkınlık yaratmıştı. Lord Fisher gibi ordusuz bir donanmanın başarıya ulaşamayacağını söyleyenler haklı çıkıyor, de Robeck ve Churchill gibi hala donanma ile boğazları zorlayıp İstanbul'a çıkılabileceği düşüncesi yeni hareket planları doğuruyordu.

sedulbahir_topu.jpg
Seddülbahirde Türk topu
Osmanlı yetkililerinin söylediklerine göre eğer 19 mart'da bir zorlama daha yapılsaydı. Bataryalarımızda cephane kalmadığından İngilizlerin boğazı geçmeleri mümkün olabilirdi. Müttefik kuvvetleri deniz yolu ile boğazı geçemeyeceklerini anlayınca karaya çıkartma yapıp yarımadadaki yüksek noktaları ele geçirerek tabyalarımızı susturmak ve gemilerini geçirmek planına baş vurdular. Ele geçmesi gereken yüksek noktalar Alçı Tepe dolayısıyla Kilit bahir platosu ve Conk bayırı Kocaçimen Tepeleriydi.
 
Bu vatan böyle kazanıldı;

43.ALAY 1.PİYADE TABURU 1.BÖLÜK ;

(Çanakkale kahramanlarının yemek listesi )
TARİH----------SABAH-------ÖĞLE------- AKŞAM---------------- EKMEK
15.Haz -------üzüm hoşafı---- yok------- yağlı buğday çorbası --Tam
26.Haz -----------yok----------yok-------- üzüm hoşafı----------- Tam
18.Tem ------üzüm hoşafı----- yok--------- yok----------------- Yarım
08.Ağu -------yarım ekmek ---yok -----Şekersiz üzüm hoşafı --Yarım
canakkale1.jpg

Kod:
İzmir kurtuldu, çok tatlı bir yorgunluk, Ankara'ya hareket edecekler.
Trene binerler kompartımana çekilirler. 
Ertesi gün kompartımanı çalar yaveri, açar.
Yorgun, bitkin, kravatını yıkamaktadır Atatürk.
Yaveri:"ya paşam bu ne hal hiç uyumadınız herhalde niye böylesiniz" der. 
" Ya çocuk kompartımanıma yastıkla battaniye koymayı unutmuşunuz.
Kolumu yastık yaptım ağrıdı, setremi yastık yaptım üşüdüm, bende uyumadım kalktım " der. 
Yaveri;
"Aman paşam !
Birimize haber vereydiniz hemen size bir yastıkla battaniye getirirdik"der.
Ve bir ülke kurtarmaktan dönen komutan söylüyor bunları. 
Tarihi bir cevap derki:
"Geç farkettim hepiniz en az benim kadar yorgundunuz.
Hiçbirinize kıyamadım.
Önemli olan benim uyumam değil milletimin rahat uyuması".
canakkale2.jpg
Kod:
Cumhuriyet'in ilânından sonra istanbul'da bir resepsiyon verilir.
 tüm dünya ülkelerinin elçileri ve ateşeleri de davet edilir.
davet güzel bir şekilde devam etmektedir fakat ingiliz ateşesi olan
binbaşının bakışları mustafa kemal'in gözünden kaçmaz.
bütün davet boyunca kendisine dik dik bakmıştır ve bakmaya devam
etmektedir.
ne olduğunu öğrenmek için yaverini gönderir.
yaver mustafa kemal'e şöyle der:
- paşam kendisine neden ters bir tavır takındığını sordum, o da bana
mustafa kemal'in çanakkale'de babasını öldürdüğünü söyledi.
bunun üzerine mustafa kemal şöyle der:
 - git sor bakalım babasının çanakkale'de ne işi varmış?
canakkale3.jpg
Kod:
"Yeni zelanda'dan çanakkaleye gelecek gönüllü anzaklar seçilirken, o zamanlar orada ya$ayan iki tane de osmanlı türkü sıraya girmişler ve biz de sava$acağız orada demişler.. adamlar bakıyorlar bunlar her yanıyla müslüman tipli.. gidin kardeşim işinize diyorlar.. bizim kurnaz iki türk'te ceplerinde, tanıdıklarında ne kadar para varsa topluyorlar ve cephane satın alıyorlar bir şekilde.. ve binlerce mermi.. askerlerin gemilere sevkinden önce trenle yolculuk yaptıkların raylara dö$üyorlar dinamitleri ve tren gecerken patlatıyorlar.. trenden sağ kaçan askerlere de siper aldıkları yerden basıyorlar mermiyi.. iki türk orada 1-2 saat sonra anca arkadan çevrilmeleri sonucunda vurulabiliyor.. sonra anzakların bir çoğu, iki osmanlı ile bu kadar uğraşıyor isek vay bizim çanakkale de halimiz ne olur diye bir çoğu sava$a gelmekten vazgeciyorlar.."
 
Kod:
Yozgat’ın Sorgun kazasının Karayakup köyünden cepheye gelen Murat , bölükteki tıbbiye öğrencilerinden Şükrü’ye bir mektup yazdırır : 

“Anacığım kardeşlerimi askere gönderirken başına kına koyma...Zabit efendi bana sordu cevap veremedim.Kardeşlerim de cevap veremeyip mahçup olmasınlar.” 

Bir müddet sonra Murat’ın anasından cevabi mektup yetişir : 

“Ey oğlum , gözümün nuru Murat’ım ! Zabit efendiye selam söyle...Biz kurbanlık koçları kınalar öyle kurban ederiz.Sen dört kardeşin arasında kurbansın.Sen İsmail’sin(as).Sen orada şehit olacaksın inşeallah.Kurbanlık koçlar nasıl kınalanırsa , ben de onun için senin saçını kınalayıp gönderdim.” 

Ve mektup Çanakkale’de Murat’a ulaştığında , Murat’ın kınalı başı çoktan Allahına kurban gitmiştir bile...
mekt.002.jpg
 
sayın güneş, ilginizden dolayı teşekkür ederim, allah razı olsun
 
Çanakkale Destanını sanırım en güzel anlatan şiir M.Akif Ersoy'un Çanakkale Şehitlerine şiiridir. Paylaşmak istedim.

ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE

Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle- "Bu bir Avrupalı!"
Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşısında,
Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâ'ûna da zuldür bu rezil istilâ!
Ah, o yirminci asır yok mu, o mahhlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcud ise, hakkıyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam,
Atılan her lâğamın yaktığı yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak,
Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre.

Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sis-i İlâhî o metin istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedî serhaddi;
"O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme" dedi.
Âsım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek.
Şûhedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar...
Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
"Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.

Sen ki, son ehl-i salibin kırarak salvetini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât!
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber.


Mehmet Akif Ersoy
 
Selamlar

Ogün arkadaşım, başlık ve içerik için teşşekür ediyorum.

Çanakkale; destan, bu günü anlamak için bir ışık, tarihi okumak için bir özet, sayıca üstün kalabalığa ve teknolijiye karşı inancın ve Şehitlik duygusunun galibiyetidir

Çanakkale bir mucizedir. Evet inancımıza göre Mucizeleri Peygamberler gösterirler doğru. Ama Çanakkale kendine hizmet eden millete Resulun yardım ettiği kutlu bir zaferdir.

Sayın Özbek bu nefis şiir için çok teşekür ediyorum. Bu şiir bütün olayın bir hülasasıdır aynı zamanda.

Gençliğimiz bu şiiri, içeriğini mi biliyor, yoksa bu şiirdeki vahşet sahiblerinin mi yolundalar? Bu soruyu, sürekli gençliğe kabahat bulan vede dünün sorumluluklarını hakkıyla yerine getirememiş kişilere ithaf ediyorum.

saygıyla
 
"Çanakkale Geçilmez"

Dur Yolcu!

Bilmeden Gelip bastığın bu toprak, bir devrin battığı yerdir
Eğil de kulak ver, bu sakit yığın, vatan kalbinin attığı yerdir
 
Merhaba,

Ogün arkadaşım duyarlılığından ötürü seni kutluyorum. ve bizimle paylaştığın için teşekkür ediyorum.

Bende gözyaşların sel olduğu Çanakkale türküsünü eklemek istiyorum.

"Rivayetlere göre Çanakkale Savaşlarında yaralanan bir askere ait olan bir türkü bu... Köyüne bir şekilde öldüğü haberi ulaşınca sevdiği insanı başka biriyle evlendirmişler...


ÇANAKKALE TÜRKÜSÜ

Çanakkale içinde vurdular beni
Ölmeden mezara koydular beni
Of gençliğim eyvah.
Çanakkale içinde Aynalı Çarşı
Ana ben gidiyom düşmana karşı
Of gençliğim eyvah
Çanakkale içinde bir uzun selvi
Kimimiz nişanlı kimimiz evli
Of gençliğim eyvah
Çanakkale içinde bir kırık testi
Analar babalar ümidi kesti
Off gencliğim eyvah...
 
Arkadaşlar....Hepiniz harikasınız....Phoneix ya da zümrüdü anka kuşu gibi, öldü denilen bir anda küllerinden yeniden doğan bir halkın destansı hikayesidir Çanakkale...Ben Çanakkale'de okudum...Aynalı Çarşı'yı da gezdim....Kilitbahir Kalesi, Şehitlik...İnsan gerçekten zamanın ve mekanın dışında bambaşka bir boyuta geçiyor....Askerdeyken bize Gallipoli belgeselini izlettirdiler....Her ne kadar yabancıların gözünden ve onların ülkemizi işgale gelmesini masum göstermeye yönelik bir çalışma olsada, bazı anektodlar insanın dükkatini çekmiyor değil...Mesela askerlerimizin yedikleri yemekler, bu yemek kaplarına üşüşen sinekler, kıtlık, her türlü yetersizlik....Gerçekten bu koşullarda kazanılmış inanılmaz bir zafer...Ve Dünya tarihine damgasını vurmuş çok önemli bir zaferdir....Şayet Çanakkale geçilse idi, İtilaf savaş gemileri ülkemizi işgal etmekle kalmayacak, aynı zamanda da Rusya'da çok zor durumda olan Çarlık rejimine de desteklerini sunacaktı...Bu olamadı ve Rusya da Çarlık rejimi Bolşevikler tarafından Ekim Devrimi ile 1917'de yıkıldı...M.Kemal Paşa'nın "Ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum" emri sadece motive etmeye yönelik bir söz değildir.Aynı zamanda çarpıcı bir gerçekliğe işaret eder....Bütün bir 1.Dünya Savaşı sürecinde, askerlik çağına gelen 1895-1896-1897-1898 tertiplerin hepsi bu savaşlarda yaşamını yitirmiştir...Bir tertip grubunun yaşamını yitirmesi üzerine, zamanı gelmeden bir sonraki tertipler erkenden askere alınmıştır.Onlar da yaşamlarını yitirince bir sonraki tertipler alınmıştır askere....Çanakkale'de ve diğer cephelerde 16-17 yaşında askere alınan, daha bıyığı çıkmamış, fidan gibi çocuklar yaşamlarını yitirmiştir.Ne için?....Ne uğruna?....Siz ne derseniz deyin...Ben bunu izah etmenin asla tam olarak mümkün olamayacağını düşünüyorum....Yeryüzünde varolan tüm dilleri kullansanız, grameri parmağınızda oynatsanız bunu izah edemezsiniz....Nasıl ya....Nasıl...Harika....Muhteşem...Ve Çanakkale bugün o kadar güzel bir şehirdir ki....Bize bu güzel şehri, bu güzel vatanı armağan etti bu çocuklar...Allahım nasıl yaa....Nasıl....Aklıma mukayyet ol yarabbim....Nasıl...Onca yokluk, onca ihanet, onca yorgunluk.....Silah yok, çarık yok, üniforma yok, yemek yok, ilaç yok, doktor yok....Yok yok yok....Deli olur insan....Bu gururu bize verdiler....Ve bugünün dünyasında bence en büyük mutluluk, onların bizim için birşeyler yaptığının, hiçbir karşılık beklemeksizin canlarını; bakkaldan ekmek almaya gider gibi, bardaktaki çaydan bir yudum alır gibi, kapıyı açıp dışarı çıkar gibi....bu kadar basit yani, bu kadar pervasız, bu kadar doğal, bu kadar normalmişcesine verdiklerinin bilincinde olmaktır...Gerçi bu kolay değil....Bunun bilincine vardığı anda insan kendini bir tuhaf hissediyor...Nasıl yaptın çocuk....Can bu, nasıl verdin böyle sessiz sedasız, bu kadar kolay, bu kadar sıradan, bu kadar doğal...Bunu vatan aşkıyla, dini dugularla vb...izah edebiliriz....Şu bir gerçektir arkadaşlar....
Çanakkale bize bunu öğretmiştir...Geldiler.Gemileriyle, silahlarıyla, teknolojileriyle, küstahlıklarıyla, sömürgeci kafa yapılarıyla, tepeden bakmışlıklarıyla, kibirlilikleriyle, küçümseyerek geldiler....Gemiyse gemi, silahsa silah, askerse asker.....Hepsi bizde var yeneriz sandılar....Ama yanıldılar....Çünkü yeryüzünde bir silah vardır ki; ne nükleer silahlar, ne de atom bombası onun kadar etkili değildir....İşte o silah Çanakkale'de bizim elimizdeydi arkadaşlar....O silah, İnanan İnsandır...
 
ebru şener' Alıntı:
"Çanakkale Geçilmez"

Dur Yolcu!

Bilmeden Gelip bastığın bu toprak, bir devrin battığı yerdir
Eğil de kulak ver, bu sakit yığın, vatan kalbinin attığı yerdir


Sayın Ebru Şener'in bugüne kadar "Lütfen forum kurallarına uyunuz"
mesajı dışında bir mesaj yazdığını görmemiştim....İlk defa bunun dışında bir mesajına rastladım...Bu da bana ayrı bir mutluluk verdi...Belirtmek istedim...Hoşçakalın.
 
sayın forumdaşım ogün bu başarılı çalışmaların için teşekkür ederim. bizden sonra gelecek olan nesile çanakkale savaşı ve kurtuluş mücadelesini daha fazla anlatmalıyız. unutma unutturma !!!!!!!
 
Ogün Güneş arkadaşımı duyarlı davranışından dolayı kutlarım

Resimlerde çok güzel

Şehitlerimizin ruhu şadolsun
 
Sevgili Ogün;

Öncelikle başlık için size sonra da şahsınızda ilgi gösteren diğer meslektaşlarıma teşekkür ederim.
Çanakkale bundan 91 yıl önce bu ülke için bir tarih yazdı. Bu yazarların arasında tüm ülkenin her yerinden yazarlar katıldı. Hatta Bosnalısı, arnavutu hatta gayri müslimler bile bu destanda Mehmedimle aynı safta yer aldı. O kadar doluyum ki. Hislerimi yazıyla anlatmak çok zor. Bu atanın torunları olarak onlara layık olmalıyız. İzninizle bir gerçek olay anlatmak istiyorum.

Bir Japon heyeti çeşitli temaslarda bulunmak için ülkemize gelmiş. Yıl 2000. Ve bu heyet devlet erkanıyla görüşmeler yapmış ve sonuçta bir değerlendirme toplantısı organize edilmiş. Japon yetkililerinden biri edindiği izlenimleri sıralamış ve en son olarak "sizin gençliğiniz çok bilinçsiz, kültüründen çok kopuk demiş" Tabi bizim yetkililer buna itiraz etmiş ve neden bu kanıya vardıklarını sormuş;
Cevap: "Biz çocuklarımız okul çağına geldiklerinde onların eğitime neden önem vermeleri gerektiğini, uluslarına neden bağlı kalmaları gerektiğini, teknolojiyi neden en yukarılarda tutmaları gerektiğini beyinlerine kazımak için bazı testlere tabi tutarız. Öncelikle onları büyük hız limitleri olan hızlı trenlere bindirir, metrolar arasında hızlı bir tura çıkarırız. Çocukların bu hızla başlarının dönmesini ve teknolojiyi anlamalarını sağlarız. Daha sonra onları Hireşımo' ya götürür ve orada olanları anlatırız. En küçük bir canlının yaşamadığı bu yerleri göstererek dostunu düşmanını tanıtır, ulusuna sahip çıkmasını isteriz.
Sizde ise böyle bir çalışma yok. Oysa tüm bunları yapmanız için size Çanakkale yeter. Çocuklarınıza Çanakkaleyi göstermeniz yeter de artar bile. Öyleki burada metrekareye 6.000 mermi düşüyor."
Hal böyle iken benim güzel memleketim de Çanakkale Şehitliklerinin ziyaretçi sayısı her geçen gün artıyor, Anıtkabir'e alternatif yaratılıyor diye haberler yapıldı. Benim TÜRK basınım tehlikenin boyutlarına değindi uzun uzun. Bırakın çocuklara buraları gezdirmeyi, burası Anıtkabir'e alternatif yapılmak isteniyor diye yaygara kopardılar. Oysa Anıtkabir' de yatan Büyük Komutan burada savaşmıştı ve tarih yazılan kalemi bizzat tutmuştu. O büyük Komutanın ve şanlı ordusunun savaştığı yerleri görmek zul sayıldı.
Sevgili Meslektaşlarım, Çanakkale anlatılmaz, anlatılsa da biz Mehmet Akif gibi anlatamayız. Bu yüzden herkesin bu şehitlikleri mutlaka ziyaret etmesi gerektiğini şiddetle tavsiye ediyorum. Ben gönüllü olarak gelen tüm arkadaşalarıma bizzat refakat edeceğim. Hepinizi Çanakkale de ağırlamaktan büyük onur duyacağımı belirtir, işlerinizde kolaylıklar dilerim.

Demirkale
ÇANAKKALE
 
arkadaşlar hepinize duyarlılığınızdan dolayı tekrar teşekkürler, insan duygulanıyor, kendisinden utanıyor doğrusu, düşünüyorum bizde onların durumunda olsak, aceba onların yaptığını yapabilirmiyiz diye, düşünüyorum sonuçta damarımızdaki kan onlardan gelen kan o durumlara düşsek bizde yaparız, hiç düşünmeden malımızı canımızı, cananımızı neyimiz varsa veririz, evet bizde veririz bundan kuşkum yok, çünkü hala o iman o vatan sevgisi bizdede var, ozaman niye utanıyorum, utanıyorum çünkü avrupanın amerikanın gerisindeyiz, utanıyorum çünki avrupanın amerikanın emrindeyiz, utanıyorum çünkü, topla tüfekle ele geçiremedikleri ülkemizi şimdi uzaktan yönettiriyoruz. utanmamak için yaptığımız işi ne iş yaparsak yapalım en iyisini yapalım, herkes işini en iyi şekilde yaparsa zaten başka birşeye gerek kalmaz avrupanında amerikanında önünde olur bu gizli esaretten kurtuluruz. mesela biz muhasebeciyiz bize düşen en önemli görev vergi kaçırmak için değil, vergiyi hakkıyle ödetmek için muhasebe yapamak, kesemizi, nefsimizi değil, devletimizi geleceğimizi düşünektir. duyarlılığınızdan dolayı tekrar teşekkürler
 
Çanakkale 1915 iki Mehmetçik

Merhaba,
"Bir resim bin kelimeye bedeldir"
qnsa37.jpg
 
Ey Şanlı Milletim

Çanakkale her ne kadar söz ile ifade edilemezsede, bizimde bir sözümüz olsun
Çanakkale; Et ve Çeliğin çarpıştığı büyük bir milletin onur savaşıdır.
Haz Allah ( c.c. ) Şehit ve gazilerimizin mekanlarını cennet, cennet yurdundan da saraylar nasıp etsin.
 
Re: Ey Şanlı Milletim

kariyerim3568' Alıntı:
Çanakkale her ne kadar söz ile ifade edilemezsede, bizimde bir sözümüz olsun
Çanakkale; Et ve Çeliğin çarpıştığı büyük bir milletin onur savaşıdır.
Hz Allah ( c.c. ) Şehit ve gazilerimizin mekanlarını cennet, cennet yurdundan da saraylar nasıp etsin.
 
Onuncu yıl marşının pek söylenmeyen, bilinmeyen kısmı


Kod:
Örnektir uluslara açtığımız yeni iz; 

Imtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitleyiz. 

Uyduk görüşte bilgi, gidişte ülküye biz; 

Tersine dönse dünya yolumuzdan dönmeyiz.

Türk'üz , Cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi , 

Türk'e durmak yaraşmaz,Türk önde,Türk ileri!
 
ONLAR İSİMSİZ KAHRAMANLAR, BİZLER YABANCI FİLMLERDEKİ ASKERLERE HAYRANLIKLA BAKARKEN DÜNYA ONLARA HAYRANLIKLA BAKIYOR
"BORDO BERELİLER"
PBH_211226.jpg

zl_211221.jpg



Kod:
1998 Nisan ayında Hain PKK'nın önemli kişilerinden Şemdin Sakıkı,Irakın derinliklerindeki Dohuktan çok başarılı bir operasyonla ele geçirip TÜRKİYE'ye getirmişlerdir.Operasyon 2 adet Black Hawk helikopterleriyle yapılmıştır.BU operasyon Bordo Berelilerin ne kadar bir elit birlik olduğunu göstermiştir. 

ÖZELLİKLERİ 
1-Subay ve Astsubaylardan oluşuyor. 
2-üç-üçbuçuk yıl eğitim alıyorlar. 
3-Gönüllülük esasına göre seçiliyorlarr. 
4-Yurt içinde 72 haftalık temel nitelikli kursları var. 
5-Daha sonra ihtisas alanına göre 10-52 hafta arasında değişen yurt içi ve yurt dışı ihtisas eğitimleri var. 

A- YURT İÇİ TEMEL KURSLARI 
-Muharebe temel eğitimi 
-Göğüs göğüse muharebe 
-Uzak mesafeli keşif devriye 
-Sızma 
-teşhis ve tanıma 
-Hayatı idame 
-kaçma kurtulma 
-Hedef atrifi,Ateş tanzimi 
-Psikolojik Harekat 
-Tahrip 
-Paraşüt 
-Kurbağa adam 
-Gayri nizami savaş 
-Özel harekat türleri.konularında eğitilirler. 

B-İHTİSAS KURSLARI 
-yer ekip komutanlığı 
-tahrip teknikleri.mayın ve bubi tuzakları 
-İlk yardım 
-Cerrahi müdahale teknikleri 
-Mühimmat imha 
-Hafif ve ağır silah uzmanlığı 
-İstihbarat uzmanlığı 
-Muhabere kursları 
-psikolojik harekat kursları 

C-YURT DIŞI KURSLARI 
-Ranger 
-Hava İndirme 
-Sivil İşler 
-Halkla İlişkiler 
-Hayatı İdame 
-Psikolojik harekat 

Tümü iyi paraşütçüdür.Çeşitli yabancı dilleri iyi bilirler.
"ONLAR İSİMSİZ KAHRAMANDIRLAR"
0Ad_251029.jpg

LXE_226532.jpg

Iz5_211222.jpg

uMR_211224.jpg

Seçkin askerler
Kod:
Birliklerinde üstün bir performans, başarı gösteren subay ve astsubaylarla uzman erbaş ve erlerden seçilen Özel Kuvvetler Komutanlığı timleri "Bordo bereliler", çok özel bir eğitimden geçiriliyor. Her türlü koşula karşı eğitilen timler, A ve B timleri olarak iki birimde örgütleniyor. A timleri sadece subaylardan, B timleri ise bir subay komutasında astsubaylardan oluşuyor. 
Özel Kuvvetler, TSK'nın seçkin askerlerinin toplandığı bir bölüm olarak en kritik görevlerde harekete geçiyor. 
TSK'nın yeniden yapılanmasıyla, 1992'de teşkilatlandırılan Özel Kuvvetler Komutanlığı, dünyadaki bütün demokratik ülkelerin benzer kuruluşları gibi görev yapıyor. Özel Kuvvetler Komutanlığı personeli, Sualtı Taarruz (SAT), Sualtı Savunma (SAS), Eğirdir Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkezi, 1. Komando Tugayı, 2. Komando Tugayı, Bolu Dağ ve Komando Tugayı, Midyat 3. Komando Tugayı, Foça Amfibi Deniz Piyade Tugayı, Foça Jandarma Komando Okulu'nda üstün başarı gösterenler arasından titizlikle seçiliyor. 

Her zaman her yerde göreve hazır 
Özel Kuvvet mensupları, her yerde, her zaman ve her şekilde mücadele kabiliyetini, sürekli ve zorlu eğitimlerle kazanıyorlar. Karadan, havadan, su üstünden, su altından, ortam ne olursa olsun, hedefe daima ulaşıyorlar. Her olasılığa karşı daima hazır bulunan bordo bereliler, her türlü iklim ve doğa koşullarında görev yapabiliyor. Bu personel, en gelişmiş silah ve teçhizatlarla donatılmış. En modern silahları ustaca kullanabiliyorlar. Dünyadaki ünlü timlerle aynı becerilere sahip olan bordo bereliler, en vahşi doğa koşullarında bile yiyeceklerini temin edebiliyorlar. 
Özel Kuvvetler seferde; düşman derinliklerinde bilgi toplamak, hedef belirlemek, taktik akın ve pusular uygulamak ve düşman işgalinde kalmış bölgelerde mukavemet harekatını başlatmak amacıyla kurulmuş bulunuyor. 
Özel Kuvvetler'de görevli personelin yeteneklerini artırmak üzere, NATO üyesi ülkelerin özel birlikleriyle taktik ve teknik bilgi alışverişi, teknik malzeme ve müşterek eğitim alanlarında işbirliği yapılıyor.
aR0_342240.jpg

C8n_486734.jpg

Kod:
Ayrıca bordo bereliler dünyada "güven atışı eğitimi" alan tek birlik. Nedir bu güven atışı? 


 
-iki adet bordo bereli karşı karşıya geçer. 
-ilk önce ikiliden birisi başının üzerinde kitap büyüklüğünde bir hedef tutar. 
-diğer bordo bereli iki elinde iki tabancayla yürüyerek o hedefe gerçek mermilerle ateş eder. 
-yolun yarısına geldiğinde arkasını dönüp, tabancaları bacaklarının arasından hedefe doğru sıkmaya devam eder. 
mermiler bitince roller değişir, bu kez ateş eden kişi hedefi tutar, atış sırası diğerine gelir. 
bu eğitim hergün yapılır.
4X4_e600ec23b051007ijpg1bn.jpg

oyV_dXTO59oC.jpg

Kod:
direk birinci ağızdan ilginç ve de gurur verici açıklamalar... 

TSK NİN GURURU BORDO BERELİLER 
Bordo berelilerin gorevi ozel harekat ve savunmadir.yillarca ppk dahil bir cok yasadisi örgüte kan kusturmuslardir.farkli araliklarla yapilan dunya ozel kuvvetler taarruz,savunma yarismalarinda 2 defa disinda hep birincilikle donmektedirler.ne amon'u ne delta force'u bordo berelilerin onunde ayakta kalamadi.almanya,fransa dahil bir cok avrupa ulkesi ozel kuvvet egitimi aldirmak icin siradalar.ama bordo berelilere verilen egitimin %30 u o ulkelere gosteriliyor. 
ozel operasyonlarda sessizlik ve hiz en onemli degerdir. 

K.lock dedikleri kilitleri delta force dahil diger ulkeler 10,13 saniye arasi acarken bordo bereliler maksimum 7 saniyede aciyorlar. 

200 metrede hala nokta atisi yapabiliyorlar. 

(bu arada lafa atilip bordo berelilerin egitimini sordum.verdigi cevap kafami karistirdi.) 

ordudaki cogu askerin hayalidir bordo bereli olmak.ama bu is her babayigitin altindan kalkabilecegi bir is degildir.sen karini,colugunu cocugunu ,anani babani yok sayabilirmisin erhan? 

(bu laf uzerine sordum nasil yani komutanim diye) 

bak oglum bordo bereli bildiginiz askerlere benzemez.tabiri yerindeyse yaninda ailesini kesseler umursamazlar.o askerlerin egitiminde duygusallik diye birsey yoktur.ben onlarin komutani olsam ve vurun beni desem 2 ci bir emir beklemez.vururlar.egitimlerinde bir insanin basarabilecegi noktanin ustunde ki isler icin egitim alirlar.kisacasi en agir sartlar onlar icindir.iste bordo bereliler bundan dolayi bir numaradir.iraktaki catismalarda komando ve piyade birlikleri pkk lilarla catisirken bordo berelileri her zaman catismanin arasina atarlar.ve belki 3 saattir suren bir catisma 20 dakkaya son bulur. 

pkk lilara bir soru sorariz yakaladigimiz zaman: 
'Turk askerinin geldigini nasil anlarsin'? 

sarjorunu ustumuze bosaltarak 

'commandonun geldigini nasil anlarsin'? 

yarim sarjoru ustumuze bosalttigi zaman 

'peki bordo berelinin geldigini nasil anlarsin'? 

TAK!
XP0_214799.jpg

qEk_483994.jpg

dmf_bordo_berliler.jpg



Kod:
iste oglum bordo bereliler boyledir.sana 3 olay anlaticam o olaylar biraz daha detayli aciklar sana kim olduklarini.(arkadas o sira beni durtukledi iyi dinle burayi diye) 

olay 1:doguda bir gece 12 kisilik bir commando birligi aldigi talimat uzerine daga cikiyorlar.dagada gezerken pkklilarla catismaya giriyorlar.ama pkk zannettikleri aslinda o gece orda devriye gezen baska bir bordo bereli tim.commandolarin hepsi sehit dusuyor.bordo berelilerde de ise hic kayip yok..olaylar ogrenildiginde commando birliginin komutani catisma yerine gidiyor.gittigi zaman sehitlerin oldugu yerde yuzlerce bos kovan goruyor.bolgeyi arastirdiklarinda biraz asagisinda 12 bos kovan buluyorlar. 
sifrelerin birbirlerine soylenmemesi ve aradaki ihmalkarliklar yuzunden 3 komutan ceza aliyor. 

olay 2: (burda koyun ismini yazmiyorum beyler)11 kisilik bir bordo bereli timi bir koyun guvenligini sagliyor.halk onlara cok samimi ve sicak davraniyor.pkklilar bu timi bir gece pusuya dusurup hepsini sehit dusuruyor evladim.ve kiyafetleri dahil butun esyalarini alip kendileri giyiyor.o koyde bordo bereliler sehit dustu diye bayram havasi var.aylarca koruduklari o koyden bir hain pkklilara bilgi sizdiriyor.koyun komple pkkli oldugu sonradan cikiyor ortaya.pkklilarin bu yaptigi anca 2 ci ayinda cikiyor ortaya.ve oraya 4 kisilik bir bordo bereli birligi gidiyor. 

sonuc: 2 saat sonra o koyden tabiri caizse eser yok oglum. 

olay 3:amerikanin askerlerimizin kafasina cuval gecirdigi o olayda orda 2 bordo bereli vardi.eger orda baslarindaki komutan emir verseydi,ne ordaki 45 amerikali asker ne diger 20 kisilik kurtler hicbiri sag cikmazdi.orayi oyle bir savunurlardiki cok kanli biterdi.ve o binanin altinda kilolarca patlayici vardi guvenlik icin.en kotu ihtimal orayi ucurmalari bile bazi seylere net bir cevap olurdu. 

o olaydan sonra orda bordo bereli oldugunu o zamanki amerikalilarin basindaki komutan ogrendi ve telefonla genel kurmayi aradi. 

'askerlerinizin gosterdigi anlayis beni cok mutlu etti.tanriya bin sukurki askerleriniz askerlerimizi evlerine sagsalim gonderdi'
QNi_494762.jpg

M3U_380993.jpg

xrE_Apachi.jpg

nDj_OE4O4M1Y.jpg

Kod:
DİĞER BİR GURUR KAYNAĞIMIZ SAS & SAT 

bu olaylari anlattiktan sonra gercekten buyuk gurur ve huzun yasadim.ama komutanimiz cok sakin ayni tutumla konusmasini surduruyordu.konuyu SAS ve SAT a getirdi.ve devam etti. 

bordo bereliler disinda TSK nin bircok birimi vardir oglum.bunlarin herbiri birbirinden degerli askerlerdir.sas ve sati duymussundur.o askerlerde cok agir egitimden gecerler. 

al sana bu egitimden 2 ornek. 

sas'a veya sat'a girecek olan adaylar bos bir araziye goturulur.uzerlerinde don ve aklet disinda hic bir sey bulundurulmaz.bu adaylara bir yol gosterilir.bu yolun sonunda onlari bir kulube bekler.onlardan 6 kilometrelik yolu 1 saatte almalari istenir.ve oraya gitmek icin yola koyulurlar.adaylar ciktiktan 10 dakka sonra peslerine herbiri icin ozel sirf öldurmek icin egitilmis kopekler birakilir. 

1 saat doldugunda komutanlar ve denetciler yola koyulur.o yolda oglum o kopeklerin cesetlerini bulurlar genelde.adamlar ciplak elle yada disleriyle o kopekleri parcalamistir. 

hemen sordum 'peki komutanim hicmi egitim zaiati olmuyor diye'hemen cevap verdi. 

olmaz mi oglum olmazmi. 

diger bir egitimdede adaylarin hepsi zodiak botlarla denizin ortasina goturulurler .ve birakilirlar.belli bir saat sonra oraya tekrar bir botun onlari almaya gelinecegini bildirip ayrilirlar. 

direncli olan yaklasik o suda 3 saat hayatta kalmayi basarir.egitim zaiati cok olur bu egitimde.bot geri geldiginde kesinlikle durmaz.yanlarindan gecer.tutundun tutundun tutunamadin bir 3 saat daha beklersin.her seferinde boyle olur. 

ve sas&sat da su anda 1 numaradir oglum.daha bu adamlar oyle egitimler gorurlerki bir insanin imkansiz dedigi seyler.
qEk_483994.jpg

MSp_274013.jpg

mLk_258878.jpg

awo_248521.jpg

Kod:
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin göz bebeği, Abdullah Öcalan ile Şemdin Sakık’ın ele geçirilmesi gibi operasyonlara imza atan ‘Bordo Bereliler’, ABD’nin dünyaca ünlü Delta Force timlerini geride bırakarak Dünya Şampiyonu oldu. 

ALMANYA’da 26 ülkeden özel kuvvetlerin katılımıyla yapılan ‘Dünya Özel Kuvvetler Şampiyonası’nda ‘Bordo Bereliler’ diye tanınan Türk Özel Kuvvetleri, tarihi bir başarıya daha imza attı. Bir hafta süren yarışmada Bordo Bereliler birinci olurken, ABD’nin dünyaca ünlü Rangers ve Delta Force kuvvetlerini de geride bıraktı. 

Tüm puanları topladılar 

Bordo Bereliler, özel harekat, teçhizatlı koşu, paraşütle atlama, tehlikeli göl geçişi, botla harekat ve su altı dalışı, keskin nişancılık, en zor koşullarda dayanıklılık ve bu koşullar altında düşman güçlerini bertaraf etme, düşman hedeflerini yarma ve içeriye sızma gibi bir çok kategoride, yarıştıkları diğer ekipleri geride bırakıp en üst düzey puanları topladılar.
Sal_248515.jpg

Xus_211277.jpg


Kod:
TSK NİN STRATEJİSTLERİ 
Turk silahli kuvvetlerinin sitratejistleri yuzlercedir.komutanlarin altinda cok onemli ve kidemli insanlardir.oyle stratejilerimiz vardirki oglum bosuna demedik suriyeye 5 dakkada kuzeyinizden girer guneyinizden cikariz diye. 

askeriye hicbir zaman bos laf etmez oglum.savas stratejisi simulasyonlarinda hep galip TSK cikmistir.ve stratejistleri hic bir casus yakalayamaz.belki senin sokakta gorup ilgilenmedigin bir adam bile TSK nin kadrolu stratejisti olabilir.yuzlerce stratejist binlerce basvurunun arasindan ozenle seildi ve seciliyor.bu adamlarinda sinavlari cok zordur.en ust kademeye ulasabilen ler olasi bir dunya savasi simulasyonunda sinava tabi tutulurlar.bazilari o kadar zekiki bazi komutanlardan bile daha iyi okuya biliyorlar durumu. 

Bu insanlarda komutanlardan sonra en onemli insanlardir oglum.ve bu staratejistler TSK ya bir seyi tekrar kanitlamistir.
xzG_68712.jpg

E0_51604.jpg

HDU_1.jpg

1bbc2.jpg

2bwa9.jpg


16ju7.jpg



33tf9.jpg


0501ob1.jpg


83255mp5.jpg

askeri037dy8.jpg
 

Benzer konular

Üst