fonradar

Cari Hesapta Biriken Nakitin Nerde Eritilebileği Hakkında

Üyelik
29 Eki 2005
Mesajlar
44
Bir şahıs işletmesinde cari hesapda bu şirketlerde 331 hesapta takip edilen ortaklara borçlar yada alacaklar hesabı gibi biriken nakiti hangi hesaplarda eritebiliriz?teşekkürler
 
Merhabalar Sayın Volt;

Burda şuanki yapmış olduğunuz işlem ÖRTÜLÜ KAZANÇ kapsamında olmaktadır. Bu durumda ise her an için bir inceleme ve tabii bunun neticesinde ceza-i işleme tabii olabilirsiniz.

Yaptığınız işlemin açıklamaı şu olmaktadır; ya şirketin kayıtdışı işlemleri bu şekilde kayda alınıyor yada şirketin nakit ihtiyacı sermaye artırımına gidilmeden ortaklardan faiz karşılığı yani onlara menfaat sağlanarak karşılanıyor.

Bu durumda yapılması gereken en mantıklı iş sermaye artırım yolu ile kapatmak. Diğer türlü bir işlem tevsik (8 000 ytl) zorunluluğu ile ters düşebilir. Bu da hatayı hata ile kapatmak olur.

İyi çalışmalar, hoşçakalın.
 
Sayın Volt.

Şu anki işleminiz örtülü kazanç dağtımıdır, sayarın dediği gibi. Bu tutarların fiili olmayan işlemler sonucu biriktiği için açıktır. Bu hesapta yapılacak eritme işlemleri risklidir yapılsa bile sağlam tevsik edici deliller ile belgelendirilmeli ve kanunlarla ters düşülmemelidir.

Burada şunu yap bunu yap gibi vereceğimiz hap formüller sizin yapınıza uymayabilir.

Hesap alacak bakiyesi veriyorsa sermayeye eklemekte (tabiki TTK, VUK sermaye arttırım prosedürlerine uyarak)vergisel açıdan bir risk yoktur. Fakat hesap önemli tutarda borç bakiyeli çalışıyorsa ciddi sorun var demektir.

Bu işi özel konuşalım.
 
İşletmenin sermayesi yapacağı işle mütenasip ise cari hesaplardaki önemli meblağlar herkesin hemfikir olduğu gibi kayıtdışı işlemlerden kaynaklanır.Bunu vergi incelemesine yetkili olanlarda yeterli düzeyde teşhis edebilirler.

Uygulamada genellikle KDV'siz giderler (işçilikler gibi iki yönlü yük getiren(hem KDV hem stopaj-ssk primi) giderler kira,finansman giderleri vb.)kayıtlara yansıtılmayarak belgesiz hasılatların kısmen karşılanması sağlanmaktadır.

Gelir ya da gider ayağı alıcı veya satıcı nedeniyle mecburen kayıtlanan sektörlerde ve girdileri KDV'siz yada çok düşük oranlı KDV'li fakat çıktıları yüksek KDV'li sektörlerde ağır KDV yükü ve KDV'siz çalışanların elde ettiği rekabet üstünlüğü cari hesapları suni olarak şişiren bataklıklardır.

Ülkemizde KDV oldukça kötü tatbik edilmekte ve kötü sonuçlar daha kötü ve adeta anlaşılamaz bırakın denetlemeyi, uygulanamaz (KDV tevkifatındaki kapsam karmaşası gibi-tebliğle ve sirkü ile yön verilmeye çalışılması gibi)yöntem ve düzenlemelerle durum idare edilmeye çalışılmaktadır.Özellikle serbest meslek,otel -lokanta gibi hizmet sektörleri ile sebzecilik gibi işlerde kayıtdışı ile mücadele imkansız hale gelmiştir.

Bunun tek sebebi olmasada asıl sebebi KDV'nin yüksek oranlı oluşu ve kötü tatbiki ve denetimin ise adeta körebe usulü yapılmaya çalışılmasıdır.

Bu ortamda işletmelerin kendi başlarına tam olarak kayıtlı çalışma ve ayakta durma şansları hemen hemen yoktur.Meslek mensuplarının bu sorunları dert etmelerinin asıl nedenide budur.Yani damdan düşenin halini bildiklerinden içlerine sinmeden de olsa aynı nedenlerle (haksız rekabet-ayakta kalma çabası gibi) geçici çareler aramaktadırlar.

En çarpıcı örneklerden birisi ise güya ihaleleri bir standarda kavuşturmak, şeffaflığı sağlamak,kamu alımlarında yolsuzlukları önlemek mal ve hizmetlerin daha etkin ve hızlı teminini sağlamak üzere hazırlanan kamu ihale yasasının tatbik şekli ile birleşen malum ortam kuş gribi gibi form değiştirerek adeta ihale şirketlerinin, alınacak mal veya yapılacak hizmetle uzaktan yakından ilgisi olmayan ihale uzmanı girişimcilerin türemesine neden olmuştur.Bunlar malesek ekonomi-iktisat-işletme-mühendislik eğitimi almış değerlerimizdir.Asıl işlerini yapmaya çalışanların çoğu iflas eder ayakta duramazken mevzuatın esnekliğini ve boşluklarını iyi hesaplamaya odaklananlar kısa zamanda köşe olabilmektedir.

Diğer yandan zarar sadece vergi kayıp kaçağından ibaret değildir.Asıl zarar ülkenin vasıflı işgücünün-beyinlerinin bu suni çözümlere-çözümsüzlüklere beyhude harcanması, her sektörde ciddiyetin, kalite ve istikrarın kaybolması ve akabinde üreten değil kaçan fırsat kollayan,yarın ne olacağını bilemeyen güvenle değil korkuyla hareket eden bir iş hayatı yaygınlaşmaktadır.

Bugün itibariyle meslek mensuplarının önünde cari hesap sorununun bulunmaması mümkün değildir.Bu nedenle tutunabildiğimiz noktada kırmızı çizgi çizip bu çizgiyi günbegün daraltmaya çabalamak dileğiyle (çünkü herkes için bir tek doğru var);

1-Şahıs işletmelerinde mevzuatımıza göre (gerçekte işletmenin faaliyet konularına hakim denetçiler için önemli bir emare teşkil etmekle birlikte )alacaklı cari hesaplar ciddi sorun yaratmazlar.Zira şahıs işletmelerinde bilindiği gibi sermaye tesçile tabi değildir işletme sahibi dilediği zaman ve gerektiği kadar işletmeye sermaye ilave edebilir veya sermayesini azaltabilir.
Ancak işletmenin faaliyet konusu ile ilgili borçlanılarak sağlanan finansman kalemlerinin maliyetleri gider yazıldığı dönemlerde işletmenin sermayesini aşacak ölçüde işletme sahibi borçlandırılmışsa bu apaçık işletme kazancının gizlenmesi anlamına gelir.
2-Şirketlerde bu duruma ilave olarak ortakların yüklü alacakları "Örtülü sermayeye" borçlarıda "örtülü kazanç dağıtımı"na işarettir.Bu işaretlere göre haricen tespite gerek kalmadan re'sen vergi salınabilir.

Diğer taraftan cari hesapları gerçeğin dışında şişiren bir durumda veresiye alış/satışalrın, muhasebeye bilgi akışındaki eksiklik veya kayıtların daha fazla zaman alması zorlaşması nedeniyle peşin kayıtlanması olabilir.Bunu aşmak bilgi akışını gözden geçirmekle müşterinin bazı muhasebe tarafından hazırlanmış formları (alınan-verilen çekler,veresiye satış-alış,tahsilat-ödeme bordroları gibi) doldurması ile aşılabilir.
 

Benzer konular

Üst