fonradar

Cumhuriyet ve Atatürk

ebru şener

Tanınmış Üye
Üyelik
6 Eyl 2005
Mesajlar
1,802
Konum
İstanbul
CUMHURİYETİN İLANI

Kurtuluş Savaşı yıllarında Ankara? da, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti adıyla yeni bir yönetim kurulmuştu . Fakat bu yeni yönetimin rejimi henüz belirtilmemişti. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti özünde ulusal egemenliğe dayalı bir hükümetti. Fakat Yeni Türkiye?yi devlet şekillerinden, yönetim biçimlerinden birine uygun olarak resmen ilan etmek gerekiyordu. Yani sıra devletin adının konmasına gelmişti.
Atatürk, yeni devletin şeklini cumhuriyet olarak kabul etmeyi düşündü. Kurtuluş Savaşı yıllarında bu fikrini açıklamayıp, uygun bir zamanı beklemişti. Büyük Zafer? den sonra artık bu an gelmiş bulunuyordu. Aslında, Erzurum ve Sivas Kongrelerinin kararlarıyla Büyük Millet Meclisi? nin programları tamamen demokrasiye dayanmaktaydı. Saltanatın artık hiçbir etkinliği kalmamıştı. Son padişah da yurttan ayrılmış, saltanat kaldırılmıştı. Şimdi sıra Atatürk?ün kafasındaki Cumhuriyet Yönetimini resmen ilan etmeye gelmişti.
Atatürk , 28 Ekim 1923 akşamı birkaç arkadaşını Çankaya? daki köşküne davet ederek yemek sırasında arkadaşlarına :
- Yarın, cumhuriyeti ilan edeceğiz , dedi.

Misafirler hiç şaşırmadılar . Zaten böyle bir hareketi bekliyorlardı. Atatürk, Teşkilat-ı Esasi?ye ( Anayasa?ya ) konmak üzere şu öneriyi hazırladı :

? Türkiye Devletinin şekli cumhuriyettir. Türkiye Devleti Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur.?
Böylelikle yeni devlet şeklinin cumhuriyet olacağına kesin olarak karar verildi.
29 Ekim 1923 akşam saat : 18.45?te TBMM oturumu açıldı. Atatürk? ün önceden hazırlattığı Anayasa maddesinin görüşülmesine geçildi. Görüşmeler sonunda öneri kabul edildi. Milletvekilleri ayağa kalkarak üç kez ?Yaşasın Cumhuriyet !? diye bağırdılar.
29 Ekim 1923 Pazartesi günü saat : 20.30?da Cumhuriyet ilan edildi.

Cumhuriyetin ilanından sonra cumhurbaşkanlığı seçimine geçildi. Ulusal Kurtuluş Savaşı? nın büyük kahramanı Ankara Milletvekili Gazi Mustafa Kemal Paşa, ilk cumhurbaşkanı seçildi. Cumhurbaşkanı seçiminden sonra sonuç, 101 parça top atılarak halka duyuruldu.
Cumhurbaşkanlığına seçilen Atatürk kürsüye gelerek bir konuşma yaptı. Heyecanlı ve kararlı konuşmasını şu sözlerle noktaladı :

- Türkiye Cumhuriyeti , cihanda işgal ettiği mevkie layık olduğu eserleriyle ispat edecektir. Türkiye Cumhuriyeti, mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır .
 
Ynt: Cumhuriyet ve Atatürk

ATATÜRK DİYOR Kİ

Cumhuriyet; fikren, ilmen ve bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar ister.
***
Benim nâçiz vücudum birgün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.
***
Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.
***
Biz doğrudan doğruya milletseveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı, Türk topluluğudur.
***
Cumhuriyet fikir serbestliği taraftandır. Samimî ve meşru olmak şartıyla, her fikre hürmet ederiz. Her kanaat bizce muhteremdir.
***
Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir.
***
Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir.
***
Cumhuriyet, yüksek ahlaki değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir.
***
Bugünkü hükümetimizin, devlet teşkilatımızın doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilatıdır ki onun adı Cumhuriyettir. Artık hükümet ile millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir.
 
Ynt: Cumhuriyet ve Atatürk

ataturkileilgiliresimleqx1.jpg


ATATÜRK'ün GENÇLİĞE HİTABESİ

Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyet'ini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.
Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir.
İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır.
Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetln imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin!
Bu imkân ve şerait, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir.
İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.
Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dagıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hiyanet içinde bulunabilirler.
Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler.
Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır!

Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!

K. ATATÜRK 20 Ekim 1927.
 
Ynt: Cumhuriyet ve Atatürk

bayrak.jpg


İSTİKLAL MARŞI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler hakk'ın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak!' diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan, milletimin istiklal!


Mehmet Akif ERSOY
 

Benzer konular

Üst