fonradar

Doğal Afet

Üyelik
1 Haz 2005
Mesajlar
74
Merhaba değerli arkadaşlar;

Acaba doğal afetlerde yaralanmış yahut hayatını kaybetmiş işçi için iş kazası prosedürü uygulanabilir mi?

Örneğin: Şantiyede çalışan gğvelik görevlisinin bir sel neticesinde
yaralanması veya hayatını kaybetmesi durumu.
 
Merhaba

İş kazası denilince genellikle akla gelen işverenin sorumluluğu olmaktadır. Aslında sorumluluk işverenle SSK arasında müşterektir. Önemli olan kazanın işyerinde, işçi işini yaparken geçmiş olmasıdır.

İş kazasının oluşumunda eğer işverenin sorumluluğu varsa SSK işçiye ödenecek tazminatı işverenin olaydaki sorumluluğu oranında ona yansıtmaktadır.

Olayda kaza işyeride geçtiğine göre işçi her halukarda iş kazası tazminatını haketmektedir. Ancak, burada tazminat sorumuluğu tamamen SSK'a tereddüp eder.

Konu ile ilgili bir Yargıtay Kararı aşağıdadır.

Kod:
İŞYERİNDE İKEN SİGORTALIYI HEMEN VEYA SONRADAN BEDENSEL VEYA RUHSAL BOZUKLUĞA UĞRATAN OLAY, BAŞKA BİR KOŞUL ARANMADAN SOSYAL SİGORTALAR AÇISINDAN İŞ KAZASI SAYILIR. SİGORTALININ İŞYERİNDE KENDİSİNİ ÖLDÜRMESİ DE İŞ KAZASIDIR. 

259
	DAVA: Davacılar, murislerinin ölümüne sebebiyet veren olayın iş kazası olduğunun tesbitine karar verilmesini istemişlerdir.
	Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.
	Hükmün, taraflar avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
	KARAR: 1- Mahkemece, davalı Kurumun savunması gibi, davanın reddine karar verildiği ve hükmünde davalı yönünden herhangi bir yasaya aykırılık da söz konusu olmadığı, şu hali ile temyiz yoluna başvurulmadan davalı için hukuki yarar bulunmadığı cihetle davalı Kurum'un temyiz isteminin reddi gerekir,
	2- Davacıların temyizine gelince:
	Davacılar; murisleri sigortalı Erdoğan'ın 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu bakımından "iş kazası" sayılan bir olay sonucu öldüğünün saptanmasına ve hak sahipleri olarak kendilerine gelir bağlanması gerektiği konusunda Kurumca yaratılan sataşmanın önlenmesine karar verilmesini istemişlerdir.
	Sigortalı Erdoğan'ın işyerinin, makina şefi ve yöneticisi olduğu, olay günü işyerinde işbaşı yapıldığı ve sigortalının işçilere gerekli talimatı verip kendisinin de ocağa doğru gittiği, ölüsünün, yaklaşık bir saat kadar sonra derede bulunduğu, ölümünün, başın alın bölgesine çekiçle vurulmuş iki darbenin sonucu beyin kanamasından ötürü vukubulduğu, maddi bulgulardan çıkarılabilen kesin bilgilere göre olayın henüz faaliyete geçmeyen jeneratör barakası içi ya da civarında başladığı, sigortalının buradan 25 metre uzaklıktaki dereye kadar yürüdüğünün saptanabildiği, dosyadaki belge ve bilgilerden anlaşılmaktadır. Otopsi raporunda, bu yaraların ikisinin de sigortalıca meydana getirilmesinin zor olduğu, üstün olasılığın, başka bir şahısca yapılmış olabileceği fenni kanı olarak belirtilmiştir. Savcılık soruşturması, olayın intihar mı yoksa, cinayet mi olduğu konusuna açıklık getirememiştir. Soruşturma, zamanaşımına kadar yeni kanıt aranması biçiminde sürdürülmektedir.
	Olayda çözümlenecek sorun, yukarıda saptanan maddi olgunun 506 sayılı Yasanın konu ile ilgili 11. maddesini iş kazasını tanımlayan (A) bendinde sayılı hallerden birine girip girmediği çevresinde toplanmaktadır. Bu maddenin (A) bendinin ilk fıkrası; iş kazasının; "... aşağıdaki hal ve durumlardan birinde meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olaydır." şeklinde çerçeve tanımlamasını yaptıktan sonra, bu  çevredeki "hal ve durumlar", birbirinden bağımsız beş ayrı fıkra olarak düzenlenmiştir. Başka bir anlatımla, iş kazasından söz edebilecek hal ve durumların bu beş fıkradan yalnızca birine girmesi yeterli ve zorunludur. Bu fıkralardan, olaya uygulanabilecek (a) fıkrasında aynen: "sigortalının işyerinde bulunduğu sırada" sözcükleri yazılıdır. Bu sözcüklerin çerçeve tanımda yerine konulması ile çıkarılacak sonuç ise (iş kazası, "sigortalının işyerinde bulunduğu sırada" meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedence veya ruhça arızaya uğratan olayda) şeklinde olacaktır. Varılan bu sonuca göre; sigortalının işyerinde iken, kendisini hemen veya sonradan beden veya ruhça arızaya uğratan bir olay, başkaca hiçbir koşul aranmaksızın Sosyal Sigortalar açısından iş kazası sayılacaktır.
	Bu aşamada çözümlenecek sorun, "olay" sözcüğü ile neyin amaçlandığının ve bu olayın işyerinde olup olmadığının saptanmasına indirgenmiş olmaktadır.
	İşyeri, demir madeni cevheri çıkarılması işletmesidir. Bu tür işyerleri için, kural olarak, maden arama, yada işletme ruhsatının kapsadığı alan işyeri sayılmalıdır. Olayın meydana geldiği veya başladığı anlaşılan jeneratörün bulunduğu barakanın veya civarının, sadece, işle ilgili bir tesis kurulmuş olması yönünden dahi işyerinden sayılacağı kuşkusuzdur. Şu halde, olay işyerinde olmuştur.
	"Olay" sözcüğünün kapsamının belirlenmesinde herhangi bir kuşku ve duraksamaya yer olmayacağı, bu sözcüğün, sigortalıyı, beden veya ruhça arızaya uğratıcı tüm olguları içereceği açıktır. Bu yönden, bir olayın iş kazası sayılabilmesi için işin yürütümü ile ilgili, ya da dış etkenlerle oluşmuş veya aniden olmasında bir zorunluk olmayacağı, böyle bir sınırlamanın yasaca öngörülmediği için benimsenmeyeceği de tartışmasızdır. Buna göre, olayda, sigortalının intihar etme olasılığından da söz edilmekle, bir sigortalının işyerinde intihar etmesi hali de iş kazası sayılacaktır. Esasen, bu konuda oluşabilecek mantıksal kuşkuları, anılan yasa, başka maddeleri ile kesin biçimde ortadan kaldırmaktır. İntihar kişinin sonucunu amaçlayarak ve bilerek, kendi hayatını sona erdirmesidir ve kendisine karşı, kasten, eylemde bulunmasıdır. 506 sayılı Yasanın 110. maddesi: "Kastı... yüzünden iş kazasına uğrayan... sigoralıya geçici işgörmezlik ödeneği ve sürekli işgörmezlik geliri verilmez. Sigortalıya yalnız gerekli sağlık yardımları yapılır" demekle, bir sigortalının, kasten (örneğin intihar) işkazına uğraması halinde bu durumu yine iş kazası olarak kabul etmektedir. Sadece sigortalıyı (hak sahiplerini değil) amaçlayan bazı kısıtlamalar getirmekle yetinmektedir. Şu suretle, 506 sayılı Yasanın 11.  maddesindeki açıklık, aynı yasanın 110 uncu maddesi ile de doğrulanmaktadır. Bu durumda, olayın bir intihar olarak kabulü halinde dahi bunun, işkazası sayılmayı engellemeyeceği ortadadır. Kaldı ki, dosyada intiharı kabule götürecek kesin bulgular bulunmamaktadır. Bu hallerde, sosyal güvenlik ilkeleri gereği, sigortalı veya haksahiplerinin yararına olan durumun kabulü gerekeceği de hatırlanmalıdır.
	Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutularak davanın kabulüne karar verileceği yerde, aksi görüşle davanın reddine karar verilmesi isabetli sayılamaz.
	O halde, davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

	SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 29.3.1979 gününde oybirliğiyle karar verildi.******
 
(Yarg. 10. HUKUK DAİRESİ E.978/8413 K.979/2759 T.29.03.1979)
 
Üst