fonradar

Evlilik Nedeniyle İşten Çıkan Kişinin Tazminatı

Cemmm

Katkı Sunan Üye
Üyelik
13 Mar 2014
Mesajlar
112
Konum
İzmir
Merhaba arkadaşlar. İşyerimizde (tekstil) yaklaşık 3 senedir bir çalışanımız var. Makineci kendisi. 22-23 yaşlarında. Cuma günü iş çıkışına kadar çalışıyor. Pazartesi günü de işe diye evden çıkıyor ve sevdiği çocukla kaçıyor. Pazartesi kendisi yok. Biz de gelmediğine dair tutanak tuttuk. Gidip nikah kıymışlar. Salı günü de yok. Tutanak tutmadan öğlen kaçtığı çocuk ile gelip, evlilik cüzdanlarını vererek evlilik dolayısıyla istifa ederek tazminatını istedi. Normalde evlenen kişi evlendikten sonraki 1 yıl içinde istifa ederse tazminatını alır. Ama bu kişi hem işe gelmiyor hem de haber vermiyor. Pat diye evlilik cüzdanıyla çıkıp istifa ediyor ve tazminat istiyor. Bu durumda bizim yapabileceğimiz bir şey yok mudur? Sonuçta işe habersiz gelmiyor pazartesi ve salı. Salı günü öğlen gelip istifa edip gidiyor. İşlerin de en sıkıntılı olduğu dönemde bu yapılan çok dokundu bize. Bizim yapabileceğimiz bir şey yok mu acaba ? Şimdiden yardımlarınız için teşekkürler.
 
Tazminatını ödemeniz dışında yapabileceğiniz bir şey yok.

Bu memleket çok güzel. İşçi her zaman haklı. İşçiye hiç bir yaptırım yok. Ondan sonra da millet çıkıp özel istihdam büroları köleliktir diyor. Doğru, bir çeşit kölelik ama insanları da bu yola sokmamak için ortam hazırlanmalı.
Bu arada yanıt için teşekkürler. Tepkim size değil, üzerinize alınmayınız lütfen
 
Bu tür bir olay ile ilgili danıştayın yeni vermiş olduğu bir karar vardı. Mahkeme de işçi kazanmış ancak Danıştay' da geri dönmüştü, bulabilirsem buraya eklerim.
 
Haber

İlgili haberin dayanağı olan Danıştay kararına ulaşabilirseniz, ben burada işveren haklı olarak tazminat vermek zorunda kalmaz diye düşünüyorum.
 
Yasa çok açık olarak evlenme akdinden sonraki 1 yıl içerisinde işçinin talebi doğrultusunda tazminat ödemesi yapılır demiştir. Bana göre tabirimi maruz görün gerisi teferruattır. (Kaçma v.s.) Dava konusu işveren tarafından tabiki de yapılabilir.
 
Haber

İlgili haberin dayanağı olan Danıştay kararına ulaşabilirseniz, ben burada işveren haklı olarak tazminat vermek zorunda kalmaz diye düşünüyorum.
Karar EVLENMEDEN 10 GÜN ÖNCE EVLENECEĞİM diyerek ayrılan kadın çalışanla ilgilidir.
Evlendikten sonra hiç haber vermeyip işe de gitmese , devamsızlık nedeniyle işveren tarafın fesih yapılmış ta olsa ( izlenmesi gereken yollar olan işe davet-savunma-noter ihtarı vb. yollar izlenmediği durumda )
çalışan gelip ben evlendim, o nedenle işi bıraktım diyerek dava açtığında kıdem tazminatına hak kazanacağına, ayrılma sebebinin evlilik nedeniyle doğan hakkın kullanılması olarak değerlendirilmesi gerektiğine dair yargıtay kararı da hatırlıyorum.
 
Benzerlik var gibi görünse de yanlış anlamıyorsam,
olayımızdaki durum ile sözkonusu karardaki durumun birbirinden farklı olduğu,ayrıntısının Sn.keremcem in belirttiği gibi" devamsızlık" hali olsa da kadın işçinin evlenmiş olması ve (evlendikten sonra)bu sebebten ayrılması halinde,k.tazminatı yönünden sorun doğmayacağı düşüncesindeyim.
 
Devamsızlığı iki gün yapmış, soruyu tekrar okudum. İkinci günde gelip ben evlendim diyor, evliliklerde de zaten yasal bir izni var. Pazartesi evleniyor ve salı günü işe geliyor ve ben evlendim diyor. Devamsızlık oluşsa da, evlendiği gün devamsızlıktan sayılmaz, haklı bir nedeni var.

Ben ilk başta devamsızlık yapılıyor, sonrasında bir kaç gün geçtikten sonra evleniyor gibi algıladım. Öyle olsaydı devamsızlıktan çıkarılabilir diye düşünüyorum.
 
Devamsızlığı iki gün yapmış, soruyu tekrar okudum. İkinci günde gelip ben evlendim diyor, evliliklerde de zaten yasal bir izni var. Pazartesi evleniyor ve salı günü işe geliyor ve ben evlendim diyor. Devamsızlık oluşsa da, evlendiği gün devamsızlıktan sayılmaz, haklı bir nedeni var.

Ben ilk başta devamsızlık yapılıyor, sonrasında bir kaç gün geçtikten sonra evleniyor gibi algıladım. Öyle olsaydı devamsızlıktan çıkarılabilir diye düşünüyorum.
Öyledeolsa,
asıl soru tazminat ödememek mümkün mü idi,
devamsızlık nedeniyle fesihte de savunma alınmadan yapıaln fesihte usule uyulmadığı için gene tazminata hükmedilecektir mahkeme durumunda.
 
M.25/II-g bendin,
1."izin almaksızın"
2."VEYA haklı bir sebebe dayanmaksızın"
şeklinde olduğu,
olaydaki işcinin ise izin alma durumu yok ama devamsızlık durumu var.
Bu durumda işcinin devamsızlığının haklı bir sebebe(yani evliliğe) dayanması halinde,işverence "devamsızlık nedeniyle"yapılan/yapılacak feshin,haksız fesih sayılacağı açık.
 
Merhaba. Evlilik nedeniyle iş yerimizden ayrılıp tazminatını alan arkadaşlarımız oldu. Bunda bir sıkıntı yok. Sıkıntımız şurada. Biz kimin kiminle evleneceğine karışamayız doğal olarak. Sevmişler evlenmişler. Ama işlerin yoğun olduğu, ve çalıştığı bölümde de alternatifinin olmadığı bir kızımız bu. Yerine o işi yapacak eleman yok yani. Pazartesi sabahı bir bakıyoruz bu arkadaş yok. Arıyoruz ulaşamıyoruz. Sonra ailesine ulaşıp durumunu sorunca. onlar da işe geldiğini söylüyor. Fakat işe gelmemiş. Sonra ordan burdan derken kızın sevdiği çocuğa kaçtığını öğreniyoruz. Sonuçta bizimle bir iş ilişkisi var. Bizi yüz üstü bırakıp gidiyor ulaşamıyoruz, işlerimiz aksıyor ve 2. gün tutanak tutulacağı sıra (ilk gün tutuluyor zaten ilk tutanak) çıkıp geliyor ve ben evlendim ve istifa ediyorum. Hadi verin tazminatımı diyor. Nerde iyi niyeti suistimal ? Sonuçta burada işverene karşı bir art niyet ve suistimal yok mu? Tamam işçi evlilik nedeniyle tazminata hak kazanır ama böyle suistimal ederek mi? Hem işin aksaması nedeniyle işveren de zarar görüyor. Yerine koyulacak adam olsa amenna ama yerine adam yetiştirilmeden pat diye ortada bırakıyor. Bu etik değil ve bence bunun da bir yaptırımı olmalı. Yanlış mı? Yukarıda ne güzel dünya diye isyan ederken abarttığımın farkındayım ama bu kadar da olmamalı bence.
 
Sn.Cemmm,
İyi niyet ve etik açıdan bakıldığında(yerden göğe kadar)HAKLISINIZ...ayrıca"abartmadınız"anlıyorum sizleri...
(Bu gibi durumlara karşın sözleşme de tek taraflı cezai şart koşulu olsa bile,bu sebeb(yani evlilik nedeniy)le işcinin ayrılması halinde,malisef bu koşul kabül görmez,ayrıca bu tür(hemen-anlık)ayrılma durumuna bağlı olarak işveren zarar görmüşse,bunun ispatı da mümkün olmuşsa,bu zarara tekabül eden miktarı işci den talep edebilir mi?eder ama alabilmesinin veya alamamasının farklı koşulları belki olabilir!..bu noktayı net bilmiyorum.)
 
Habersiz , bilgilendirmesiz bu tür fesihlerle işverenin zorluklar yaşaması kaçınılmaz elbette ama sonuçta kanundan doğan bir hakkın kullanımı lay. İşverene karşı ard niyet düşünceniz de hatalı bence, sonuçta kişi işveren bu işten zarar görsün diye evlenmiyor.
 
Tabi doğrudan art niyet var diyemeyiz,
"sonuçta kişi işveren bu işten zarar görsün diye evlenmiyor"evlenmez ama atıyorum bayan ticaret müdürümüz veya kilit noktadaki personel, iki gün sonra ....milyon dolarlık toplantının/görüşmelerin olacağı, bağlantının yapılacağı veya kararın verileceğini,imzaların atılacağını önceden biliyor olmasına rağmen,o gün istifa dilekçesini vermesi de hiç hoş,etik ve doğru olmasa gerek.
 
Habersiz , bilgilendirmesiz bu tür fesihlerle işverenin zorluklar yaşaması kaçınılmaz elbette ama sonuçta kanundan doğan bir hakkın kullanımı lay. İşverene karşı ard niyet düşünceniz de hatalı bence, sonuçta kişi işveren bu işten zarar görsün diye evlenmiyor.

Tabiki işverene zarar vereyim diye kimse evlenmiyor. Ama sonuçta bir üretim planı var ona göre işler alınıyor, yüklemeler planlanıyor. işin kötü tarafı bizim sektörde kalifiye eleman sıkıntısı çok. İllaki her tekstil firmasının kapısında "makinacı, kaliteci vb.aranıyor" diye ilan vardır. İlan eskir yerine yenisi asılır. Böyle sıkıntılı bir durumda işçinin haber vermeden pat diye ayrılması her ne kadar yasanın kendisine verdiği bir hak olsa da hiç etik değil. O zaman işveren de 2 ay deneme süresinin son günü işçiyi işten çıkarsın. Bu ne kadar etik değilse bu bizim yaşadığımız da değil. En azından böyle etik olmayan durumlarda bir bedel olmalı hem işçiye hem işverene.
 
Yasalarla tanınmış bir hakkın kullanımından bahsediyoruz,
kimi yıllarca çalışıp biriktirdiğinin üzerine bankadan kredi çekerek güç bela 2 göz oda bir ev sahibi olur. Zar zor ama aksatmadan taksitlerini öderken işveren ücreti ödeme güçlüğüne düşer ücretleri düzensiz ödemeye başlar, kredi taksitleri aksar, icra takibine düşer, borç avukata havale edilir, neredeyse bir ömrün hayali olan o 2 göz oda ev elden gider. O süreçte avukat arar, zorlar her türlü yolu. Avukatın yaptığı hiç etik değil, bankanın yaptığı etik değil, hak mı adalet mi deriz.

Baba 4 çocuğu vardır, 1inin yanında yaşar, bakımıyla o ilgilenir, vefat eder , diğer 3 çocuğuna kızgınlığından miras bırakmamak için , kendiyle ilgilenene evini devreder, diğer 3 çocuk dava açar haklarını ister. Baba sağken hiç bakmamışsın babana ölünce malını istiyorsun bu etik değil deriz.

Yasayla sağlanan bir hakkın kullanımında etik olup lmadığını sorgulamanın gereği yok. Yasal hak kullanılmış.

Sizin olayınızda da , etik olmayan bir taraf yok , profesyonelce bir davranış değil haklısınız.
Diğer yandan , o kadar kritik bir noktada tek kişiye bağlı olmanın yaratabileceği sıkıntıları göremeyip tedbir almamak değilmidir tam işin sıkışık zamanında böyle bir sıkıntıyı yaşamaya yol açan sebep? O kişi rahatsızlanıp raporlu da olabilirdi.
 
Yasalarla tanınmış bir hakkın kullanımından bahsediyoruz,
kimi yıllarca çalışıp biriktirdiğinin üzerine bankadan kredi çekerek güç bela 2 göz oda bir ev sahibi olur. Zar zor ama aksatmadan taksitlerini öderken işveren ücreti ödeme güçlüğüne düşer ücretleri düzensiz ödemeye başlar, kredi taksitleri aksar, icra takibine düşer, borç avukata havale edilir, neredeyse bir ömrün hayali olan o 2 göz oda ev elden gider. O süreçte avukat arar, zorlar her türlü yolu. Avukatın yaptığı hiç etik değil, bankanın yaptığı etik değil, hak mı adalet mi deriz.

Baba 4 çocuğu vardır, 1inin yanında yaşar, bakımıyla o ilgilenir, vefat eder , diğer 3 çocuğuna kızgınlığından miras bırakmamak için , kendiyle ilgilenene evini devreder, diğer 3 çocuk dava açar haklarını ister. Baba sağken hiç bakmamışsın babana ölünce malını istiyorsun bu etik değil deriz.

Yasayla sağlanan bir hakkın kullanımında etik olup lmadığını sorgulamanın gereği yok. Yasal hak kullanılmış.

Sizin olayınızda da , etik olmayan bir taraf yok , profesyonelce bir davranış değil haklısınız.
Diğer yandan , o kadar kritik bir noktada tek kişiye bağlı olmanın yaratabileceği sıkıntıları göremeyip tedbir almamak değilmidir tam işin sıkışık zamanında böyle bir sıkıntıyı yaşamaya yol açan sebep? O kişi rahatsızlanıp raporlu da olabilirdi.

Kritik nokta olduğu doğru ama yukarıda da bahsettiğim üzere sektörümüzde kalifiye eleman sıkıntısı çok büyük. Zaten eleman sıkıntısı olmasa bu kadar sorun olmaz. Gidenin yerine bulursun birini hemen. ama dediğim gibi tekstilde makineci özellikle de bir makine üzerinde (ilik-düğme, kollu kot, reçme, vb.) çalışabilecek birini bulmak daha da zor. Şimdi 1 gün idare edildi bir şekilde (usta oturdu makineye) ama 2. gün ? 3. gün ? Yaklaşık 1 haftadır ilik düğme için işler dışarıya gidiyor. Taşımasına mı yanarsın kaybettiğin zamana mı yoksa ödediğin fahiş fiyata mı? Eğer o kişi raporlu olsaydı (ki olduğu zamanlar da oldu) durum sonuçta sağlıkla ilgili olduğundan kabullenilirdi ama bu yapılan her ne kadar dediğiniz gibi yasal bir hak da olsa etik değil. Sıkıntı da burada zaten.
 
Üst