Sayın Ali PINAR,
Döviz cinsinden imzalanan finansal kiralama sözleşmeleri dolayısıyla kiracıların aktifleştirdiği kullanma hakları ile ilgili olarak doğan faiz ve kur farklarının, aktifleştirme yılının sonuna kadar olanlarının maliyet eklenerek amortismana tabi tutulması gerekir.
- Aktifleştirme yılından sonraki yıllarda doğan kur farkı ve faizlerin ise doğrudan gider yazılmak veya maliyete dahil edilmek suretiyle amortisman yoluyla itfa edilmesi konusunda mükelleflerin seçimlik hakkı vardır.
Bu nedenle, Maliye Bakanlığı’nın, gerek aktifleştirme yılında gerekse de sonraki yıllarda doğan kur farklarının doğrudan gider yazılmayarak maliyete ilave edilmesi gerektiği yönündeki görüşüne katılmıyorum.
Esasen konunun tebliğ bazında açıklığa kavuşturulmamış olması büyük bir eksikliktir. Bu muktezalardan haberi olmayan mükelleflerin Bakanlığın hatalı da olsa bu görüşünden haberdar olmamaları muhtemeldir. Temennim Bakanlığın hatalı görüşünü terkederek, bir tebliğ veya sirküler ile, genel kural yönünde görüş açıklamasıdır. Asıl temennim ise finansman giderlerinin, hangi yılda doğmuş olursa olsun doğrudan gider yazılma olanağının verilmesidir.
Her ne kadar bir muhasebe standardı olsa da 09.11.2005 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve borçlanma maliyetleri ile ilgili olan 9 Sıra No.lu Türkiye Muhasebe Standardı bu konuda iyi bir örnektir. Söz konusu Standarda göre temel yöntem, borçlanma maliyetlerinin oluştukları dönemde, niteliğine ve yöntemine bakılmaksızın doğrudan gider yazılmasıdır. Alternatif yöntem ise prensip olarak gider yazılma gereğini işaret etmekle birlikte, bir özellikli varlığın satın alınması, inşaatı veya üretimi ile doğrudan ilişkisi kurulabilen borçlanma maliyetlerinin, ilgili özellikli varlığın maliyetinin bir unsuru olarak aktifleştirilebilmesine izin vermektedir. Yani genel kural “gider yazılma” yönünde olup, “aktifleştirme” ancak özellikli durumlarda uygulanan istisnai bir durumdur.