Buradaki tahsile verilen çekleri muhasebe kaydını yapan memurla şirket sahibi bilir ki bunlar hamiline çeklerdir.(Cirolarsınız)
Maliye açısından kendinizi korumuş olursunuz.Ama bu hamiline çekleri aldığnız şirkete söylemezsiniz.Nakit almış gibi işleme koyduk dersiniz.
Şirket sahiplerinin böyle işlem yapmanıza izin vermeleriyle olur.Tabi bunda da ikna gücü YMM lerdedir.(Ben bağımlı çalışırken bir YMM şirket sahibni ikna edip yaptrmıştı.)
Tabi incelemede hatır çeki veren başının çaresine bakar ama siz paçayı kurtarmış oluyorsunuz çünkü hem ciro yaptınız hemde hesaplara aldnız.
[color=red]Bununla ilgili aşağıya bir makale yazısı aktarıyorum[/color]
SüREK AVI
Kayıtdışı çekler ve torunlar!...
Şevket Sürek - [email][email protected][/email] - 30 Haziran 2005 Perşembe - Dünya
Bugünkü konum, kayıtdışı ticaret ve ödeme şekilleri.
Hani piyasa adıyla, açık, kağıtsız, kravatsız, nofatur veya merdiven altı denilen kayıtdışı ticaret şekli var ya işte o...
İlginç bir saptama, kayıtdışı ticaretteki ödemeler kayıt içi ticarete göre daha sağlıklı.
Çünkü, işin bir raconu var ve bu racon itimat ve itibar üzerine kurulmuş.
Bu nedenle kayıtlı ticaretteki karşılıksız çeklerin, kayıtdışı çeklere göre daha çok olduğu bir gerçek.
Bu cümlelerimle sakın ola ki kayıtdışılığa prim verdiğimi sanmayın...
O işi sayın bakan "kayıtdışını 10 yılda önleyeceğiz" diyerek ziyadesiyle yaptı.
Ayrıca bugün, çeklerin sağlamlığı veya karşılıksız çıkması ile de ilgilenmeyeceğim...
Birçok ticaret ve sanayi erbabı okurumun derdi, piyasalarda kayıtlı çalışanların faturalı, irsaliyeli sattıkları mallar için tahsilat amacıyla müşterilerine gittiklerinde "açık" denilen, temelinde kayıtdışı ticaret olan çeklerle ödeme yapılma ısrarları ve bu çeklerin yarattığı sorunlar üzerine.
Dilerseniz konuyu biraz daha basit anlatayım.
Bir müşterinize faturalı mal sattınız, ama müşterinizin kayıtdışı ticareti de var veya o da benzer çekleri almak zorunda kalmış ve bu kayıtsız çeklerle size ödeme yapmak istiyor. Çeklerde ciro yok, müşterinizin cirosu hiç yok.
Çekleri tahsilata sıkışık bir firma olarak alma ile almama arasında bir tercih ile karşı karşıyasınız.
Almazsanız, tahsilat yapma ve o müşteriye bir daha mal satma şansınız yok, zira rakipleriniz sırada bekliyorlar.
Diyelim ki, herkes gibi siz de "ben paramı garantiye alayım, kimin ne olacağı belli değil, çek buldum mu alırım" şeklinde düşünüyorsunuz.
Bu kez önünüzde iki seçenek var.
Çekleri ya nakit almış gibi kabul edip nakit makbuzu vereceksiniz, ya da açıktan alıp tahsil ettiğinizde nakit ödenmiş gibi o tarihte makbuz düzenleyeceksiniz.
Nakit muamelesi yapmanın riski büyük, bu nedenle cesaret edersiniz veya edemezsiniz... O halde, açıktan alıp kendiniz tahsil etmeyi deneyeceksiniz.
Çekleri ne şekilde kabul ederseniz edin, artık kayıtdışılığa prim verdiniz ve o oyunun bir aktörü olarak kayıtdışı kulübüne üye oldunuz demektir.
Vadeleri gelip tahsil için elemanınızı bankanıza gönderdiğinizde bankanız, elemanınızın tüm bilgilerini not ederek çeki alacak ve karşılığı varsa ödeyecektir.
Buraya kadar tamam da, gün gelip Hesap Uzmanları bankanızı bir şekilde inceleyip çekleri tahsil eden elemanlarınıza ulaştığında olacaklar nedir? Şimdi ona bakalım.
Daha doğrusu, bundan sonrasını olayı bire bir yaşayan okurumdan dinleyelim.
"Bir gün Hesap Uzmanları şirketime gelerek önüme bir isim listesi koydular ve listede bildiğim isimler olup olmadığını sordular. İki ismin şirketimin elemanı olduklarını söyledim. Uzmanlar bu kişilerin çeşitli zamanlarda bankalardan çek tahsilatı yaptıklarını ve bu tahsilatların firmamla ilgili olduğunu düşündüklerini söylediler. Onlara doğru düşündüklerini bu işin gizlisi saklısı olmadığını, müşterilerimden aldığım çeklerin tahsilatını yaptıkları bilgisini verdim. Yasa gereği oldukça yüklü bir meblağda ceza keseceklerini söylediklerinde, bu durumun piyasa gerçekleri olduğunu, tahsilat yapmak zorunda bulunduğumuzu, önümüzde başka yol bırakılmadığını, faturasız mal satmadığımı, şirketimi en geniş anlamda inceleyebileceklerini ama tahsilatların bazılarında bu gerçeği kabul etmek gerektiğini anlatmaya çalıştıysam da, ya ceza konusunda uzlaşmaya giderek belli bir miktarı kabul edeceksin, ya da çekleri kimden aldığını söyleyeceksin dediler. Kendilerine tüm yükün bizim üzerimize yüklenmesinin haksızlık olduğunu, kayıtdışılık konusunda devletin bir şey yapmadığını, benim çekleri aldığım yeri söylemem halinde bırakın beni, bırakın çocuklarımı, torunlarım bile bu piyasada iş yapamaz hale gelir, cevabını verdim ve çaresiz uzlaşmaya razı oldum."
Evet, okurumun anlattıkları ayniyle böyledir ve dahi bugünlerde binlerce sanayi ve ticaret erbabı benzer hikayeleri sıklıkla yaşamaktadırlar.
Çok sayıda okurum "Kayıtdışılık üzerine bol söz, bol vaat, bol bol istatistiki veriden geçilmiyor ama, icraat nerede?" diye soruyorlar.
Hatta, Maliye Bakanı'mızın "10 yıl içerisinde üstesinden geleceğiz " açıklamasının "10 yıl daha atış serbest" anlamında yorumlanacağından endişe duyuyorlar.
Kümesteki kaz denilen mükellefe "vurun abalıya" tavrı, elini kolunu sallayarak gezen kayıtdışı canavarına ise "10 yıllık ödül!" düşüncesi hayli yaygın.
Oysa, hatırlayın okurum ne diyor.
"Çekleri kimden aldığımı söylersem bırakın beni, bırakın çocuklarımı, torunlarım dahi bu piyasada iş yapamaz hale gelir"...
İlgililer ve bilgililer bu cümleyi çok iyi yorumlamalıdırlar.
Bu cümle kayıtdışılığın sanayi ve ticaret ortamını hangi noktaya getirdiğinin en açık ve en çarpıcı örneğidir.
Aslında konunun işadamını rahatsız eden yanı olduğu kadar Hesap Uzmanları'nı da rahatsız eden yanı vardır.
İşadamı bu tip çekleri almaz ise ciro, müşteri ve belki de işini kaybedecektir.
Hesap Uzmanı tavır koymazsa görevini yapamaz hale gelecektir.
Ancak, tedbir, tavır ve yetki anlamında Hesap Uzmanları'nın işadamına göre imkanları daha çoktur.
Denetimleri artırmak ve vergi yasalarını iyileştirmek yerine polisiye tedbirlere ve ihbara bel bağlayan sayın üstatlar okurumun cümlesini tüm mali kurumların en görünen yerine asmalıdırlar ve üzerinde uzun uzun düşünmelidirler.
O zaman doğruyu daha kolay ve çabuk bulacaklardır...