fonradar

Hem Bağkurlu Hem Sigortalı Olunması

furkan6602

Katkı Sunan Üye
Üyelik
31 Ocak 2006
Mesajlar
731
öncelikle tüm arkadaşlara iyi günler dilerim.
benim bir müşterim, kendi işyerinden dolayı zorunlu bağkurlu, ancak müşterim kendi işyerinde 2 işçi çalıştırıyor, kendisi bir fiil işinin başında durmayıp, bir limited şirkette ortak olmadan, iş akdi ile çalışıyor, çalıştığı bu firmada müşterimi sigortalı yapmak istiyor, bu durumda müşterim hem bağkur primi yatırmış hemde sigortalı olarak primleri yatmış oluyor, aynı anda iki sigortadan yararlanamayacağına göre, bu fazla ödenen primler ne olacak, sigortalı kapsamında ödenen işçi primlerini tahsil edebilirmiyiz. yada işyerini kapatmaktan başka, tek sigortaya tabi olmanın yolu varmı,
 
SİRKÜ : 2004/14KAYSERİKonu : Sosyal Güvenlik Kurumlarına 08.05.2004 Tabiyet Şekilleri Muhasebe Müdürlüğü’ne 2003 yılında yapılan mevzuat değişiklikleri ile çalışma hayatı içerisinde bulunanların Sosyal Güvenlik Kuruluşları karşısındaki mükellefiyetlerine ilişkin yeni düzenlemeler getirilmiştir. Bağ-Kur, SSK, Emekli Sandığı olarak ayrı ayrı kurumlaşmış sosyal güvenlikmüesseselerinin çalışma esasları çerçevesinde aktif olarak çalışan veya emekli olan kişilerindiğer sigorta kollarını ilgilendiren faaliyetlerde de bulunmaları halinde tabi olacaklarıkuralların tespiti hakkında yapılan çalışmayı ilginize sunuyoruz. Bilgi ve gereği rica olunur. Ek: (1) Tablo ve açıklamalar YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK LTD. ŞTİ.
--------------------------------------------------------------------------------

ERCİYES Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. http://www.erciyesymm.com32004/14 Nolu Sirküler Tablo Açıklamaları1- a) Bağ-Kur’lu olmasına neden olan işini tamamen terk etmişse, ücretle çalıştığı yeni işinden dolayı, SSK sigortalısı olması gerekir. b) Bağ-Kur’lu olmasına neden olan işi devam ediyor veya herhangi bir nedenle Bağ-Kur’luluğu kesintiye uğramadan devam ediyor ise, ve burada hizmet akdine müsteniden / ücretli yeni bir işte (yada ikinci bir işte) çalışılsa bile, Bağ-Kur’luluk devam eder. (Bağ-Kur kesintiye uğrarsa, kesintiye uğradığı tarihten itibarense, SSK sigortalısı olur. SSK 16-60 Sayılı Ek Genelgesi )c) Gelir Vergisinden muaf olan, ancak Esnaf ve sanatkarlar Sicili ile birlikte kanunlakurulu meslek kuruluşlarındaki kayıtlara istinaden Bağ-Kur sigortalılığı devam etmekteiken, hizmet akdi ile çalışmaya başlayanın Bağ-Kur sigortalılığı, çalışmaya başladığıtarihten (1) gün önce sona erer ve SSK sigortalılığı başlar. 2- a) Bağ-Kur’dan yaşlılık aylığı alanlar istekleri halinde aylıkları kesilerek, son defa primödedikleri basmaktan prim ödemeye devam edebilirler. Bunların tekrar yaşlılık aylığıtalep etmeleri halinde, en az (3) tam yıl prim ödemiş olmaları kaydıyla, haklarında buKanunun yaşlılık sigortası hükümleri (yeniden) uygulanır. 3 tam yılı tamamlamadan talepte bulunanlara, ödedikleri primleri bu kanunun 55 inci maddesi hükümlerine göre yersiz ödeme olarak iade edilir. Ve yeniden bağlanacak aylığın hesabında son defaaldığı aylık tutarı esas alınarak, aylığın iptal tarihinde yürürlükte bulunan hükümler uygulanır. (38 inci maddenin 4956 sayılı kanunla değiştirilen şekli) b) Yaşlılık aylığı bağlananlardan, ticari veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefiyeti devam edenlerden sosyal yardım zammı dahil tahakkuk eden aylıklardan, aylığın başladığı veya tekrar çalışmayabaşladığı tarihi takip eden aybaşından itibaren, %10 oranında sosyal güvenlik destek primi kesilir.Yasa Bağ-Kur emeklisine, bu iki alternatiften birini tercih imkanı tanımıştır. 3- Diğer sosyal güvenlik kuruluşlarına göre yaşlılık –malullük aylığı alanlar, ticari kazançveya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya basit usulde vergi mükellefi olanlar, çalışmaya başladıkları ayı takibenden aybaşından itibaren Bu Kanunun 50inci maddesine göre belirlenen 12 inci gelir basamağının %10’u oranında sosyal güvenlik destek primi öderler. 4- a) SSK’dan yaşlılık aylığı almakta iken, sigortalı olarak yeniden çalışmayabaşlayanların yaşlılık aylıkları, çalışmaya başladıkları tarihte kesilir. Ve çalışmayadevam ettikleri sürece 78 inci maddeye göreki aylık kazançlarından sigorta primikesilir. Daha sonra yeniden yaşlılık maaşı talebinde bulunmaları halinde, Kurumca sonradan çalışılan bu sürelerde maaş hesabında dikkate alınırlar. Ancak hesaplanan yeni aylığın düşük olması halinde eski aylık esas alınır. b) Talepte bulunulması halinde yaşlılık aylığı devam eder. Ancak bu defa 78 inci maddeye göre tespit edilen aylık prime esas kazanç üzerinden sosyal güvenlik destek primi ödenir. (%30) Yasa SSK emeklisine (a, b) alternatiflerinden birini tercih imkanı tanımıştır. c) Bu Kanuna göre yaşlılık aylığı almakta iken, serbest avukat veya noter olarakçalışmalarını sürdürenlerin, sosyal yardım zammı dahil, almakta olduklarıaylıklarından %15 oranında sosyal güvenlik destek primi kesilir.
--------------------------------------------------------------------------------
Page 4
ERCİYES Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. http://www.erciyesymm.com45- Kolektif şirket ortakları, limited şirket ortakları, anonim şirketlerin kurucu ortakları ile şirketi idare ve temsile yetkili yönetim kurulu üyesi olan ortaklar, donatım iştirakleri ortakları, adi komandit şirketlerin komandite ve komanditer ortakları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları, Yasaya göre Bağ-Kursigortalısı olmak zorundadırlar. 6- Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işverenin emrinde çalışmalarıdolayısıyla, 506 sayılı Yasanın 2. inci maddesine göre sigortalı olanlar yada SSK’daki isteğe bağlı sigortalılığını sürdürmekte olanlar, çalıştıkları şirkete veya başka bir şirkete ortak, anonim/limited şirkette kurucu ortak veya yönetim kurulu üyesi ortak oldukları takdirde, SSK sigortalılıkları kesintiye uğrayıncaya kadar Bağ-Kur’a tabi tutulmayacaklardır. Yani 506 sayılı Yasaya tabi sigortalılıkları devam edecektir. Ancak bu sigortalılık (1) gün dahi kesintiye uğrarsa bu takdirde Bağ-Kur’a tabi olurlar. Geçici işgörmezlik, hafta sonu tatilleri, bayram ve resmi tatil günleri kesintiolarak değerlendirilmezler. (SSK’nın 16-60 sayılı Ek Genelgesi) 7- Kurucu ortakların, şirketi idare ve temsile yetkili olan yönetim kurulu üyesi ortakların Bağ-Kur’lulukları devam eder. Kurucu olmayan veya şirketi idare ve temsile yetkili olmayan ortaklar ise, üçüncü bir kişinin yapabileceği (Genel Müdürlük, MuhasebeMüdürlüğü, Ticaret müdürlüğü, vs.) gibi görevleri ayrıca ücret karşılığında yürüttükleri takdirde, SSK sigortalısı olabilirler. Şirket murakıpları, yani denetçilerin şirketle ilişkileri vekalet akdine dayandığından506 sayılı yasaya tabi yani (SSK) sigortalısı olmaları mümkün değildir. Bu konudaki sorularda, tarih olarak çok gerilere gidildiğinde 04.05.1979 tarihine dikkat edilmelidir. 01.10.1972 -20.04.1982 arası dönemde özellikler arzettiğinden SSK’nın 1993/16-60 sayılı Ek Genelgesine göz atmakta yarar vardır.Yasa gereği Bağ-Kur’lu olmaları zorunlu olan ortakların: Şirketleriyle ilişkilerini kestikleri tarihten veya mahkemece şirketlerinin iflasına yadatasfiyesine karar verilmiş olunması halinde, şirket ortaklarından hizmet akdi ile çalışmaya başlamış olanların, çalışmaya başladıkları tarih itibariyle Bağ-Kur’luluklarısona ereceğinden, çalışmaya başladıkları tarih itibariyle SSK sigortalılıkları başlar. 8- 657 sayılı Devlet Memurları kanunun 28 inci maddesi; “Memurlar TTK’na göre (tacir) veya (esnaf) sayılmalarını gerektirecek bir faaliyette bulunamaz, ticaret ve sanayi müesseselerinde görev alamaz, ticari mümessil veya ticari vekil, kolektif şirketlerde ortak veya komandit şirketlerde komandite ortak olamazlar. (Görevli oldukları kurumların iştiraklerinde kurumlarını temsilen alacakları görevler hariç) Ancak memurların anonim yada limited şirketlerden hisse almak suretiyle (paydaş) ortak olmaları mümkündür. Burada mümkün görülmeyen husus, bu şirketlerde şirket müdürlüğü, şirketi idare ve temsil gibi görevleri de kapsayan ortaklık şeklidir. 9- Bağ-Kur’dan veya SSK’dan emekliliği dolayısıyla aylık gelir almakta olan bir kişi, Emekli Sandığı’na tabi bir kuruluşta çalışmaya başlarsa durumu ne olacaktır? Yapılan araştırmalarda buna ilişkin bir açıklama yada hükme rastlanılamamıştır. Ancak bu durumla, pratikte ender karşılaşılacaktır. Zira SSK yada Bağ-Kur’dan emekli olmuş bir kişinin muhtemelen 50-60 yaşından sonra memur statüsünde bir işte çalışabileceği de olası görülmemektedir. </html
 
SOSYAL SİGORTALAR KURUMU

GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Sigorta İşl.ve Primler D.Başkanlığı



Sayı : B.13.1.SSK.0.08.00.00/V111-031/101228

Konu : Şirket Ortakları


A N K A R A 09 /02 /1993


GENELGE

16-60 EK



Şirket ortağı olup aynı zamanda bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işverenin yanında çalışan kimselerin tabi olacakları sosyal güvenlik kuruluşunun tesbiti konusunda ortaya çıkan tereddütlerin giderilmesi ve bu kimselerin her iki sosyal güvenlik kuruluşundan hangisi ile ilgilendirilmesi gerektiğine açıklık getirilmesi amacıyla, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı eşgüdümünde Kurumumuz ve Bağ-Kur Genel Müdürlüğü yetkililerinin katılımı ile yapılan toplantılar sonucunda uygulamanın aşağıda belirtildiği şekilde yürütülmesine karar verilmiştir.

1- Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işverenin emrinde çalışmaları dolayısıyla 506 sayılı Kanunun 2'nci maddesine göre sigortalı olanlar, sigortalılıkları sürerken çalıştıkları işyerine veya başka bir şirkete ortak anonim şirkette ise kurucu ortak veya yönetim kurulu üyesi ortak oldukları takdirde 506 Sayılı Kanuna tabi sigortalılıkları kesintiye uğrayıncaya kadar Bağ-Kur'a tabi tutulmayacaklardır.

Ancak; kollektif şirket ve adi şirket ortaklarının, aynı şirkette bir hizmet akdine dayanarak çalışmaları yasal olarak olanaklı görülmediğinden, bu durumda olanların Bağ-Kur ile ilgilendirilmeleri gerekecektir.

2-Şirket ortağı ya da anonim şirketlerde kurucu ortak veya yönetim kurulu üyesi olmaları dolayısıyla 1479 Sayılı Bağ-Kur Kanununa göre Bağ-Kur sigortalısı olanlar sigortalılıkları sürerken bir hizmet akdine dayanarak çalışmaya başladıkları takdirde, bugüne kadar uygulana geldiği üzere Bağ-Kur sigortalılıkları kesintiye uğrayıncaya kadar 506 sayılı Kanuna tabi tutulmayacaklardır.

3-506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu veya 1479 Sayılı Bağ-Kur Kanununa göre sigortalılığı devam etmekte iken diğer sosyal güvenlik kuruluşu kapsamına giren bir işte çalışmaya başlayanların, önceki sigortalılığının kesintiye uğraması durumunda ise, kesinti tarihinden itibaren son çalışmalarının gerektirdiği Sosyal Güvenlik Kuruluşu ile ilgilendirilmeleri sağlanacaktır.

Ancak; geçici işgöremezlik dolayısıyla geçen süreler ile hafta sonu ve resmi tatil süreleri, sigortalılığın kesintisi olarak değerlendirilmeyecektir.

4- Yukarıda açıklanan durumların,aynı işverene ait değişik işyerlerinde veya birden fazla işverene ait işyerlerinde gerçekleşmesi (kollektif şirketler ile adi şirketler için sözkonusu olan ve yukarıda belirtilen özel durum hariç) uygulamayı değiştirmeyecektir.

5- 1479 sayılı Bağ-Kur Kanununun 2654 Sayılı Kanunla değiştirilen 25 inci maddesi hükmü gereğince sigortalı sayılanlardan, 20.4.1982 tarihine kadar Bağ-Kur'a kayıt ve tescilini yaptırmamış olanların, anılan Kanunun Ek Geçici 13 üncü maddesine göre, her türlü hak ve yükümlülükleri 20.4.1982 tarihinden itibaren başlayacağından, 01.10.1972 ile 20.04.1982 tarihleri arasında şirket ortağı olması dolayısıyla Bağ-Kur ile ilgilendirilmeleri gerekirken Bağ-Kur'a tâbi tutulmayan ve aynı şirkette (kollektif şirket ve adi şirket hariç) ya da başka bir işyerinde 20.04.1982 tarihinden önceki bir tarihte hizmet akdine dayanan çalışmaları dolayısıyla 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile ilgilendirilen sigortalıların, bu Kanun kapsamındaki sigortalılığı, 20.04.1982 tarihinden sonra da kesintiye uğradığı tarihe kadar devam ettirilecek, kesintiye uğraması halinde ise kesinti tarihinden itibaren sona erdirilecektir.

Bilgi edinilmesini,

Tahsis talebinde bulunmuş ve henüz işlemleri sonuçlandırılmamış olanların, aylık bağlama işlemlerinin yukarıdaki esaslar çerçevesinde sonuçlandırılmasını, halen prim ödemekte olan sigortalılar ile bundan böyle aylık bağlanması için başvuranlar için de aynı esasların uygulanmasını,

Gerek Kurumumuzca ve gerekse Bağ-Kur tarafından bu genelgenin yayınlandığı tarihten önce kendisine aylık bağlanmış bulunanlar hakkında, aksine bir yargı kararı bulunmadıkça emeklilik öncesi statüleri ile ilgili olarak herhangi bir değişiklik yapılmamasını,

ricâ ederiz.
 
sayın oktay karakoç, öncelikle ilginizden dolayı teşekkür ederim, bunları bende okudum. ancak burda benim asıl sormak istediğim müşterim ister istemez bağkurlu olarak devam edecek, çalıştığı firmada ben sana yapmış olduğum harcamaları gider olarak düşmek istiyorum o yüzden ssklı olacaksın diye ssk primi yatırıyor. bu durumda mükellefim sağlık ve emeklilik zamanı sadece bağkurdan yararlanacak, ancak ssk yada müşterim adına hastalık vs primler yatacak, ancak karşılığında hiç bir menfaat sağlanmamış olacak, buda sigorta sisteminin kurulma amacına ters bir durum oluşturuyor gibi. bende aceba benim bilmediğim ancak bu gibi durumlara özel, (mesela ssk'ya eksik prim ödeme vs) bir yasa varmı. yada müşterimin çalıştığı firmanın müşterimi ssklı yapmadan ödemiş olduğu ücreti gider olarak kayit edebileceği bir yol varmı. ilginizden dolayı tekrar teşekkür ederim.
 
Merhaba ;

Acaba emekli sandığına bağlı doktorların aynı zamanda özel firmalarda da çalıştıkları zaman yapıldığı gibi bu mükellefinizin de çalışmış olduğu yerdeki ücret bordrosunda sosyal güvenlik kesintisi yapılmadan ücretli olarak görünmesi çözüm olabilir mi diye düşünüyorum ?
 
SSK lı olmasın mükellefiniz.Ya fatura düzenlesin, ya da bunun koşulları mevcut değilse firma bir gider pusulası düzenleyip mükellefinize yaptığı ödemeyi işleme alsın.Böylelikle gideri belgelenmiş olur, yine g.stopaj ödemesi yapar ve de sskyı devreye hiç sokmamış olursunuz.KDV TEvkifatı olur mu?....O da yapılacak işin mahiyetine bağlı...Verilen hizmet hakkında bilgimiz olursa KDV tevkifatı olup olmayacağını da tartışabiliriz.Kolay gelsin
 
Yersiz olarak alınan primlerin geri verilmesi:

Madde 84-

Yanlış ve yersiz olarak alınmış olduğu anlaşılan primler, alındıkları tarihlerden on yıl geçmemiş ise, hisseleri oranında işverenlere ve sigortalılara geri verilir.

İşverenlere geri verilecek primler için Kurumca kanuni faiz de ödenir. Bu faiz, primin Kuruma yatırıldığı tarihi takib eden aybaşından iadenin yapıldığı ayın başına kadar geçen süre için hesaplanır.

Primleri geri verilenlere, primleri iptal edilen çalışmaları dolayısıyla, Kurumca iş kazalariyle meslek hastalıkları sigortasından yapılmakta olan yardım ve ödemeler durdurulur. Hastalık, Analık, Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortalarından yapılmakta olan yardımlar ile verilmekte olan ödenek ve aylıklar ise, ilgililer bu sebeple gerekli yardım tahsis ve ödeme şartlarını yitirmiş olurlarsa durdurulur. Şu kadar ki, daha önce sağlanan yardımlara ait giderler ilgililerden geri alınmaz.
 
aynı dönemde hem bağkur hemde ssklı görünmek
SORU:
==========================================================
merhaba,
1995 yılından 2201 yılına her iki sosyal kurumdada görünüyorum. sadece ssk primlerini yatırdım.. ssk da kalmak istiyorum ne yapabilirim



CEVAP:
==========================================================
Değerli Dostum

Mevzuatamıza göre bir kişinin birden fazla Sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olması mümkün değildir.
Emeklilik durumunda hizmet birleştirmesi kapsamında son 7 yıl içinde hangi kuruma tabi olarak daha fazla çalışmanız olduğuna bakılacaktır.
Ayrıca SSK'da yada Bağkur'da kalmak sizin elinizde olan bir konu değildir. Şayet mevzuat yönünden bir hizmet akdi ile SSK'ya tabi bir işte çalışıyorsanız SSK'dan emekli olacaksınız.

Serbest bir iş yapıyorsanız ve vergi mükellefi iseniz Bağkur'dan emekliliğiniz söz konusu olacaktır.

Saygılarımla
 
sayın oktay karakoç, müşterim kendisi toptan gıda işi yapıyor bu yüzden vergi mükellefi, çalıştığı şirket ise bir firmanın bayisi olarak yine toptan gıda faaliyeti sürdürüyor. müşterimde burda bir nevi yönetici konumunda çalışıyor. ve tüm mesaisini bu şirkette harcıyor. bu durumda benim düşüncem iş akdiyle çalışmış oluyor. böyle bir durumda müşterim kendi firmasından fatura kesse ne diye kesecek, yada gider pusulasını çalıştığı firma nasıl kesecek, bu konudada fikirlerinizi anlatırsanız sevinirim. ilginizden dolayı tekrar teşekkür ederim.
 
dostum mükellefiniz firmayla bir iş sözleşmesine dayanarak çalışıyor.Konuyu şöyle bir toparlayalım.

1- Mükellefiniz Bağkurlu olduğundan dolayı SSK'ya tabi olamaz.Aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna kayıt olmak sözkonusu olamaz.

2- Bu durumda yapılabilecek iki şey var gibi

Birincisi : Mükellefiniz yaptığı iş karşılığında, çalıştığı firmaya komisyon faturası kesebilir.Faturanın muhteviyatını danışmanlık olarak ta düzenleyebilirsiniz.Zannedersem ortada KDV Tevkifatı yapmayı gerektirecek bir durum yok.Gider pusulası düzenleme olayını unutalım.

İkincisi : Mükellefiniz, firmanın ücret bordrosunda adıyla sanıyla yer alacaktır.Yalnız SSK'ya işe giriş bildirimi verilmeyecek.Ve Bordroda da aldığı brüt ücret, bu ücretten yapılan gelir vergisi kesintisi, damga vergisi kesintisi ve bunlar çıktıktan sonra geriye kalan net ücret hesaplanacaktır.
Herhangi bir ssk kesintisi kesinlikle yapılmayacak....Böylelikle ; mükellefinize yapılan ödemeler, firma tarafından kayıt altına alınabilecektir.Ve mükellefiniz de ssklı olmadan bağkur kaydını normal şartlarda devam ettirebilecektir.

Bu iki ihtimali düşünün.Yapılabilecekler üzerine yine konuşuruz gerek duyarsanız
 
bağkur zorunlu sigortalılığı devam ederken başka bir firmada işalan olarak çalışma olduğunda işveren ssk prim kesintileri hariç normal çalışanlara düzenlediği gibi bordro yapar.

" bürüt ücret - kesilen gv - kes. dv = net ücret "
 
sayın oktay karakoç ve nane, ilginize teşkkür ederim, akıl akıldan üstündür derler, benim aklıma hiç, ssk ya işçi girişi vermeden, bordro düzenleyip, gelir vergisi ve damga vergisi kesintisi yapıp, buna göre gider tahakkuku yapmak gelmemişti. mantıklı olarak düşününcede bundan başka yapacak birşey yok sanırım, ama bu işlemi yaparken, bu işlemi şu kanundan yada şu tebliğden, muktezadan örnek alarak yaptık diyebileceğim birşeyler varmı. varsa onuda yazarsanız sevinirim. saygılar.
 
denetmen2000' Alıntı:
sayın oktay karakoç ve nane, ilginize teşkkür ederim, akıl akıldan üstündür derler, benim aklıma hiç, ssk ya işçi girişi vermeden, bordro düzenleyip, gelir vergisi ve damga vergisi kesintisi yapıp, buna göre gider tahakkuku yapmak gelmemişti. mantıklı olarak düşününcede bundan başka yapacak birşey yok sanırım, ama bu işlemi yaparken, bu işlemi şu kanundan yada şu tebliğden, muktezadan örnek alarak yaptık diyebileceğim birşeyler varmı. varsa onuda yazarsanız sevinirim. saygılar.
Merhaba,
Yasal dayanağı, 506 sayılı kanunun "Sigortalı sayılmayanlar" başlıklı 3. maddesi.
Kod:
Sigortalı sayılmayanlar : 
Madde 3- 
I - Aşağıda yazılı kimseler bu kanunun uygulanmasında sigortalı sayılmazlar : 
.....
.....

F) Kanunla kurulu emekli sandıklarına aidat ödemekte olanlar, 
.....
.....
 
forumda bana ve diğer arkadaşlara cevap yazıp, yardımcı olan tüm arkadaşlara teşekkür ederim.
 
ÇAKIŞAN SİGORTALILIK



Ali DEMİR

SSK. Emekli Sigorta Müfettişi



Sigortalıların, bazan aynı süre içinde değişik sosyal güvenlik kurumlarında veya aynı kurumun ayrı sisteminin içinde yer aldığı görülmektedir.

Sosyal güvenlik sistemimizde yeri olmayan bu çakışan sigortalılık genellikle emeklilik sırasında anlaşılmakta ve çözümü için ise yargıya kadar uzanan bir sürecin içine girilmektedir.

3395 sayılı Yasanın çıktığı 1987 yılına kadar yoğun olarak yaşanan çakışan sigortalılık süresi olayları azalmış olsa da günümüzde de yaşanmaktadır. O dönemde inşaat-taahhüt işiyle uğraşan küçük ve orta ölçekli işletmelerin pek çoğunda akraba ve tanıdıklardan oluşan sözde sigortalılar vardı. Bunlar işçilik oranının doldurulması amacıyla işverenin her işinden kuruma bildirilmekteydi. O zaman naylon sigortalı olarak tanımlanan bu topluluğun kahvede geçirdikleri süre çalışma gün sayısı olarak kuruma bildiriliyordu. Bunlardan ölmüş olanların dahi çalışıyor gibi yıllarca sigortaya bildirildiğine çok tanık olmuşuzdur. Bunların içinde kendi adına bağımsız çalışanlar hatta T.C. Emekli Sandığı iştirakçisi olanlarda oluyordu ama kurum kayıtlarındaki sigortalılıkları devam ediyordu. Çakışan sigortalılığın en yoğun yaşandığı dönem bu dönemdir. Belki abartılı örnek olarak görülebilir ama çalışmalarının işvereni tarafından kuruma bildirilmediğinden endişelenen sigortalı, gelecekte SSK.'dan emekli olmasına katkı sağlayacağını düşünen Bağ-Kur'lu, hatta çalışma gün sayılarının kurum kayıtlarından çıkmaması olasılığına karşı güvence olacağını düşünenler isteğe bağlı sigortalı olarak prim ödemişlerdir. Sigortalılık süreleri çakışan bu insanlardan pek çoğu, o zamanki arşiv düzeni ve kurumlar arası hatta aynı kurumun birimleri arasındaki sağlıksız iletişim nedeniyle amaçlarına ulaşmışlardır.

Çakışan sigortalılıkla ilgili çelişkinin giderilmesi esastır. Sigortalının hangi sosyal güvenlik kurumundan ne şekilde emekli olacağı buna bağlıdır.

Yargıtay Kararlarına göre:

-Hizmetlerin çakışması her olay ve sigortalı için kendi durumu içinde değerlendirilmelidir. Ancak, sigortalının talebi ile koşullar arasında hayatın olağan akışı da dikkate alınarak uyumlu bir bağlantı kurulmalıdır.

-İsteğe bağlı sigortalılık için başvuruda bulunmasa da, düzenli prim ödemek suretiyle isteğe bağlı sigortalılığa devam etmek isteyenlerin sigortalılıkları geçerli sayılmalıdır.

Yargıtayın yerleşik görüşüne göre; insanların sosyal güvenliğinin önemsenerek, çoğu şekil şartlarının üstünde değerlendirilmesi, koşulların eksikliği halinde bile idarenin uyarmaması ve primlerin düzenli ödenmesi hallerinin kazanılmış hak niteliğinde olabileceği görüşü öne çıkmaktadır.

Aşağıda konu ile ilgili bir Yargıtay Kararı ile bu kararda sözü edilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararını sunuyoruz.

T.C.

YARGITAY

Yirmibirinci Hukuk Dairesi

Esas No : 2003/11279

Karar No : 2003/10901

Tarih : 25.12.2003

• İSTEĞE BAĞLI SİGORTALILIĞIN TESBİTİ

• ÇAKIŞAN SİGORTALILIK

• DÜZENLİ PRİM ÖDENMESİ

• KAZANILMIŞ HAK

Özet: Davacının isteğe bağlı sigortalılığının yasal olarak sona erdiği ve sigortalılık koşulları taşımadığı dönem için, geçmişe yönelik prim ödemesi de yok iken, Kurumun hatalı işlemi ile geriye yönelik olarak primleri tahsil etmesi, davacı yararına kazanılmış hak yaratmaz.

(506 s. SSK. md. 85)

Davacı zorunlu SSK. sigortalılık süresi hariç, Kurum tarafından iptal edilen isteğe bağlı sigortalılığının geçerli olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.

Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

Davacı, zorunlu Sosyal Sigortalar Kurumuna tabi zorunlu sigortalılığı ile çakışan süreler haricinde isteğe bağlı sigortalılığın geçerli olduğunun tesbitini istemiştir.

Davacı, 1.9.2001-24.7.2002 tarihleri arasındaki isteğe bağlı sigorta primlerini düzenli olarak ödemek suretiyle isteğe bağlı sigortalılığa devam etmek iradesini ortaya koyduğundan, davacının 1.9.2001-24.7.2002 tarihleri arasındaki isteğe bağlı sigortalılığının geçerli sayılmasına karar verilmesi doğru ise de, davacının 30.9.1998-1.9.2001 tarihleri arasındaki (Sosyal Sigortalar Kurumuna tabi zorunlu sigortalı geçen hizmetleri dışındaki) isteğe bağlı sigortalılığının geçerli olduğunun tesbitine ilişkin verilen karar usul ve yasaya uygun değildir. Gerçekten, davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 85'inci maddesine göre isteğe bağlı sigortalı olmak için yazılı olarak Kuruma başvuruda bulunmak koşul olduğu gibi herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabii olarak çalışmamakta gerekir. Somut olayda ise davacı 1.1.1998 tarihinden geçerli olmak üzere isteğe bağlı sigortalı olarak tescil edilmiş, 30.9.1998 tarihinden itibaren de Sosyal Sigortalar Kurumuna tabi zorunlu sigortalı olarak çalışmaya başlamış ve hizmetleri Kuruma bildirilmiştir. Davacının zorunlu sigortalı olarak çalışmaya başladığı 30.9.1998 tarihinde isteğe bağlı sigortalılık koşullarını yitirdiği ortadadır. Davacı zorunlu sigortalı çalışmasının sona erdiği 10.11.1998 tarihinden itibaren Yasanın öngördüğü şekilde yeniden isteğe bağlı sigortalı olmak için yazılı başvuruda bulunmamış, ayrıca, 24.7.2002 tarihinden itibaren tekrar zorunlu sigortalı olarak çalışmaya başlamıştır. Öte yandan, davacı 10.11.1998-1.9.2001 tarihleri arasında isteğe bağlı sigorta primlerini ödememiş, başka bir anlatımla, düzenli prim ödemek suretiyle de isteğe bağlı sigortalılığa devam etmek iradesini ortaya koymamıştır. Davacının isteğe bağlı sigortalılığının yasal olarak sona erdiği ve sigortalılık koşulları taşımadığı 30.9.1998-1.9.2001 tarihleri arasındaki dönem için Kurumun hatalı işlemi ile geriye yönelik olarak primleri tahsil etmesinin de sigortalı olmadığı süreler yönünden davacı yararına kazanılmış hak yaratmayacağı ortadadır. (Kaldı ki, dosya içerisinde geçmişe yönelik prim ödemesi de görülmemektedir.) Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.12.2002 gün ve E: 2002/1062, K: 2002/1098 sayılı Kararı da bu doğrultudadır.

Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 25.12.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kararda söz edilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı aşağıdadır.

–––––––––––––––––– l ––––––––––––––––––

YARGITAY KARARI

T.C.

YARGITAY

Hukuk Genel Kurulu

Esas No : 2002/1062

Karar No: 2002/1098

Tarih : 25.12.2002

Taraflar arasındaki "tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 2. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 8.5.2002 gün ve 2001/1621 E., 2002/208 K. sayılı Kararın incelenmesi davalı kurum vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 8.7.2002 gün ve 5422-6582 sayılı ilamı ile; (... Davacının SSK.'na tabi zorunlu sigortalı olarak geçen hizmetleri dışında isteğe bağlı sigortalılığının geçerli olduğunun tesbitine karar verilmiş ise de bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 85'inci maddesine göre isteğe bağlı sigortalı olmak için yazılı olarak Kuruma başvuruda bulunmak koşul olduğu gibi herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olarak çalışmamakta gerekir. Somut olayda ise davacı 1.11.1989 tarihinden geçerli olmak üzere isteğe bağlı sigortalı olarak tescil edilmiş, 6.3.1990 tarihinden itibarende SSK.'na tabi zorunlu sigortalı olarak çalışmaya başlamış ve hizmetleri Kuruma bildirilmiştir. Davacının zorunlu sigortalı olarak çalışmaya başladığı 6.3.1990 tarihinde isteğe bağlı sigortalılık koşullarını yitirdiği ortadadır. Davacı zorunlu sigortalı çalışmasının sona erdiği tarihten itibaren Yasanın öngördüğü şekilde yeniden isteğe bağlı sigortalı olmak için yazılı başvuruda bulunmamıştır. Öte yandan, davacı isteğe bağlı sigortalı olduğu 1.11.1989 tarihinden itibaren 25.6.1997 tarihine kadar prim ödemesinde bulunmamış başka bir anlatımla düzenli prim ödemek suretiyle de isteğe bağlı sigortalılığa devam etmek iradesini de ortaya koymamıştır. Davacının isteğe bağlı sigortalılığının yasal olarak sona erdiği ve sigortalılık koşulları taşımadığı 6.3.1990 tarihinden sonraki dönem için 4247 sayılı Yasadan yararlanması mümkün bulunmadığı gibi Kurumun hatalı işlemi ile geriye yönelik olarak primleri tahsil etmesinin de sigortalı olmadığı süreler yönünden davacı yararına kazanılmış hak yaratmayacağı ortadadır.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir ...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davalı kurum vekili.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davalı kurum vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.'nun 429'uncu maddesi gereğince BOZULMASINA, 25.12.2002 gününde yapılan 2'nci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi
 
Üst