Ynt: İş bitiminde kesilecek ft.
Yazar: ErdalSÖNMEZ (*)
Yaklaşım Dergisi / Ocak 2006 / Sayı: 157
II- YIL İÇİNDE BAŞLAYIP AYNI YIL İÇİNDE BİTEN İNŞAAT İŞLERİNDEN ELDE EDİLEN KAZANCIN GEÇİCİ VERGİ YÖNÜNDEN BEYAN EDİLECEĞİ DÖNEM
Yıl içinde başlayıp yine aynı yıl içinde biten inşaat işlerinden elde edilen kazancın geçici vergi yönünden beyan edileceği dönem hususunda görüş birliği bulunmamaktadır. Konuya ilişkin görüşler iki ana başlık altında toplanabilir:
Birinci görüşe göre; yıl içinde başlayıp aynı yıl içinde biten inşaat işlerinde, bu işlere ilişkin olarak elde edilen hasılat ile giderler her bir geçici vergi dönemi itibariyle karşılaştırılmalı, ortaya çıkan bir kazanç varsa bu dönem içinde beyan edilmelidir. Dolayısıyla işin bitimini beklemeye gerek yoktur. Zira, kazancın işin bitiminde beyan edileceği hususu, Gelir Vergisi Kanunu?nda yalnızca yıllara sari inşaat işleri için öngörülmüş özel bir vergileme rejimidir. Aynı yıl içinde başlayıp biten inşaat işlerinde ise Gelir Vergisi Kanunu?nda işin bitiminde kazancın tespit edileceğine dair yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. Kaldı ki, inşaat işleri parça parça gerçekleştirilen ve belli dönemlerde maliyete uygun olarak hakedişlerinin de yapıldığı işlerdir. Mükellef ya önceden işin belli bir aşamasına kadar olan parayı avans mahiyetinde peşin tahsil ederek işe başlar veya işin belli bir kısmını ürettikten sonra bu kısma ilişkin faturayı düzenleyerek tahsilatını yapar. Dolayısıyla, işe ilişkin maliyetlerle hasılat karşılaştırılarak tahakkuk eden kazancın her bir geçici vergi dönemi itibariyle tespit edilmesi mümkündür.
İkinci görüşe göre ise, yıl içinde başlayıp aynı yıl içinde biten inşaat işlerinde işin bittiği geçici vergi dönemi itibariyle kazanç tespit edilerek bu dönem beyanına intikal ettirilmelidir.
Bilindiği üzere Vergi Usul Kanunu?nun 229. maddesi uyarınca ?fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.? Bu tanımdan da görüleceği üzere, işletmelerde hasılat kaydına dayanak teşkil eden fatura esas itibariyle emtia satıldıktan veya iş yapıldıktan sonra düzenlenmesi gereken bir belgedir. İş yapılmadan veya emtia satılmadan önce fatura düzenlense dahi düzenlenen fatura bedellerinin kazancın tespitinde hasılat olarak dikkate alınması söz konusu olmamalıdır. Bu durumda, düzenlenen fatura bedellerinin alınan avanslar hesabında takip edilmesi, bu faturalara istinaden iş tamamlanmadan veya emtia teslim edilmeden kâr-zarar tespiti yapılmaması gerekir. Ancak katma değer vergisi uygulamasında, KDV Kanunu?nun 10/b maddesi uyarınca ?malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi? vergiyi doğuran olay sayıldığından, düzenlenen faturaya ilişkin katma değer vergisinin ?Hesaplanan KDV? olarak kayıtlara alınması ve faturanın düzenlendiği dönem beyannamesine dahil edilmesi gerekmektedir.
Yıl içinde başlayıp aynı yıl içinde biten inşaat işlerinde her hakediş veya fatura düzenlendiğinde anılan hakediş veya faturanın ait olduğu geçici vergilendirme döneminde kazanç tespiti yapılarak bu dönemde beyan edilmesi gerektiği yönündeki görüş gerek vergi mantığı gerekse muhasebe tekniği açısından da eleştiriye açıktır. Zira iş tamamlanmadan önce kesilen faturalar ile bu işe ilişkin katlanılan maliyetler, mahiyetleri itibariyle aktif ve pasif karakterli bilanço hesaplarıdır. Aynen yıllara sari inşaat işlerinde olduğu gibi bu işlere ilişkin hesaplar da iş tamamlanmadığı sürece ilgili aktif ve pasif hesaplarda yaşamaya devam ederler. Kaldı ki bazı dönemlerde alınan hakedişlerin yapılan işin maliyetlerinin çok üzerinde olması ve iş bittiğinde kesin hesapların çıkarılarak nihai faturaların son dönemde kesilmesinin kararlaştırılması durumunda, her geçici vergi döneminde kazanç tespitine gidilmesi halinde yanlış vergisel sonuçlar ortaya çıkabilecektir. Örneğin, ilk hakedişlerin işverenle yapılan anlaşma gereği maliyetlerin çok üzerinde gerçekleşmiş olması ve sonraki dönemlerde katlanılan maliyetler ve yapılan hakedişlerle bu fazlalığın telafi edilmesi durumunda geçici vergi uygulamasında tutarsızlıklar ortaya çıkabilecektir. Zira bu durumda mükellef, ilk dönemde maliyetin üzerinde gerçekleşen hakediş nedeniyle geçici vergi ödemek zorunda kalırken, sonraki dönemlerde bu işe ilişkin kâr düşeceği ve belki de zararla sonuçlanacağı için ilk dönemde gereksiz yere fazladan geçici vergi ödemiş olacaktır. İş aynı iş olmakla birlikte geçici vergi uygulamasında tutarsızlık ortaya çıkacaktır. Bu tutarsızlık tersi durumda da ortaya çıkabilir. Mükellefin işverenle yaptığı anlaşma gereği ilk dönemlerde düşük hakediş ve tahsilat yapmasına rağmen bu işe ilişkin olarak normal seyrinde gerçekleşen maliyetler nedeniyle ilk dönemde geçici vergiye konu kazanç çıkmayabileceği gibi zarar beyanı da söz konusu olabilir. Bu durumda mükellefin diğer işler nedeniyle hesapladığı kazanç, geçici vergi beyannamesinde inşaat işinden kaynaklı zarar nedeniyle düşük veya matrahsız olarak beyan edilebilecektir. Geçici vergi uygulamasında ortaya çıkabilecek bu tutarsızlıklar esas itibariyle işin bittiği dönemde kazanç tespiti yapılması gerekliliğinin göz ardı edilmesinden kaynaklanmaktadır.
III- SONUÇ
Yıl içinde başlayıp yine aynı yıl içinde biten inşaat işlerinden elde edilen kazancın geçici vergi yönünden beyan edileceği dönem hususunda görüş birliği bulunmamaktadır. Bu durumda, vergi hukuku yönünden kazanç tespit ilkeleri de dikkate alındığında, kazancın işin bittiği dönem itibariyle tespit edilerek bu dönem geçici vergi matrahının tespitinde dikkate alınması gerektiği kanaatindeyiz.