"Krizde 1000 Tl Borcunuz 1 Milyon Tl' ye Çıkabilir " ?

kalyon

Katkı Sunan Üye
Üyelik
30 Haz 2005
Mesajlar
287
Konum
izmir
arkadaşlar

sn kızılot'un hürriyet gazetesindeki dünkü yazısına göre amme idaresinin, amme borçlusunun 3.şahıstan alacağını istemek için yazdığı yazıya 7 gün içerisinde cevap verilmediği taktirde 3.şahsın borcun tamamından sorumlu olacağını yazmış.

yani a kişisinin vergi dairesine 1.000.000.- tl borcu var, b kişisinden 1.000 tl alacağı var.
vergi dairesi b kişisine borcunuzu eğer tebliğ tarihinde a kişisine ödemediyseniz dairemize ödeyin şeklindeki yazıya b kişisi 7 gün içerisinde cevap vermezse 1.000.000.-tl borcun tamamından sorumlu olacağını yazmış.

ben ilgili kanun maddesini okudum ama böyle bir yorum çıkaramadım.

kanunun ilgili maddesi şu şekilde ;

"Haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorundadır. Üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur."

sn kızılot'un hata yapacağını sanmam ama sizler de konuyu yorumlarsanız iyi olur. önemli bir konu.

sn kızılot'un yazısını okumak için http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=10827489&yazarid=82

saygılar
 
Ynt: "Krizde 1000 tl Borcunuz 1 milyon tl'ye çıkabilir " ?

Şükrü KIZILOT' Alıntı:
Krizde 1000 TL borcunuz 1 milyon TL'ye çıkabilir

SADECE kriz döneminde değil, normal bir dönemde de 1000 lira borcunuz, bir günde ansızın bir milyon liraya hatta 10 milyon liraya fırlayabilir.

"Deli Dumrul vergisi desek bu onu da gölgede bırakıyor" diyeceksiniz.

Haklısınız ilk bakışta öyle gözüküyor ama bununla ile ilgili bir de yasa maddesi var.

ÖRNEKLERDEN BİRİ

Yaşanmış çok sayıda olaydan biri, Hürriyet okurlarından Serkan Bey'in başına gelmiş.

- Serkan Bey, (S) firmasına bir iş yaptırmış ve bedeli olan 22 bin TL'yi PEŞİN ödemiş.

- İki ay sonra vergi dairesinden Serkan Bey'e "Haciz bildirimi" gelmiş.

- "Allah Allah... vergi dairesine bir kuruş borcum yok. Bu da neyin nesi" diyerek zarfı açmış.

- İş yaptırdığı (S) firmasının, 1 milyon 236 bin TL vergi borcu olduğu belirtiliyor ve "o firmaya 22 bin TL'lik iş bedelini ödemediyseniz, onlara değil vergi dairesine ödeyin" deniliyor ve 7 gün içinde cevap verilmesi isteniyormuş.

- Serkan Bey, araya giren bayram ve hafta sonu tatili nedeniyle, yazıya 14. günde cevap verebilmiş ve firmaya yaptırdığı işin bedelini, işin tesliminde ödediğini bildirmiş.

- Bir süre sonra Serkan Bey'i vergi dairesine çağırmışlar. Hemen gitmiş.

- İlgili memur "Siz (S) firmasına yaptırdığınız 22 bin TL'lik işin bedelini, ödeyip ödemediğinizi, bize 7 gün içinde bildirmemişsiniz. Bu nedenle şimdi sizden, (S) firmasının vergi dairesine olan 1 milyon 236 bin TL'lik borcunun tamamını ödemenizi istiyoruz" demiş. Ardından da dayanağı olan yasa maddesini göstermiş.

- Serkan Bey hayretle bakmış, evet.. 6183 sayılı Kanun'un 79. maddesinde "Üçüncü şahıslardaki alacakların vergi dairesince haciz edilebileceği, üçüncü şahısların da (olayımızda Serkan Bey'in), borcunu ödediğini haciz bildiriminin tebliğinden itibaren 7 gün içinde vergi dairesine bildirmesi gerektiği aksi halde borcun tamamının kendisinden isteneceği" yazıyormuş.

- Serkan Bey bakmış olay ciddi "Peki o zaman bir 22 bin TL'de vergi dairesine ödeyim" dediğinde, ilgili memur "Hayır efendim, iş yaptırdığınız firmanın bize borcu olan 1 milyon 236 bin liranın tamamını ödeyeceksiniz" demiş.

KALP KRİZİ

Serkan Bey, kendisini vergi dairesinden dışarıya zor atmış. Devamını kendisinden dinleyelim.

"Dışarı çıktığımda, derin bir nefes aldım. O an kalp krizi geçirmediğime dua ettim.

Sayın Hocam, bu günlere dişimizle tırnağımızla, gece gündüz çalışarak geldik. Vergi dairesine hayatımda 1 kuruş borcum olmadı. Şimdi, iş yaptırdığım firmanın 1 milyon 236 bin lira borcu benden isteniyor. Yaşadığımız kriz döneminde, bu para beni batırır. Bir ara intihar etmeyi bile düşündüm, çıldıracağım. Ben ne yapayım, ne olur bir çözüm yolu gösterin."

ÇÖZÜM YOLU

Serkan Bey'in başına gelen uygulama, 6183 sayılı yasada yıllardır yer alıyor. Hürriyet'te 12 Kasım 2005 tarihinde yayımlanan "Trajikomik Bir Haciz" başlıklı yazımızdaki uyarı üzerine, ilgili madde yeniden düzenlenmiş ve bir yıl içinde dava açma hakkı sağlanmıştı. Şimdi, Serkan Bey'e çözüm yolunu gösterelim.

- Haciz bildiriminin kendisine tebliğ tarihinden itibaren, bir yıl içinde genel mahkemelerde "menfi tespit davası" açacak.

- Bunun için 60-70 bin lira harç yatıracak ve avukat tutacak.

- Haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibariyle, iş yaptırdığı firmaya borcunun olmadığını ispat edecek. Bu arada mahkeme teminat karşılığı, vergi dairesi takibatını durdurabilecek.

Evet... Serkan Bey ciddi bir masrafa da katlanarak, milyonluk borçtan kurtulabilecek.

Değerli okurlarımız, aman dikkat. 500 liraya aldığınız bir elbise nedeniyle, o firmanın yüzbinlerce ya da milyonlarca liralık vergi borcu sizden istenebilir. Serkan Bey'e olduğu gibi bir "haciz bildirimi" alırsanız, 7 günü bile beklemeden cevap veriniz. Yoksa yanarsınız!..
_________________________________________________
Madde 79' Alıntı:
AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN

Kanun Numarası: 6183
........
ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARDAKİ MENKUL MALLARIN, ALACAK VE HAKLARIN HACZİ:

Madde 79 - (Değişik madde: 30/03/2006-5479 S.K./5.mad)
Hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil senede dayanmayan alacaklar ile maaş, ücret, kira vesaire gibi her türlü hakların ve fiilen tutanak düzenlemek suretiyle haczi kabil olmayan üçüncü şahıslardaki menkul malların haczi, borçlu veya zilyed olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken gerçek ve tüzel kişilere, kurumlara haciz keyfiyetinin tebliği suretiyle yapılır. Tahsil dairesi tarafından tebliğ edilecek haciz bildirisi ile; bundan böyle borcunu ancak tahsil dairesine ödeyebileceği ve amme borçlusuna yapılacak ödemenin geçerli olmayacağı veya elinde bulundurduğu menkul malı ancak tahsil dairesine teslim edebileceği ve malın amme borçlusuna verilmemesi gerektiği, aksi takdirde amme borçlusuna yapılan ödemeler ile malın bedelini tahsil dairesine ödemek zorunda kalacağı ve bu maddenin üç, dört ve beşinci fıkra hükümleri üçüncü şahsa bildirilir. Tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirileri, alacaklı tahsil dairelerince ya da alacaklı amme idaresi vasıtasıyla, posta yerine elektronik ortamda tebliğ edilebilir ve bu tebligatlara elektronik ortamda cevap verilebilir. Elektronik ortamda yapılacak tebliğe ve cevapların elektronik ortamda verilebilmesine ilişkin usûl ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.
Tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirileri; amme borçlusunun hak ve alacaklarının bulunabileceği bankaların şubelerine doğrudan veya mahallindeki tahsil dairesi aracılığı ile tebliğ edileceği gibi Maliye Bakanlığınca belirlenecek tutarın üzerindeki alacaklar için doğrudan bankaların genel müdürlüklerine de tebliğ edilebilir. Haciz bildirisi bankanın genel müdürlüğüne de tebliğ edilmiş ise tüm şubelerini kapsayacak şekilde beyanda bulunma yükümlülüğü bankanın genel müdürlüğüne aittir.
Haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorundadır. Üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur.
Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu Kanunun 10 uncu maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir. Teminat, alacaklı tahsil dairesine verilir ve haciz varakasına dayanılarak haczedilir. Taraflar arasında teminata ilişkin olarak çıkan anlaşmazlıklar, takip işlemlerinin durdurulması hakkında kararı veren mahkeme tarafından çözümlenir. Davasında haksız çıkan üçüncü şahıs aleyhine, haksız çıktığı tutarın % 10'u tutarında ayrıca inkâr tazminatına hükmedilir.
Bu Kanun uyarınca kendisine tebliğ edilen ödeme emrine karşı dava açıp itirazında kısmen veya tamamen haksız çıkan üçüncü şahıs hakkında, menfi tespit davasının lehine sonuçlanması veya asıl amme borçlusunun takip konusu amme alacağını tamamen ödemiş olması halinde, bu Kanunun 58 inci maddesinin beşinci fıkrası hükmü uygulanmaz.
Üçüncü şahıs, haciz bildirisi üzerine yedi gün içinde alacaklı tahsil dairesine itiraz ettiği takdirde, alacaklı amme idaresi bir yıl içinde, üçüncü şahsın yaptığı itirazın aksini genel mahkemelerde açacağı davada ispat ederek, üçüncü şahsın İcra ve İflas Kanununun 338 inci maddesinin birinci fıkrasına göre cezalandırılmasını ve borçlu bulunduğu tutarın ödenmesine hükmedilmesini isteyebilir.
Menkul malların aynen teslimi mümkün olmadığı takdirde değeri ödenir. Üçüncü şahısların genel hükümler gereğince asıl borçluya rücu hakları saklıdır.
.......
 
Ynt: "Krizde 1000 tl Borcunuz 1 milyon tl'ye çıkabilir " ?

ogün bey yorumlarsan sevinirim.
 
Ynt: "Krizde 1000 tl Borcunuz 1 milyon tl'ye çıkabilir " ?

Bu yeni birşey değil ki. Ben kendimi bildim bileli vardır.
1. haciz ihbarnamesi denir. Böyle bir tebligat alan firma, banka, şahıs, 7 gün içersinde cevap vermek ve yeddindeki miktarı bildirmek zorundadır. aksi halde borcun tümünden sorumlu olur.
İİK da da bu böyledir.
 
Ynt: "Krizde 1000 tl Borcunuz 1 milyon tl'ye çıkabilir " ?

sn nguroy,

yıllardır bu maddenin var olduğunu ben de biliyorum ama adamın 1000 tl lik borcuna karşılık 1.000.000 tl den sorumlu olacağını ilk defa okuyorum ve vergi dairesi ile yaptığım konuşma neticesinde de böyle bir uygulamanın hiç olmadığını söylediler. böyle bir şeyi mantık ta kabul etmez zaten.

kanun maddesinin de aşağıda kırmızı ile gösterdiğim kısmı da açık zaten.

"Üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur."

şeklindedir ki buradan da olsa olsa cari hesap tutarı kadar olabilir gibi bir anlam çıkıyor.

saygılar
 
Ynt: "Krizde 1000 tl Borcunuz 1 milyon tl'ye çıkabilir " ?

TAHSİLAT İÇ GENELGESİ SERİ NO : 2007/4
Tarih 13/06/2007
Sayı B.07.1.GİB.0.06.36/3676-302/53388
Kapsam

T.C.
MALİYE BAKANLIĞI
Gelir İdaresi Başkanlığı


SAYI : B.07.1.GİB.0.06.36/3676-302/53388 13/06/2007

KONU:
???
3- 6183 sayılı Kanunun 79 uncu Maddesiyle Amme Borçlusu Haline Gelen Üçüncü Kişilerin Sorumlu Oldukları Tutarla İlgili Açıklamalar:
Bilindiği gibi, amme borçlusundan takip edilen amme alacağını tahsil etmek üzere, 6183 sayılı Kanunun 79 uncu maddesi uyarınca düzenlenerek tebliğ edilen haciz bildirisine süresinde itiraz etmeyen üçüncü kişiler, haciz bildirisiyle bildirilen tutar üzerinden amme borçlusu haline gelmektedir.
Amme borçlusu haline gelen üçüncü kişilerin sorumluluğu, haciz bildirisi ile bildirilen tutarla sınırlı olduğundan, haklarında yapılacak takipte ayrıca gecikme zammı talep edilmeyecektir.
????.

440 SERİ NO'LU TAHSİLAT GENEL TEBLİĞİ


Resmi Gazete Sayısı 26419
Resmi Gazete Tarihi 30/01/2007
?..
2) 79 uncu Maddede Yapılan Değişiklik:
5479 sayılı Kanunun 5 inci maddesiyle değiştirilen 6183 sayılı Kanunun 79 uncu maddesi yeni şekliyle aşağıda yer almaktadır.
"..."
Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczine yönelik 6183 sayılı Kanunun 79 uncu maddesi yeni müesseseler getirilmek suretiyle yeniden düzenlenmiştir.
Hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil senede dayanmayan alacaklar ile maaş, ücret, kira vesaire gibi her türlü haklar ve fiilen tutanak düzenlemek suretiyle haczi kabil olmayan üçüncü şahıslardaki menkul mallar, madde değişikliği öncesinde olduğu gibi borçlu veya zilyed olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken gerçek ve tüzelkişilere, kurumlara haciz keyfiyetinin tebliği suretiyle haczedilecektir.
Tahsil dairesi tarafından tebliğ edilecek haciz bildirisinde; üçüncü şahısların bundan böyle borcunu ancak tahsil dairesine ödeyebileceği ve amme borçlusuna yapılacak ödemenin geçerli olmayacağı veya elinde bulundurduğu menkul malı ancak tahsil dairesine teslim edeceği ve malın amme borçlusuna verilmemesi gerektiği, aksi takdirde amme borçlusuna yapılan ödemeler ile malın bedelini tahsil dairesine ödemek zorunda kalacağı hususları ile 79 uncu maddenin üç, dört ve beşinci fıkra hükümlerinin üçüncü şahıslara bildirilmesi gerekmektedir.
Haciz bildirisini alan üçüncü şahıslarca, amme borçlusuna borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi ileri sürülecek iddiaların haciz bildirisinin kendilerine tebliğinden itibaren 7 gün içinde tahsil dairesine yazılı olarak yapılması zorunlu olup bu zorunluluğun yerine getirilmemesi halinde mal ellerinde ve borç zimmetlerinde sayılacak ve haklarında 6183 sayılı Kanun hükümleri uygulanacaktır.
Üçüncü şahısların kendilerine tebliğ edilen haciz bildirilerine karşılık alacaklı tahsil dairesine yazılı olarak verecekleri cevapları, elden teslim etmeleri ya da taahhütlü posta yoluyla göndermeleri gerekmektedir. Madde ile üçüncü şahıslara tanınan 7 günlük cevap verme süresinin hesaplanmasında; cevapların elden teslimi halinde alacaklı tahsil dairesi kayıtlarına intikal ettiği tarihin, taahhütlü postayla gönderilmesi halinde postaya verildiği tarihin esas alınacağı tabiidir.
Yapılan yeni düzenlemeyle, 6183 sayılı Kanunun 79 uncu maddesinde tanınan 7 günlük sürede alacaklı tahsil dairesine itirazda bulunmayan üçüncü şahıslara yeni bir hak tanınarak, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek imkanı verilmektedir.
Maddede, menfi tespit davası açılması durumunda amme alacağının takibinin durmayacağı ancak, mahkemece 6183 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebileceği hükme bağlanmıştır. Buna göre, üçüncü şahıslarca menfi tespit davasının açılması, bu şahıslar hakkında sürdürülen takibin durdurulmasına yeterli olmayıp bu konuda ayrıca mahkemenin takibin durdurulmasına karar vermiş olması gerekmektedir.
Madde hükmüne göre, teminatlar alacaklı tahsil dairelerince alınacak ve haciz varakalarına istinaden haczedilecektir. Mahkeme kararı üzerine teminat gösterilmemiş olması ya da gösterilen teminatın takip konusu alacağı karşılamaması halinde takip muamelesi durmayacaktır. Dava konusu tutarı karşılayacak nitelikte teminat gösterdiğini iddia eden üçüncü şahsın, bu iddiasını takip işlemini durduran mahkemeye intikal ettirmesi gerektiği tabiidir.
Açılan menfi tespit davası sonucunda haksız çıkan üçüncü şahıs aleyhine, haksız çıktığı tutarın % 10'u tutarında ayrıca inkar tazminatına mahkemelerce hükmedilecektir. Mahkeme kararlarında inkar tazminatına hükmedilmemiş olması halinde yetkili birimlerce temyiz yoluna başvurulması gerekmektedir.
6183 sayılı Kanunun 79 uncu maddesine göre amme borçlusu sayılan üçüncü şahıslar hakkında takip işlemlerine aynı Kanun hükümlerine göre tanzim edilecek ödeme emrinin tebliği ile başlanılacaktır.
Üçüncü şahıslarca tebliğ edilen ödeme emrine idari yargı mercilerinde dava açılması halinde yürütmeyi durdurma kararı verilmediği, genel mahkemelerde menfi tespit davası açılması halinde ise mahkemece takibin durdurulmasına karar verilmediği sürece amme alacağının takibine devam edilecektir.
Üçüncü şahıslarca, tebliğ edilen ödeme emirlerine karşı açılan davaların aleyhlerine sonuçlanması durumunda 6183 sayılı Kanunun 58 inci maddesine göre haksız çıkma zammı hesaplanması ve ayrıca tahsili gerekmektedir.
Ancak, 79 uncu maddede yapılan düzenlemeye göre, ödeme emrine karşı dava açmakla birlikte aynı zamanda menfi tespit davası da açan üçüncü şahısların, menfi tespit davasının lehine sonuçlanması ya da asıl amme borçlusunun takip konusu amme alacağını tamamen ödemiş olması hallerinde 58 inci madde hükmüne göre ayrıca haksız çıkma zammı hesaplanmayacaktır.
Diğer taraftan, üçüncü şahıslar hakkında sürdürülen takip muamelelerinin durdurulmasına ilişkin yargı kararları, asıl amme borçlusu hakkında sürdürülen takibi durdurmayacaktır.
Takip konusu amme alacağının asıl amme borçlusundan tahsil edilmiş olması ya da üçüncü şahsın açtığı menfi tespit davasının lehine sonuçlanması halinde ise üçüncü şahıs hakkında sürdürülen takip muamelesine son verileceği tabiidir.
Maddede düzenlenen bir diğer husus ise üçüncü şahsın, haciz bildirisi üzerine 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine itiraz etmesi halinde, alacaklı amme idaresinin bir yıl içinde, üçüncü şahsın yaptığı itirazın aksini genel mahkemelerde açacağı davada ispat ederek, üçüncü şahsın İcra ve İflas Kanununun 338 inci maddesinin birinci fıkrasına göre cezalandırılmasını ve borçlu bulunduğu tutarın ödenmesine hükmedilmesini isteyebileceğine yöneliktir.
Bu hükümden hareketle alacaklı tahsil dairelerince üçüncü şahısların itirazının yerinde olmadığına yönelik ispat edici bilgi ve belgeler tespit edilmesi halinde, üçüncü şahısların itirazının iptali için dava açılmak üzere durum amme idarelerinin yetkili birimlerine intikal ettirilir ve gerekli dava açılır.
Üçüncü şahısların yaptığı itirazın iptali talebi ile alacaklı amme idaresince açılan davanın kabul edilmesi halinde hükmedilen tutarın, üçüncü şahıstan takip ve tahsiline 6183 sayılı Kanunun 55 inci maddesine göre düzenlenecek ödeme emrinin tebliği suretiyle başlanılacaktır.
Takip konusu amme alacağının asıl amme borçlusundan tahsil edilmiş olması halinde, üçüncü şahıs tarafından yapılan itirazın iptali için alacaklı amme idaresince genel mahkemelerde açılmış olan davaların sürdürülmemesini sağlamak üzere yetkili birimlere bilgi verilecektir.
6183 sayılı Kanunun 79 uncu maddesine göre üçüncü şahıslar nezdinde yapılan takip sırasında haczedilen menkul malların aynen teslimi mümkün olmadığı takdirde haciz konusu malın değerinin ödenmesi gerekmektedir. Bu durumda üçüncü şahıs hakkında yapılacak takibin de mal bedeli ile sınırlı olacağı tabiidir.
Madde ile haklarında amme borçlusu olarak takip yapılan üçüncü şahısların genel hükümler gereğince asıl borçluya rücu hakları saklı tutulmuştur.
Bankaların Genel Müdürlüklerine Tebliğ Edilecek Haciz Bildirileri
6183 sayılı Kanunun 79 uncu maddesinde yapılan düzenleme ile tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirilerinin; amme borçlusunun hak ve alacaklarının bulunabileceği bankaların şubelerine doğrudan veya mahallindeki tahsil dairesi aracılığı ile tebliğ edileceği gibi Maliye Bakanlığınca belirlenecek tutarın üzerindeki alacaklar için doğrudan bankaların genel müdürlüklerine de tebliğ edilebileceği, haciz bildirisinin bankanın genel müdürlüğüne tebliğ edilmiş olması halinde tüm şubelerini kapsayacak şekilde beyanda bulunma yükümlülüğünün bankanın genel müdürlüğüne ait olduğu hükme bağlanmıştır.
Bu hüküm gereğince 6183 sayılı Kanunun 13 ve 62 nci maddelerine dayanılarak uygulanacak haciz ve ihtiyati hacizlere yönelik haciz bildirilerinin, amme borçlusunun hak ve alacaklarının bulunduğu veya bulunabileceği banka şubesine doğrudan veya o mahaldeki tahsil dairesi aracılığı ile tebliğ edilmesi işlemlerine önceden olduğu gibi devam edilecek, bankalara tebliğ edilecek ihtiyati haciz ve haciz bildirilerinin, amme borçlusunun tebliğ tarihinde muhatap banka nezdinde mevcut olan varlıklarını kavrayacağına ilişkin 284 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliğindeki açıklamalara göre işlem yapılacaktır.
Madde hükmünün Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden; Devlete ait amme alacakları için düzenlenecek haciz ve ihtiyati haciz bildirilerinin, takip konusu amme alacağının fer'ileri ile birlikte 50.000,-YTL ve üzerinde, il özel idareleri ve belediyelere ait amme alacakları için 10.000,-YTL ve üzerinde olması halinde bankaların genel müdürlüklerine tebliğ edilmesi, uygun görülmüştür.
Bu kapsamda posta yoluyla yapılacak tebligatlarda;
- - Haciz bildirilerinin her amme borçlusu için ayrı ayrı düzenlenmesi,
- - Haciz bildirisine konu amme alacağı aslı ve fer'ilerinin toplamının dikkate alınması,
- - Haciz bildirilerinin banka genel müdürlüklerine 7 günlük süre içinde cevap verilmesini engelleyecek şekilde topluca gönderilmemesi,
gerekmektedir.
Diğer taraftan, madde metninde tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirilerinin, alacaklı tahsil dairelerince ya da alacaklı amme idaresi vasıtasıyla, posta yerine elektronik ortamda tebliğ edilebilmesine ve bu tebligatlara elektronik ortamda cevap verilebilmesine imkan verilmiş, elektronik ortamda yapılacak tebliğe ve cevapların elektronik ortamda verilebilmesine ilişkin usul ve esasları belirlemeye Bakanlığımız yetkili kılınmıştır.
Bu hükme istinaden, ayrıca bir düzenleme yapılıncaya kadar, alacaklı amme idarelerinin Bakanlığımızın (Gelir İdaresi Başkanlığının) uygun görüşünü de almak suretiyle banka genel müdürlükleri ile yapacakları anlaşma çerçevesinde, elektronik imza ya da şifre kullanılmak suretiyle haciz bildirilerinin elektronik ortamda sadece bankalara tebliğ edilmesi ve elektronik ortamda cevaplarının alınması, elektronik ortamda tebliğ edilecek haciz bildirilerinde yukarıda belirlenen tutar ile sınırlı kalınmaması, birden fazla amme borçlusu için tebligat yapılması ve cevaplarının alınması uygun görülmüştür.
?..


HAKİKATA MUHALİF BEYANDA BULUNANLARIN CEZASI:

Madde 338 - (Değişik madde: 06/06/1985 - 3222/40 md.;Değişik madde: 31/05/2005-5358 S.K./9.mad)

Bu Kanuna göre istenen beyanı, hakikate aykırı surette yapan kimse, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Hakkında aciz vesikası alınmış borçlu, asgari ücretin üstünde bir geçim sürdürdüğü, aciz vesikası hamili alacaklının alacağının aciz vesikasına bağlanmasından en geç beş sene içinde müracaatı üzerine sabit olursa, asgari ücretin üstünde kalan gelirlerinden icra tetkik merciinin dörtte birden az olmamak üzere tespit edeceği kısmını merci kararının kesinleşmesinden itibaren en geç bir ay içinde ve aciz vesikasındaki borcun ödenmesine kadar her ay icra dairesine yatırmaya mecburdur. Bu mükellefiyeti yerine getirmeyen borçlu hakkında bir yıla kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi bir yılı geçemez.

Borçlunun nafaka borçluları dahil üçüncü şahıstan yardım görmesi, asgari ücretin üstünde eline geçen para ve menfaatlerin icra mahkemesi kararı ile belirlenecek kısmını, icra veznesine yatırmak mükellefiyetini ortadan kaldırmaz.

İkinci fıkradaki hükmün tatbikini birden fazla aciz vesikası hamili alacaklı talep etmiş ise, bunlar talep tarihi sırasıyla öncelik hakkını haizdir.
 
Ynt: "Krizde 1000 tl Borcunuz 1 milyon tl'ye çıkabilir " ?

Sadece borcu kadar sorumlu tutulması gerekli gibi bir yoruma sahibim.
 
Ynt: "Krizde 1000 tl Borcunuz 1 milyon tl'ye çıkabilir " ?

DÖRDÜNCÜ DAİRE 2007 3013 2007 1944 27/09/2007

KARAR METNİ
DAVACININ ALACAKLI OLDUĞU ŞİRKETİN VERGİ BORCU NEDENİYLE SÖZ ALACAĞA KONAN HACİZ İŞLEMİ ÜZERİNE ALACAĞIN GARAMETRE TAKSİMATI İÇİN VERGİ DAİRESİ HESABINA YATIRILMASINI İSTEYEN İŞLEMİN HACİZ BİLDİRİLERİNE SÜRESİNDE İTİRAZ EDİLMİŞ OLMASI NEDENİYLE HUKUKA UYGUN OLMADIĞI HK.<
Temyiz Eden : Zeytinburnu Vergi Dairesi Müdürlüğü/İSTANBUL
Karşı Taraf : ? İstanbul Gaz Dağıtım Sanayi Ticaret Anonim Şirketi
Vekili : Av. ?
İstemin Özeti :... İnşaat Limited Şirketinin vergi borcu nedeniyle, 6183 sayılı Kanunun 79.maddesi uyarınca şirketin davacıdaki alacaklarına konulan haciz nedeni ile söz konusu tutarın garameten taksimatı yapılmak üzere vergi dairesi hesabına yatırılmasını isteyen işleminin iptali istemiyle dava açılmıştır.İstanbul 5.Vergi Mahkemesinin 25.12.2006 günlü ve E:2006/2805,K:2006/3165 sayılı kararıyla,6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 79 uncu maddesinde,hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil senede dayanmayan alacaklar ile maaş,ücret,kira ve saire gibi her türlü hakların ve fiilen zabıt tanzimi suretiyle haczi kabil olmayan üçüncü şahıslardaki menkul malların haczinin hükmü şahıslara,kurumlara haciz keyfiyetinin tebliği suretiyle yapılacağı,borçlunun alacağı veya üçüncü şahıstaki bir malının haczedilip de üçüncü şahsın,borcu olmadığı veya mal istihlak edilmiş yahut kusuru olmaksızın telef olmuş veya alacağın borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise keyfiyeti haczin kendisine tebliğinden itibaren 7 gün içinde tahsil dairesine yazılı beyanla bildirmeye mecbur olduğu,bildirmediği takdirde malın elinde borcun zimmetinde sayılacağı ve hakkında bu Kanun hükümlerinin uygulanacağının açıklandığı,davacıya 4.8.2004 tarihinde haciz bildirisinin tebliği üzerine davacı tarafından 10.8.2004 tarihli dilekçeyle henüz kesin hesap yapılmadığından borç ya da alacağın kesinleşmediği,haciz şerhinin dosyaya işlendiği,bir alacak doğması halinde bildirilen tutarın emanete alınacağının,12.8.2004 tarihli dilekçeyle de borçlunun kendilerinden 24.443.149 TL.alacaklı olduğunun bildirildiği,davalı İdarece 24.9.2004 tarihinde haciz bildirisinin tekrarlandığı,bu bildirim üzerine yine davacı tarafından,"gerekli araştırmaların yapıldığı,borçlu ... İnşaat Limited Şirketin alacağının 1.İcra Müdürlüğünün ihbarnamesi sonrası icra dairesinin banka hesabına yatırıldığı" şeklinde yanıt verildiği, davacının amme alacağından birinci derece sorumlu olması nedeniyle,hacze konu tutarın garameten taksiminin yapılması için vergi dairesi hesabına yatırılmasının davacıya bildirildiği, olayda asıl borçlunun davacıdan olan alacağına haciz uygulandığı ve süresi içerisinde bu işleme itiraz edildiği hususunda tartışma bulunmadığından uyuşmazlığın 6183 sayılı Kanunun 79 uncu maddesi kapsamında değerlendirilebileceği,her iki haciz bildirisine süresinde itirazda bulunulduğu,usule uygun itirazdan sonra alacağın davacının uhdesinde bulunmadığının kabul edilmesinin gerektiği,bu durumda idarenin itirazı kabul etmeme ve haciz bildirisini yenileme gibi hak ve yetkisinin bulunmadığı, alacağın varlığının adli yargıda idare tarafından açılacak bir davayla ortaya konulabileceği, ilk haciz bildirisine verilen yanıtta borçlu şirketin alacakları üzerinde hacizlerin bulunduğu ve İstanbul 1.İcra Müdürlüğünün haciz bildirisine yer verildiği ve İstanbul 1.İcra Müdürlüğünün haciz bildirisinin davalı idarenin haciz bildirisinden önce olduğunun davalı İdarenin ıttılasında olduğu, bu durumda borcun davacının zimmetinde
olduğunun kabulünün mümkün olmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.Davalı İdare,haciz işlemi tarihinin alacağın icra müdürlüğü hesabına aktarıldığı tarihten önce olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Yasal dayanaktan yoksun bulunan temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
Tetkik Hakimi Erkan Kunduracı'nın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu mahkeme kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı İbrahim Erdoğdu'nun Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddine, İstanbul 5.Vergi Mahkemesinin 25.12.2006 günlü ve E:2006/2805, K:2006/3165 sayılı kararının onanmasına 27.9.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
BŞ/ÖEK

Makaledeki durum için doğru, Sayın Nizam Bey gibi düşünüyorum. 7 günlük sürenin geçirilmesi kişiyi borcun tamamından sorumlu hale getiriyor.
 
Ynt: "Krizde 1000 tl Borcunuz 1 milyon tl'ye çıkabilir " ?

Vergi dairesince size yapılan tebligat tarihi itibari ile karşı tarafa ne kadar borcunuz var ise o tutar kadar sorumlusunuz, yani borcun tamamı kadar değil.
 
Üst