Konumuz bağlamında kısa bir değerleme yaparsak,işverenin işciyi gözetme borcu,(tabiki sınırsız değil)işcinin sadakat borcunun karşılığı olsa gerek.İşci- işveren ilişkisinde,iş sözleşmesinin 3 ana unsuru ile birlikte , işverenin işi ve işyeri ile ilgili çıkarlarını korumak ,bu çıkarlara zarar verecek davranışlardan kaçınmak işcinin görevi,işcinin kişiliği,yani yaşamı,sağlığı,beden bütünlüğü,düşünce özgürlüğünü vs.korumak da işverenin görevi,tüm bunlar taraflar arasında iyi niyet ve güven unsurları çerçevesinde yürütülmelidir.4857/24/II ve 25/II de belirtilen hallerde, her iki taraf için haklı fesih sebebleridir.
Ücret işcinin yegane geçim kaynağıdır.
İş Kanunu 35 nci maddesine göre,işcinin aylık ücretinin ancak dörtte biri haczedilebilir,bundan fazlası haczedilemez.(nafaka olayı saklıdır)
Yeni Borçlar Kanunu yönünden,"Ancak işcinin kasten sebebiyet verdiği Yargı kararıyla sabit bir zarardan doğan alacaklar,ücretin haczedilebilir kısmı kadar takas edilebilir.
Ücretin işveren lehine kullanılacağına ilişkin anlaşmalar geçersizdir."M.407
(Eski BK.na görezararın doğmunda "kasıt"olması halinde böylesi sınırlama yoktu diye biliyorum,önemli olan tabi yürürlükdeki mevzuattır)
Olayımıza bağlı olarak,işcinin kasıtlı bile olsa(olayımızda bu noktada işci hatasını kabül etmiş-ediyor ama olayda doğrudan kasıt unsuru yok denilemese de ,ihmal/ve veya ağır ihmalin varlığı kabül edilebilir) işcinin itirazı,rıza göstermemesi sonucu olayın Yargıya taşınarak,Yargı Kararı ile doğan zarara bağlı işveren alacağı ,işcinin ücretinin haczedilebilir kısmı kadarının kesilmesi gerekir,üstelik olayımızda işci ve işverenin anlaşmış olduklarıda sözkonusu değil,olsa bile geçersiz sayılacağı açık.(Yeni BK-M.407)
Sonuç olarak:
-İşverence yapılan işlem hatalı,usülsüz bu nedenle korunmaz
-Diğer tarafdan,M.25/II-ı bendine göre bu zararın miktarı "...otuz günlük ücretinin tutarıyle ödeyemiyecek derecede"ise işveren tarafından fesih mümkün iken bu hak işverence kullanılmamış,uygulama hatalı da olsa fazladan "kesinti"yoluna gidilmiş(muhtemel fesih konusunu da düşünmüş olmalılar ama gerçekleştirmemişler,bu yönden işverenin çok kötü niyetli olduğunu da düşünemeyiz ama işverenin hukuki yönden bu noktada bilgi eksikliği var diyebiliriz. )
-Bir başka yönden,M.24/II-e bendine göre,"İşveren tarafından işcinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesab edilmez veya ödenmezse"ki ödenmemiş-ödenmiyor olduğu anlaşılmakla, bu durumun işciye "haklı neden"ile iş sözleşmesini fesih hakkı verdiği,ancak bu hakkın şimdilik kullanılmamış olduğu,
-İşci tarafından bu hakkın kullanılması durumu,4857/M.26 yönünden,işcinin işbu kesintinin yapıldığının net olarak öğrendiği (yani ücretin kesilen miktardan kalan kısmının hesap-banka dan çekildiği)tarih itibariyle 6 iş günü içinde mümkün olacağı,
Kanaatim odur ki;bir sonra ki ay,yine kesinti yapılacağından ,örneğin 2013 Ocak maaşını Şubat ayının ilk günleri diyelim ay ın 5 nde alacaktı-kalan miktarı aldı ise yine bu hakkını ay ın 5 i itibariyle 6 iş günü içinde kullanabilecek.Bu durumda işciye ,neden bu fesih yetkini olayı ilk öğrendiğin zaman kullanmadın da şimdi kullanıyorsun denilmemeli(değilmi ki işcinin takdirine bağlı,ister kullanır,ister kullanmaz,nasıl ki her ay işverence eksik ödenen sgk primleri,gerçek ücretin altında yapılan ücret ödemeleri,ödenmeyen f.çalışma,bayram ve genel tatil ücretlerinde olduğu gibi,yeterki hukuken doğru zamanda kullanılmış olsun)
-İşcinin bu işyerindeki kıdem süresini bilmiyoruz ama 1 yıl ve üzeri hizmeti var ise bu hak ve yetkisini kullandığı takdirde,en azından geçimi kolaylaşacak var ise borçlarını ödeyebilecek,ancak tabiki işveren öderse,ödemez ise bu yol mahkemeye çıkar,itiraz-temyiz aşaması falan derken en az 2-2.5 yıl dava uzar.
-İşverenin bu haksız uygulaması karşısında anladığım işci-işveren ilişkisi biraz zedelendi,özellikle çalışanımız bu durum nedeniyle fazlaca kırgın,ilerisi açısından başkaca sorunlarda gündeme gelirse ipler biraz daha gerilebilir,dolayısıyle çalışanımız sanırım yeni iş arayışına girecek(takdir kendisine ait)
Tavsiyem;İletinize ilişkin tüm bu paylaşımlarımızı ,bir avukat ile değerlendirmeniz,nihai kararnızı buna göre vermenizdir.