- Üyelik
- 21 Nis 2006
- Mesajlar
- 4
Mükellef, Vergi Dairesinin çıkarttığı ödeme emirlerine, işleme konu borcun usulüne uygun tebliğ edilmediğini öne sürerek, mahkeme yoluyla itiraz ediyor. Vergi Mahkemesi, yargılama süreci içinde bir ara karar ile Yürütmenin Teminat Aranmaksızın Durdurulmasına hükmediyor ve idare bu karara Bölge İdare Mahkemezi nezdinde itiraz ediyor. Bölge İdare Mahkemesi, idarenin iptal talebini reddederek yürütmenin teminat aranmaksızın durdurulması kararını onuyor.
Bu karardan sonra devam eden yargılama sonucunda, Vergi Dairesi tarafından çıkartılmış ödeme emirleri, usule uygun tebliğ edilmediği gerekçesi ile Vergi Mahkemesi kararı ile iptal ediliyor. Vergi dairesi, kesinleşen kararları İdare Mahkemesi ve Danıştay nezdinde temyiz ediyor.
Süreç buraya kadar normal yürüyor. Ancak Vergi Dairesi, tüm bu kararlara rağmen, işlem ile ilgili yürütmeyi durdurmuyor. Aksine, borçtan sorumlu tutulan şirket ortağının banka hesapları üzerine koyduğu hacizi kaldırmamakta diretiyor.
Söz konusu işlemler, İdari Yargılama Usulü Kanunu(İYUK)' nun 27, 28 ve 52. maddeleri ile düzenlenmiş durumda.
YÜRÜTMENİN DURDURULMASI
KARARLARIN SONUCU
TEMYİZ VEYA İTİRAZ İSTEMLERİNDE YÜRÜTMENİN DURDURULMASI
Olayı, bu kanun maddeleri ışığında yorumlayacak olursak:
Vergi Dairesi' nin, yürütmenin teminat aranmaksızın durdurulması kararı çıktıktan sonra hacizleri kaldırmamasının yasaya aykırılık teşkil etmediği açıkça görülüyor. Çünkü, İYUK-28.Madde' nin 1. bendinde belirtildiği üzere, idarenin haciz ya da ihtiyati haciz uygulamalarını durdurulma zorunluluğu, yürütmenin durdurulması yönündeki ara karardan değil, vergi mahkemesinin dava ile ilgili kesin kararından sonra hasıl oluyor.
Ancak idare, Vergi Mahkemesi' nin ödeme emirlerinin iptal edilmesi yönündeki kesin kararı kendilerine tebliğ edildikten itibaren en geç 30 gün içinde işleme dair tüm uygulamaları ilk hale getirmeye ve söz konusu ödeme emirlerini iptal ederek şirket ortaklarından sermayedeki payları nispetinde tahsil edilen tutarları iade etmeye mecbur. Ayrıca, borcun ödenemeyen kısımını teminat altına almak maksadı ile, ortakların banka hesapları, menkul ve gayrımenkul varlıkları üzerine konulan hacizleri ve tedbirleri de kaldırmak zorunda.
Burada kafa karıştıran husus, idarenin Vergi Mahkemesi' nin iptal kararlarını Bölge İdare Mahkemesi ve Danıştay nezdinde temyiz etmiş olması.
Zira Vergi Dairesi' nde görevli Müdür, Müdür Muavini ve Servis Şefi, talep edilen işlemlerin ancak temyiz sonucu da mükellef lehine çıktıktan sonra yapılabileceğini öne sürüyor. Halbuki, yukarıda alıntıladığım, İYUK' nun 52. Maddesi' nde açıkça belirtildiği üzere, temyize gidilmiş olması, kesinleşmiş mahkeme kararlarının yürütmesini durdurmaz. Yani, Vergi ve İdare Mahkemelerince alınan kararlar, temyiz edilse bile uygulanmak zorundadır. Bunun aksi, ancak ve ancak temyiz makamı olan Danıştay ya da İdare Mahkemesi' nden yürütmenin durdurulması kararı alınması halinde mümkündür.
İdarenin Vergi Mahkemesi' nin kesin kararlarını tebellüğ ettiği tarihten itibaren 30 günden fazla geçti. Yani şu anda, açıkça mahkeme kararına muhalefet ediyorlar. Zira, mahkemece iptaline hükmedilen ödeme emirlerini geri çekmedikleri ve bir ortağın hissesi nispetinde yaptığı ödemeyi iade etmedikleri gibi, ödeme gücü ve mal varlığı bulunmayan diğer ortağın banka hesapları üzerindeki haczi de kaldırmamakta direniyorlar.
Danıştay nezdinde temyize giden bir davanın, ülkemiz koşullarında yıllar ile ifade edilen zaman dilimlerinde nihayete eriyor olması dikkate alındığında, Vergi Dairesi' nce üzerinde diretilen uygulamanın, şirket ortaklarını ve bakmakla yükümlü oldukları kişileri ne denli zor durumda bıraktığı açıkça ortadadır. Tüm banka hesapları hacizli ve blokaj altında olan şirket ortağı, söz konusu haciz işlemlerinden ötürü işinden ayrılmak durumunda kaldı ve yine aynı nedenden ötürü aylardır yeni bir işe giremiyor. Bu nedenle, sorunu dava yoluna gitmeden ve ivedilikle çözmek istiyorlar. Bu durumda izlenmesi gereken prosedür nedir ve itiraz makamı neresi olmalıdır?
İl Defterdarı, Valilik, Gelirler Genel Müdürlüğü ya da Maliye Bakanlığı' na yapılacak bir şikayet başvurusu bu durumun acilen normale dönmesini sağlayabilir mi?
Bu karardan sonra devam eden yargılama sonucunda, Vergi Dairesi tarafından çıkartılmış ödeme emirleri, usule uygun tebliğ edilmediği gerekçesi ile Vergi Mahkemesi kararı ile iptal ediliyor. Vergi dairesi, kesinleşen kararları İdare Mahkemesi ve Danıştay nezdinde temyiz ediyor.
Süreç buraya kadar normal yürüyor. Ancak Vergi Dairesi, tüm bu kararlara rağmen, işlem ile ilgili yürütmeyi durdurmuyor. Aksine, borçtan sorumlu tutulan şirket ortağının banka hesapları üzerine koyduğu hacizi kaldırmamakta diretiyor.
Söz konusu işlemler, İdari Yargılama Usulü Kanunu(İYUK)' nun 27, 28 ve 52. maddeleri ile düzenlenmiş durumda.
YÜRÜTMENİN DURDURULMASI
Madde No 27
1. Danıştayda veya idari mahkemelerde dava açılması dava edilen idari işlemin yürütülmesini durdurmaz.
2. Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler.
3. Vergi mahkemelerinde, vergi uyuşmazlıklardan doğan davaların açılması, tarh edilen vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlerin ve bunların zam ve cezalarının dava konusu edilen bölümünün tahsil işlemlerini durdurur. Ancak, 26 ncı maddenin 3 üncü fıkrasına göre işlemden kaldırılan vergi davası dosyalarında tahsil işlemi devam eder. Bu şekilde işlemden kaldırılan dosyanın yeniden işleme konulması ile ihtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerine yapılan işlemlerle tahsilat işlemlerinden dolayı açılan davalar, tahsil işlemini durdurmaz. Bunlar hakkında yürütmenin durdurulması istenebilir.
4. Yürütmenin durdurulması istemli davalarda 16 ncı maddede yazılı süreler kısaltılabileceği gibi, tebliğin memur eliyle yapılmasına da karar verilebilir.
5. Yürütmenin durdurulması kararları teminat karşılığında verilir; ancak, durumun gereklerine göre teminat aranmayabilir. Taraflar arasında teminata ilişkin olarak çıkan anlaşmazlıklar, yürütmenin durdurulması hakkında karar veren daire, mahkeme veya hakim tarafından çözümlenir. İdareden ve adli yardımdan faydalanan kimselerden teminat alınmaz.
6. Yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen kararlar; Danıştay dava dairelerince verilmişse konusuna göre İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurullarına, bölge idare mahkemesi kararlarına karşı en yakın bölge idare mahkemesine, idare ve vergi mahkemeleri ile tek hakim tarafından verilen kararlara karşı bölge idare mahkemesine, çalışmaya ara verme süresi içinde ise idare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararlara en yakın nöbetçi mahkemeye veya kararı veren hakimin katılmadığı nöbetçi mahkemeye kararın tebliğini izleyen günden itibaren yedi gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere itiraz edilebilir. İtiraz edilen merciler dosyanın kendisine gelişinden itibaren yedi gün içinde karar vermek zorundadır. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir.
7. Yürütmenin durdurulması kararı verilen dava dosyaları öncelikle incelenir ve karara bağlanır.
KARARLARIN SONUCU
Madde No 28
Kapsam
1. (4001 sayılı Kanunun 13 üncü maddesiyle değişen fıkra) Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiç bir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. Ancak, haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen kararlar hakkında bu kararların kesinleşmesinden sonra idarece işlem tesis edilir.(*)
2. (4001 sayılı Kanunun 13 üncü maddesiyle değişen fıkra) Tam yargı davaları hakkındaki kararlardan belli bir miktarı içerenler genel hükümler dairesinde infaz ve icra olunur.(**)
3. Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açılabilir.
4. Mahkeme kararlarının (4001 sayılı Kanunun 13 üncü maddesiyle değişen kelime) otuz gün içinde kamu görevlilerince kasten yerine getirilmemesi halinde ilgili, idare aleyhine dava açabileceği gibi, kararı yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine de tazminat davası açılabilir.
5. Vergi uyuşmazlıklarına ilişkin mahkeme kararlarının idareye tebliğinden sonra bu kararlara göre tespit edilecek vergi, resim, harçlar ve benzeri mali yükümler ile zam ve cezaların miktarı ilgili idarece mükellefe bildirilir.
6. Tazminat ve vergi davalarında kararın idareye tebliğinden itibaren infazın gecikmesi sebebiyle idarece kanuni gecikme faizi ödenir.
TEMYİZ VEYA İTİRAZ İSTEMLERİNDE YÜRÜTMENİN DURDURULMASI
Madde No 52
1. Temyiz veya itiraz yoluna başvurulmuş olması, hakim, mahkeme veya Danıştay kararlarının yürütülmesini durdurmaz. Ancak, bu kararların teminat karşılığında yürütülmesinin durdurulmasına temyiz istemini incelemeye yetkili Danıştay dava dairesi, kurulu veya itirazı incelemeye yetkili bölge idare mahkemesince karar verilebilir. Davanın reddine ilişkin kararların temyizi halinde, dava konusu işlem hakkında yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi 27 nci maddede öngörülen koşulun varlığına bağlıdır.
2. İptal davalarında teminat istenmeyebilir.
3. İdareden ve adli yardımdan yararlananlardan teminat alınmaz.
4. Kararın bozulması, kararın yürütülmesini kendiliğinden durdurur.
Olayı, bu kanun maddeleri ışığında yorumlayacak olursak:
Vergi Dairesi' nin, yürütmenin teminat aranmaksızın durdurulması kararı çıktıktan sonra hacizleri kaldırmamasının yasaya aykırılık teşkil etmediği açıkça görülüyor. Çünkü, İYUK-28.Madde' nin 1. bendinde belirtildiği üzere, idarenin haciz ya da ihtiyati haciz uygulamalarını durdurulma zorunluluğu, yürütmenin durdurulması yönündeki ara karardan değil, vergi mahkemesinin dava ile ilgili kesin kararından sonra hasıl oluyor.
Ancak idare, Vergi Mahkemesi' nin ödeme emirlerinin iptal edilmesi yönündeki kesin kararı kendilerine tebliğ edildikten itibaren en geç 30 gün içinde işleme dair tüm uygulamaları ilk hale getirmeye ve söz konusu ödeme emirlerini iptal ederek şirket ortaklarından sermayedeki payları nispetinde tahsil edilen tutarları iade etmeye mecbur. Ayrıca, borcun ödenemeyen kısımını teminat altına almak maksadı ile, ortakların banka hesapları, menkul ve gayrımenkul varlıkları üzerine konulan hacizleri ve tedbirleri de kaldırmak zorunda.
Burada kafa karıştıran husus, idarenin Vergi Mahkemesi' nin iptal kararlarını Bölge İdare Mahkemesi ve Danıştay nezdinde temyiz etmiş olması.
Zira Vergi Dairesi' nde görevli Müdür, Müdür Muavini ve Servis Şefi, talep edilen işlemlerin ancak temyiz sonucu da mükellef lehine çıktıktan sonra yapılabileceğini öne sürüyor. Halbuki, yukarıda alıntıladığım, İYUK' nun 52. Maddesi' nde açıkça belirtildiği üzere, temyize gidilmiş olması, kesinleşmiş mahkeme kararlarının yürütmesini durdurmaz. Yani, Vergi ve İdare Mahkemelerince alınan kararlar, temyiz edilse bile uygulanmak zorundadır. Bunun aksi, ancak ve ancak temyiz makamı olan Danıştay ya da İdare Mahkemesi' nden yürütmenin durdurulması kararı alınması halinde mümkündür.
İdarenin Vergi Mahkemesi' nin kesin kararlarını tebellüğ ettiği tarihten itibaren 30 günden fazla geçti. Yani şu anda, açıkça mahkeme kararına muhalefet ediyorlar. Zira, mahkemece iptaline hükmedilen ödeme emirlerini geri çekmedikleri ve bir ortağın hissesi nispetinde yaptığı ödemeyi iade etmedikleri gibi, ödeme gücü ve mal varlığı bulunmayan diğer ortağın banka hesapları üzerindeki haczi de kaldırmamakta direniyorlar.
Danıştay nezdinde temyize giden bir davanın, ülkemiz koşullarında yıllar ile ifade edilen zaman dilimlerinde nihayete eriyor olması dikkate alındığında, Vergi Dairesi' nce üzerinde diretilen uygulamanın, şirket ortaklarını ve bakmakla yükümlü oldukları kişileri ne denli zor durumda bıraktığı açıkça ortadadır. Tüm banka hesapları hacizli ve blokaj altında olan şirket ortağı, söz konusu haciz işlemlerinden ötürü işinden ayrılmak durumunda kaldı ve yine aynı nedenden ötürü aylardır yeni bir işe giremiyor. Bu nedenle, sorunu dava yoluna gitmeden ve ivedilikle çözmek istiyorlar. Bu durumda izlenmesi gereken prosedür nedir ve itiraz makamı neresi olmalıdır?
İl Defterdarı, Valilik, Gelirler Genel Müdürlüğü ya da Maliye Bakanlığı' na yapılacak bir şikayet başvurusu bu durumun acilen normale dönmesini sağlayabilir mi?