fonradar

Mal Mukabili İthalat Yardım!

Üyelik
18 Tem 2006
Mesajlar
81
selamlar.firmamız yurtdışından 180 gün mal mukabili ithalat yapmaktadır.(vadeli ithalat).dolayısıyle transfer daha sonra olmaktadır.örnek olarak 85500 usd lik bi ithalat olsun.gbdeki kur 13,10 daki mbd satış kuru.beyannamenin açılış tarihi 13,10.peki muhasebesel açıdan mbd alış kurunu mu almalıyız.yoksa mal bedelini gbdeki kurla çarpıp öyle mi hesaplamak gerekir.ve de malın geldiği gün gbnin sağ üstündeki açılış tarihi midir.?cevaplarsanız sevinirim.
 
İthalatınız ne şekilde olursa olsun, maliyet hesaplarken ggb üzerindeki kuru kullanmalısınız. İhracat içinde aynı şey geçerli fatura tarihi değil yurtdışı edildiği tarih bey. üzerindeki alınmalıdır.

tabi ithalat için iki yerde kur farkı oluşuyor. 1.si akreditfi açtığınız zaman ki kur ile ithalatı yaptığınız zaman arasındaki ( maliyete yansır ) . 2si yurtdışına ödeme yaptığınız tarihteki kur ile ithalatı yaptığınız kur arada oluşan kur farkı buda maliyet hesaplandıktan sonra oluştuğu için 646-656 k/z olmasına göre hareket edersiniz.
 
ŞERİF' Alıntı:
İthalatınız ne şekilde olursa olsun, maliyet hesaplarken ggb üzerindeki kuru kullanmalısınız. İhracat içinde aynı şey geçerli fatura tarihi değil yurtdışı edildiği tarih bey. üzerindeki alınmalıdır.

tabi ithalat için iki yerde kur farkı oluşuyor. 1.si akreditfi açtığınız zaman ki kur ile ithalatı yaptığınız zaman arasındaki ( maliyete yansır ) . 2si yurtdışına ödeme yaptığınız tarihteki kur ile ithalatı yaptığınız kur arada oluşan kur farkı buda maliyet hesaplandıktan sonra oluştuğu için 646-656 k/z olmasına göre hareket edersiniz.

sevgili şerif açıkçası benimde merak ettiğim bir konu lakin bana da bunun kanuni dayanağı lazım

denetim esnasında ithalat kontrolü yapılırken mal mukabili ithalatta GÇB üzerinde yazan fiili ithal tarine ait TCMB Döviz Alış kuru peşin ithalatlarda ise kdv nin ödendiği tarihteki TCMB Döviz Alış kuru kullanılır diye biliyorum. Bazı firmalarda Döviz satış kuru da kullanıldığı oluyor lakin bunun bir dayanağı varmı yardımcı olursan sevinirim

teşekkürler
 
Vergi Usul kanunu Genel Tebliği (Sıra N0:327)

22.01.2004 Perşembe Tarihli ve 25354 (Asıl)

Maliye Bakanlığından:

Borsada rayici olmayan yabancı paraların, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu gereğince 2003 yılı için yapılacak değerlemelerine esas olmak üzere, aynı Kanunun 280 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında yer alan hükümlere dayanılarak tespit olunan kurlar aşağıda gösterilmiştir.

Borsada rayici olmayan yabancı paraların ve bu paralarla olan senetli ve senetsiz alacak ve borçların değerlemesinde 2003 yılı sonu itibariyle bu kurlar uygulanacaktır.

Öte yandan, 130 Sıra No’ lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği(1) ile 217 Seri No’ lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde(2) belirtildiği üzere değerleme günü itibariyle Bakanlığımızca kur ilan edilmediği durumlarda T.C. Merkez Bankasınca ilan edilen kurların esas alınması gerekmektedir. Bu şekilde yapılacak değerlemelerde efektif cinsinden yabancı paralar için efektif alış kurunun (bulunmaması halinde döviz alış kurunun), döviz cinsinden yabancı paralar içinse döviz alış kurunun uygulanacağı tabidir.

Ancak, vergi uygulamaları açısından, bankaların 31/12/2003 tarihi itibariyle yapacakları değerleme sırasında bu Tebliğ ile belirlenen kurlar yerine, T.C. Merkez Bankasınca belirlenen esaslara uygun olarak tespit ettikleri ve fiilen uyguladıkları alış kurlarını esas almaları gerekmektedir.

Tebliğ olunur.

(1) 20/4/1976 tarih ve 15565 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
(2) 27/12/1998 tarih ve 23566 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Vergi Usul kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 344)
28.01.2005 Cuma Tarihli ve 25710 (Asıl)

Maliye Bakanlığından:

Borsada rayici olmayan yabancı paraların, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu 4gereğince 2004 yılı için yapılacak değerlemelerine esas olmak üzere, aynı Kanunun 280 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında yer alan hükümlere dayanılarak tespit olunan kurlar aşağıda gösterilmiştir.

Borsada rayici olmayan yabancı paraların ve bu paralarla olan senetli ve senetsiz alacak ve borçların değerlemesinde 2004 yılı sonu itibariyle bu kurlar uygulanacaktır.

Öte yandan, 130 Sıra No'lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği(1) ile 217 Seri No'lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde(2) belirtildiği üzere değerleme günü itibariyle Bakanlığımızca kur ilan edilmediği durumlarda T.C. Merkez Bankasınca ilan edilen kurların esas alınması gerekmektedir. Bu şekilde yapılacak değerlemelerde efektif cinsinden yabancı paralar için efektif alış kurunun (bulunmaması halinde döviz alış kurunun), döviz cinsinden yabancı paralar içinse döviz alış kurunun uygulanacağı tabidir.

Ancak, vergi uygulamaları açısından, bankaların 31/12/2004 tarihi itibariyle yapacakları değerleme sırasında bu Tebliğ ile belirlenen kurlar
yerine, T.C. Merkez Bankasınca belirlenen esaslara uygun olarak tespit ettikleri ve fiilen uyguladıkları alış kurlarını esas almaları gerekmektedir. Tebliğ olunur.

(1) 20/4/1976 tarih ve 15565 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.
(2) 27/12/1998 tarih ve 23566 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.
 
Merhabalar

Burada bir kavram karışıklığı olduğu kanaatindeyim. Bu nedenle konu üzerinde biraz sesli düşünmede yarar görüyorum.

Soruda mal mukabili ithalat nedeniyle ödenen dövizin kurunun hangi değer üzerinden hesaplanacağı sorulmaktadır. Soru içinde ithalat bedelinin mal alındıktan sonra ödendiği de ayrıca belirtilmiş ki bu tip ithalatta usul budur. Sayın Şerif’in bahsettiği gibi bu tip ithalatta akreditif kullanılmaz. Bu tip ithalatta mal bedelinin güvence altına alınması, ihracatçının ithalatçı üzerine çekeceği poliçenin ithalatçı tarafından kabul edilmesini takiben bankanın aval vermesi ile sağlanabilir.

Hangi döviz kurunun esas alınacağı konusuna gelince; Ticari kazançta tahakkuk esası cari olduğundan, bu konuda vergiyi doğuran olayın unsurlarından olan hukuki tasarrufun devrinin esas alınması gerekir.

Burada hukuki tasarrufun devri ihracatçının çektiği poliçenin ithalatçı tarafından imzalandığı tarih olmaktadır. Bu nedenle bu tarihteki döviz kurunun esas alınarak işlem yapılması gerektiği kanaatindeyim.
 
OSMAN EROL' Alıntı:
Merhabalar



Burada hukuki tasarrufun devri ihracatçının çektiği poliçenin ithalatçı tarafından imzalandığı tarih olmaktadır. Bu nedenle bu tarihteki döviz kurunun esas alınarak işlem yapılması gerektiği kanaatindeyim.

Sayın Osman bey

İthalatta vergiyi doğuran olay KDVK larında belirlenmiştir.

Buna göre Gümrük vergisini ödeme mükellefiyetinin başladığı tarih bizim dikkate alacağımız tarih olmalıdır.

Ticarete konu edilen mallar fiilen yurt içine girmeden yani millileşmeden satıcı ile yapılan satış vaadi gerçekleşmiş sayılmaz.

Poliçenin düzenlendiği veya bankanın aval verdiği tarih satışın gerçekleştiği tarih değildir.

Fiilen satış mal millileştiği an gerçekleşir.

Diğer aşamalar satışın protokol kısmıdır.

Günümüzde gümrük vergisi mükellefiyeti de GB tescili ile başladığından dolayı.

Buna göre Tahakkuka esas tarih olarak Gümrük beyannamesinin tescil edildiği tarihini dikkate almalıyız.

Dolayısıyla geçerli olan MB döviz alış kuru da GB üzerindeki kur’dur.




Vergiyi Doğuran Olay
Madde No 5
Kapsam

Vergiyi doğuran olay, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu hükümlerine göre tespit edilir.


Vergiyi Doğuran Olayın Meydana Gelmesi
Madde No 10
Kapsam

Vergiyi Doğuran Olay:
ı) İthalatta, Gümrük Kanununa göre gümrük vergisi ödeme mükellefiyetinin başlaması, gümrük vergisine tabi olmayan işlemlerde ise (4369 sayılı Kanunun 81'inci maddesiyle değişen ibare. Yürürlük: 1.8.1998)(**)gümrük beyannamesinin tescili,
 
Sayın NAKULA

Burada yine bir kavram kargaşası yaşandığını görüyorum. Konu Katma Değer Vergisinin veya Gümrük vergisinin tahakkuku ile ilgili değil, cevap içinde de geçtiği gibi ticari kazanca konu olan vergidir. Burada eğer işletme kurum ise Kurumlar Vergisi, değilse Gelir Vergisi gündeme gelir.

Soruyu dikkatle okursanız kur değerlendirmesinin nasıl yapılacağı soruluyor. Sonuçta kur farkı hesabı gündeme gelir ki, bu da ticari kazanç ile ilgili bir husustur.

“Poliçenin düzenlendiği veya bankanın aval verdiği tarih satışın gerçekleştiği tarih değildir. Fiilen satış mal millileştiği an gerçekleşir. Diğer aşamalar satışın protokol kısmıdır.”

Demişsiniz.

Poliçe bir kambiyo senedidir ve hukuki tabiri ile illetten beridir. Yani sebepsizdir. İmzalandığı anda geri dönüşü olmayan bir hukuki muamele yapılmış olur.

Poliçenin imzalanmasıyla Borçlar Kanununa göre icap ve kabul gerçekleşmiş olur. Bundan dönüş hukuken mümkün değildir. Bundan sonra malın gelip gelmemesi adli bir konu olarak gündeme gelir.

Sonuçta dediğim gibi, kur değeri hukuki tasarrufun devredildiği, yani işletmenin (Poliçe imzalanarak) hukuken borç altına sokulduğu tarihteki kur değeri olarak alınmalıdır.
.........................................
 
Bir konuyu dikkaten kaçırıyoruz galiba..Mal mukabili ithalat da poliçe çekilmesi ödeme yollarından biridir ama şart değildir.
Mal mukabili mal satan ihracatçı malı belgeleri ile birlikte gönderir. İthalatçı belgeleri alır ve malı çeker. Gümrük giriş beyannamesi düzenlendiği gün mal fiilen ithal edilmiş olur. Kur GGB günkü kurdur.
Mal mukabili satışda alıcıya açılan bir kredi söz konusudur. Bankanın kefil olması da temel şart değildir. Banka avalı olmadan da mal çekilebilir.
alıcı daha sonra anlaşma uyarınca mal bedelini satıcıya öder. Poliçe , transafer., çek keşide edilmesi gibi bir çok yolla bu mümkün olabilir.
 
Dikkatten kaçan bir durum yok. Konuyu biraz daha açıklamak gerekiyor kanaatindeyim.

Dikkat ederseniz daha önceki cevabımda
“Bu tip ithalatta mal bedelinin güvence altına alınması, ihracatçının ithalatçı üzerine çekeceği poliçenin ithalatçı tarafından kabul edilmesini takiben bankanın aval vermesi ile sağlanabilir.”
Diyorum. Bu, cevap veren arkadaşın akreditif, yani güvence uygulanır tezine bir alternatif olmak üzere söylenmiştir. Şart da değildir.

Burada asıl yanıltıcı nokta kayda alınacak kur değerinin gümrük giriş beyannamesinde yazılı kur değeri olarak alınacağı iddiasıdır. Halbuki beyannamede yazılı değer sadece KDV matrahı için geçerlidir. İki konuyu birbiri ile karıştırmamak gerekir.(KDVK md.21)

KDV Kanunun uygulama mantığı gelir ve kurumlar vergisi mantığından tamamen değişiktir. Mesela avans ödemeleri KDV ne tabi olmadığı halde gelir vergisi açısından vergiyi doğuran bir olay olarak değerlendirilir.

Başka bir örneği şu şekilde verebiliriz; Türkiye’deki mükellef (A) firması yurda ithal etmeden İngiltere’de satın aldığı bir malı, ithalat işlemi yapmadan, yani mal Türkiye’ye girmeden (B) firmasına satarsa, bedeli tahsil edilip fatura düzenlense bile bu işlem KDV konusuna girmez.

Eğer kur değeri beyannamedeki kur değeri olarak alınırsa, beyanname düzenleninceye kadar tarafları bağlayıcı bir alım satım akdinden söz etmek mümkün olmaz. Çünkü ortada semeni muallakta olan bir akit söz konusu olur.

Beyanname ödeme yapılmak üzere düzenlenir. Bu durumda borcun tahakkuku ile tediyesi arasında geçen süre için kur farkı hesaplamasından bahsetmek mümkün olmaz, kur farkı diye bir kavram da hiçbir zaman gündeme gelmez.

Diğer taraftan böyle bir uygulama ticari kazancın dönemsellik ilkesine de aykırı düşer. Örneğin, 3112.2005 tarihinde yapılan bir alım satım akdi ile borç altına girilse, gümrük işlemleri 2006 yılına sarkacağından yapılan işlemi 2005 yılı kayıtlarında görmek mümkün olmaz.

Hülasa olarak, daha önce de söylediğim gibi, mal karşılığı ithalatta tarafları bağlayıcı alım-satım akdinin yapılarak kayıtlara girdiği tarihteki kur değeri ile (Veya akreditifin açıldığı tarihteki kur değeri ile) fiilen ödemenin yapıldığı tarihteki kur değeri arasındaki fark kur farkı olarak dikkate alınmalıdır.

...........................
 
yani sonuç olarak mal bedeli dövizi gbdeki kurla değil(gbdeki kur o günün alış kuru değil satış kurudur.)gbnin tescil edildiği tarihteki mb d alış kurunumu almalıyız.
 
altuger' Alıntı:
yani sonuç olarak mal bedeli dövizi gbdeki kurla değil(gbdeki kur o günün alış kuru değil satış kurudur.)gbnin tescil edildiği tarihteki mb d alış kurunumu almalıyız.


Sayın altunger


Haklı olarak sizin sorunuz dışında tartışma yaşandığı için serzenişte bulunmaktasınız.

Poliçe veya banka kefaleti soru da geçmemesine rağmen tartışma genelde bu eksende devam etmiştir.

Sayın Osman Erol bey haricinde zannediyorum herkes aynı görüşte.

Geçerli belge GB dir.

Sayın Osman Erol bey ise ''verilmiş bir ödeme emri varsa verilen bu ödeme emir tarihindeki kur dikkate alınmalı''fikrini savunmakta.

Buna göre benim görüşüme göre vadeli ithalatta Dikkate alacağınız döviz kur'u GB tescil edildiği gün geçerli olan Merkez bankası döviz alış kur'udur.


.
 
OSMAN EROL' Alıntı:
KDV Kanunun uygulama mantığı gelir ve kurumlar vergisi mantığından tamamen değişiktir. Mesela avans ödemeleri KDV ne tabi olmadığı halde gelir vergisi açısından vergiyi doğuran bir olay olarak değerlendirilir.



...........................

Sayın Osman Erol

Diğer konulara şimdilik hiç değinmeden sadece yukarıdaki ifadenize açıklık getirmek isterim.

Avanslar mal teslimi ve hizmet ifasından önce alınan ve verilen (ön ödeme niteliğinde) bir bedeldir.

Bir başka ifade ile avans, alış ve satış bedelinin bir unsuru olup satıcı işletme için ön finansman mahiyetindedir.

Avansa konu mallar henüz teslim, hizmetler ifa edilmemiş olduğu için söz konusu avanslar; işlemin bir tarafı için alacak diğer tarafı için de borç niteliği taşır.

Alınan ve verilen avanslar gelir tablosu hesaplarına kaydedilmeyip bilanço hesaplarında izlenir.

Dolayısıyla dönem kazancının tespitinde, alınan avanslar satış hasılatı, verilen avanslar da alış maliyeti olarak değerlendirilmez, bilançoda yer alır.

Verilen avanslara ilişkin aktif hesaplar (dönen ve duran varlık olarak) çeşitli hesap grupları içinde yer alır. 159, 195, , 259, 269, no.lu hesaplardır.


.
 
Alınan avans verilen avan bir ödeme aracıdır. Sn Nakula'nın da belirttiği gibi netice hesapları ile ilgisi yoktur. Bazen alınan avanlar iade edilebilir. Bazen de üstüne ek tahsilat yapılabilir.
Bazen teminat kaporo da alınanbilir. Bunlar mal alım satımı kar zarar değildir.
 
Sayın NAKULA

Dediğiniz gibi konu soru sınırlarından dışarı çıktı. Burada anlatmak istediğim husus KDV’nin diğer vergilerden farklı özelliği idi. Avansı “vergiyi doğuran olay” olarak nitelendirmemde bir sakınca olmadığı görüşündeyim. Vergi dönem sonunda ödenen bir borçtur. Bu borcun oluşumu için dönem içinde pek çok muamele yapılır. Bunu kurulan, ve ifade etmek istediği şey bilinen cümle içinde bir kelime olarak değerlendirmek gerekir. Nitekim belirli bir malın teslimini isteme hakkını temsil eden sipariş avansları, sonuçta bir stokun maliyetine dönüşeceğinden ve stok edinme amacına bağlanmış fon olmaları dolayısıyla Tekdüzen Hesap Planında stoklar grubunda yer almaktadır. Yani baştan direkt netice hesabı ile ilişkili olması gerekmez.

Esas alınacak kur değerinin tespitine gelince ” verilmiş bir ödeme emri varsa ödeme emri tarihindeki kur dikkate alınmalı” değil, alım – satım akdinin gerçekleştiği tarihteki kur değeri, veya akreditifin açıldığı tarihteki kur değeri olarak alınması gerektiğini söyledim. Bu tip ithalatta akreditif açılmadığına göre, demek ki akdin inikadı tarihindeki kur değeri esas alınmalıdır görüşündeyim.
..............
 

Benzer konular

Üst