Maliyeden Mükelleflere Açılım Var!
Bazı varlıkların milli ekonomiye kazandırılması için çıkarılan 5811 sayılı kanunun süresinin ve kapsamının genişletilmesi sonucunda Gelir İdaresi Başkanlığı ciddi bir tanıtım kampanmasına başladı.
Bu faaliyet kapsamında Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından; mükelleflere, sözkonusu düzenleme hakkında mektup gönderilerek, hem düzenleme hakkında bilgi verilmekte hemde mükelleflerin bu düzenlemenin getirdiği avantajlardan yararlanmaları teşvik edilmektedir.
Bilindiği üzere sözkonusu kanunda; 5917 sayılı kanun ile bazı değişiklikler yapıldı ve kanundaki başvuru süresi uzatıldı.
Yapılan değişiklikle birlikte sahte belge kullanan mükelleflerin de varlık bildiriminde bulunmasının önü açılmış oldu. Bu mükellefler de 01.01.2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin yapılacak incelemelerde, tespit edilecek hususlar nedeniyle ortaya çıkacak olumsuz durumu minimize etme imkanına kavuşmuş oldular.
Bu nedenle, 2004, 2005, 2006 ve 2007 yıllarında sahte belge kullanan mükelleflerin muhakkak bu düzenlemeden yararlanmaları kendi lehlerine olacaktır. (Ancak bilerek sahte belge kullanma durumunda ortaya çıkacak ve kaçakçılık fiillerini düzenleyen VUK?nun 359?uncu maddesi kapsamında yapılacak işlemlere şümulünün olmamasıdır.)
Önceki yazılarımızda da belirttiğimiz üzere, varlık barışı kanunundan yararlanarak geçmişinizi sigorta altına alabilirsiniz. Peki sadece sahte belge kullananlar mı bu düzenlemeden yararlanmalı? Bize göre sözkonusu düzenlemeden bütün mükelleflerin yararlanması faydalı olacaktır. Hele haklarında 19.06.2009 tarihinden sonra vergi incelemesi yapılan mükelleflerin muhakkak bu düzenlemeden yararlanması gerektiği düşüncesindeyiz.
Yapılan düzenleme; mükellefler için çok büyük avantaj getirmekle birlikte bazı eksiklikleri de bünyesinde barındırdığı söylenebilir.
Bunlardan birincisi; varlık artırımında bulunan mükelleflerin 2008 yılı hesaplarının incelenebilecek olması ve inceleme sonucunda ortaya çıkacak matrah farklarından sözkonusu kanun uyarınca yapılan varlık artırımının mahsup edilemeyecek olmasıdır.
İkincisi; başka nedenlerden ötürü mükelleflerin 2004, 2005, 2006 ve 2007 yıllları hesaplarının incelenecek olmasıdır.
Bize göre olması gereken, varlık artırımında bulunan mükellefler hakkında bahsettiğimiz yıllarda hiçbir şekilde vergi incelemesi yapılamayacağı şeklinde bir hükmün yasaya eklenmesi gerekliliğidir. Düzenleme bu şekilde olsaydı mükellefler nezdinde çok daha fazla rağbet bulabilecekti. (Burada, yasal düzenleme yapılırken aceleci davranılması, geniş kitlelerle ve vergisel durumun tarafları ile yeterince müzakere edilmemesi böyle bir sonucun oluşmasına yol açmış olabilir.)
Eğer bu yasa yukarıda saydığımız eksiklikleri içermeseydi, amacına daha kolay ulaşabilecek, bu sayede kriz nedeniyle oluşan bütçe açıkları bir nebzede olsa finanse edilebilecekti.
İşin doğrusu, bu kanunun ismi her ne kadar varlık barışı kanunu ise de, bu bildiğimiz vergi affının ta kendisidir. Madem mükelleflere bazı vergisel avantajlar sağlıyorsun o zaman kartları açık oynamak en doğrusu. Satır aralarına muğlak ifadeler yerleştirmek, bol miktarda handikapları bünyesinde barındırmak, kanunu açıklayan tebliğleri bile anlaşılması güç kavramlara boğmak, mali amaçlara ulaşılamamasının yanında ülkemizdeki vergi kül(üs)türünün gelişmesine de katkı vermeyecektir.
Sözün özü, söz konusu düzenlemenin tam olarak etkin bir şekilde ve bahsettiğimiz hususlarıda içerek şekilde yapılacak ek bir düzenleme ile, eksikliklerin giderilmesi, flu alanların ortadan kaldırılması sağlanabilir. Kuşkusuz bundan bütün taraflar kazançlı çıkacaktır. Hem idare boşalan kasasını dolduracak hem mükellefler önceki yıllarla ilgili vergi incelemelerinden kurtulacak hemde zamanaşımlı işlerle uğraşan denetim elemanlarının yükü hafifleyerek cari yıl incelemelerine yönelik etkin bir denetim yapma imkanı bulacaklardır.
Bahsettiğimiz bu olumsuzluklara rağmen mükelleflerin sözkonusu düzenlemeden yararlanmaları son derece hayati önem taşımaktadır. Henüz iş işten geçmiş değil 30 Eylül 2009 tarihine kadar vaktiniz var.
Mahmut SUÇİÇEK
Vergi Denetmeni
Bazı varlıkların milli ekonomiye kazandırılması için çıkarılan 5811 sayılı kanunun süresinin ve kapsamının genişletilmesi sonucunda Gelir İdaresi Başkanlığı ciddi bir tanıtım kampanmasına başladı.
Bu faaliyet kapsamında Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından; mükelleflere, sözkonusu düzenleme hakkında mektup gönderilerek, hem düzenleme hakkında bilgi verilmekte hemde mükelleflerin bu düzenlemenin getirdiği avantajlardan yararlanmaları teşvik edilmektedir.
Bilindiği üzere sözkonusu kanunda; 5917 sayılı kanun ile bazı değişiklikler yapıldı ve kanundaki başvuru süresi uzatıldı.
Yapılan değişiklikle birlikte sahte belge kullanan mükelleflerin de varlık bildiriminde bulunmasının önü açılmış oldu. Bu mükellefler de 01.01.2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin yapılacak incelemelerde, tespit edilecek hususlar nedeniyle ortaya çıkacak olumsuz durumu minimize etme imkanına kavuşmuş oldular.
Bu nedenle, 2004, 2005, 2006 ve 2007 yıllarında sahte belge kullanan mükelleflerin muhakkak bu düzenlemeden yararlanmaları kendi lehlerine olacaktır. (Ancak bilerek sahte belge kullanma durumunda ortaya çıkacak ve kaçakçılık fiillerini düzenleyen VUK?nun 359?uncu maddesi kapsamında yapılacak işlemlere şümulünün olmamasıdır.)
Önceki yazılarımızda da belirttiğimiz üzere, varlık barışı kanunundan yararlanarak geçmişinizi sigorta altına alabilirsiniz. Peki sadece sahte belge kullananlar mı bu düzenlemeden yararlanmalı? Bize göre sözkonusu düzenlemeden bütün mükelleflerin yararlanması faydalı olacaktır. Hele haklarında 19.06.2009 tarihinden sonra vergi incelemesi yapılan mükelleflerin muhakkak bu düzenlemeden yararlanması gerektiği düşüncesindeyiz.
Yapılan düzenleme; mükellefler için çok büyük avantaj getirmekle birlikte bazı eksiklikleri de bünyesinde barındırdığı söylenebilir.
Bunlardan birincisi; varlık artırımında bulunan mükelleflerin 2008 yılı hesaplarının incelenebilecek olması ve inceleme sonucunda ortaya çıkacak matrah farklarından sözkonusu kanun uyarınca yapılan varlık artırımının mahsup edilemeyecek olmasıdır.
İkincisi; başka nedenlerden ötürü mükelleflerin 2004, 2005, 2006 ve 2007 yıllları hesaplarının incelenecek olmasıdır.
Bize göre olması gereken, varlık artırımında bulunan mükellefler hakkında bahsettiğimiz yıllarda hiçbir şekilde vergi incelemesi yapılamayacağı şeklinde bir hükmün yasaya eklenmesi gerekliliğidir. Düzenleme bu şekilde olsaydı mükellefler nezdinde çok daha fazla rağbet bulabilecekti. (Burada, yasal düzenleme yapılırken aceleci davranılması, geniş kitlelerle ve vergisel durumun tarafları ile yeterince müzakere edilmemesi böyle bir sonucun oluşmasına yol açmış olabilir.)
Eğer bu yasa yukarıda saydığımız eksiklikleri içermeseydi, amacına daha kolay ulaşabilecek, bu sayede kriz nedeniyle oluşan bütçe açıkları bir nebzede olsa finanse edilebilecekti.
İşin doğrusu, bu kanunun ismi her ne kadar varlık barışı kanunu ise de, bu bildiğimiz vergi affının ta kendisidir. Madem mükelleflere bazı vergisel avantajlar sağlıyorsun o zaman kartları açık oynamak en doğrusu. Satır aralarına muğlak ifadeler yerleştirmek, bol miktarda handikapları bünyesinde barındırmak, kanunu açıklayan tebliğleri bile anlaşılması güç kavramlara boğmak, mali amaçlara ulaşılamamasının yanında ülkemizdeki vergi kül(üs)türünün gelişmesine de katkı vermeyecektir.
Sözün özü, söz konusu düzenlemenin tam olarak etkin bir şekilde ve bahsettiğimiz hususlarıda içerek şekilde yapılacak ek bir düzenleme ile, eksikliklerin giderilmesi, flu alanların ortadan kaldırılması sağlanabilir. Kuşkusuz bundan bütün taraflar kazançlı çıkacaktır. Hem idare boşalan kasasını dolduracak hem mükellefler önceki yıllarla ilgili vergi incelemelerinden kurtulacak hemde zamanaşımlı işlerle uğraşan denetim elemanlarının yükü hafifleyerek cari yıl incelemelerine yönelik etkin bir denetim yapma imkanı bulacaklardır.
Bahsettiğimiz bu olumsuzluklara rağmen mükelleflerin sözkonusu düzenlemeden yararlanmaları son derece hayati önem taşımaktadır. Henüz iş işten geçmiş değil 30 Eylül 2009 tarihine kadar vaktiniz var.
Mahmut SUÇİÇEK
Vergi Denetmeni
