Arkadaşlar, mesleğe ait kdv sorunumuza ilişkin aşağıdaki şekilde bir öneri hazırladım. Sizlerin de görüşlerini almak isterim.
Kanunlarımızın karışıklığı özellikle vergi kanunlarının bir birine tezat içerikleri meslek mensuplarını sürekli olarak tedirgin olmaya itmekte belge sahibi meslek mensupları üzerinde gereksiz yere stres oluşturmaktadır.
Bunlardan biri olan serbest meslek faaliyetlerinin vergilendirilmesi de bu kapsam da büyük önem arzetmektedir.
Piyasaların istikrarsızlığı, meslek mensuplarının tahsilatda yaşadıkları sorunları büyütmektedir.
Gelir vergisi kanununa göre;
?Serbest meslek faaliyetinde kazanç; bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan fark?
olarak tanımlanıyor.
Bu durumda ?karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar? denildiğinden gelir vergisi yönünden tahsilatın esas alınacağı kuşkusuzdur.
Ancak katma değer vergisi kanununda vergiyi doğuran olayın malın teslimi yada hizmetin ifası anında gerçekleşeceği anlaşılmaktadır.
Bu durum dava dairelerini de farklı kararlar vermeye zorlamakta, ayrıca kanunların bu içeriklerinin uygulanması istendiği taktirde ise karmaşık bir uygulama ile içinden çıkılmaz sonuçlar doğmaktadır.
Örneğin; meslek mensubu bir serbest muhasebeci-s.m.mali müşavirin tahsil etmediği halde ocak ayı sonunda, ilgili aya ait kdv?ni ödemesinin gerektiğini düşünürsek ne yapması gerekecektir. Katma değer vergisi kanununa göre tahsil etmediği halde hizmetin ifası nedeni ile yükümlü olacağı katma değer vergisini nasıl beyan edecektir. Her ayın sonunda makbuz kesmesi gerektiğini düşünürsek, geçici vergi dönemlerinde makbuzunu düzenlediği ancak tahsilatını yapmadığı nedeni ile beyan etmemesi gereken gelir vergisi matrahını nasıl uygulamaya sokacaktır. Ya da makbuz düzenlemeden sadece kdv beyannamesine dahil edeceğini düşünürsek, ileri de tahsil ederek gelir vergisi kanununa göre makbuzunu düzenleyeceği tahsilatın kdv si önceden ödendiği için bu kez düzenlenen makbuz kdv?sini ne yapacaktır.
İşte vergi kanunlarımızın bir biri ile çelişen maddeleri görüleceği üzere meslek mensuplarını zorlamaktadır.
Olaya başka bir taraftan bakarsak; Serbest Muhasebecilik-S.M.Mali Müşavirlik mesleği kamu görevi olarak nitelendirilebilir. Çoğu irili ufaklı firmalar, defter tutma zorunluluğunu kamunun zorlamasından dolayı yerine getirmektedirler. Yani ülkemizde, son yıllarda olumlu adımlar atılmakta da olsa, vergi kanunlarında köklü değişiklikler de yapılsa vergi muhasebeciliği ağır basmaktadır.
Bu durumda meslek mensuplarının ağırlıklı olarak kamu görevi gördüğünü söylemek sanırım yanlış olmaz.
Öyleyse; kamu zorunluluğu neticesinde gündeme gelen ancak tahsilatı yapılmadığı halde yürürlükteki kdv mevzuatına ve oranlarına göre %18 oranında kdv ödemek zorunda bırakılan meslek mensuplarının omuzlarına ağır bir yük yüklenilmiş olacaktır.
Tabii ki meslek mensuplarından vergi alınmaması gibi bir niyetim yoktur. Ancak devletin zorunlu kıldığı bir uygulamada meslek mensupları yerine yükü bu kdv?nin asıl sorumlularına yüklememek doğru değildir.
Meslek mensuplarının daha rahat çalışmalarını sağlamak ve etik değerlerin yitirilmemesi için 2 farklı çözüm olacağına inanmaktayım:
Öncelikli olarak ilgili odaların yayınladığı ücret tarifeleri üzerinden sadece defter tutma bedellerinde kdv?nin en alt orana çekilmesi (gerekir ise sıfırlanması yada muaf tutulması), bunun yanında müşavirlik hizmetlerinin eskiden olduğu gibi vergiye tabi olarak devam etmesinin sağlanmasıdır.
Diğer bir çözüm önerisi de, hizmet işletmelerinde kdv tevkifatı uygulamasında tevkifatı yapacak kurum ve kuruluşlar arasına beyannamelerini meslek mensubu vasıtası ile vermek zorunda olanların da eklenmesi sureti ile meslek mensuplarının kesecekleri serbest meslek makbuzlarında katma değer vergisi tevkifat oranının en yüksek oranda uygulanarak yapılan işlemde, kamunun da en azından katma değer vergisinin tahsilatında rol alması olacaktır.
Yukarıda açıklanan çözüm önerileri sonunda devletin vergi kaybı olmayacağı, aksine meslek mensuplarının makbuz kesmekte istekli davranarak Gelir Vergisi Kesintilerinde ve Katma Değer Vergilerinde artış olacağı şüphesizdir.
Ayrıca Gelir Vergisi ve Katma Değer Vergisi Kanununun ilgili maddelerinin de bir birini teyit eder hale getirilmesi büyük bir kargaşayı ortadan kaldıracaktır.
Kanunlarımızın karışıklığı özellikle vergi kanunlarının bir birine tezat içerikleri meslek mensuplarını sürekli olarak tedirgin olmaya itmekte belge sahibi meslek mensupları üzerinde gereksiz yere stres oluşturmaktadır.
Bunlardan biri olan serbest meslek faaliyetlerinin vergilendirilmesi de bu kapsam da büyük önem arzetmektedir.
Piyasaların istikrarsızlığı, meslek mensuplarının tahsilatda yaşadıkları sorunları büyütmektedir.
Gelir vergisi kanununa göre;
?Serbest meslek faaliyetinde kazanç; bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan fark?
olarak tanımlanıyor.
Bu durumda ?karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar? denildiğinden gelir vergisi yönünden tahsilatın esas alınacağı kuşkusuzdur.
Ancak katma değer vergisi kanununda vergiyi doğuran olayın malın teslimi yada hizmetin ifası anında gerçekleşeceği anlaşılmaktadır.
Bu durum dava dairelerini de farklı kararlar vermeye zorlamakta, ayrıca kanunların bu içeriklerinin uygulanması istendiği taktirde ise karmaşık bir uygulama ile içinden çıkılmaz sonuçlar doğmaktadır.
Örneğin; meslek mensubu bir serbest muhasebeci-s.m.mali müşavirin tahsil etmediği halde ocak ayı sonunda, ilgili aya ait kdv?ni ödemesinin gerektiğini düşünürsek ne yapması gerekecektir. Katma değer vergisi kanununa göre tahsil etmediği halde hizmetin ifası nedeni ile yükümlü olacağı katma değer vergisini nasıl beyan edecektir. Her ayın sonunda makbuz kesmesi gerektiğini düşünürsek, geçici vergi dönemlerinde makbuzunu düzenlediği ancak tahsilatını yapmadığı nedeni ile beyan etmemesi gereken gelir vergisi matrahını nasıl uygulamaya sokacaktır. Ya da makbuz düzenlemeden sadece kdv beyannamesine dahil edeceğini düşünürsek, ileri de tahsil ederek gelir vergisi kanununa göre makbuzunu düzenleyeceği tahsilatın kdv si önceden ödendiği için bu kez düzenlenen makbuz kdv?sini ne yapacaktır.
İşte vergi kanunlarımızın bir biri ile çelişen maddeleri görüleceği üzere meslek mensuplarını zorlamaktadır.
Olaya başka bir taraftan bakarsak; Serbest Muhasebecilik-S.M.Mali Müşavirlik mesleği kamu görevi olarak nitelendirilebilir. Çoğu irili ufaklı firmalar, defter tutma zorunluluğunu kamunun zorlamasından dolayı yerine getirmektedirler. Yani ülkemizde, son yıllarda olumlu adımlar atılmakta da olsa, vergi kanunlarında köklü değişiklikler de yapılsa vergi muhasebeciliği ağır basmaktadır.
Bu durumda meslek mensuplarının ağırlıklı olarak kamu görevi gördüğünü söylemek sanırım yanlış olmaz.
Öyleyse; kamu zorunluluğu neticesinde gündeme gelen ancak tahsilatı yapılmadığı halde yürürlükteki kdv mevzuatına ve oranlarına göre %18 oranında kdv ödemek zorunda bırakılan meslek mensuplarının omuzlarına ağır bir yük yüklenilmiş olacaktır.
Tabii ki meslek mensuplarından vergi alınmaması gibi bir niyetim yoktur. Ancak devletin zorunlu kıldığı bir uygulamada meslek mensupları yerine yükü bu kdv?nin asıl sorumlularına yüklememek doğru değildir.
Meslek mensuplarının daha rahat çalışmalarını sağlamak ve etik değerlerin yitirilmemesi için 2 farklı çözüm olacağına inanmaktayım:
Öncelikli olarak ilgili odaların yayınladığı ücret tarifeleri üzerinden sadece defter tutma bedellerinde kdv?nin en alt orana çekilmesi (gerekir ise sıfırlanması yada muaf tutulması), bunun yanında müşavirlik hizmetlerinin eskiden olduğu gibi vergiye tabi olarak devam etmesinin sağlanmasıdır.
Diğer bir çözüm önerisi de, hizmet işletmelerinde kdv tevkifatı uygulamasında tevkifatı yapacak kurum ve kuruluşlar arasına beyannamelerini meslek mensubu vasıtası ile vermek zorunda olanların da eklenmesi sureti ile meslek mensuplarının kesecekleri serbest meslek makbuzlarında katma değer vergisi tevkifat oranının en yüksek oranda uygulanarak yapılan işlemde, kamunun da en azından katma değer vergisinin tahsilatında rol alması olacaktır.
Yukarıda açıklanan çözüm önerileri sonunda devletin vergi kaybı olmayacağı, aksine meslek mensuplarının makbuz kesmekte istekli davranarak Gelir Vergisi Kesintilerinde ve Katma Değer Vergilerinde artış olacağı şüphesizdir.
Ayrıca Gelir Vergisi ve Katma Değer Vergisi Kanununun ilgili maddelerinin de bir birini teyit eder hale getirilmesi büyük bir kargaşayı ortadan kaldıracaktır.