değeri düşen modası geçen stok ıçın izahat..aman dikkat stok değer düşüklüğü karşılığı!!!!!!!!
Değeri düşen mallara ilişkin olarak açıklama VUK 278’ıncı maddesi yapılmıştır. İlgili madde hükmüne göre “Yangın, deprem ve su basması gibi afetler yüzünden veyahut bozulmak, çürümek, kırılmak, çatlamak, paslanmak gibi haller neticesinde iktisadi kıymetlerinde önemli bir azalış vaki olan emtia ile maliyetlerin hesaplanması mutad olmayan hurdalar ve döküntüler, üstüpü, deşe ve ıskartalar emsal bedeli ile değerlenir.”
Madde hükmünden belirtildiği üzere bir malda değer düşüklüğünden bahsedilmesi için, Yangın, deprem ve su basması gibi afette maruz kalması yahut bozulmak, çürümek, kırılmak, çatlamak, paslanmak gibi haller neticesinde meydana gelmesi gerekir.
Burada dikkat edilmesi gereken hususlardan birisi de “önemli bir azalışın ne olacağıdır.”
Kanun maddesinin ifadesindeki "önemli bir azalış" iktisadi kıymetlerin piyasa değerini ve kullanılma özelliklerini normalin üzerinde kaybetmeleri anlamındadır.
Vergi Usul Kanunu nun 274. maddesinde satın alınan veya imal edilen emtianın maliyet bedeliyle değerleneceği belirtilmekte olup, emtianın maliyet bedeline nazaran değerleme günündeki satış bedelleri % 10 ve daha fazla bir düşüklük gösterdiği hallerde mükellef, maliyet bedeli yerine 267. maddenin ikinci sırasındaki usul hariç olmak üzere, emsal bedeli ölçüsünü tatbik edebilir. Hükmü yer almaktadır.
Bir malın VUK un 274. maddesine göre emsal bedeli ile değerlenebilmesi için aşağıdaki koşulların bulunması gerekmektedir.
1. Emtianın değerleme günündeki satış değerinin emtianın maliyet bedelinden düşük olması gerekmektedir.
2. Değerdeki düşüklük maliyet bedeline nazaran % 10 veya daha fazla olmalıdır.
2-Değerleme Ölçütünün Belirlenmesi;
Vuk 267 ıncı maddesinde emsal bedellin hangi ölçüler ile değerleneceğini belirtmiştir. İlgili madde hükmüne göre;
Birinci sıra: (Ortalama fiyat esası) Aynı cins ve nevideki mallardan sıra ile değerlemenin yapılacağı ayda veya bir evvelki veya bir daha evvelki aylarda satış yapılmışsa, emsal bedeli bu satışların miktar ve tutarına göre mükellef tarafından çıkarılacak olan "Ortalama satış fiyatı" ile hesaplanır. Bu esasın uygulanması için, aylık satış miktarının, emsal bedeli tayin olunacak her bir malın miktarına nazaran % 25'ten az olmaması şarttır.
İkinci sıra: (Maliyet bedeli esası) Emsal bedeli belli edilecek malın, maliyet bedeli bilinir veya çıkarılması mümkün olursa, bu takdirde mükellef bu maliyet bedeline, toptan satışlar için % 5, perakende satışlar için % 10 ilave etmek suretiyle emsal bedelini bizzat belli eder.
Üçüncü sıra: (Takdir esası) Yukarıda yazılı esaslara göre belli edilemeyen emsal bedelleri ilgililerin müracaatı üzerine takdir komisyonunca takdir yolu ile belli edilir. Takdirler, maliyet bedeli ve piyasa kıymetleri araştırılmak ve kullanılmış eşya için ayrıca yıpranma dereceleri nazara alınmak suretiyle yapılır. Takdir edilen bedellere mükelleflerin vergi mahkemesinde dava açma hakkı mahfuzdur. Ancak, dava açılması verginin tahakkuk ve tahsilini durdurmaz.
Emsal bedelinin mükellef tarafından bizzat hesaplandığı hallerde, bu hesaplara ait kayıt ve cetveller ispat edici kâğıtlar olarak muhafaza edilir.
Yukarıdaki esaslarla mukayyet olmaksızın kaza mercilerinin re'sen biçtikleri değerler ile zirai kazanç ölçülerini tesbit eden kararnamelerde yer alan unsurlar emsal bedeli yerine geçer.
Ücretle yapılan imalatta ücretin gerçek miktarının bilinmemesi veya doğru olarak tayin edilememesi hallerinde tesbit edilecek emsal ücret de aynı esaslara göre tayin olunur.
Emsal bedelin tespitinde 1. ve 2. sıranın uygulaması her zaman mümkün olmamaktadır. Bu durumda yapılması gereken emsal bedel için takdir esasının belirlenmesidir.
Takdir komisyonu dışında başka bir kurum ya da kuruluşa emsal bedel veya zarar tespiti yaptırılamaz. Ancak Gelir idaresinin son kullanım tarihi geçmiş yahut bozulmuş olan, insan sağlığı için zararlı ve imhası gereken malların takdir komisyonun muayyen bir zamanda takdiri mümkün olmadığı durumlarda ilgili bakanlık yetkilerinin de yer aldığı bir komisyon huzurunda tutanakla tespit edilmek suretiyle malların imhasının mümkün olduğu yönünde görüş bildirmiştir. (Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı Sayı: B.07,1.GİB.04.99.16.01/01-VUK-278-2009-MUK-33-04.05.2009/14663) Emtianın tamamen değer kaybına uğramış olması sonucu değiştirmez. Bu durumda takdir komisyonu değerin tamamen kaybolduğunu, emsal bedelin sıfır bedeli olduğunu tespit eder. Vergi Usul Kanunu’nun 278. maddesi açısından işlemin takdir komisyonunca karara bağlanmış olması önemlidir. Takdir komisyonun belirlediği emsal bedel ile maliyet bedel arasındaki fark mükellef nezdinde gider olarak kayıtlara alınabilir.
Katma Değer Vergisi Yönünden;
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 30. maddesinin (c) bendinde, "Deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığı’nın yangın sebebiyle mücbir sebep ilan ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olanlar hariç olmak üzere, zayi olan mallara ait Katma Değer Vergisi"nin mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Deprem, sel felaketi ve Maliye Bakanlığı’nın yangın sebebiyle mücbir sebep ilan ettiği yerlerdeki yangın sonucu zayi olanlar hariç olmak üzere, zayi olan mallara ait yüklenilen kdv’nin indirimi mümkün değildir. İndirim konusu yapılamayan Kdv’nin gider olarak kayıtlara alınması gerekmektedir. Ancak değeri düşen malların zayi olması söz konusu değildir. Malın tamamen yok olmaması, ancak değerinde önemli derecede düşüklük meydana gelmesi halinde malın zayi olması hükümleri geçerli olmayacaktır. Bu durumda malların zayi olması değil düşük bedelle veya zararına satışı söz konusu olacağından, bu malların iktisabı dolayısıyla yüklenilen KDV nin indirim konusu yapılabileceği tabiidir. Burada belirmek isterim ki; değeri düşen mallarda zayi olan kısmına ilişkin KDV’nin indirim konusu yapılamayacağı yönünde Danıştay Kararı mevcuttur. Danıştay ilgili kararında “…Öte yandan, söz konusu emtianın ayrılmaz parçası olan ve fiziksel değişiklik nedeniyle yüklenilen KDV’nin değer kaybına isabet eden kısmının indirimler dışında bırakılması, yeniden ve hasarlı haliyle teslim konusu edilmesi durumunda, hurda veya hasarlı bedele isabet eden ve bu kısım için yüklenilen KDV ‘nin indirim konusu yapılması KDV uygulaması ve vergide adalet prensibi yönünden uygun olacaktır.” şeklinde karar vermiştir.