Ona bir daha sarılın!

REVİZYON

Katkı Sunan Üye
Üyelik
26 May 2010
Mesajlar
661
Konum
MERKEZ
drana.jpg


Hala sizinleyse!!!

1 yaşınızdayken sizi elleriyle besledi ve yıkadı. Bütün gece ağlayıp onu uyutmayarak teşekkür ettiniz.

2 yaşınızdayken size yürümeyi öğretti. Size seslendiğinde odadan kaçarak teşekkür ettiniz.

3 yasınızdayken size özenle yemekler hazırladı. Tabağınızı masanın altına dökerek teşekkür ettiniz.

4 yaşınızdayken elinize rengârenk kalemler tutuşturdu. Evin bütün duvarlarına resim yaparak teşekkür ettiniz.

5 yaşınızdayken sizi cici kıyafetlerle süsledi. Gördüğünüz ilk çamur birikintisine atlayarak teşekkür ettiniz.

6 yaşınızdayken okula kadar sizinle yürüdü. Sokaklarda 'GITMIYCEEEEEEEM' diye ağlayarak teşekkür ettiniz.

7 yaşınızdayken size bir top hediye etti. Komşunun camini kırarak teşekkür ettiniz.

9 yaşınızdayken size dualar öğretti, siz her seferinde unutarak teşekkür ettiniz.

11 yaşınızdayken sizi arkadaşınızla sinemaya götürdü 'Sen bizimle oturma' diyerek teşekkür ettiniz.

12 yaşınızdayken zararlı TV programlarını seyretmenizi istemedi. O evde değilken hepsini izleyerek teşekkür ettiniz.

19 yaşınızdayken okul masraflarınızı karşıladı, sizi arabayla kampusa götürdü ve eşyalarınızı taşıdı.

Arkadaşlarınız alay etmesin diye kampus kapısında vedalaşarak teşekkür ettiniz.

21 yaşınızdayken iş hayati ve kariyerinizle ilgili size fikir vermek istedi. 'Ben senin gibi olmayacağım' diyerek teşekkür ettiniz.

22 yaşınızdayken kep giyme töreninizde size gururla sarıldı. Avrupa seyahati için para isteyerek teşekkür ettiniz.


25 yaşınızdayken düğün masraflarınızı karşıladı, sizin için hem mutlu oldu hem çok duygulandı. Siz dünyanın bir ucuna taşınarak teşekkür ettiniz.

30 yaşınızdayken bebek bakimi hakkında size akil vermek istedi. 'Artik bu ilkel yöntemleri bırak' diyerek teşekkür ettiniz.

40 yaşınızdayken sizi arayıp bir akrabanızın doğum gününü hatırlattı. 'Anne işim başımdan aşkın' diyerek teşekkür ettiniz.

50 yaşınızdayken o çok hastalandı, hafta sonunda onu görmeye gittiğinizde mutlu oldu.
Ona yaşlıların çocuk gibi nazlı olduğunu söyleyerek teşekkür ettiniz.



Derken bir gün..... o öldü.
O güne kadar onun için yapmadığınız ne varsa, o anda kalbinize bir yıldırım gibi duştu....


VE BİR HİKAYE:

'Evin telefonu sabaha karşı üç buçukta çaldı. Uyku sersemi adam telefonu açtı.
Telefondaki ses annesine aitti.
Telaşlandı, korktu başlarına bir şey mi gelmişti?
Annesi 'nasılsın oğlum iyi misin?' diye sordu.
Oğlu şaşkın bir ifadeyle 'iyiyim anne hayırdır bir şey mi oldu siz iyi
misiniz?' dedi.
Annesi 'biz iyiyiz bir şeyimiz yok sadece sesini duymak istedim' dedi.
Oğlu da 'anne bunun için mi aradın saat sabahın üçbuçuğu yarında
konuşabilirdik' deyince annesi de 'rahatsız mı ettim oğlum?' dedi.


Oğlu 'evet anne rahatsız ettin' deyince annesi

'30 sene önce sen de beni bu
saate rahatsız etmiştin, doğum günün kutlu olsun'

EĞER HALA SİZİNLEYSE, ŞİMDİ ONU HER ZAMANKİNDEN DAHA COK SEVİN....
 
Ynt: Ona bir daha sarılın!

Genelleme yapmak yanlış olur ama,"Bir ana on evlada bakar ama on evlat beceripte bir anaya bakamaz" maalesef durum böyle..Halbuki cennet anaların ayağı altındadır,bunu herkes bilir ama gereği nedense yapılamıyor.
 
Ynt: Ona bir daha sarılın!

eli öpülesi anneler,
yeni nesil kızlardan çıkmaz böyle analar ;D
 
Ynt: Ona bir daha sarılın!

REVİZYON ' Alıntı:
drana.jpg


Hala sizinleyse!!!

1 yaşınızdayken sizi elleriyle besledi ve yıkadı. Bütün gece ağlayıp onu uyutmayarak teşekkür ettiniz.

2 yaşınızdayken size yürümeyi öğretti. Size seslendiğinde odadan kaçarak teşekkür ettiniz.

3 yasınızdayken size özenle yemekler hazırladı. Tabağınızı masanın altına dökerek teşekkür ettiniz.

4 yaşınızdayken elinize rengârenk kalemler tutuşturdu. Evin bütün duvarlarına resim yaparak teşekkür ettiniz.

5 yaşınızdayken sizi cici kıyafetlerle süsledi. Gördüğünüz ilk çamur birikintisine atlayarak teşekkür ettiniz.

6 yaşınızdayken okula kadar sizinle yürüdü. Sokaklarda 'GITMIYCEEEEEEEM' diye ağlayarak teşekkür ettiniz.

7 yaşınızdayken size bir top hediye etti. Komşunun camini kırarak teşekkür ettiniz.

9 yaşınızdayken size dualar öğretti, siz her seferinde unutarak teşekkür ettiniz.

11 yaşınızdayken sizi arkadaşınızla sinemaya götürdü 'Sen bizimle oturma' diyerek teşekkür ettiniz.

12 yaşınızdayken zararlı TV programlarını seyretmenizi istemedi. O evde değilken hepsini izleyerek teşekkür ettiniz.

19 yaşınızdayken okul masraflarınızı karşıladı, sizi arabayla kampusa götürdü ve eşyalarınızı taşıdı.

Arkadaşlarınız alay etmesin diye kampus kapısında vedalaşarak teşekkür ettiniz.

21 yaşınızdayken iş hayati ve kariyerinizle ilgili size fikir vermek istedi. 'Ben senin gibi olmayacağım' diyerek teşekkür ettiniz.

22 yaşınızdayken kep giyme töreninizde size gururla sarıldı. Avrupa seyahati için para isteyerek teşekkür ettiniz.


25 yaşınızdayken düğün masraflarınızı karşıladı, sizin için hem mutlu oldu hem çok duygulandı. Siz dünyanın bir ucuna taşınarak teşekkür ettiniz.

30 yaşınızdayken bebek bakimi hakkında size akil vermek istedi. 'Artik bu ilkel yöntemleri bırak' diyerek teşekkür ettiniz.

40 yaşınızdayken sizi arayıp bir akrabanızın doğum gününü hatırlattı. 'Anne işim başımdan aşkın' diyerek teşekkür ettiniz.

50 yaşınızdayken o çok hastalandı, hafta sonunda onu görmeye gittiğinizde mutlu oldu.
Ona yaşlıların çocuk gibi nazlı olduğunu söyleyerek teşekkür ettiniz.



Derken bir gün..... o öldü.
O güne kadar onun için yapmadığınız ne varsa, o anda kalbinize bir yıldırım gibi duştu....


VE BİR HİKAYE:

'Evin telefonu sabaha karşı üç buçukta çaldı. Uyku sersemi adam telefonu açtı.
Telefondaki ses annesine aitti.
Telaşlandı, korktu başlarına bir şey mi gelmişti?
Annesi 'nasılsın oğlum iyi misin?' diye sordu.
Oğlu şaşkın bir ifadeyle 'iyiyim anne hayırdır bir şey mi oldu siz iyi
misiniz?' dedi.
Annesi 'biz iyiyiz bir şeyimiz yok sadece sesini duymak istedim' dedi.
Oğlu da 'anne bunun için mi aradın saat sabahın üçbuçuğu yarında
konuşabilirdik' deyince annesi de 'rahatsız mı ettim oğlum?' dedi.


Oğlu 'evet anne rahatsız ettin' deyince annesi

'30 sene önce sen de beni bu
saate rahatsız etmiştin, doğum günün kutlu olsun'

EĞER HALA SİZİNLEYSE, ŞİMDİ ONU HER ZAMANKİNDEN DAHA COK SEVİN....

Sayın Revizyon bu duygu dolu yazıyı paylaştığınız için teşekkür ederim okurken göz yaşlarımı tutamadım ,
Günlük hayatta bilerek veya bilmeyerek kırdığımız anne ve babalarımızın bizim için ne kadar değerli olduklarını tekrar hatırlattı ne kadar kıymetlerini bilsek hem az hemde haklarını hiç bir zaman ödeyemeyiz.Vakit varken kaybettiğimiz günleri telafi etmeye çalışalım.

Bu yazı üzerine yıllardır hiç aklımdan çıkmayan bir anımı paylaşmak istiyorum.
İlkokul 5. sınıftayım okul son sınıfları yetim yurdu ve huzur evine ziyarete götürüyordu.İlk önce huzurevinden başladık ziyarete hiç unutmam yaşlı dede ve nineler bizleri görünce seviçten okadar ağlamışlardı ki söyledikleri söz ;
Sizler bizi burada yalnız bırakmadınız sevindirdiniz,bizim öz torunlarımız,evlatlarımız bize bu mutluluğu yaşatmadı bizleri buraya bıraktılar.

Lütfen bizlerde büyüklerimize bu duyguları yaşatmayalım,onları huzur evine bırakmayalım bir anne-baba kaç tane evladı olursa olsun öf bile demeden bakabiliyorken maalesef bir çok evlat bir anne-babaya bakmıyor.Hayırlı evlatlar olmamız dileğiyle...
 
Ynt: Ona bir daha sarılın!

Bir Annenin Kızına Mektubu


Seni ilk hissettiğim an,midem bulandı öylesine.. Varlığından emin olduğum ilk an,derin bir mutluluk ve heyecana kaptırdım kendimi.. Her geçen gün büyüdün içimde,bazen acıttın canımı,bazen durduk yere duygusallaştım.. Mutluydum,çünkü artık sen vardın,sen benim içimdeki ikinci CAN``dın ..Candan öteydin,bendin sen! Gün geçtikçe büyüyordum ben de seninle birlikte,değişiyordum.. Artık herkes senin varlığını kabullenmeye başlamıştı.. Hiç hesapta yokken çıkıp gelmiştin ama,bir daha hiç silinmeyecektin kalpten.. Öyle bir gelmiştin ki melekler kıskanmıştı seni,beni de melek yerine koyup gelmiştin.. Birden heyecanımız arttı seninle,herkes senin -ve benim- için büyük hazırlıklara başlamıştı.. Yeni eşyalar,yeni elbiseler.. İşte her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi,kalplerimizin bir attığı o günler sona eriyordu,ama bambaşka bir hayat başlıyordu,kalp kalbeydik yine..Can canaydık seninle,canımdan bir parçaydın yine..
Gözlerine ilk baktığım an,işte yansımam demiştim,saçlarına ilk dokunduğum an,ellerimin ne kadar da çirkin olduklarını farkettim..Seni ilk kokladığım an,dünyanın ne kadar kirlendiğini,ama senin her şeye rağmen tüm masumiyetinle karşımda duruşunun tapılası bir durum olduğunu anladım.. Sana şöyle bir uzaktan baktım, ve ````İşte benim küçük bebeğim,canım kızım!!```` dedim..
Geceleri uykumu böldün,ama asla paramparça olmadım.Hasta oldun,başında saatlerce bekledim,ama bir saniye sen de büyüyünce benim başımda beklersin diye düşünmedim.. Belki bazen yapmak istediğim tüm işlerimi ertelemek zorunda kaldım,ama asla şikayet etmedim,çünkü sadece ertelemiştim..
Ve zaman akıp giderken,sen birden Anne diye sesleniverdin.. Elim ayağım titredi o an,inanamazsın,dokunsalar ağlayacaktım,heyecandan ne diyeceğimi bilemeden kucaklamıştım seni.. Sonra ilk adımlarını attın,ben de seninle yürürken,bir sürü ilk adım attım.. Her adımda yeni bir şeyler öğreniyordum,her adımda annen yenileniyordu,çoğalıyordu.. Gururlanıyordu..
Zaman aynı hızla akıp giderken,senin okul çağın geldi.. Sanki yeniden okula başlıyordum ben de.. Seninle birlikte heyecanlanmıştık,bilmiyorum hatırlıyor musun? Gece uyuyamamıştık..Sen ```` Anne,sizinle uyuyabilir miyim?```` diye sormuştun da,hemen sıcacık sokulmuştun yanıma... Sabah okula gitmiştik de,``Anne bırakma elimi,gitme kal biraz daha lütfen`` demiştin.. Nereden bilebilirdim bir bebeğin ömrü boyunca hep bebek kalacağını anne olmadan önce? Ve nereden bilebilirdim kızımın her anne deyişinde yüreğimin pırpır edeceğini?
Bunları düşünürken her gece,iyisiyle kötüsüyle geçmişti yıllar.. Ben kaybetmiştim bir çok sevdiğimi,sense hayatının en güzel yıllarını yaşıyordun.. Yine de birdi kalplerimiz,beraber gülüyorduk,beraber ağlıyorduk seninle.. Mezun oluyordun sen,````Anne ne olur yardım et fermuarımı çekemiyorum```` diye ağlayacaktın neredeyse.. Hala bebektin,hala benim küçük,melek yüzlü,ipek saçlı bebeğimdin.. Hala ``Anne!`` diye ağlıyordun..Öyle gurur duyuyrdum ki seninle..
Başarı üstüne başarı tadıyordum seninle.. Bir annenin gurur duyabileceği en iyi şeydi evladının başarılarını görmek.. Anne olunca anlamıştım yine..

Ve bir gün,başka bir annenin meleği geldi buldu seni.. Artık seni başkasıyla paylaşmak zorundaydım.. Sen benim o küçük kızım olmayacaktın artık,her derdinde ``Anneciğim bir gelir misin`` diye çağıramayacaktın beni evin içerisinde.. Sabahı akşam,akşamı sabah edemiyordum..

Artık bu son,son gece evinde.. Bırakıp beni gidiyorsun.. Bitti çeyrek asırlık yolculuğumuz.. Gidiyorsun şimdi,git ve anneni yine onurlandır,yine kızıyla gurur duyan anne konumundan ayırma beni.. Mutlu ol,bir damla gözyaşına tahammül edemeyecek kadar deliyim şimdi.. Zaten ihtiyarlamanın o dayanılmaz yükü omuzlarımda,gözyaşlarını da katma bu hüznüme.. Benim küçük kızım,nasıl büyüdün,nasıl gidiyorsun anlayamıyorum hala,ama bildiğim bir şey var; sen annenin hakkını ödedin! Çeyrek asır boyu benim küçük ve masum bebeğim kalarak,annenin her derdinde onun dizinden ayrılmayarak,annenin gurur kaynağı olarak başardın bunu..

Şimdi mutlu ol,ve son bir defa annenin küçük meleği olarak gülümse..
Melek gibisin beyazlar içinde..
 
Üst