serbest meslek makbuzu kesenlerde kıdem taz.
Sayın Zarha,
Şirketinizin avukatı her ne kadar serbest meslek faaliyetini sürdürürken bir yandan da şirketinizde aylıklı olarak çalışmakta ve serbest meslek faaliyeti nedeniyle vergi mükellefi de olsa, serbest meslek makbuzu düzenlediği dönemdeki çalışması karşılığı kıdem tazminatına hak kazanacaktır.
Buradaki ölçüt, avukatın şirketiniz adına takip ettiği dava ve icra takipleri karşılığı sadece avukatlık asgari ücret tarifesindeki veya sözleşmesindeki (yazılı olması şart değildir, tarifenin üzerinde de bir ücret almakla beraber bir sözleşme de yapılmamış olabilir) ücreti almıştır. Yani dava başına X lira ücret alınacaktır biçiminde bir sözleşme yoksa, şirketinizin leh veya aleyhinde açtığı/açılan davalarda sadece belli bir aylık alarak çalışmış ise kıdem tazminatına hak kazanacaktır.
Bu olay sadece avukatlara özgü olmayıp, devlet memuru olan ancak sertifikalı işyeri hekimi olarak özel sektöre hizmet veren doktorlar için de söz konusu olup, onlar da kıdem tazminatına müstehaktır.
Aşağıdaki 2 örnek Yargıtay kararı konuyu yeterince açıklamaktadır.
HD 09 Esas : 1996/003092 Karar: 1996/014111 Tarih: 20.06.1996
* HİZMET SÖZLEŞMESİ
* VEKALET SÖZLEŞMESİ
* İŞİN SAYİ VE ZAMANLA SINIRLANDIRILMASI
* İHBAR VE KIDEM TAZMİNATI
Aradaki ilişkinin hizmet sözleşmesine mi, yoksa vekalet sözleşmesine mi dayandığı sorusunun çözümünde; iş, ücret ve bağımlılık unsurları ile yetinilmeyip, yapılacak işin zamanla mı, yoksa sayı ile mi sınırlandığının da gözönüne alınması gerekir. şayet sayı ile bir sınırlandırıcı var ise, vekalet ilişkisine dayanıldığı; aksi halde hizmet sözleşmesi sözkonusudur.
Bu cümleden olarak; davacının, sürekli şekilde avukat olarak davalıya ait işyerinde çalıştığı, ücretlerinin her ay muntazaman ödendiği ve sayı ile iş yapmadığından, hizmet sözleşmesine dayalı olarak çalıştığı anlaşıldığından, işin esası incelenerek sonucuna gere karar verilmelidir.
(818 s. BK. m. 313, 386) (1475 s. İş K. m. 13, 14)
Davacı, ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini isteştir.
Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.
Hüküm, süresi içinde davacı avukatı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de, duruşma gününün taraflara tebliği için davetiyeye yapıştırılacak posta pulu bulunmadığından duruşma isteğinin reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı; davalı sendikanın hizmet akdi ile çalışıp hukuk işlerini yürüttüğünü, uzun süre çalıştıktan sonra, davalı tarafça akdinin feshedildiğini, ancak kıdem ve ihbar tazminatının ödenmediğini ileri sürerek isteklerde bulunmuştur.
Davalı sendika ise; davacı ile aralarında hizmet akdi değil vekalet akdi ilişkisi bulunduğunu, avukatlık yaptığı her iş için ücretinin verildiğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, savunmaya değer verilerek dava red edilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; avukat olan davacı, davalıya ait işyerinde aylık ücretle sürekli çalışmıştır. Aradaki ilişkinin hizmet akdine mi, yoksa vekalet akdine mi dayandığı sorunun çözümünde iş, ücret ve bağımlılık unsurları ile yetinilmeyip, yapılacak işin zamanla mı, yoksa sayı ile mi sınırlandığının da dikkate alınması gerekir. Şayet sayı ile bir sınırlandırma var ise, ilişkinin vekalet ilişkisine dayandığı; aksi halde hizmet akdinin sözkonusu olduğu sonucuna varılmalıdır.
Somut olayda, davacının sürekli şekilde çalıştığı ücretlerinin her ay muntazam ödendiği ve sayı ile iş yapmadığı görülmektedir. Bu maddi ve hukuki olgular karşısında, 1979-1992 yılları arasında davacının hizmet akdine dayalı olarak işyerinde çalıştığı kabul edilerek, işin esası incelenip sonucuna göre bir karar verilmelidir. Davacının, ayrıca avukatlık bürosunun bulunması bu hukuki sonucu değiştirmez. Yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
S o n u ç : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.6.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kaynak=YKD. Kasım-1996 s: 1735
----------------------
HD 09 Esas : 2003/015847 Karar: 2003/014406 Tarih: 15.09.2003
* AVUKATIN İŞTEN ÇIKARTILMASI
* VEKALET İLİŞKİSİ
* HİZMET İLİŞKİSİ
* BARO HAKEM KURULU İLE İŞ MAHKEMESİ ARASINDAKİ FARK
1- Avukatlık ilişkisinin hizmet aktine mi yoksa vekalet aktine mi dayandığı sorusunun çözümünde iş, ücret ve bağımlılık unsurları ile yetinilmeyip yapılacak işin zaman ile mi yoksa sayı ile mi sınırlandırıldığının da dikkate alınması gerekir. Şayet sayı ile sınırlandırma varsa ilişkinin vekalet ilişkisine dayandığı aksi halde hizmet aktinin söz konusu olduğu sonucuna varılmalıdır.
2- Vekalet ilişkilerindeki uyuşmazlıklar Baro Hakem Kurulunda, hizmet aktine ilişkin uyuşmazlıklarda İş Mahkemesinde çözümlenmelidir.
(1136 s. AK. m. 60) (818 s. BK. m. 313, 386)
Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ile izin ücretinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, davayı görev yönünden reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı işverene ait hukuk müşavirliğinde, hukuk müşaviri olarak çalışırken hizmet akdinin feshedildiğini, buna karşılık ihbar ve kıdem tazminatları ile izin ücretlerinin ödenmediğini belirterek bu haklarının hüküm altına alınmasını istemiştir.
Mahkemece, 1136 sayılı Avukatlık Yasasında değişiklik yapan 4667 sayılı yasanın 60.maddesinde ki "vekalet ücretinden kaynaklanan her türlü uyuşmazlıklar baro hakem kurulunca çözülür hükmü gerekçe gösterilerek görevsizlik kararı verilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşıldığı şekilde davacı davalıya ait işyerinde aylık ücretle sürekli çalışmıştır. Aradaki ilişkinin hizmet akdine mi yoksa vekalet akdine mi dayandığı sorununun çözümünde iş, ücret ve bağımlılık unsurları ile yetinilmeyip yapılacak işin zamanlamı yoksa sayı ile mi sınırlandırıldığının da dikkate alınması gerekir. Şayet sayı ile sınırlandırma var ise ilişkinin vekalet ilişkisine dayandığı, aksi halde hizmet akdinin sözkonusu olduğu sonucuna varılmalıdır.
Dava konusu olayda davacının sürekli şekilde çalıştığı ve ücretlerinin her ay için ödendiği ve sayı ile iş yapmadığı anlaşılmaktadır. Davacının kendisine ait avukatlık bürosunun bulunması sonuca etkili değildir. Bu maddi ve hukuki olgular karşısında davacının hizmet akdine bağlı olarak işyerinde çalıştığı kabul edilerek işin esası incelenip sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemenin aksine düşüncelerle görev yönünden davayı reddetmesi hatalı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.9.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.