fonradar

Sermaye Azaltımı

Üyelik
16 Ara 2015
Mesajlar
10
Konum
istanbul
Şirket sermayesini azaltmak istiyoruz,
Ortağa ödemeyi 3ilan+2 aylık bekleme süresi sonunda mı yapmalıyız?
ödemeyi şimdi yapıp cari hesapta bakiyeyi beklatip tescil bitince sermaye ile mahsup yapabilir miyiz?
 
SERMAYE AZALTIMININ VERGİSEL BOYUTU

Sermaye azaltımı en genel ifadeyle, şirket esas sözleşmesinde yazılı olan muayyen sermayenin toplam itibari değerinin rakamsal olarak azaltılmasıdır. Sermaye azaltımı uygulamasına 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununda özel olarak yer verilmiştir. Kurumlar farklı gerekçelerle sermaye azaltımına gidebilmektedir. Yukarıda da değinildiği üzere, kurumlar esas olarak zararlarını kapatmak ya da faaliyetlerinde meydana gelen düşüş sebebiyle gereksiz gördüğü fazla sermayeyi ortaklarına iade etmek amacıyla sermaye azaltımına gitmektedir. Ancak, kurumlar bazı durumlarda sermaye azaltımını bir vergiden kaçınma yöntemi olarak da kullanabilmektedir. Bu noktada, sermayenin azaltılan kısmının sermayenin hangi unsurlarından meydana geldiği önem arz etmektedir.Kurumlar vergiye tabi olmayacak şekilde bilançolarında yer alan bazı kalemleri sermayelerine ilave edebilmektedirler. Örneğin, geçmiş yıllara ait karlar, gayrimenkul satış karlarına ait fonlar, enflasyon düzeltmesi sonucu oluşan sermaye düzeltmesi olumlu farkları gibi kalemler kurumlar tarafından sermayeye ilave edilebilmektedir. Sermayeye ilave edilen bu kalemlerin işletmeden çekilmesi veya başka hesaplara nakledilmesi vergiye tabi olmakta iken işletmeler söz konusu kalemleri sermayeye ilave ederek vergisel avantaj sağlamayı tercih edebilmektedirler. Sermaye azaltımı yoluyla şirket sermayesinin ortaklara iade edilmesi kurumların vergisel bir yükümlülük doğurmayan işlemleri arasında sayılmaktadır. Örneğin, bazı durumlarda şirketler kar dağıtımına bağlı vergi yükünden kurtulmak amacıyla sermaye azaltımı adı altında kar dağıtımı yapabilmektedir. Bilindiği gibi kurumlar tarafından yapılan kar dağıtımı vergiye tabi bir netice doğurmaktadır. Bu hususta, 1 Seri Nolu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “15.6. Dağıtılan Kar Paylarında Vergi Kesintisi başlıklı kısmında kurumların kar dağıtımına bağlı stopaj yükümlülükleri açıklanmaktadır. Tebliğde, tam mükellef kurumlar tarafından kurumlar vergisinden muaf olan kurumlar ile Türkiye'de bir iş yeri veya daimi temsilci aracılığıyla kar payı elde edenler hariç olmak üzere dar mükellef kurumlara ve kurumlar vergisinden muaf tutulan dar mükelleflere dağıtılan, Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerindeki kâr payları üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununa göre vergi kesintisi yapılacağı belirtilmektedir. Bunun yanı sıra, tam mükellef kurumlar tarafından tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara, gelir vergisinden muaf olanlara, dar mükellef gerçek kişilere ve gelir vergisinden muaf olan dar mükellef gerçek kişilere dağıtılan kar payları üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesine göre vergi kesintisi yapılacaktır. Dolayısı ile tam mükellef kurumlar tarafından tam mükellef kurumlara ve Türkiye'de bir iş yeri ve daimi temsilci aracılığıyla kar payı elde eden dar mükellef kurumlara dağıtılan kar payları haricindeki kar dağıtım işlemlerinde, stopaj yükümlülüğü söz konusu olmaktadır.Kurumların belli politikalar çerçevesinde uyguladığı sermaye azaltımı neticesinde kar dağıtımına bağlı stopaj yükümlülüğün doğduğunu söylemek için azaltılan kısmın sermayenin hangi unsurlarından meydana geldiğine bakmak gerekmektedir. Yukarıda da belirtildiği gibi, kurumlar sermayelerine geçmiş yıl karlarını, sermaye düzeltmesi olumlu farklarını, ortakların şirketten alacaklarını ve gayrimenkul satış karlarına ait fonları ilave edebilmektedir. Sermayeye ilave edilen bu kalemlerden yapılan sermaye azaltımı ile şirketin esas sermayesinden yapılan azaltım vergisel açıdan farklı sonuçlar doğurmaktadır. Zira, ortaklar tarafından konulan ayni ve nakdi sermayenin azaltılmasında şirket ortakları şirkete koydukları sermayeyi Ticaret Kanununa göre geri alacaklarından herhangi bir kurumlar vergisi ile stopaj yükümlülüğü söz konusu olmayacaktır. Bunun yanında sermayeden azaltılan kısmın diğer unsurlardan oluşması halinde ortaya çıkabilecek sonuçlar aşağıda açıklanmıştır.Geçmiş Yıl Karlarının Sermayeye İlave Edilen Kısmından Yapılan Sermaye Azaltımı Şirket karlarının ortaklara dağıtılması hususunda yukarıda belirtildiği üzere kar dağıtımına bağlı stopaj yükümlülüğü doğmaktadır. Ancak, Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesinde belirtildiği üzere, karın ortaklara dağıtılmayıp sermayeye ilave edilmesi kar dağıtımı sayılmamaktadır. Bu şekilde sermayeye ilave edilen karların sonraki dönemlerde sermaye azaltımı yoluyla stopaj uygulamasına tabi tutulmaksızın ortaklar iade edilmesi halinde kar dağıtımına bağlı vergi kesintisi yapılması gerekmektedir. Esasen, bu şekilde yapılan işlemin kar dağıtımından herhangi bir farkı bulunmamaktadır.Sermaye Düzeltmesi Olumlu Farklarının Sermayeye İlave Edilen Kısmından Yapılan Sermaye Azaltımı Vergi Usul Kanununun Mükerrer 298. maddesi uyarınca, enflasyon düzeltmesi olumlu farklarının geçmiş yıl zararlarına mahsup edilmesi veya sermayeye ilave edilmesi kar dağıtımı sayılmamakta ve pasif kalemlere ait enflasyon fark hesapları, herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledildiği veya işletmeden çekildiği takdirde, bu işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tabi tutulur. Maddede belirtildiği gibi, sermaye düzeltmesi olumlu farklarının sermayeye ilave edilmesinde herhangi bir vergisel yükümlülük doğmamaktadır. Sermayeye ilave edilen enflasyon düzeltmesi olumlu farklarına ilişkin kısımdan sermaye azaltımı yapılması halinde bu kısım üzerinden öncelikle kurumlar vergisi hesaplanacak, vergi sonrası dağıtılan kar payları üzerinden ise stopaj yapılacaktır. Gayrimenkul ve İştirak Hissesi Satış Kazancına Ait Fon Hesapları ile Emisyon Primlerinin Sermayeye İlave Edilen Kısmından Yapılan Sermaye Azaltımı Kurumlar Vergisi Kanununun 5/1-e maddesinde kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların % 75'lik kısmının istisna olduğu; bu istisnanın satışın yapıldığı dönemde uygulanacağı ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmının satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulacağı belirtilmiştir. Maddenin devamında ise, istisna edilen kazançtan beş yıl içinde sermayeye ilave dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilen veya işletmeden çekilen ya da dar mükellef kurumlarca ana merkeze aktarılan kısım için uygulanan istisna dolayısıyla zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergilerin ziyaa uğramış sayılacağına hükmedilmiştir. Kurumların bu kapsamda elde ettikleri istisna kazançlarını sermayeye ilave ettikten sonra 5 yıl içinde bu kazanca isabet eden kısımdan sermaye azaltımı yapması halinde bu kısım üzerinden öncelikle kurumlar vergisi hesaplanacak, vergi sonrası dağıtılan kar payları üzerinden ise stopaj yapılacaktır. Ancak, sermayeye ilave edilen istisna kazançların maddede belirtilen 5 yıllık sürenin dolmasını müteakiben sermaye azaltımına tabi tutulması halinde yalnızca kar dağıtımına bağlı stopaj yükümlülüğü doğacaktır.Kurumlar Vergisi Kanununun 5/1-ç bendinde ise, anonim şirketlerin kuruluşlarında veya sermayelerini artırdıkları sırada çıkardıkları payların bedelinin itibarî değeri aşan kısmının kurumlar vergisinden istisna olduğu belirtilmektedir. Bu şekilde elde edilen istisna kazançların 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belli şartlar altında sermayeye ilave edilmesi mümkündür. Emisyon primlerinin kazanç niteliğinde olması sebebiyle, bu primlerden sermayeye ilave edilen kısma ilişkin yapılacak sermaye azaltımlarında kar dağıtımına bağlı stopaj yapılması gerekmektedir. Sermayenin Azaltılan Kısmına İlişkin Öncelik Sırası Sermaye azaltımı yoluyla şirket esas sermayesinin nakit ve ayın olarak konan kısmının ortaklara iadesi vergi doğurmayan bir işlemdir. Ancak, yukarıda da belirtildiği üzere sermayeye ilave edilen bir kısım kalemlerin sermaye azaltımına tabi tutulması halinde vergisel yükümlülükler doğabilmektedir. Bu noktada, yapılacak bir sermaye azaltımının öncelikle hangi sermaye unsurlarını kapsadığı hususu vergisel açıdan oldukça önemlidir.Bu konu hakkında farklı görüşler olmakla birlikte idare, sermaye azaltımının öncelikle vergisel sonuç doğuran sermaye unsurlarından yapıldığını kabul etmektedir. İzmir Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 08/08/2012 tarih ve B.07.1.GİB.4.35.16.01-125-741 sayılı özelge şu şekildedir: Sermaye azaltımının, ortaklar tarafından nakden veya aynen yapılan ödemelerden kaynaklanması halinde, ortakların esas olarak işletmeye koydukları sermayeyi Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde geri almış olmaları nedeniyle mükellefiyet statüsüne bakılmaksızın vergilendirme işlemi yapılmayacaktır.Yapılacak sermaye azaltımının; Öncelikle, kurumlar vergisine ve vergi sonrası dağıtılan kazancın ise kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulacak hesaplardan karşılanması Devamında, sadece kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulacak hesapların kullanılması, Son olarak ise, işletmeden çekilmesi halinde vergilendirilmeyecek olan ayni ve nakdi sermayenin işletmeden çekildiğinin kabulü gerekmektedir.Bu hüküm ve açıklamalara göre; Öncelikle, sermayeye eklenmiş olan enflasyon düzeltmesi farklarının, yeniden değerleme değer artış fonunun, maddi duran varlıklar yeniden değerleme artış fonunun, iştirakler yeniden değerleme artışlarının ve maliyet artış fonunun şirketin sermaye azaltımı yapması sebebiyle işletmeden çekildiğinin kabulü ve işletmeden çekilen tutarların öncelikle kurumlar vergisine, vergi sonrası dağıtılan kazancın da elde edenin hukuki niteliğine göre kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulması, Daha sonra, önceki yıllarda şirket sermayesine eklenmiş olan geçmiş yıl kârlarının, yasal yedeklerin ve Mülga 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 28 inci maddesinde belirtilen şartlar dahilinde sermayeye eklenen iştirak satış kazancının işletmeden çekildiğinin kabulü ve işletmeden çekilen tutarların elde edenin hukuki niteliğine göre kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulması, Son olarak da, şirket ortakları tarafından nakden veya aynen konulan sermayenin işletmeden çekildiğinin kabulü ve bu tutar üzerinden vergi hesaplanmaması ve stopaj yapılmaması gerekmektedir. Dolayısıyla idarenin yaklaşımına göre, kurumların sermaye azaltımı yoluyla vergi planlaması yapabileceği hususunu göz önünde bulundurarak sermaye azaltımının öncelikle vergiye tabi olacak sermaye unsurlarından yapıldığı varsayılmaktadır.

SONUÇ :

6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununda özel olarak düzenlenen sermaye azaltımı, şirketler tarafından farklı gerekçelerle uygulanan bir yöntemdir. Sermaye azaltımının ortaklar tarafından şirkete sermaye olarak konulan nakdi ve ayni değerlerden yapılmasının herhangi bir vergiye tabi olmadığı açıktır. Bunun yanında, vergiye tabi tutulmaksızın sermayeye ilave edilen bazı kalemlerin sermaye azaltımı yoluyla işletmeden çekilmesi aşamasında birtakım vergisel yükümlülükler doğduğu görülmektedir. Dolayısı ile şirketlerin sermaye azaltımlarında hangi sermaye unsurunun öncelikle işletmeden çekildiği hususu önem arz etmektedir.
 
Son düzenleme:
Merhaba çalışmakta olduğum anonim şirket 2016 mart ayında sermaye arttırımına gitmiştir.
1-) Arttırılan sermaye tutarının ödemesi süresi nedir.
2-) Arttırılan sermaye tutarı ödenmediği için arttırılan tutar kadar sermaye azaltımına gidebilir miyiz? Nasıl bir işlem yapmanız gerekir. (şirket tek ortaklı ve attırılan sermaye 20.000.000 tl dir. Tek ortak tahahütte bulunmuştur. Nakdi olarak. Ve geçmiş yıllar karları arttırım da kullanılmıştır. Ödenmemiş sermaye miktarı 12.650.000 tl
 

Benzer konular

Üst