Ynt: Sözleşme Damga Vergisi Hakk.
Kağıdın mahiyetinin tespiti hususu ve belli bir parayı gösterme mecburiyeti;
Damga vergisi kanununun 4. maddesi ?Bir kağıdın tabi olacağı verginin tayini için o kağıdın mahiyetine bakılır ve buna göre tabloda yazılı vergisi bulunur.
Kağıtların mahiyetlerinin tayininde, şekli kanunlarda belirtilmiş olanlarda kanunlardaki adlarına, belirtilmemiş olanlarda üzerlerindeki yazının tazammun ettiği hüküm ve manaya bakılır.
Mahiyeti tayin edilmek istenen kağıt üzerinde başka bir kağıda atıf yapılmışsa, atıf yapılan kağıdın hükümlerine nazaran iktisap ettiği mahiyete göre vergi alınır.?şeklindedir.
Damga Vergisi Kanununun ekli (1) sayılı Tablo?da kağıtlar ismen sayılmıştır.Vergileme ismen yer aldığı pozisyondaki nispet veya miktar itibariyle yapılacaktır.
Aslında 4.madde kağıda farklı isimler konularak vergiden kaçma yolunu tıkayan bir hükümdür.Yani ilgili tabloda ?mukavelename?adı geçmekte,biz bu adı protokol olarak yazarsak vergi ödemememiz gerekir diye düşünebilirsiniz.Ama ilgili kanun maddesinin 2. fıkrası bu hususu önleyici bir hüküm içermektedir.
Noter katibi düzenlediği bir kağıdın mahiyetini tespit ederken kanunun 4. maddesini özenle uygulamalıdır.Bunu yaparken;1-Şekli kanunlarda tayin edilip edilmediğine 2-Kanunen belli şekle tabi tutulmuş olup olmadığına 3-Başka bir kağıda atıfta bulunup bulunmadığına 4-Belli bir parayı ihtiva edip etmediğine 5-Atıfta bulunulan kağıdın daha önce hüküm ifade eder hale gelmiş olup olmadığına 6-Muafiyet ve istisna hükümlerine tabi olup olmadığına bakması gereklidir.
Yoksa düzenlediği her belgeyi aynı şekil ve mahiyette görmesi sıkıntılar ortaya çıkarmaktadır.
Örneğin, Gayrı menkul satış vaadi ve Kat karşılığı inşaat sözleşmesini ele alalım;
Damga vergisi;Nispi esastaki vergilemede ,hukuki muameleyi ?hacmi?itibariyle kapsar.Bunun için kağıdın düzenlendiği anda,hukuki muamele hacminin yani meblağın kesin olarak ve şüpheye meydan vermeyecek şekilde belli olması gereklidir.Vergiyi doğuran olayı ifade eden kağıdın düzenlenmesinden sonra oluşacak şartlara göre belli bir meblağın ortaya çıkması da bu meblağa göre vergileme yapılması olanağını vermez.Danıştay 9. daireside 14.05.1991 gün E.1990/1384,K.1991/1739 sayılı kararı da bu yöndedir.
Ayrıca Asıl işleme bağlı olarak düzenlenen kağıtlar asıl işlemin tekamül etmemesi üzerine vergilendirilmeyi gerektiren niteliğe kavuşmazlar.
Danıştay 7.dairenin bir kararında ise ?Bir kağıdın nispi vergilendirilmesi için belli bir paranın miktar olarak açıkça yer alması veya yazı içinde yer alan ifadelerden muayyen bir bedelin hesaplanabilmesi gereklidir.?deniliyor.(08.10.1985 E.1982/3791,K.1985/1977 )
Şuan Bursa ilimizde yapılan uygulamada ise örnek verdiğim sözleşmede 492 sayılı Harçlar kanununun 42. maddesinden yola çıkılarak 488 sayılı damga vergisininde bu şekilde uygulanması gerekir savıyla hareket edilmektedir.Üstüne üstlük T.C.Adalet Bakanlığı Hukuk işleri Genel müdürlüğü?nün Türkiye Noterler Birliği Başkanlığına gönderdikleri B.O3.0.HİG.O.OO.OO.01-151-07-33 sayılı yazısına istinaden işlem yapmaktadırlar.
Bu yazıda; ?Bilindiği üzere; 492 sayılı Harçlar Kanununun 41. maddesinde noter harçlarının (2) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer veya ağırlık ölçüsüne göre nispi, işlemin nevi ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınacağı, 42. maddesinin 2. fıkrasında, menkul ve gayrimenkul mallar hakkında alım, satım, taahhüt ve rehinle ilgili her türlü mukavele senet ve kağıtlarda değer gösterilmesinin mecburi olduğu, 63. maddesinde, bu Kanunda sözü edilen ?kayıtlı değer? veya ?emlak vergisi değeri? deyiminin 1319 sayılı Emlak vergisi Kanununun 29. maddesine göre belirlenen vergi değerini ifade ettiği, 46. maddesinde ise, birbiriyle ilgili işlerin bir arada bulunması halinden yüksek harç alınmasını gerektiren iş üzerinden bir harç alınacağı belirtilmiştir. Benzer şekilde 488 sayılı damga vergisi Kanununun 6/2 maddesinde bir kağıtta toplanan akit ve işlem birbirine bağlı ve bir asıldan doğma oldukları takdirde damga vergisinin en yüksek alınmasını gerektiren sözleşme veya işlem üzerinden alınacağı hükmü bulunmaktadır.?denilmektedir.
Şimdi bu yazıyı irdeleyelim;
a)Öncelikle Damga vergisi kanunu ayrı,Harçlar Kanununu ayrı bir kanundur.Bu kanunda olmayan hükümlerde diğer kanunun hükümleri geçerlidir diye bir madde de yoktur.Atıfta da bulunulmamıştır.
Öyleki belli bir parayı ihtiva etme zorunluluğu getiren damga vergisi ilgili maddesi 11. maddesidir.Bu madde de ise şöyle demektedir. ?Cari hesap şeklinde açılan kredilerle her türlü ikrazata ait taahhütname ve mukavelenameler (İskonto ve iştira senetleri taahhütnamesi - Dispans - dahil) ve bunların temlik, yenileme, devir ve değiştirilmesine müteallik bütün kağıtlarda ve keza matlupların devir ve temlikine ilişkin mukavelename ve temliknamelerde ikraz veya temlik edilen para miktarının veya azami haddinin gösterilmesi mecburidir. Gösterilmediği takdirde bu kağıtların her birinden alınması gereken Damga Vergisi ile cezası olayın meydana çıktığı tarihte, ilgili bulunduğu cari hesapta kayıtlı kredi veya ikrazat miktarına göre hesaplanır ve alınır.
Bu vergi ve cezanın ödenmesinde mukriz ve müstakrizlerle temlik eden ve adına temlik yapılan şahıslar ve müesseseler müteselsilen sorumludurlar?
Görüldüğü gibi ;noterler tarafından çoğu zaman karşılaştığımız ?Beyefendi veya hanım efendi;bu sözleşmeyi onaylayamayız.Muhakkak bir bedel belirtmek zorundasınız.?şeklindeki sözler kanuna aykırıdır.Belli bir para gösterme mecburiyeti sadece ve sadece 11. maddede söylendiği gibi ikrazat ile ilgili düzenlenen kağıtlarda söz konusudur.Danıştay dairelerinin verdiği kararlar da bu yöndedir.
İlgili yazıda 492 sayılı harçlar kanununun 42. maddesinde yazılan hükmün Damga vergisi içinde uygulanmak istenmesi,hemde bunun adaletin hukuğun en üst makamı tarafından yapılması son derece yanlıştır.T.C. Anayasasının 73. maddesi açıktır.Vergi resim ve harçların kanunla konulacağını söylemektedir.Oysaki 488 sayılı Damga vergisinde bu hususla ilgili Harçlar kanunu 42. maddesinde olduğu gibi bir hüküm yoktur.İleri sürülen 6/2. maddesi ise ?Bir kağıtta toplanan akit ve işlemler birbirine bağlı ve bir aslından doğma oldukları takdirde Damga vergisi en yüksek vergi alınmasını gerektiren akit veya işlem üzerinden alınır.? Denmektedir.Görüldüğü gibi alakasız bir hüküm.Bu hükümle harçlar kanunun 42. maddesinin ilişkilendirilmesi ve bahsi geçen sözleşmeye uyarlanması son derece yanlıştır.