Tasfiye Sonu Sıfırlanmış Bilanço

Cerrah

Katkı Sunan Üye
Üyelik
21 Eki 2008
Mesajlar
227
Konum
Ankara
Merhaba,

Yakında bir anonim şirketin tasfiye sonu genel kurul toplantısı yapılacak. Bu şirketin tüm ortakları yabancı ve hepsi yurtdışında. Sorum şu şekilde :

Tasfiye sonu işlemlerinden sonra vergi dairesine beyanname ekinde verilecek olan bilanço sıfırlanmış olmalıdır.

Peki, bundan önce, tasfiye sonu kararını almak için yapılan genel kurula da sıfırlanmış bilanço (yani hiçbir hesapta hiçbir bakiye olmadan) mu sunulmalıdır? Yoksa 331 ve 102 no'lu hesaplarda bakiye bırakabilir ve genel kuruldan sonra 102'deki paraları yurtdışına transfer ederek kapatabilir miyiz? Başka bir deyişle, ticaret sicil tasfiye sonu tescili için sıfırlanmış bilanço mu istiyor?

Bunu şunun için soruyorum : Eğer genel kurula sıfırlanmış bilanço vermemiz şart ise, 102 bankalar'daki parayı genel kuruldan önce yurtdışına transfer etmemiz gerekecek.

Yardımınız için şimdiden teşekkür ederim.
 
Ynt: Tasfiye Sonu Sıfırlanmış Bilanço

sayın cerrah TTK.446 ve 447ye göre tasfiye sonu genel kurul toplanmadan ortaklara tasfiye sonu payları dağıtılmaz mahkemenin özel izin verme durumları hariç,blançoda dediğiniz gibi 331 hesapta ve karşılığı olan 102 hesapta rakmalar olmalı ve genel kurul bu blançoyu onayladıktan sonra pay- lar dağıtılır ve ticaret siciline tescil için genel kurula sunulan blanço verilir yani yukarda dediğimiz blanço verilir tamamen sıfırlanmış olan değil,kolay gelsin.
 
merhabalar
tasfiyeye giren şirketin 502 ermaye düzeltmesi olumlu farkları kar dağıtımına dahil ediliyormu? kar dağıtımı yapacakmıyız. bilgi verirseniz sevinirim.
 
Ynt: Tasfiye Sonu Sıfırlanmış Bilanço

Sn Öztürk,
Öncelikle, Sermaye düzeltmesi olumlu farkları, Düzeltme sonucu oluşmuş geçmiş yıl karları gibi enflasyon düzeltmesi sonucu ortaya çıkan hesapları bilançoda gözüken patlamaya hazır bomba gibi düşünmek gerekmekte. Bir yanlış yevmiye kaydı çok ciddi sorunlara neden oluyor. Geçen sene malesef böyle bir hata çok pahalıya mal olmuştu. Diyeceğim ne olursa olsun aman o hesaplara dokunmayın:) Aşağıda sizin konunuzla alakalı mukteza var.
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı : B.07.1.GİB.4.34.16.01/ GVK-94/6-

Konu :Tasfiye sonu kar dağıtımı vergilendirilmesi hakkında.

..

Üsküdar-İSTANBUL

İlgi

:

a)../05/2006 tarihli dilekçeniz.

b)../06/2006 tarihli yazımız.

c)../09/2006 tarihli dilekçeniz.

İlgide kayıtlı dilekçelerinizde sorulan hususlar Bakanlık Makamına intikal ettirilmiş olup, konu hakkında Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı?ndan alınan ?/02/2008 tarih ? sayılı yazıda;

??Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesinin (A) fıkrasının 5 inci bendinde "... Pasif kalemlere ait enflasyon fark hesapları, herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledildiği veya işletmeden çekildiği takdirde, bu işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde vergiye tabi tutulur. Ancak öz sermaye kalemlerine ait enflasyon farkları düzeltme sonucu oluşan geçmiş yıl zararlarına mahsup edilebilir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sermayeye ilave edilebilir; bu işlemler kar dağıtımı sayılmaz." hükmü yer almaktadır.

Diğer taraftan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun "Bilanço esasında ticari kazancın tespiti" başlıklı 38 inci maddesinin birinci fıkrasında ise, bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu, bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı hükmüne yer verilmiştir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun "Tasfiye" başlıklı 17 nci maddesinin birinci fıkrasında her ne sebeple olursa olsun tasfiye haline girmiş kurumların vergilendirilmesinde hesap dönemi yerine tasfiye döneminin geçerli olacağı, tasfiyenin kurumun tasfiyeye girmesine ilişkin genel kurul kararının tescil edildiği tarihte başlayacağı ve tasfiye kararının tescil edildiği tarihte sona ereceği, başlangıç tarihinden aynı takvim yılı sonuna kadar olan dönem ile bu

dönemden sonraki her takvim yılı ve sonraki dönem için ilgili takvim yılı başından tasfiyenin bitiş tarihine kadar olan dönemin bağımsız bir tasfiye dönemi sayılacağı hükme bağlanmıştır.

Anılan maddenin dördüncü fıkrasında ise tasfiye halindeki kurumların vergi matrahının tasfiye karı olduğu, tasfiye karının da tasfiye döneminin sonundaki servet değeri ile tasfiye döneminin başındaki servet değeri arasındaki olumlu fark olduğu, tasfiye karı hesaplanırken, ortaklara veya kurum sahiplerine tasfiye esnasında avans olarak veya diğer şekillerde yapılan her türlü ödemelerin tasfiye sonundaki servet değerine; mevcut sermayeye ilave olarak ortaklar veya sahipleri tarafından yapılan ödemeler ile tasfiye esnasında elde edilen ve vergiden istisna edilmiş olan kazanç ve iratların tasfiye döneminin başındaki servet değerine ekleneceği; beşinci fıkrasında da tasfiye döneminin başındaki ve sonundaki servet değerinin, kurumun tasfiye dönemi başındaki ve sonundaki bilançosunda görülen öz sermayesi olduğu hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanununun 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında ise vergiden muaf olan kurumlara dağıtılan (karın sermayeye eklenmesi kar dağıtımı sayılmaz.) Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kar paylarından, 30 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında da tam mükellef kurumlar tarafından, Türkiye'de bir iş yeri veya daimi temsilci aracılığıyla kar payı elde edenler hariç olmak üzere dar mükellef kurumlara veya kurumlar vergisinden muaf olan dar mükelleflere dağıtılan (Karın sermayeye eklenmesi kar dağıtımı sayılmaz.) ve Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kar payları üzerinden bu Kanunun 15 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca vergi kesintisine tabi tutulanlar hariç olmak üzere vergi kesintisi yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt bendinde ise tam mükellef kurumlar tarafından; tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve bu vergilerden muaf olanlara, dar mükellef gerçek kişilere, dar mükellef kurumlara (Türkiye'de bir işyeri veya daimi temsilci aracılığıyla kar payı elde edenler hariç) gelir ve kurumlar vergisinden muaf olan dar mükelleflere dağıtılan, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kar paylarından birinci fıkrada belirtilenler tarafından tevkifat yapılacağı hükme bağlanmıştır.

22.07.2006 tarih ve 2006/10731 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile vergi kesintisi oranları,

- 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 15 inci maddesinin ikinci fıkrasında yazılı

kar payları üzerinden %15,

- 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 30 uncu madde üçüncü fıkrasında yazılı kar payları üzerinden %15,

Tam mükellef kurumlar tarafından; tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve gelir vergisinden muaf olanlara dağıtılan, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kar paylarından (karın sermayeye eklenmesi kar dağıtımı sayılmaz) %15,

- Tam mükellef kurumlar tarafından; dar mükellef gerçek kişilere ve gelir vergisinden muaf olan dar mükelleflere dağıtılan, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kar paylarından (karın sermayeye eklenmesi kar dağıtımı sayılmaz) %15 olarak belirlenmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalar uyarınca, daha önceki yıllarda şirket sermayesine eklenmiş olan geçmiş yıl karlarının, şirketin sermaye azaltımı yapması veya tasfiye edilmesi sebebiyle ortaklara dağıtılması durumunda, kar dağıtımına bağlı vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.

Öte yandan, daha önce sermayeye eklenmiş olan pasif kalemlere ait enflasyon fark hesaplarının, şirketin sermaye azaltımı yapması veya tasfiye edilmesi sebebiyle ortaklara dağıtılması halinde, işletmeden çekilen tutarların öncelikle kurumlar vergisine tabi tutulması, vergi sonrası dağıtılan kazancın da kar dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulması gerekmektedir. ?? denilmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Grup Müdür V.
 
Üst