fonradar

Ticari Hayattta Ödünç Verilen Emtiaların KDV Açısından Değerlendirilmesi

ferhat

Moderator
Forum Yönetimi
Üyelik
6 Haz 2005
Mesajlar
7,588
Konum
İSTANBUL
TİCARİ HAYATTA ÖDÜNÇ VERİLEN EMTİALARIN KDV AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ



Ticari hayatta kişi ve/veya işletmeler iktisadi hayatlarını idame ettirebilmek için sürekli birbirleriyle ilişki halindedirler. Bu ilişkilerin akide bağlanması, akit ile de hukuki anlam kazandırılması gerekmektedir.

818 Sayılı Borçlar Kanunumuzda kişilere kullandırma bocu amacı güden sözleşmeler yer verilmiştir. Borçlar Kanununda 299-305. maddeler arasında ?ariyet akdi? ve 306-312. maddeler arasında ?karz akdi? 463. madde saklama amacı güden ?vedia ( saklama) akdi?ne yer verilmiştir. Sırasıyla yukarıda ki akidlerin Katma Değer Vergisi Kanunu karşısında ki durumları açıklanmaya çalışılacaktır.



Katma Değer Vergisinde Teslim

Katma Değer Vergisi Kanunun 1.maddesinde Türkiye?de yapılan işlemlerin katma değer vergisine tabi olcağını, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin ( KDV 1/1 mad.) ve diğer faaliyetlerden doğan teslim ve hizmetlerin ( KDV 1/3 mad.) katma değer vergisine tabi olcağı açıkça belirtilmiştir.

Katma Değer Vergisi Kanunun 2. maddesinde teslim şekilleri sayılmıştır.

1. Teslim, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesidir. Bir malın alıcı yada onun adına hareket edenlerin gösterdiği yere veya kişilere tevdii teslim hükmündedir. Şeklinde ifade edilmiştir. Malın alıcıya veya onun adına hareket edenlere gönderilmesi halinde, malın nakliyesinin başlatılması veya nakliyeci veya sürücüye tevdi edilmesi de mal teslimidir.

2. Bir mal üzerindeki tasarruf hakkının iki veya daha fazla kimse tarafından zincirleme akit yapılmak suretiyle, malın bu arada el değiştirmeden doğrudan sonuncu kişiye devredilmesi halinde, arasındaki safhaların her biri ayrı bir teslimdir.

3. Su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri şekillerdeki dağıtımlar da mal teslimidir.

4. (3297 sayılı Kanunun 1?inci maddesiyle değişen bent) Kap ve ambalajlar ile döküntü ve tali maddelerin geri verilmesinin mutat olduğu hallerde teslim, bunlar dışında kalan maddeler itibariyle yapılmış sayılır. Bunların yerine aynı cins ve mahiyette kap ve ambalajlar ile döküntü tali maddelerin geri verilmesinde de aynı hüküm uygulanır.


5. Trampa iki ayrı teslim hükmündedir.

Kanunun ikinci maddesine açıklık getirilmek üzere, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce alıcıya veya alıcı adına hareket edenlere deveredilmesidir. Tasarruf hakkının devir tabirinin mülkiyet hakkının devri anlamında kullanılmaktadır. Bu açıdan bakıldığında ödünç verilen malların tasarruf hakkıda devredilmektedir1.



Ariyet Akid?lerin KDV Açısından Değerlendirilmesi

Ariyet (kullanım ödüncü) sözleşmesi, ariyet (ödünç) verenin ariyet verdiği şeyin kullanılmasını bir karşılık almaksızın belirli bir süreyle ariyet alana bırakmayı, ariyet alanında o şeyi bizzat kullanarak belirlenmiş olan sürenin sonunda ariyet verene geri vermeyi yüklendikleri bir sözleşmedir ( B.K. 299 Mad.).

Yukarıdaki tanımdan da anlaşılacağı gibi ariyet, kullandırma amacını güden sözleşmelerdendir. Aynı zamanda ivazsız bir kullandırma sözleşmesidir. Gerçekten ariyet veren, ariyet konusu olan şeyi kullanma hakkını belli bir süre için ariyet alana devretmekte, fakat ondan bir ivaz, yani bir karşı edim beklememektedir.Ariyet alan, aldığı şeyi kullanarak belirlenen sürenin sonunda ariyet verene aynen geri vermekle yükümlü ise de, bu kullanma karşılığı olarak ona bir bedel ödemek zorunda değildir2.

Konuyu örnek yardımıyla açıklayacak olursak, soğuk içecek imalatı yapan firma satışlarını arttırmak için perakendecilere ariyet akdine bağlı emamet olarak buzdolabı verdiğinde, buzdolabının zilliyetliği perakendeci firmaya geçmekte fakat mülkiyet buzdolabını veren firmaya aittir. Bu nedenle örneğimizde mülkiyet hakkı devredilmediğinden perakendeci firmaya buzdolabı için fatura düzenlenmesine ve KDV hesaplanmasında gerek yoktur3.



Karz Akid?lerin KDV Açısından Değerlendirilmesi

Borçlar Kanunun 306. maddesinde ?karz sözleşmesini? aynen şöyle tanımlamıştır:? Karz bir sözleşmedir ki, onunla ödünç veren bir miktar paranın yahut bir misli çeyin mülkiyetini ödünç alan kimseye nakil ve bu kimse dahi buna karşı miktar ve vasıfta müsavi aynı neviden şeyleri geri vermekte mükellef olur?.

Tanımdan da açıkça görüldüğü gibi , karz sözleşmesine konu olan mülkiyeti ödünç alana geçirilmektedir. Ancak, bu devrin yani ödünç alanın sözleşmenin sonunda , eşit miktarda ve nitelikte bir benzerini iade ile yükümlü olması yani mülkiyetin geçici bir süre ile ödünç alana geçirilmesi, bu sözleşmenin kullanma borcu doğruran bir sözleşme olma niteliğini etkilemez4.

Konuyu örnek yardımıyla açıklayacak olursak, gerçek usulde vergilendirilen Gelir Vergisi mükellefi Bay (A) beyaz eşya alım-satım faaliyetinde bulunmaktadır. Bay (A), 20 Aralık 2004 tarihinde bay B?ye ( aynı faaliyette bulunmakta olup gerçek usulde Gelir Vergisi mükellefidir.) 20 Ocak 2005 tarihinde yerine aynı niteliklere sahip Beko marka televizyon geri verilmek üzere Vestel marka bir adet televizyon vermiştir. Bay (B), 18 Ocak 2005 tarihinde aynı niteliklere sahip Beko marka televizyon vermiştir.

20 Ocak 2005 tarihinde Vestel marka televizyonun, aynı veya benzeri nitelikteki bir televizyon (Beko marka) şeklinde geri verilmek üzere ödünç olarak verilmesi KDV Kanunun 2. maddesi gereğince teslim sayılacağından KDV Kanunun 1/1 maddesine göre KDV?nin konusuna girecek, Bay (A) tarafından KDV hesaplanacak ve (1) no?lu KDV beyannamesi ile beyan edilecektir. Bay (B), karz akdi çerçevesinde almış olduğu Vestel marka televizyona ilişkin faturada gösterilen KDV tutarını indirim konusu yapabilecektir. Diğer taraftan, 18 Ocak 2005 tarihinde Bay (A)?ya vermiş olduğu Beko marka televizyon için fatura düzenleyecek ve KDV hesaplayarak (1) no?lu KDV beyannemesi ile beyan edecektir5.



Vedia Akid?lerin KDV Açısından Değerlendirilmesi

Vedia veya saklama sözleşmesi, bir şeyin saklanması (muhafaza edilmesi) amacını güden sözleşmelerdendir. Bu sözleşmeyle, vedia alan (saklayan) vedia veren (saklatan) tarafından kendisine bırakılan (emanet edilen) şeyi kabul ve onu güvenli (emin) bir yerde saklamayı (muhafaza etmeyi) yüklenir (BK. 463/1 mad.) Bu sözleşmeye emanet sözleşmesi de denilmektedir6.

Görüldüğü gibi burada teslim, mülkiyet devri amacı ile değil, muhafazasını temin amacıyla yapılmaktadır. Bu nedenle vedia akdine dayalı teslimlerde KDV hesaplanmaz. Muhafaza eden taraf bu hizmeti için ticari çerçevede ücret alıyorsa bu ücreti KDV?li fatura ile belgeleyeceği tabiidir7.



SONUÇ

Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı gibi taraflar arasında yapılan akidlere KDV uygulanma ( KDV hesaplama ) alanı farklılık göstermektedir. Burada yapılan akidlerin türü önem kazanmaktadır.



Erkan UZUN

Serbest Muhasebeci Mali Müşavir-Denetçi
 

Benzer konular

Üst