fonradar

Varlık Barışı Başvurusunda Eski-Yeni Ayrımı Adil Değil

ferhat

Moderator
Forum Yönetimi
Üyelik
6 Haz 2005
Mesajlar
7,569
Konum
İSTANBUL
Varlık Barışı başvurusunda eski-yeni

ayrımı adil değil


Varlık Barışı için müracaat süresi devam ediyor. Bilindiği gibi kanun, gerçek ve tüzel kişilere ait olup yurtdışında bulunan para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarını Türkiye'ye çekip ekonomiye kazandırmayı hedefliyor.
Ayrıca yurtdışındaki taşınmazların kayda alınması ile yurtiçinde bulunan ancak işletmelerin özkaynakları içinde yer almayan aynı türden varlıkların sermayeye ilâve edilmesini teşvik ediyor. Böylece işletmelerin sermaye yapılarının güçlendirilmesi sağlanmak isteniyor. Başvuru süresi 2 Mart 2009 tarihinde sona eren Varlık Barışı için hükümet yeterince tanıtım yapılmadığı için yeterli başvurunun yapılmadığını düşünerek hem kapsamı biraz genişletti hem de başvuru süresini 30 Eylül'e kadar uzattı. Yani 30 Eylül'e kadar başvurmak ve bir ay içinde hesaplanan vergiyi ödemek şartı ile eski yıllara ilişkin yapılacak incelemelerde bulunan matrah veya vergi farkından bu kanun kapsamında beyan edilen matrahın mahsup edilmesi ve duruma göre hiç vergi ve cezanın ödenmemesi sağlanmış olacak. Yani mükellefler 2008 yılı öncesi hesapları için bir nevi sigorta yaptırmış olacak. Varlık Barışı kapsamında beyan edilen matrahların daha sonra farklı incelemelerde ortaya çıkacak matrah ve vergi farkından mahsup edilebilmesi bence büyük bir avantaj. Zaman varken bu fırsattan faydalanılmasını tavsiye ediyorum. Bu yüzden daha önce defalarca da yazdığım bu konuyu tekrar ele alma ihtiyacı hissettim. Çünkü kanunda yapılan değişiklik ve ilave maddelerle hem süre uzatılmış hem de kapsam genişletilmiş oldu. Yapılan değişikliklerin en önemlisi, naylon fatura kullanıcılarına da mahsup imkânından faydalanma hakkı verilmesi oldu. Yalnız başvuru zamanına göre mahsup imkânı farklılık arz ediyor. Kanunun ilk halinden faydalanıp 3 Mart 2009 tarihine kadar müracaatta bulunanlar hakkında mahsup uygulaması Gelir, Kurumlar ve Katma Değer Vergisi yönünden tespit edilen matrah farklarıyla sınırlı olacak. Yani, mükelleflerin söz konusu dönemde naylon fatura kullanımı gibi sebeplerle ortaya çıkacak Gelir, Kurumlar ve Katma Değer Vergisi'ne ilişkin vergi farkları, matrah farkına ilişkin mahsup kapsamında değerlendirilmeyecek.

Buna mukabil kanunda yapılan değişiklikten sonra 10 Temmuz-30 Eylül tarihleri arasında müracaat edenlerin beyanda bulundukları matrah, vergi farkının bulunması halinde de mahsup edilebilecek. İndirimi reddedilen Katma Değer Vergisi'ne ilişkin mahsup edilecek matrah tutarı, indirimi reddedilen vergiye esas teşkil eden bedel olarak dikkate alınarak mahsup uygulaması yapılacak.

Mesela, bir faturadaki 10.000 TL'lik bir bedel üzerinden yüzde 8 oranında hesaplanan 800 TL Katma Değer Vergisi indiriminin reddedilmesi durumunda, Katma Değer Vergisi indirimi reddinden dolayı mahsuba konu olacak Katma Değer Vergisi matrahı 10.000 TL olacak. İndirimi reddedilen Katma Değer Vergisi'nin hangi orana karşılık geldiği bilinmiyorsa mahsup uygulamasında dikkate alınacak matrah tutarı yüzde 18 KDV oranı dikkate alınmak suretiyle hesaplanacak.

DEVLETE GÜVENİP DAHA ÖNCE

BAŞVURANLAR CEZALANDIRILMASIN

Örnekte, indirimi reddedilen 800 TL Katma Değer Vergisi'nin hangi orandan kaynaklandığının belirlenememesi durumunda, mahsup imkanından yararlanabilecek matrah farkı (800/0,18=) 4.444,44 TL olacak. Aynı kanuna istinaden yapılan benzer müracaatların farklı avantajlar getirmesi değişiklik esnasında konulan hükümden kaynaklanıyor. Yapılan değişiklikte kanunun önceki haliyle müracaat edenlerin mahsup imkânından eski hükme göre faydalanacakları ifade edilmiş. Getirilen bu ayırım hukuktaki adalet ilkesine aykırıdır. Hukukta aynı durumdaki kişilerin aynı sorumluluk ve avantaj sahibi olmaları beklenir. Kanunun bu hali daha önce devlete güvenip beyanda bulunanların cezalandırılması demektir. Çünkü devlet, daha önce müracaat edenlerin sadece matrah farkı çıkan incelemelerde mahsup imkânından faydalanabileceğini, vergi farkında da mahsup imkânından faydalanmak isteniyorsa yeniden müracaatta bulunulması gerektiğini söylüyor. Aksi halde daha önce beyan edilen, ülkeye getirilen ve vergisi ödenen varlıkların avantajları sınırlı olacak. Bu durumda şimdi müracaat etmeyi düşünenlerin acaba bundan sonra bir değişiklik daha yapılıp farklı avantajlar tanınabilir ve ben bu avantajların kapsamı dışında bırakılabilir miyim düşüncesine kapılmaları oldukça tabiidir. Kanunlarda başarı, süreklilik ve adalet ve diğer ilkelere uyumla sağlanır.

Bu arada yukarıda bahsettiğim mahsup imkânından faydalanmak için başka şartlar da bulunuyor. Bir kere incelemenin 2008 yılı öncesi yıllar için yapılması ve 19 Haziran'dan önce başlamamış olması gerekiyor. Ayrıca beyan edilen varlık tutarı üzerinden yurtiçi varlıklarda yüzde 5, yurtdışı varlıklarda yüzde 2 oranında vergi ödenmesi gerekiyor. Tahakkuk eden verginin beyan tarihini takip eden ayın sonuna kadar ödenmemesi halinde mükellef mahsup imkânından faydalanamaz. Buna karşılık tarh edilen verginin ödenmesine ilişkin takip ve tahsil işlemi devam edecek.

Öte yandan mahsup imkânının 2004, 2005, 2006 ve 2007 yıllarına ait Gelir, Kurumlar ve Katma Değer vergileri için bulunduğunu hatırlatmakta fayda var. Yani yapılan incelemelerde ÖTV, MTV, harç, Özel İletişim Vergisi gibi vergilerden fark çıkması halinde mahsup imkânından faydalanılamaz. Haksız iadeden kaynaklanan vergiler KDV, Gelir ve Kurumlar Vergisi de olsa mahsup imkânından faydalanılamaz. Usulsüzlük veya özel usulsüzlük cezaları da mahsup uygulaması kapsamında değerlendirilmez. Ama incelemede KDV, Gelir ve Kurumlar Vergisi farkı bulunursa ve mahsup sonrasında ödenecek vergi çıkmazsa vergi ziyaı cezası da ödenmeyecek.

Ahmet Yavuz
 

Benzer konular

Üst