Ynt: Yeterlilik Sınavları neden test usulü olmuyor?
eğitimde ezbercilikle ilgi bir yazıyı buraya koyuyorum.böylece yazıda yer aldığı gibi ezberemi ,ezberciliğemi karşılar daha düzgün ortaya koyarlar diye düşünüyorum.
Ezbercilik:
Eskiden beri sayisiz kisi ve köse yazari tarafindan koro halinde dillendirilen bir masal var. Bu masala göre, Türkiye?deki egitim ezbercidir ve bu temel egitim sorunudur! Türkiye?deki temel sorunu ezbercilik olarak yansitmanin tipik bir ezberci davranis olmasindan hareketle ezberciligin Türkiye?de temel bir sorun oldugu söyleyebiliriz belki; lâkin bu sorunun egitimsel oldugu noktasinda kuskuluyum. Bununla beraber, ezbercilige karsi çikan ezberciler, ezber ile ezberciligi ayristir(a)miyor. Dahasi, ezber ile ezberciligin birbiriyle karistirilmasi sonucu, ezbercilik karsitligi adina ezberin faydasi iskalanmaktadir. Ezbere cephe alan ezberciler, bir çarpim tablosunu ezberle(t)me ile telefon rehberindeki bütün numaralari ezberle(t)me arasindaki farki göremiyorlar. Oysa, ezber ilimdir yeter ki ezber edecegimiz seylerin seçimini akillica yapabilecegimizden emin olalim. Ezberin, itiraz etmeksizin veya akil yürütmeksizin bir seyi körü körüne kabul etme ile zorunlu olarak hiçbir alakasi yoktur. Sonuçta "Ezberleme! Akil yürüt!" gibi sözler akil yürütme ve ezberi karsi karsiya yerlestiren çarpik bir anlayisin ürünüdür. Bunlar karsi karsiya getirilecek seyler degil omuz omuza verecek seylerdir; çünkü belirli kabullerin bellenimi/ezberi olmaksizin akil yürütme ve çikarsama (deduction) imkansizdir! Bu hususa delil isteyen Amerikan egitim sisteminin ürünü üniversite ögrencilerine ders vermek zorunda kalan hoca veya asistanlarin yakinmalarina kulak versin.
Isçi-Havuz problemleri
ile problemi olanlar:
Basindan okudugumuz kadariyla (Radikal, 31/07/2004), Ortadogu Teknik, Bilkent, Karadeniz Teknik, Ankara ve Gazi üniversitelerinden 53 ögretim üyesi birlikte yeni bir müfredat hazirlamis. Yapilan degisiklikler arasinda alti çizilen hususlar arasindan biri isçi ve havuz problemlerini müfredattan çikarmak, öteki ise Baris Manço''nun bir iki sarkisini müfredata dahil etmek vb. Aslinda, MEB''de ögretmenlik görevinde bulunmus veya "içerden" bir sese kulan veren herkes bilir ki: Pratikte zaten her ögretmen bireysel olarak bu degisikliklerden çok daha fazlasini yapma tasarrufuna sahiptir! Isin üzücü tarafi sudur ki, müfredat pratikte zaten rafa kaldirilmistir. Örnegin, ikinci kademenin (ortaokul) birinci sinifindaki bir ögrencinin matematikten yil boyunca 1 almasina ragmen ikinci sinifa ?zorla? geçirildigini düsünün. Yine ayni ögrencinin bütün yazililardan 1 aldigini ve yine ?zorla? üçüncü sinifa geçirildigini düsünün. Sonra siz bu ögrenciye matematik anlatmaya çalisin! Soralim o zaman, sinifta kalmanin ve hiçbir yaptirimin olmadigi bir sistemin kendisini elestirmek dururken (daha dogrusu, böyle bir sistemde bir yanda bütün bir müfredat fiilî olarak elden kayarken), isçi-havuz problemleri ile ugrasmanin anlami nedir? Onca aslî sorun dururken önemsiz sorunlarla vakit kaybetmenin hiç bir anlami yoktur.
Önce Süslü Kelimeleri Terk Edelim!
Günümüzde yasanan egilime bakilirsa, Amerika?dan egitimbilimsel kuramlari ithal etme hayli bir süre daha devam edecege benzer. Öyle saniyorum ki, kuram ithal edenler -farkinda olarak veya olmayarak- ithal ettikleri ülkelerdeki okullarin baglamini -daha dogrusu- o okullarin bütün sorunlarini da ülkemize tasimaktadirlar. Ithal ikameci projelerin toplumun hiçbir düzleminde çözüm sunmadigini yakin dönem Batililasma tarihimizden gayet iyi bilmekteyiz. Bize uygun bir pedagoji insa etmek istiyorsak, bunun "ögretmen-merkezli" egitimi olumsuzlamakla hiçbir isinin olmadigini bilmeliyiz. Bunun yaninda "ögretim-merkezli", "ögrenci-merkezli", "ezberci olmayan egitim" gibi cicili sözlere ihtiyacimiz olmadigi gibi bunlara hiçbir ciddi sorunun çözülmedigi de açiktir.