fonradar

Yıllık İzin İçerisinde Trafik Kazası

Üyelik
5 Eyl 2005
Mesajlar
30
Arkadaşlar merhaba,

Çalışanlarımızdan bir tanesi yıllık izninin bitimine bir gün kala kendi kullandığı şirketimize ait olmayan bir motosiklet ile kaza yapıyor kolunu kırıyor. İşveren olarak ne yapmam gerekir? :roll:
 
Merhaba,
Yapmanız gereken bir işlem yok. Normal olarak vizite kağıdı düzenlemeniz gerekiyor. Ama izninin bitimine 1 gün kala kaza geçirdiği için kalan 1 gün yıllık izin süresini iş göremezlik süresinin bitiminde kullandırmanız gerekli.
 
506 SAYILI YASA KAPSAMINDA İŞ KAZASI SAYILAN HAL VE DURUMLAR

Tamer Bey Sorunuzun cevabını vermiş bende bu gibi durumların yargıtay kararları ışığında değerlendirildiği bir yazıyı bilgi babında vermek istiyorum, yeni konu açmayayım bu konuda ......

I- GİRİŞ
İnşaat, metal ve tekstil sektörleri başta olmak üzere her yıl artan bir biçimde pek çok işkolu ve sektörde, maluliyet ve ölümle sonuçlanan iş kazaları meydana gelmektedir. 506 sayılı Yasada mesleki bir risk türü olarak düzenlenen iş kazası sigorta kolu içinde, hangi hal ve durumların iş kazası olarak kabul edileceği belirlenmiştir. Ancak, ne var ki çalışma yaşamının dinamik yapısı, çalışma ilişkilerindeki sürekli değişen ve gelişen çalışma biçimleri yasal mevzuatın statik yönünün önüne geçebilmektedir. İdari aşamada sonuç alınamayarak yargıya intikal ettirilen pek çok iş kazası iddiası, Yargıtay tarafından 506 sayılı Yasa hükümlerinin yanı sıra hukukun tüm normlarına atıf yapılarak, daha geniş yorum ve sosyal mütalalara dayanılarak sonuçlandırılmaktadır.
Bir olayın (vakanın) iş kazası olarak kabulü, kazaya uğrayan için olduğu kadar hak sahipleri için de, sağladığı sürekli iş göremezlik geliri, geçici iş göremezlik ödeneği, sağlık yardımı, protez araç ve gereçlerinin sağlanması, cenaze masrafı karşılığı verilmesi açılarından bir sosyal güvence ve destek ağı oluşturmaktadır.
II- İŞ KAZASI SAYILAN HAL VE DURUMLAR
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 11’inci maddesi A bendinde beş fıkra halinde sayılan ve iş kazasında uygun illiyet bağının varlığına adi karine teşkil eden hal ve durumlar (soyut kanuni tipler) Yargı kararı örnekleri ışığında ayrı ayrı değerlendirilmiştir.
A) Sigortalının İşyerinde Bulunduğu Sırada Kazaya Uğraması:
506 sayılı Yasanın 11’inci maddesi A bendi (a) fıkrasında, “sigortalının işyerinde bulunduğu sırada” uğradığı kaza, iş kazası olarak belirtilmiştir. Öngörülen bu düzenleme ile, sigortalıya geniş bir koruma sağlanarak uğranılan kazaların büyük bir bölümünün iş kazası sayıldığı ve sigortalının üretimde bulunmadığı, bir hizmet görmediği zamanlarda dahi, sosyal güvenlik hukuku açısından sigortalıyı koruduğu sonucuna varılmaktadır. (1)
Sosyal Sigortalar Kanununun 11/A-a maddesinde yer alan “işyeri”nin kapsamının belirlenmesinde, aynı kanunun 5’inci maddesi ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 4’üncü maddesi (h) fıkrası hükmü esas alınmaktadır.
506 sayılı Yasanın “İşyerinin Tarifi” başlıklı 5’inci maddesinde; “Bu Kanunun uygulanmasında, 2’nci maddede belirtilen sigortalıların işlerini yaptıkları yerler “işyeri”dir. İşin niteliği ve yürütümü bakımından işyerine bağlı bulunan yerlerle dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden veya meslek eğitimi yerleri, avlu ve büro gibi diğer eklentiler ve araçlar da “işyeri”nden sayılır” hükmüne yer verilmiştir.
Bu itibarla;
İşyerini, asıl işyeri, işyerine bağlı yerler, işyerinin eklentileri ve araçlar olmak üzere dört grupta değerlendirmek mümkündür.
a) Asıl İşyeri: Asıl işyeri, bir işverenin, temel amacına uygun olarak mal ve hizmet üretmek için sigortalıları çalıştırdığı yerdir. O halde, 506 sayılı Yasa bakımından bir işyerinin varlığı için, sigortalı çalıştırmak zorunludur. Sigortalı çalıştırılmayan bir yerin 506 sayılı Yasa açısından işyeri olarak kabulü mümkün değildir.
Bir faaliyet alanının 506 sayılı Yasa açısından işyeri sayılabilmesi için, amacın mutlaka ekonomik olması gerekmeyip; kültürel, sosyal veya dinsel hizmetlerle de ilgili olması mümkündür. (2)
b) İşyerine Bağlı Yerler: İşyeri sınırları dışında olmakla birlikte, işin niteliği ve yürütümü bakımından asıl işyerine bağlı yerler de, işyerinden sayılmaktadır. (506 SK. m. 5/2) Bu kapsamda bir yerin “işyerine bağlı yer” sayılması için, işyerinin ayrı bölümleri ile işyeri arasında iktisadi bağlılık (işin niteliği gereği kavramını karşılamakta) ve hukuki bağlılık-aynı kişiye ait olması- (işin yürütümünü karşılamakta) unsurlarının bulunması gerekir.
Yargıtay kararlarında işyerine bağlı yerlerde meydana gelen kaza olayı iş kazası olarak kabul edilmiştir; orman deposu dışında, tomrukların teslim edildiği yol kavşağı, işin niteliği ve yürütümü bakımından işyerine bağlı bulunan yer olarak kabul edilmiş; (3) fırın işyeri ile fırın mamullerinin satıldığı büfenin bir bütün oluşturması sebebiyle, bu yerlerin tek işyeri sayılacağı (4) hükmüne varılmıştır.
c) İşyerinin Eklentileri: 506 sayılı Kanunun 5’inci maddesi ikinci fıkrasında; “… dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden veya meslek eğitimi yerleri, avlu ve büro gibi …” işyerine fiziksel olarak bağlı yerler, işyerinin eklentileri olarak sayılmıştır. (5)
SSK.’nun m. 5/2 deki “gibi” sözcüğünden anlaşılan, işyerinden sayılan eklentilerin (yerlerin) yasada sınırlayıcı ve kısıtlayıcı değil, tersine örnek verici olarak belirtilmiş olduğudur. (6) Böylece, işyeri veya işin görülmesi ile az çok bağlantılı olan (müştemilatı sayılan) otopark, garaj gibi yerler, işyerine ait kreş (7) ile mutfak da “işyeri eklentisi” kavramına dahil edilebilecektir.
d) Araçlar: 506 sayılı Yasanın 5’inci maddesi ikinci fıkrasında “araçlar” da işyerinden sayılmış, ancak işyerinden sayılan araçların nelerden oluştuğu hakkında bir açıklık getirilmemiştir. İşyerinde görülen işlere hizmet eden, işyerine bağlı yerler ve eklentiler dışında kalan, sabit veya hareketli her türlü alet, taşıt aracı ve makine, araç kavramına dahildir.
Aracın işverene ait olması zorunlu değildir. Kiralanması veya ariyet olarak alınması ve o işyerinde görülen işlere tahsis edilmiş olması SSK. md. 5/2 fıkra kapsamına girmesi için yeterlidir.
Aracın gaz, benzin, elektrik, hayvan veya insan gücüyle hareket etmesinin, 506 sayılı Yasa açısından bir önemi yoktur. El arabası, kamyon, buldozer, ambulans, otobüs ve hatta at arabası da araç niteliğini taşıyacaktır. Diğer yandan, aracın “işyeri sınırları” içinde bulunması da şart değildir. Ancak, Yargıtay kararlarında, yol, köprü, kanalizasyon yapımında kullanılan ve işyeri sınırları dışında olan buldozer ve sigortalıları taşıyan otobüs gibi araçların “işin niteliği ve yürütümü bakımından işyerine bağlı bulunması” gerektiği belirtilmiştir. (8)
“Sigortalının İşyerinde Bulunduğu Sırada” Kapsamında Özellik Arz Eden Durumlar:
i) Grev ve Lokavt Durumu: Grev esnasında, sigortalı işyerinde bulunsa dahi, görülen iş ile kaza arasında uygun illiyet ilişkisi bulunmamaktadır. Grev sırasında meydana gelen kazada, sigortalının işverenin otoritesi altında bulunduğundan söz edilemeyecek ve olay iş kazası olarak nitelendirilemeyecektir. Kaldı ki, grev ve lokavt halinde, hizmet akdi askıda bulunmaktadır.
ii) Ücretsiz/Ücretli İzin Durumu: Sigortalının ücretli izinde iken arkadaşlarını ziyaret amacıyla geldiği işyerinde uğradığı kazayı, sigortalının izin süresince işyeriyle olan hukuki ilişkisinin devam etmesi ve aradaki hizmet ilişkisinden ötürü sigortalılık niteliğinin yitirilmemesi sebebiyle, iş kazası olarak kabul eden öğreti sahipleri bulunmaktadır. (9) Yine, işverenin çağrısı üzerine veya ücretini almak için işyerine gelen sigortalının uğradığı kaza, iş kazası olarak nitelendirilmektedir.
Asıl olan, sigortalının işyerinde bulunma sebebidir. Çalışanın kaza sırasında işyerinde bulunma sebebi, görmekte olduğu işten kaynaklanıyorsa, o kazayı iş kazası olarak saymak yerinde olacaktır. Bu yönü, “..izinli iken işyerine gelip bazı ödemeleri almak isteyen sigortalının vakit geçirmek için civardaki plajdan topladığı midyeleri, işyerinin çeşmesinde yıkarken, elektrik çarpması sonucu ölmesi olayını..” Yargıtay’ın iş kazası saymaması kararı teyit etmektedir. (10) Ücretsiz izin durumunda sigortalının hizmet akdi sona ermemiştir, ancak akit askıdadır.
iii) Maden, Karayolları, Demiryolları Gibi İşyerine Bağlı Yerler/Eklentilerin Geniş Alana Yayılmış Olması Durumu: Maden işletmeleri, Karayolları, Devlet Su İşleri ve Demiryolları işletmelerinde, işyerinden sayılan “işyerine bağlı yerlerle” “işyerinin eklentileri”nin oldukça geniş alanlara yayılmış olduğu görülmektedir.
Belirtilen bu tür işletmelerde, işyerinde çalışan sigortalıların uğradıkları kazalarda, uygun illiyet bağının aranması yerinde ve gerekli olacaktır. Bu gibi işyerlerindeki sigortalıların asıl işlerini gördükleri yerden oldukça uzak alanlarda ve yürütmekte oldukları iş ile bir ilgisi bulunmayan sebeplerden dolayı kazaya uğramaları halinde, olayın salt işyeri sınırları içinde meydana gelmesinden ötürü iş kazası olarak nitelendirilmesi yerinde olmayacaktır. Bu hallerde 506 sayılı Kanunun madde 11/A-b fıkrası hükmü yönünden de olayın değerlendirilmesi gerekmektedir.
iv) İşyeri İçinde Lojman Bulunması Durumu: Lojman işin görüldüğü yerle birlikte aynı binada bulunsa dahi, SSK. md. 5 tanımı çerçevesinde, işyeri sayılmamıştır. (11) SSK md. 5’de lojmanın sayılmaması, işyeri sayılan yerlerin belirlenmesinde tamamen işin görülmesiyle ilgili unsurların aranması ve işçilere sosyal olarak sağlanan lojmanın özel meskenlerden farklı nitelikte bulunmaması sebebinden kaynaklanmaktadır. (12)
B) Sigortalının İşveren Tarafından Yürütülen İş Dolayısıyla Kazaya Uğraması:
506 sayılı Yasanın 11’inci maddesi A bendi (b) fıkrasında yer alan “sigortalının işveren tarafından yürütülen iş” ifadesinden, sigortalının işvereni tarafından işyeri dışına görevle gönderilmesi veya işinin gereği olarak sık sık işyeri dışına çıkması ve işini işverenin emir ve talimatı (otoritesi) altında yerine getirmesi, anlaşılmaktadır. Zira, bu yönde verilmiş Yargıtay’ın kimi kararlarında; sigortalının işyeri dışında hizmet sözleşmesinden doğan hizmet borcunu yerine getirirken yaralanması olayını, (13) işyerindeki makinenin bozulan bir parçasını değiştirmek üzere, işveren tarafından şehre gönderilen sigortalının işyerine dönüşü sırasında yolda uğradığı kazayı, (14) iş kazası olarak nitelendirdiği görülmektedir.
Sigortalının yürüttüğü işin, işyeri dışında “geçici” veya “sürekli” bir çalışmaya ilişkin olması mümkündür. Sigortalı işveren tarafından günü birlik görevle işyeri dışına, hatta başka bir şehre gönderilebileceği gibi; uzunca bir süre işyeri dışına, başka bir şehre hatta yurtdışına gönderilmiş olabilir. İşverenin verdiği harcırahla göreve giderken geçirilen bir trafik kazası sonucu sigortalının ölmesi olayını; (15) işçileri işyerine götürürken trafik kazası sonucu aracın şoförünün ölmesi olayını, (16) Yargıtay, Sosyal Sigortalar Kanununun 11/A-b fıkrası kapsamında birer iş kazası olarak nitelendirmiştir.
Hayatın olağan (doğal) akışı uyarınca, yürütülmekte olan iş sırasında sigortalının işverenin otoritesi altında bulunduğunun kabul edilmesi gerekmektedir. Sosyal Sigortalar Kanununun 11’inci maddesi A bendi (b) fıkrasına göre bir iş kazasının varlığının kabul edilmesinde, sigortalının işvereni için yürüttüğü işten dolayı bir faaliyette bulunup bulunmadığı hususunun araştırılması ve bunun için de “günlük normal yaşantının” dikkate alınması gerekmektedir. Bu kapsamda, işverenin denize düşen malını kurtarmak üzere denize atlayan ve boğulan sigortalının ölümü olayı; (17) sigortalının bekçisi olduğu evi kontrole giderken yolda geçirdiği trafik kazası sonucu ölmesi olayı; (18) belediye otobüs şoförü olan sigortalının, aniden önüne çıkan bir çocuğu ezmemek için manevra yaptıktan sonra, inerek çocuğu kovalamak isterken geçirdiği kalp krizi sonucu ölmesi olayı, (19) iş kazası sayılmıştır. Ancak işverenin talimatı dışına çıkarak, istenilen yere gideceğine bir kahvehaneye gitmesi ve orada herhangi bir sebeple kazaya uğraması hali iş kazası olarak kabul edilmemiştir. (20)
C) Sigortalının İşveren Tarafından Görev İle Başka Bir Yere Gönderilmesi Yüzünden Asıl İşini Yapmaksızın Geçen Zamanlarda Kazaya Uğraması:
Sigortalının işveren tarafından görevle başka bir yere gönderilmesi halinde, asıl işini yapmaksızın geçen zaman zarfında uğradığı tüm kazalar, 506 sayılı Yasanın 11’inci maddesi A bendi (c ) fıkrası kapsamında, iş kazası olarak kabul edilmektedir. Anılan fıkrada; “sigortalının asıl işini yapmaksızın geçen zaman” ibaresine yer verilmiş, ancak bu zamanın nasıl kullanılması-değerlendirilmesi gerektiği hususunda bir açıklamaya yer verilmemiştir.
Bu kapsamda, “sigortalının asıl işi” ile “çalışmaksızın geçen zaman” kavramlarının irdelenmesi gerekmektedir. Yargıtay’ın bu konuda vermiş olduğu bir kararında; “….sigortalı işçinin işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla işyerinden uzaklaştığında, boş zamanlarını kahve, eğlence yerlerine giderek değerlendirmesi mümkündür. Bunun gibi, akşam yemeğini de sahildeki bir lokantada yemesi doğal hakkıdır. Bu yönden, sigortalı görevle ayrıldığı işyerinden aynı işyerine dönünceye kadar, normal bir yaşantı içinde kalmak kaydıyla, boş zamanlar da dahil olmak üzere tüm risklere karşı sigortalı saymak, sosyal sigortalar hukukunun temel ilkelerine uygun düşer ..” (21) yaklaşımı ile boş zamanın nasıl değerlendirilmesi gerektiğine ışık tutmaktadır. Yine, görevle başka yere gönderilen sigortalının bir parkta arkadaşlarıyla birlikte otururken, yanlarında patlayan bir bomba sonucunda ölmesi olayı, 506 sayılı Yasanın 11/A-c maddesi lafzına ve ruhuna uygun olarak iş kazası sayılmıştır. (22)
Sigortalı, işveren tarafından SSK.’nun 7’nci maddesi uyarınca yabancı bir ülkeye gönderilmiş olabileceği gibi, sigortalı aynı ilde veya başka bir ilde de görevlendirilmiş olabilir. Belirtilen bu durumlarda, sigortalı işverenin otoritesi altındadır. Bu yön; görevli olarak başka bir ile giderken bindiği uçağın düşmesi sonucu sigortalının ölmesi olayının; (23) işveren tarafından görevli olarak başka yere gönderilen sigortalının yol üzerindeki bir parkta arkadaşlarıyla otururken patlayan bir bomba sonucu ölmesi olayının; (24) şirket yönetim kurulu tarafından görev ile yurtdışına gönderilen sigortalının dönüşü sırasında, aynı işverenin bir başka işçisinin kullandığı aracın yaptığı kaza sonucu ölmesi olayının, (25) Yargıtay tarafından iş kazası olarak kabul edilmesi ile belirginleşmektedir.
Diğer yandan, SSK. md. 11/A-c’nin uygulanmasında; görülen iş ile kaza arasında bir illiyet ilişkisinin bulunması halinde, sigortalının işyerinden görevle ayrılışı ve tekrar işyerine dönüşü sırasındaki kazalar, iş kazası olarak nitelendirilmektedir.
D) Emzikli Kadın Sigortalının Çocuğuna Süt Vermek İçin Ayrılan Zamanlarda Kazaya Uğraması:
Gebe veya Emzikli Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Tüzük (26) uyarınca, emzikli kadın işçilere, emzirme odaları ve çocuk bakım yurtlarındaki (kreşlerde) bir yaşından küçük çocukları için 1475 sayılı İş K. md. 64 (4857 SK. da 68’inci madde olarak düzenlenmiştir) gereğince verilen ara dinlenmesinden önce ve sonra olmak üzere, uygun saatlerde ve her biri kırk beşer dakikalık sürelerden oluşan iki ayrı süt izni verilmektedir.
Emzirme odaları ve kreş bulunan işyerlerinde, kreş ve emzirme odaları SSK. ’nun 5’inci maddesi ikinci fıkrasında belirtilen “işyerinin eklentileri” kapsamında olduğundan, emzikli kadın sigortalıların emzirme odalarında veya kreşlerde bulundukları sırada uğradıkları kaza 506 SK.’nun madde 11/A-a hükmü gereği iş kazası sayılmaktadır. Ancak, işyerlerinde emzirme odaları ile kreş bulunmaması durumunda, kadın sigortalının emzirme süresi içinde özel kreşte veya evinde bulunan çocuğunu emzirmek için geçen sürede uğradığı kaza 506 SK.’nun 11/A-d kapsamında iş kazası sayılmaktadır. Bu kapsamda, kadın sigortalının verilen emzirme iznini kullanmak için, izin süresi içinde işyerine gelmek üzere yolun karşısına geçerken araç çarpması sonucu ölmesi olayı; (27) işin bitiminden sonra çocuğunu almak üzere işyerine ait kreşe gitmekte olan sigortalı anaya motorlu araç çarpması ve onu yaralaması olayı (28) iş kazası olarak kabul edilmiştir.
E) Sigortalının, İşverence Sağlanan Bir Taşıtla İşin Yapıldığı Yere Toplu Olarak Götürülüp Getirilmesi Sırasında Kazaya Uğraması:
Sosyal Sigortalar Kanununun 11’inci maddesi A bendi (e) fıkrasına göre; sigortalıların işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak götürülüp getirilmesi sırasında bedence ve ruhça arızaya uğramasına yol açan olay iş kazasıdır. Belirtilen kapsamda bir kazanın iş kazası sayılabilmesi için; taşıtın işverence sağlanması, sigortalıların topluca taşınması ve sigortalıların taşıma sırasında kazaya uğramış olması gerekmektedir. (29)
506 sayılı Yasanın 11’inci maddesi A-e fıkrasının uygulanabilmesi, öncelikle, işveren tarafından sağlanan bir taşıtın mevcut olmasını gerektirmektedir. Sigortalıların taşınmasında kullanılacak olan taşıtın mülkiyeti işverene ait olabileceği gibi, üçüncü şahıslarla yapılmış kira sözleşmesi ile kiralanmış veya ariyet alınmış olması da mümkündür. İkinci önemli husus, işveren tarafından sağlanan taşıtın toplu taşım için tahsis edilmiş olmasıdır. Sigortalıların topluca taşınması koşulu, işyerinde çalışan sigortalıların tamamının aynı zamanda taşınması zorunluluğunu içermemekte olup, birden fazla, en az iki sigortalının taşınması bu koşulun oluşması için yeterlidir. (30)
İşveren, sigortalıların toplu olarak işyerine götürülüp getirilmeleri işini iş sözleşmeleri ve/veya toplu iş sözleşmeleri ile üstlenmiş olabilir. İşin niteliğinden doğan taşımaların yanı sıra, sosyal yardım amacı ile sigortalılar işverence taşınabilmektedir. Sosyal yardım amacını taşıyan götürüp getirmeler sırasında meydana gelen kazalar da iş kazası sayılmaktadır. “İşyerine gitmek için işverence sosyal yardım amacıyla temin edilen araca binerek işyerine gitmekte olan işçinin, karşıdan gelen başka bir aracın kusurlu çarpması sonucu ölümüyle sonuçlanan olayın”, 506 sayılı SSK.’nun 11’inci maddesine göre bir iş kazası olarak nitelendirilmesi gerekeceği Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararıyla da belirtilmiştir. (31)
Taşımanın, sigortalıların ikametgahları ile işyeri arasında yapılması, SSK. md. 11/A-e açısından bir koşul oluşturmaktadır. Bu itibarla, sünnet düğününe, tatil köyüne veya bir kır gezisine tahsis edilen araçla sigortalıların taşınması sırasında meydana gelecek bir kazanın iş kazası olarak kabulü mümkün değildir. (32)
Toplu taşımanın, sigortalıyı koruma açısından, ne zaman başlayıp ne zaman son bulmuş sayılacağı, sigortalının taşınması sürecinde aracın içinde bulunduğu sırada mı korumadan yararlanacağı , taşıt dışındaki risklere karşı da koruma kapsamında olup olmadığı tartışmalı konular arasında bulunmaktadır. Bu bakımdan, belirleyici olan, toplu taşıma kavramının sigortalının evinden işine gitmek üzere çıktığı andan işyeri sınırları içine girinceye kadar işveren otoritesi altında olduğunun, yani işveren otoritesinin sigortalının ikametgahı ile işyeri arasında bulunduğunun kabulü olacaktır. Bu kapsamda, kamyonla işçilerin bir işyerinden diğerine götürülmeleri sırasında, aracın çamurluğunda oturmakta olan sigortalının rüzgardan uçan şapkasını almak üzere aşağıya atlaması sonucu ölmesi olayının; (33) sigortalının taşıta binerken veya inerken elini kapıya sıkıştırması olayının; (34) sigortalının işveren tarafından belirlenen yerde servis aracına binmek üzereyken uğradığı kaza olayının; (35) işverence sağlanan taşıtla işin yapılacağı karayoluna çalışmak üzere götürülen ve araçtan indikten sonra yoldan geçen bir aracın çarpması sonucu sigortalının ölümü olayının (36) iş kazası sayıldığı Yargıtay kararlarıyla anlaşılmaktadır.
III- SONUÇ
506 sayılı Yasa kapsamına alınan yedi ayrı sosyal sigorta kolu (iş kazası, meslek hastalığı, hastalık, analık, malullük, yaşlılık ve ölüm) ile işsizlik sigorta kolu içinde en yüksek riski içeren, iş kazaları sigorta koludur. Bu husus, her yıl Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Sosyal Sigortalar Kurumunun yayınladığı istatistiki verilerde de öne çıkmaktadır. 506 sayılı Yasanın 11’inci maddesi (A) bendi ile iş kazası sayılan hal ve durumlar sayılı ve sınırlı bir biçimde belirlenmiştir. Ancak, Yasanın soyut kanuni tipine uymayan, uygun illiyet bağı bulunmadığı düşünülen ya da denetim elemanlarınca yürütülen soruşturmalarda anılan madde kapsamı dışında bulunan kimi iş kazası iddialarının Yargıtay’a taşınması sonucu kabul edildiği görülmektedir. O bakımdan, 506 sayılı Yasanın 11/A maddesinde tanımlanan iş kazası sayılan hal ve durumların değerlendirilmesinde Yargıtay kararlarının göz ardı edilmemesi gerekmektedir.
 
Üst