fonradar

Yönetim Kurulunda Olmayan Şirket Ortağına Maaş

stajer611

Katkı Sunan Üye
Üyelik
24 Ağu 2012
Mesajlar
261
Konum
ANKARA
Merhaba, bir şirkette asgari ücret üzerinden çalışan bir sigortalı şirkete ortak oluyor. Bağkur kapsamına geçiyor. Bu kişi yönetim kurulunda da değil şirkette aynı şekilde çalışmaya devam ediyor. Şirkete hizmet ediyor. Bu kişiye şirket asgari ücret üzerinden maaş verebilir mi. Verilen maaş örtülü sermaye ve kar dağıtımına Tabi olur mu.

Bunun için neler yapılması gerekir. Teşekkürler.
 
Merhaba, bir şirkette asgari ücret üzerinden çalışan bir sigortalı şirkete ortak oluyor. Bağkur kapsamına geçiyor. Bu kişi yönetim kurulunda da değil şirkette aynı şekilde çalışmaya devam ediyor. Şirkete hizmet ediyor. Bu kişiye şirket asgari ücret üzerinden maaş verebilir mi. Verilen maaş örtülü sermaye ve kar dağıtımına Tabi olur mu.

Bunun için neler yapılması gerekir. Teşekkürler.
yanlis yapmissiniz keske sigortali kalsaydi. Bag kura dilekce verseydiniz kisinin sigortadan arasi eksik gunu olmadiktan sonra sikinti olmazdi

neyse;sirketin herhangi bir yönetim ve temsil organında görev almayan, şirkette sembolik bir paya sahip bulunan ve şirketin karar alma mekanizmalarına etki edecek pay sahipliği bulunmayan şirket ortağının şirketteki sosyolojik ve ekonomik konumu dikkate alınarak her olayın özelliğine göre ticari amaçla kazanç sağlamanın mı yoksa bağımlı ve ücretli çalışmanın mı baskın olduğunun belirlenerek şirket ortağının İş Hukukundan kaynaklanan hakları noktasında değerlendirme yapılmalıdır

Yönetim kurulunda yer alan veya müdür olan ortak açısından:

Hem anonim hem de limited şirketlerde kişi-organ sıfatını taşıyacak şekilde yönetim/müdürler kurulunda görev alacak kişiler, üçüncü kişilerden görevlendirilebileceği gibi ortaklar arasından da seçilebilir. Hatta şirketin ortağı aynı zamanda şirkette çalışabilir. Bu durumda genel müdüre ilişkin açıklamalar şirket ortağı için de geçerlidir. Yani bir şirketin ortağı olmak aynı zamanda şirkette iş sözleşmesi ile çalışılamayacağı anlamına gelmemekte ortak eğer kişi-organ sıfatını taşıyan bir görevde ise işçi ve işveren sıfatının birleştiğinden bahsedilebilecektir.

“Esas sözleşmede aksi kararlaştırılmamış olmadıkça, ortaklar hep birlikte müdür sıfatıya ortaklık işlerini idare ve temsile yetkilidir. Bu durumda limited şirketin ortak müdürleri organ olmaları nedeniyle yönetim hakkı, emir ve talimat yetkisini kullanabilir. İşçiye özgü şahsi bağımlılık unsuru ortak müdürlerde görünmez, Şirketi doğrudan doğruya işveren olarak temsil ederler. Bu nedenlerle ortak müdürlerin konumunu iş yasası kapsamında değerlendirme olanağı yoktur.”

“Davacı limited şirketin icra işlerini yapmak ve ortaklığı temsil etmek üzere atanmış ortak müdür olup, organ niteliğinde olması nedeniyle, yönetim hakkı, emir ve talimat yetkisine haizdir. İşçiye özgü şahsi bağımlılık unsuru ortak müdürlerde görülmez, şirketi doğrudan doğruya işveren olarak temsil ederler. Bu nedenlerle ortak müdürlerin konumu İş Kanunu kapsamında değerlendirilmez. Davacının sonradan müdürlük sıfatı sona ermiş ise de, ortaklık payının sembolik olmayıp ortaklığın kararlarını etkileyecek oranda olması karşısında, müdürlüğün sona ermesi ile ortağın işçi statüsünü kazandığını kabul etme olanağı yoktur. Ayrıca taraflar arasındaki sözleşme davacının ortak müdür olduğu dönemde imzalanmış olmakla, Müdürlük döneminde genel kurallara göre değerlendirme. Müdürlüğü sona erdikten sonra İş Yasası kapsamında değerlendirme yapılarak aynı sözleşmeyi bölme olanağı da yoktur.
[10]

2. Yönetim kurulunda yer almayan veya müdür olmayan ortak açısından:

Şirket ortağı olarak şirkette aynı zamanda iş sözleşmesi ile çalışmanın yalnızca kişi-organ sıfatına sahip olmak kriteri ile değerlendirilmesi yeterli değildir. Özellikle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun şirket ortağının kural olarak kendi adına şirkette bağımsız çalışan biri olarak kabul edilmesi yönündeki kararları göz önüne alındığında şirket ortakları için şirketin kişi-organ sıfatına sahip olmanın yanında ek kriterler ile değerlendirme yapılmasını gerektirmektedir:

“Bir limited şirket ortağı kural olarak kendi adına bağımsız çalışan kişi kabul edilir ve işçi statüsünde sayılmaz. Zira bir kişinin hem kazanç sağlayan bir şirketin ortağı hem de bu şirketin işçisi statüsünde çalışan olarak kabulü mümkün değildir.”

Fakat müdür olmayan limited şirket ortağının veya yönetim kurulunda yer almayan anonim şirket ortağının, ortaklık statüsü yanında ayrıca şirketin işçisi olarak çalışması mümkündür. Şirket ortağının işçi olarak çalıştığının kabulü için özellikle kişisel bağımlılık unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılmalıdır. İşverenin otoritesi altında çalışan onun emir ve talimatlarına göre iş görme zorunda olan işçinin iş sözleşmesin de bağımlılığı daha ziyade kişiliği ile ilgili olduğu; iş sözleşmesinin özünde bir bağımlılık/otorite ilişkisinin bulunduğu hususu dikkate alınarak değerlendirme yapılmalıdır. Bu araştırma yapılırken somut olayın tüm özellikleri ve takip eden durumlar da dikkate alınarak değerlendirilecek olan hukuki ilişkinin genel görünümü de esas alınmalıdır. Bütün olarak yapılacak değerlendirmede şirket ortağına kazanç payını aşan miktarda bir ücretlendirme yapılması da ortağın işçi sayılmasına engel teşkil edecektir Böylece limited şirketlerde müdür olmayan şirket ortağı ile yönetim kurulunda yer almayan anonim şirket ortağı sembolik ve alınacak kararları etkilemeyecek paya sahip ise işçi sayılabilecektir.

“Somut olayda; davacının %5 oranında pay sahibi olduğu, şirkette herhangi bir yönetici veya müdür sıfatının bulunmadığı, müdür olmayan Limited şirketi ortağının şirket ortağı statüsü yanında ayrıca şirketin işçisi olarak çalışması mümkündür. Bu nedenle ilk derece mahkemesi tarafından taraflar arasında işçi işveren ilişkisi bulunduğunun kabulü yerindedir.

Yapılan yargılama, toplanan deliller, taraf iddiaları, tanık beyanları, bilirkişi raporu, işyeri kayıt ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafın, haksız fesih nedeniyle işten çıkarılmasının söz konusu olduğu ve bundan dolayı işçi alacaklarının ödenmediğinden bahisle dava açtığı anlaşılmaktadır.


Davacının davalı iş yerinde limited şirket ortaklığının yanı sıra hizmet sözleşmesi ile çalıştığı görülmektedir. İş akdinin haklı nedenle feshedildiğinin ispat külfeti işverene ait olduğu gözetildiğinde feshin işveren tarafından yapıldığı ve haksız olduğu kanaatine varılmıştır. Davalı işveren tarafından ihbar önellerine uyularak yapılmış bir fesih ihbarı yoktur. Davacı kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmıştır.”

“Somut olayda; davacının …………., …………… ve ……………. isimli şirketlerin kurucu ve hakim ortaklarından olduğu, yönetim kurulu üyesi olarak birinci derece imza yetkisi ile şirketi temsil ve ilzam yetkisinin bulunduğu, hizmet cetveline göre 01.04.2001-09.02.2010 tarihleri arasında …………..nden sigortalı çalışmalarının bildirildiği ancak bu şirkette 28.07.2010 tarih ve 69 sayılı karar ile şirketi temsil ve ilzamla yönetim kurulu başkanı……..yetkilendirilmesine kadar temsil yetkisinin devam ettiği; 10.02.2010-05.02.2011 tarihleri arasında …………… işçisi olarak göründüğü ancak şirketin büyük hissedarlarından biri olarak yönetim kurulu üyesi olarak 2011 yılı Eylül ayına kadar şirketin 1. derece imza yetkililerinden biri olduğu; 06.02.2011-09.01.2012 tarihleri arasında …….. Şirketi üzerinden sigorta primlerinin yatırıldığı, ancak bu şirkette de 23.07.2010 tarihinde şirket müdürlüğünün sona erdirilmesine kadar yine büyük ortaklardan biri olarak ve müdür sıfatı ile yönetimde yer aldığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davacının hizmet cetveline göre çalıştığı süreler ve şirketler dikkate alındığında temsil yetkilerinin kaldırılarak hisselerinin dönemler halinde azaltıldığı 23.07.2010 tarihine kadar kişi-organ sıfatı ile görev yaptığı, işçi sayılamayacağı dosya içeriği ve getirtilen ticaret sicil kayıtlarından anlaşıldığından 01.04.2001-23.07.2010 tarihine kadar olan çalışma süresine ilişkin davaya bakmaya İş Mahkemesi değil Ticaret Mahkemesinin görevli olduğundan bu döneme ilişkin dava eldeki davadan tefrik edilerek davanın görev yönünden reddine karar verilmeli; davacının 23.07.2010 tarihinden sonrasında işçi olarak çalıştığı kabul edilerek varsa işçilik alacakları hüküm altına alınmalıdır. Tüm dönemde işçi olarak çalıştığının kabulü hatalı olmuştur
.”

Özetle, gerçekten de şirketin herhangi bir yönetim ve temsil organında görev almayan, şirkette sembolik bir paya sahip bulunan ve şirketin karar alma mekanizmalarına etki edecek pay sahipliği bulunmayan şirket ortağının şirketteki sosyolojik ve ekonomik konumu dikkate alınarak her olayın özelliğine göre ticari amaçla kazanç sağlamanın mı yoksa bağımlı ve ücretli çalışmanın mı baskın olduğunun belirlenerek şirket ortağının İş Hukukundan kaynaklanan hakları noktasında değerlendirme yapılmalıdır
 
yanlis yapmissiniz keske sigortali kalsaydi. Bag kura dilekce verseydiniz kisinin sigortadan arasi eksik gunu olmadiktan sonra sikinti olmazdi

neyse;sirketin herhangi bir yönetim ve temsil organında görev almayan, şirkette sembolik bir paya sahip bulunan ve şirketin karar alma mekanizmalarına etki edecek pay sahipliği bulunmayan şirket ortağının şirketteki sosyolojik ve ekonomik konumu dikkate alınarak her olayın özelliğine göre ticari amaçla kazanç sağlamanın mı yoksa bağımlı ve ücretli çalışmanın mı baskın olduğunun belirlenerek şirket ortağının İş Hukukundan kaynaklanan hakları noktasında değerlendirme yapılmalıdır

Yönetim kurulunda yer alan veya müdür olan ortak açısından:

Hem anonim hem de limited şirketlerde kişi-organ sıfatını taşıyacak şekilde yönetim/müdürler kurulunda görev alacak kişiler, üçüncü kişilerden görevlendirilebileceği gibi ortaklar arasından da seçilebilir. Hatta şirketin ortağı aynı zamanda şirkette çalışabilir. Bu durumda genel müdüre ilişkin açıklamalar şirket ortağı için de geçerlidir. Yani bir şirketin ortağı olmak aynı zamanda şirkette iş sözleşmesi ile çalışılamayacağı anlamına gelmemekte ortak eğer kişi-organ sıfatını taşıyan bir görevde ise işçi ve işveren sıfatının birleştiğinden bahsedilebilecektir.

“Esas sözleşmede aksi kararlaştırılmamış olmadıkça, ortaklar hep birlikte müdür sıfatıya ortaklık işlerini idare ve temsile yetkilidir. Bu durumda limited şirketin ortak müdürleri organ olmaları nedeniyle yönetim hakkı, emir ve talimat yetkisini kullanabilir. İşçiye özgü şahsi bağımlılık unsuru ortak müdürlerde görünmez, Şirketi doğrudan doğruya işveren olarak temsil ederler. Bu nedenlerle ortak müdürlerin konumunu iş yasası kapsamında değerlendirme olanağı yoktur.”

“Davacı limited şirketin icra işlerini yapmak ve ortaklığı temsil etmek üzere atanmış ortak müdür olup, organ niteliğinde olması nedeniyle, yönetim hakkı, emir ve talimat yetkisine haizdir. İşçiye özgü şahsi bağımlılık unsuru ortak müdürlerde görülmez, şirketi doğrudan doğruya işveren olarak temsil ederler. Bu nedenlerle ortak müdürlerin konumu İş Kanunu kapsamında değerlendirilmez. Davacının sonradan müdürlük sıfatı sona ermiş ise de, ortaklık payının sembolik olmayıp ortaklığın kararlarını etkileyecek oranda olması karşısında, müdürlüğün sona ermesi ile ortağın işçi statüsünü kazandığını kabul etme olanağı yoktur. Ayrıca taraflar arasındaki sözleşme davacının ortak müdür olduğu dönemde imzalanmış olmakla, Müdürlük döneminde genel kurallara göre değerlendirme. Müdürlüğü sona erdikten sonra İş Yasası kapsamında değerlendirme yapılarak aynı sözleşmeyi bölme olanağı da yoktur.
[10]

2. Yönetim kurulunda yer almayan veya müdür olmayan ortak açısından:

Şirket ortağı olarak şirkette aynı zamanda iş sözleşmesi ile çalışmanın yalnızca kişi-organ sıfatına sahip olmak kriteri ile değerlendirilmesi yeterli değildir. Özellikle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun şirket ortağının kural olarak kendi adına şirkette bağımsız çalışan biri olarak kabul edilmesi yönündeki kararları göz önüne alındığında şirket ortakları için şirketin kişi-organ sıfatına sahip olmanın yanında ek kriterler ile değerlendirme yapılmasını gerektirmektedir:

“Bir limited şirket ortağı kural olarak kendi adına bağımsız çalışan kişi kabul edilir ve işçi statüsünde sayılmaz. Zira bir kişinin hem kazanç sağlayan bir şirketin ortağı hem de bu şirketin işçisi statüsünde çalışan olarak kabulü mümkün değildir.”

Fakat müdür olmayan limited şirket ortağının veya yönetim kurulunda yer almayan anonim şirket ortağının, ortaklık statüsü yanında ayrıca şirketin işçisi olarak çalışması mümkündür. Şirket ortağının işçi olarak çalıştığının kabulü için özellikle kişisel bağımlılık unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılmalıdır. İşverenin otoritesi altında çalışan onun emir ve talimatlarına göre iş görme zorunda olan işçinin iş sözleşmesin de bağımlılığı daha ziyade kişiliği ile ilgili olduğu; iş sözleşmesinin özünde bir bağımlılık/otorite ilişkisinin bulunduğu hususu dikkate alınarak değerlendirme yapılmalıdır. Bu araştırma yapılırken somut olayın tüm özellikleri ve takip eden durumlar da dikkate alınarak değerlendirilecek olan hukuki ilişkinin genel görünümü de esas alınmalıdır. Bütün olarak yapılacak değerlendirmede şirket ortağına kazanç payını aşan miktarda bir ücretlendirme yapılması da ortağın işçi sayılmasına engel teşkil edecektir Böylece limited şirketlerde müdür olmayan şirket ortağı ile yönetim kurulunda yer almayan anonim şirket ortağı sembolik ve alınacak kararları etkilemeyecek paya sahip ise işçi sayılabilecektir.

“Somut olayda; davacının %5 oranında pay sahibi olduğu, şirkette herhangi bir yönetici veya müdür sıfatının bulunmadığı, müdür olmayan Limited şirketi ortağının şirket ortağı statüsü yanında ayrıca şirketin işçisi olarak çalışması mümkündür. Bu nedenle ilk derece mahkemesi tarafından taraflar arasında işçi işveren ilişkisi bulunduğunun kabulü yerindedir.

Yapılan yargılama, toplanan deliller, taraf iddiaları, tanık beyanları, bilirkişi raporu, işyeri kayıt ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafın, haksız fesih nedeniyle işten çıkarılmasının söz konusu olduğu ve bundan dolayı işçi alacaklarının ödenmediğinden bahisle dava açtığı anlaşılmaktadır.


Davacının davalı iş yerinde limited şirket ortaklığının yanı sıra hizmet sözleşmesi ile çalıştığı görülmektedir. İş akdinin haklı nedenle feshedildiğinin ispat külfeti işverene ait olduğu gözetildiğinde feshin işveren tarafından yapıldığı ve haksız olduğu kanaatine varılmıştır. Davalı işveren tarafından ihbar önellerine uyularak yapılmış bir fesih ihbarı yoktur. Davacı kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmıştır.”

“Somut olayda; davacının …………., …………… ve ……………. isimli şirketlerin kurucu ve hakim ortaklarından olduğu, yönetim kurulu üyesi olarak birinci derece imza yetkisi ile şirketi temsil ve ilzam yetkisinin bulunduğu, hizmet cetveline göre 01.04.2001-09.02.2010 tarihleri arasında …………..nden sigortalı çalışmalarının bildirildiği ancak bu şirkette 28.07.2010 tarih ve 69 sayılı karar ile şirketi temsil ve ilzamla yönetim kurulu başkanı……..yetkilendirilmesine kadar temsil yetkisinin devam ettiği; 10.02.2010-05.02.2011 tarihleri arasında …………… işçisi olarak göründüğü ancak şirketin büyük hissedarlarından biri olarak yönetim kurulu üyesi olarak 2011 yılı Eylül ayına kadar şirketin 1. derece imza yetkililerinden biri olduğu; 06.02.2011-09.01.2012 tarihleri arasında …….. Şirketi üzerinden sigorta primlerinin yatırıldığı, ancak bu şirkette de 23.07.2010 tarihinde şirket müdürlüğünün sona erdirilmesine kadar yine büyük ortaklardan biri olarak ve müdür sıfatı ile yönetimde yer aldığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davacının hizmet cetveline göre çalıştığı süreler ve şirketler dikkate alındığında temsil yetkilerinin kaldırılarak hisselerinin dönemler halinde azaltıldığı 23.07.2010 tarihine kadar kişi-organ sıfatı ile görev yaptığı, işçi sayılamayacağı dosya içeriği ve getirtilen ticaret sicil kayıtlarından anlaşıldığından 01.04.2001-23.07.2010 tarihine kadar olan çalışma süresine ilişkin davaya bakmaya İş Mahkemesi değil Ticaret Mahkemesinin görevli olduğundan bu döneme ilişkin dava eldeki davadan tefrik edilerek davanın görev yönünden reddine karar verilmeli; davacının 23.07.2010 tarihinden sonrasında işçi olarak çalıştığı kabul edilerek varsa işçilik alacakları hüküm altına alınmalıdır. Tüm dönemde işçi olarak çalıştığının kabulü hatalı olmuştur.”

Özetle, gerçekten de şirketin herhangi bir yönetim ve temsil organında görev almayan, şirkette sembolik bir paya sahip bulunan ve şirketin karar alma mekanizmalarına etki edecek pay sahipliği bulunmayan şirket ortağının şirketteki sosyolojik ve ekonomik konumu dikkate alınarak her olayın özelliğine göre ticari amaçla kazanç sağlamanın mı yoksa bağımlı ve ücretli çalışmanın mı baskın olduğunun belirlenerek şirket ortağının İş Hukukundan kaynaklanan hakları noktasında değerlendirme yapılmalıdır


Cevap için Teşekkürler.
yanlis yapmissiniz keske sigortali kalsaydi.
Yazdınız Fakat kendi şirketinde 2008 yılından sonra sigortalı olamıyor.
 
Pardon 01.10.2018 olacaktı. Fakat 01.10.2018 den önceki girişi olanlar herhalde SSK lı olarak devam etmesinde sakınca yok bildiğim.
 
yanlis yapmissiniz keske sigortali kalsaydi. Bag kura dilekce verseydiniz kisinin sigortadan arasi eksik gunu olmadiktan sonra sikinti olmazdi

neyse;sirketin herhangi bir yönetim ve temsil organında görev almayan, şirkette sembolik bir paya sahip bulunan ve şirketin karar alma mekanizmalarına etki edecek pay sahipliği bulunmayan şirket ortağının şirketteki sosyolojik ve ekonomik konumu dikkate alınarak her olayın özelliğine göre ticari amaçla kazanç sağlamanın mı yoksa bağımlı ve ücretli çalışmanın mı baskın olduğunun belirlenerek şirket ortağının İş Hukukundan kaynaklanan hakları noktasında değerlendirme yapılmalıdır

Yönetim kurulunda yer alan veya müdür olan ortak açısından:

Hem anonim hem de limited şirketlerde kişi-organ sıfatını taşıyacak şekilde yönetim/müdürler kurulunda görev alacak kişiler, üçüncü kişilerden görevlendirilebileceği gibi ortaklar arasından da seçilebilir. Hatta şirketin ortağı aynı zamanda şirkette çalışabilir. Bu durumda genel müdüre ilişkin açıklamalar şirket ortağı için de geçerlidir. Yani bir şirketin ortağı olmak aynı zamanda şirkette iş sözleşmesi ile çalışılamayacağı anlamına gelmemekte ortak eğer kişi-organ sıfatını taşıyan bir görevde ise işçi ve işveren sıfatının birleştiğinden bahsedilebilecektir.

“Esas sözleşmede aksi kararlaştırılmamış olmadıkça, ortaklar hep birlikte müdür sıfatıya ortaklık işlerini idare ve temsile yetkilidir. Bu durumda limited şirketin ortak müdürleri organ olmaları nedeniyle yönetim hakkı, emir ve talimat yetkisini kullanabilir. İşçiye özgü şahsi bağımlılık unsuru ortak müdürlerde görünmez, Şirketi doğrudan doğruya işveren olarak temsil ederler. Bu nedenlerle ortak müdürlerin konumunu iş yasası kapsamında değerlendirme olanağı yoktur.”

“Davacı limited şirketin icra işlerini yapmak ve ortaklığı temsil etmek üzere atanmış ortak müdür olup, organ niteliğinde olması nedeniyle, yönetim hakkı, emir ve talimat yetkisine haizdir. İşçiye özgü şahsi bağımlılık unsuru ortak müdürlerde görülmez, şirketi doğrudan doğruya işveren olarak temsil ederler. Bu nedenlerle ortak müdürlerin konumu İş Kanunu kapsamında değerlendirilmez. Davacının sonradan müdürlük sıfatı sona ermiş ise de, ortaklık payının sembolik olmayıp ortaklığın kararlarını etkileyecek oranda olması karşısında, müdürlüğün sona ermesi ile ortağın işçi statüsünü kazandığını kabul etme olanağı yoktur. Ayrıca taraflar arasındaki sözleşme davacının ortak müdür olduğu dönemde imzalanmış olmakla, Müdürlük döneminde genel kurallara göre değerlendirme. Müdürlüğü sona erdikten sonra İş Yasası kapsamında değerlendirme yapılarak aynı sözleşmeyi bölme olanağı da yoktur.
[10]

2. Yönetim kurulunda yer almayan veya müdür olmayan ortak açısından:

Şirket ortağı olarak şirkette aynı zamanda iş sözleşmesi ile çalışmanın yalnızca kişi-organ sıfatına sahip olmak kriteri ile değerlendirilmesi yeterli değildir. Özellikle Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun şirket ortağının kural olarak kendi adına şirkette bağımsız çalışan biri olarak kabul edilmesi yönündeki kararları göz önüne alındığında şirket ortakları için şirketin kişi-organ sıfatına sahip olmanın yanında ek kriterler ile değerlendirme yapılmasını gerektirmektedir:

“Bir limited şirket ortağı kural olarak kendi adına bağımsız çalışan kişi kabul edilir ve işçi statüsünde sayılmaz. Zira bir kişinin hem kazanç sağlayan bir şirketin ortağı hem de bu şirketin işçisi statüsünde çalışan olarak kabulü mümkün değildir.”

Fakat müdür olmayan limited şirket ortağının veya yönetim kurulunda yer almayan anonim şirket ortağının, ortaklık statüsü yanında ayrıca şirketin işçisi olarak çalışması mümkündür. Şirket ortağının işçi olarak çalıştığının kabulü için özellikle kişisel bağımlılık unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılmalıdır. İşverenin otoritesi altında çalışan onun emir ve talimatlarına göre iş görme zorunda olan işçinin iş sözleşmesin de bağımlılığı daha ziyade kişiliği ile ilgili olduğu; iş sözleşmesinin özünde bir bağımlılık/otorite ilişkisinin bulunduğu hususu dikkate alınarak değerlendirme yapılmalıdır. Bu araştırma yapılırken somut olayın tüm özellikleri ve takip eden durumlar da dikkate alınarak değerlendirilecek olan hukuki ilişkinin genel görünümü de esas alınmalıdır. Bütün olarak yapılacak değerlendirmede şirket ortağına kazanç payını aşan miktarda bir ücretlendirme yapılması da ortağın işçi sayılmasına engel teşkil edecektir Böylece limited şirketlerde müdür olmayan şirket ortağı ile yönetim kurulunda yer almayan anonim şirket ortağı sembolik ve alınacak kararları etkilemeyecek paya sahip ise işçi sayılabilecektir.

“Somut olayda; davacının %5 oranında pay sahibi olduğu, şirkette herhangi bir yönetici veya müdür sıfatının bulunmadığı, müdür olmayan Limited şirketi ortağının şirket ortağı statüsü yanında ayrıca şirketin işçisi olarak çalışması mümkündür. Bu nedenle ilk derece mahkemesi tarafından taraflar arasında işçi işveren ilişkisi bulunduğunun kabulü yerindedir.

Yapılan yargılama, toplanan deliller, taraf iddiaları, tanık beyanları, bilirkişi raporu, işyeri kayıt ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafın, haksız fesih nedeniyle işten çıkarılmasının söz konusu olduğu ve bundan dolayı işçi alacaklarının ödenmediğinden bahisle dava açtığı anlaşılmaktadır.


Davacının davalı iş yerinde limited şirket ortaklığının yanı sıra hizmet sözleşmesi ile çalıştığı görülmektedir. İş akdinin haklı nedenle feshedildiğinin ispat külfeti işverene ait olduğu gözetildiğinde feshin işveren tarafından yapıldığı ve haksız olduğu kanaatine varılmıştır. Davalı işveren tarafından ihbar önellerine uyularak yapılmış bir fesih ihbarı yoktur. Davacı kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmıştır.”

“Somut olayda; davacının …………., …………… ve ……………. isimli şirketlerin kurucu ve hakim ortaklarından olduğu, yönetim kurulu üyesi olarak birinci derece imza yetkisi ile şirketi temsil ve ilzam yetkisinin bulunduğu, hizmet cetveline göre 01.04.2001-09.02.2010 tarihleri arasında …………..nden sigortalı çalışmalarının bildirildiği ancak bu şirkette 28.07.2010 tarih ve 69 sayılı karar ile şirketi temsil ve ilzamla yönetim kurulu başkanı……..yetkilendirilmesine kadar temsil yetkisinin devam ettiği; 10.02.2010-05.02.2011 tarihleri arasında …………… işçisi olarak göründüğü ancak şirketin büyük hissedarlarından biri olarak yönetim kurulu üyesi olarak 2011 yılı Eylül ayına kadar şirketin 1. derece imza yetkililerinden biri olduğu; 06.02.2011-09.01.2012 tarihleri arasında …….. Şirketi üzerinden sigorta primlerinin yatırıldığı, ancak bu şirkette de 23.07.2010 tarihinde şirket müdürlüğünün sona erdirilmesine kadar yine büyük ortaklardan biri olarak ve müdür sıfatı ile yönetimde yer aldığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davacının hizmet cetveline göre çalıştığı süreler ve şirketler dikkate alındığında temsil yetkilerinin kaldırılarak hisselerinin dönemler halinde azaltıldığı 23.07.2010 tarihine kadar kişi-organ sıfatı ile görev yaptığı, işçi sayılamayacağı dosya içeriği ve getirtilen ticaret sicil kayıtlarından anlaşıldığından 01.04.2001-23.07.2010 tarihine kadar olan çalışma süresine ilişkin davaya bakmaya İş Mahkemesi değil Ticaret Mahkemesinin görevli olduğundan bu döneme ilişkin dava eldeki davadan tefrik edilerek davanın görev yönünden reddine karar verilmeli; davacının 23.07.2010 tarihinden sonrasında işçi olarak çalıştığı kabul edilerek varsa işçilik alacakları hüküm altına alınmalıdır. Tüm dönemde işçi olarak çalıştığının kabulü hatalı olmuştur.”

Özetle, gerçekten de şirketin herhangi bir yönetim ve temsil organında görev almayan, şirkette sembolik bir paya sahip bulunan ve şirketin karar alma mekanizmalarına etki edecek pay sahipliği bulunmayan şirket ortağının şirketteki sosyolojik ve ekonomik konumu dikkate alınarak her olayın özelliğine göre ticari amaçla kazanç sağlamanın mı yoksa bağımlı ve ücretli çalışmanın mı baskın olduğunun belirlenerek şirket ortağının İş Hukukundan kaynaklanan hakları noktasında değerlendirme yapılmalıdır
Merhaba. Limited şirkette yüzde 50 ortaklığa sahip bir kişi işçi gibi çalışıyor gösterilip sgklı olabilir mi? Bu yapılıyorsa da nasıl mümkün olabilir?
 
Üst