Gülelim,Eğlenelim,Kafa Dağıtalım....

Yolculuktan dönen İdris,kahvede oturanlara sorar:
- Yahu bizum Temel nasi öldi?
- Kalpten gitti dediler..
- Vasiyeti var miydi?
- Vardi,beni denize gömsunler dediydi.
- Gömdünuzmi?
- Gömdük,ama mezarini kazarken çok kayup verduk!!...
:)
 
Bir gün Temel,bir minibüse durması için işaret etmiş.Şoför ellerini havaya kaldırıp tüm parmaklarını oynatarak "çok kalabalık" demiş.
Temel'de baş parmağını,işaret ve orta parmağının arasına sokarak işarete karşılık vermiş.
Bunun üzerine şoför sinirli bir şekilde aracından inip Temel'İn yanına gelmiş:
- Ya sen ne kadar terbiyesiz bi adamsın!..
Temel'de:
- Asıl sen ne kadar terbiyesizsin,bana elinle böyle böyle yaptın.
Şoför: - ben sana kalabalık dedim..deyince,bizim Temel:
- eee bende beni araya sıkıştır dedum....

:)
 
Bu olayda;
Temel kısmen haklı,iyi niyetle o yaptığı işaretin şöför tarafından farklı anlaşılacağını bilemezdi,şoförde kısmen haklı çünkü o işaretin kendi bildiği/anladığı dışında kullanıldığını nerden bilebilirdi,
çok şükür kavga etmemişler:)
Ya etselerdi de Temel yaralansaydı!..
bu durumu birde çarşıda bekleyen Fadimeye izah etmek zorunda kalacaktı:)garib.
 
Elbette yakışmaz:)
Bu durumda Temel in cevabı yine fıkralara konu olacak türden olurdu ve büyük ihtimal kendine pay çıkarır,altta kalmazdı ama Fadime de şüphelenmezdi değil!..:)
 
12923371_1444945822294550_5929534700000097033_n.jpg
 
2.2=...kaç eder sorusuna,
bazı kimseler bazen 3, bazen 5 eder ,hatta daha farklı düşünen kimseler "sen kaç istersen" o kadar eder diyor/diyebiliyorlarlarmış,değişik uygulamalarda bu kargaşa devam ediyor:)
doğrusunu bilenler kaybediyor,bilmeyenler daha doğrusu bilip de doğruyu söylemeyeler,tabiri caizse "nabza göre şerbet" vermesini bilenler malisef kazanıyor:)

gülmediniz demi?(herkes güldüremez,ben ise hiç beceremem ama)sanırım acı bir gülümsemeniz oldu!..(yazması gerekenler yazmazsa olacağı bu:):)

Bu noktada elde edilen Kazancı'n helal,haram,yasal mı olduğuna bakılmıyor,gelsin de,nerden,nasıl gelirse gelsin,bu noktada ticari ilişki içinde olduğu gerçek ve tüzel kişilikler yada vatandaş,millet,devlet kaybetmiş önemi yok,şeklinde düşünülüyorsa bu zihniyete yazıklar olsun...

Peki önceleri 5 son zaman'larda 8-11 şimdilerde 12 yıl eğitim alan,dahası 15-16-17-18 yıl eğitim faaliyeti içinde bulunulan insanlar,neden iyi bir insan/vatandaş olarak yetişmiyor/yetiştirilemiyor?sizce bu eğitim olayında bir gariplik yok mu?
 
2.2=...kaç eder sorusuna,
bazı kimseler bazen 3, bazen 5 eder ,hatta daha farklı düşünen kimseler "sen kaç istersen" o kadar eder diyor/diyebiliyorlarlarmış,değişik uygulamalarda bu kargaşa devam ediyor:)
doğrusunu bilenler kaybediyor,bilmeyenler daha doğrusu bilip de doğruyu söylemeyeler,tabiri caizse "nabza göre şerbet" vermesini bilenler malisef kazanıyor:)

gülmediniz demi?(herkes güldüremez,ben ise hiç beceremem ama)sanırım acı bir gülümsemeniz oldu!..(yazması gerekenler yazmazsa olacağı bu:):)

Bu noktada elde edilen Kazancı'n helal,haram,yasal mı olduğuna bakılmıyor,gelsin de,nerden,nasıl gelirse gelsin,bu noktada ticari ilişki içinde olduğu gerçek ve tüzel kişilikler yada vatandaş,millet,devlet kaybetmiş önemi yok,şeklinde düşünülüyorsa bu zihniyete yazıklar olsun...

Peki önceleri 5 son zaman'larda 8-11 şimdilerde 12 yıl eğitim alan,dahası 15-16-17-18 yıl eğitim faaliyeti içinde bulunulan insanlar,neden iyi bir insan/vatandaş olarak yetişmiyor/yetiştirilemiyor?sizce bu eğitim olayında bir gariplik yok mu?

Nezaket, adap, görgü kuralları gibi etik değerlerin hayatımızdan çıkması.

Sabrın olmadığı bir nesil yetişmesi. İnternetin bunda etkisi büyük. Sabretmek birçok şeyin temeli. Önemsizmiş gibi gözüküyor, ama sabrın olmadığı bir düşünce, bir eylem bizi güzel sonuçlara götürmüyor. Mesleğinde, insan ilişkilerinde başarılı olan insanların hepsinin ortak özelliği sabırlı olmaları. Zeki olabilirsin ama sabırlı olamazsan bir ürün meydana getiremezsin.

Manşet yapmak. Bir tartışma programında öğrendim bu kavramı. Yorumcu bu cümleye kendi anlamını katmıştı; bir konuda önemsiz bir ayrıntıyı, konuyu özünden saptıracak bir şekilde manşete taşınması. Örneğin çok değerli bir aydınımızın, tek bir sözünün manşet yapılarak itibarsızlaştırılması. Bu vesileyle savunduğu, ilham verdiği, örnek olduğu tüm diğer düşünceler de itibarsızlaşıyor kamuoyunun gözünde.

Bunun gibi birçok şeyi de siz buraya sığdırabilirsiniz. Bu sabah seyrettiğim bir televizyon programında adabın, nezaketin olmadığı bir ortamda siz karşı tarafı
küçümser, ezik derseniz, yalancı derseniz bu bizleri bir şişeye kapatılmış akreplere döndürür demişti konuk yorumcu.

Atmosfer çok önemli. Böyle bir atmosferde iyi eğitimli insanlar bile bir akrebe dönüşebilir. Hastalıklı yanlarımız çoğalıyor. İyi yönlerimizi manşet yapmıyoruz.
Dizilerimiz de bile, başrol oyuncuların hepsi neredeyse boşta gezen hiç bir iş yapmayan karakterlerden oluşuyor. Alınteri akıtan, sabreden, mücadeleyi iliklerimize işleyen senaryolar yok. Bu bizim farkında olmadan bilinçaltımıza işleyen bir süreç. Bu sürecin sonucu da bu galiba.
 
Haklısınız.

Malum olayların esası ve özü eğitimden geçiyor.
Tahsil hayatı sadece ve sadece öğrenilen/öğretilen dersler/ilimler,bilimsel faaliyetlerden ibaret olmamalı,tamam ağırlık böyle ama tabiri caizse kısaca varılan sonuç "okumuşsun ama adam olamamışsın"noktasına gelmemeli,gelmemesi için noksanlıklar uzmanlarca tespit olunmalı ve yetkililerce uygulanmalı ki, alanında eğitimli yetkin birey ve iyi insanlar/iyi vatandaşlar yetişebilsin/yetiştirilebilsin.
İyi vatandaş yetiştirilebilmesindeki noksanlıkların giderilemez olduğunu düşünemiyorum. Biraz kaba kaçacak ama hayvanları yetiştiren/eğiten uzmanlar oluyorda,insanları yetiştirecek uzmanlar yok mu?elbette var. O halde bir yerlerde yanlış yapılıyor olmalı!..
Takdir edersiniz ki ilk ve en önemli husus eğitim konusudur.Bu bağlamda öncelik öğretmen/öğretim üyesi yetiştiren "eğiticilerin eğitimi"olsa gerek,yani önce öğretmen yetiştirecek öğretmenlerin yetiştirilmesi lazım.Bu kalite yakalandıktan sonra arkası/devamı sağlanmalı,bu kimselerin(öğretmen/öğretim üyelerinin)yegane işi eğitim olmalı,maddi açıdan özlük hakları ziyadesiyle iyileştirilmeli,asla geçim kaygısı düşünmemeliler,ömürlerini eğitime vakfetmeliler,
diye düşünüyorum.
 
Pilot Temel,telsizle var gücüyle bağırıyordu:
- Ula sağ motor bozuldi,ula düşeyrum meydey meydey,kuleee dğşeyrum meydey...
Kule hemen cevaplar:
- Mesaj anlaşıldı,yerinizi bildirin,yerinizi bildirin..
- Pilot kabini öndeki sol koltuk,tekrar ediyrum,pilot kabini öndeki sol koltuk.....
 
Sn.Tahsin bey,
uzayda iseniz dönüşünüzde, eğer uzaya gitmediyseniz yada yakında gidecekseniz gitmeden önce lütfen buraya uğrayıp iki kelam edermisiniz.?
( bu talebim sadece şahsım adına olmayıp,buraya uğramadan geçmeyenler adınadır,haberiniz olsun
 
Aleyküm Selam dünyalı kardeşim.

(Temel ile Dursun dan ve onların halen dünyamızda olup olmadıklarından haberimiz yok ama onlarla ilgili veya başkaca fıkra bilen var ise buyursun söylesin)
 
temeli uzaya astronot olarak gönderiyorlar...bizim temel sigara tiryakisi ..yanında sigara götürmüş ...meğer giderken kibrit almayı unutmuş..hatarlıdağım kadarıyla böyle bir fıkra vardı...uzay yoluculuğundan dönünce ..ilk sözü şu oluyor sanırım: " ALLAHINI SEVEN Bİ ATEŞ VERSİN "
 
Temel berbere gitmiş.Kulaklarında kulaklıkla bişeyer dinliyor.Koltuğa oturmuş.
Berber,kulaklıkları çıkarmasını,yoksa traş edemeyeceğini söylemiş.Temel ise: Çıkartamam,çıkartırsam ölürüm,cevabını vermiş.Fakat berber şaka yapıyo zannederek kulaklıkları çıkarmış;Temel bir dakka geçmemişti ki yere yığıılıp kalmış.Velhasıl berber merak etmiş,kulaklıklarını kendi kulağına takmış ve dinlemiş:
- Nefes al,nefes ver,nefes al,nefes ver
:)
 
bir grup ktü lü hoca, yaylaya pikniğe çıkacaktır.. köyden bir kemençe çalan amcayı da yanlarına alırlar. amcam çalsın, millet oynasın maksat.
amca alır kemençeyi tam otobüse binerken der
- durun da notalarımı unuttum!
şaşırır tabi hocalar, notayla mı çalıyor amca diye. herhalde repertuarı var adamın diye düşünürler.
amca evden defteri alır, otobüse biner, defteri açar, yazanlar aynen şöyledir;
"vır vır vır vır vır, evetlema evetlema (acele etme), gıy gıy gıy gıy, dur ha burda, vı vır vır vır vıııırrr vır vııır..."
:)
 
cümleten günaydın..tüm meslektaşlarımıza kolay gelsin.bu arada güzel fıkralar için teşekkür ederim.
 
bir televizyon kanalı adına muhabir kız karadeniz'e gider.
muhabir:
-evet sevgili izleyenler, insanıyla, yeşiliyle, büyüleyici güzelliğiyle eşsiz karadeniz'deyiz.
yoldan geçen yaşlı bir adamı çeviren muhabir mikrofon uzatarak sorar:
-evet, amca sizi tanıyabilir miyiz?
yaşlı adam hafif geriye doğru çekilir, muhabirin yüzüne bakar:
-bak bakalum, tanıyabilecek misun?
 
Üst