Amerika'da Olsaydı

eren

Katkı Sunan Üye
Üyelik
30 May 2005
Mesajlar
223
Kültür mirasımız Amerika’da olsaydı, Amerika a’dan z’ye hepsini didik didik eder, bilgisayar ortamına aktarırdı. Bilim adamlarını bu yolda seferber edip, kültürümüzü her yönüyle dünyaya anlatırdı. Problemleri çözmede tarihten gelen örnekleri sergilerdi. İnsanlığa rehber olabilecek en küçük verileri bile değerlendirip, yeni ufuklara açılırdı.

Mûsıkîye ait eserlerimizi günümüzün anlayışına uygun biçimde yeniden düzenleyip, çok sesli hale getirirdi. Bu eşsiz eserlerin besteleniş hikâyelerini anlatan filmler yapar, bütün dünyaya izlettirirdi. Dede Efendi, Itrî ve Hacı Arif Bey’in müzik dehalarını bilimsel yöntemlerle ispatlardı. Bütün belgesel, sinema filmi ve bilgisayar programlarında onların bestelerini fon müziği olarak kullanırdı. Müzikte yeni bir dönemi başlatıp, yeni sentezler ortaya koyardı. Beethoven ile Tambûri Cemil’i farklı bir senfonide buluştururdu.

Mimâri şaheserlerimizin inşâsında kullanılan formül ve tekniklerin
sırlarını çözüp, mimarlık alanına estetik ve kaliteyi en üst seviyede getirirdi. Şehirleri insan ruhunu rahatsız etmeyecek şekilde planlardı. Bizim mimarimizdeki sonsuzluk ve huzur vurgularını her binada uygulardı. Sultan Ahmet’teki ışık desenlerini, çini motiflerini yeniden yorumlayıp 21. yüzyıla taşırdı.
Süleymaniye’nin akustiğini, Selimiye’nin şadırvanlarını günümüzün
metropollerinde diriltirdi. Geleceğin kentlerini kuş cıvıltıları,
rengarenk çiçekler ve yemyeşil ağaçlarla kurardı.

Vakıfların kuruluş esprilerini, tarihlerini inceden inceye araştırıp,
açlık, işsizlik ve fakirliği tarihe gömmek için uğraşırdı. Bozulan ekolojik dengeyi yeniden toparlamak için dünya çapında vakıflar kurup, kongreler tertiplerdi. Bütün ülkelere göndereceği ekiplerle vakıf medeniyetini insanlığa anlatır, küresel problemleri çözerdi.

Edebiyat şaheserlerimizle ilgili çizgi filmler, sinema filmleri ve
belgeseller hazırlayıp çoraklaşan dünya edebiyatına taze bir soluk
getirirdi. Şeyh Galip, Süleyman Çelebi, Yahya Kemal ve Hoca Ahmet Yesevi’yi dünya gündemine taşırdı. Dilimizdeki armoni ve ahengi zirveye taşıyan divan edebiyatını, aruz ölçüsünü layıkıyla
anlatırdı. Estetik ve aşkın gerçek tonunun Yunus ve Mevlâna’da olduğunu gösterirdi.

Tarih boyunca yazılmış eşsiz tefsirlerle ilgili sempozyumlar düzenler, Kur’ân-ı Kerîm’i kendi sahalarının uzmanlarından oluşan seçkin bir bilim adamı kuruluna tefsir ettirirdi. İslâmiyetin en mükemmel din olduğunu eskimolara ve yamyamlara bile anlatır, insanlığı kısa sürede İslâmiyet’le buluştururdu. Geleceğin Einstein, Shakespeare, Tolstoy ve Bill Gates’lerini Kur’ân’ın zihinsel atmosferinde yetiştirirdi.
 
Üst