Tamer Bey'in yazdıklarına ilave Olarak,
VUK’nun,
“Madde 8- Mükellef, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettübeden gerçek ve tüzel kişidir.
Vergi sorumlusu, verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişidir.
Vergi kanunlarıyla kabul edilen haller müstesna olmak üzere, mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna müteallik özel mukaveleler vergi dairelerini bağlamaz.
Bu Kanunun müteakip maddelerinde geçen “mükellef” tabiri vergi sorumlularına da şamildir.”,
“Madde 9- Mükellefiyet ve vergi sorumluluğu için kanuni ehliyet şart değildir.
Vergiyi doğuran olayın kanunlarla yasak edilmiş bulunması mükellefiyeti ve vergi sorumluluğunu kaldırmaz.”,
“Madde 10- Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, Vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri, tüzelkişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirilir.
(3505 sayılı Kanunun 2. maddesiyle değişen fıkra) Yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacaklar, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınır. Bu hüküm Türkiye’de bulunmayan mükelleflerin Türkiye’deki temsilcileri hakkında da uygulanır.
Temsilciler veya teşekkülü idare edenler bu suretle ödedikleri vergiler için asıl mükelleflere rücu edebilirler.”,
hükümlerini ve aşağıdaki özelge ve kararları incelediğimizde;
a) Askerlik durumunda, işi bırakma vs. bildirimi yapılmadığı müddetçe mükellefiyetin devam edeceği,
b) Askerlik süresince, işletmenin faaliyetine devam edebileceği,
c)Vergi ile ilgili bildirimler vs. in çıkarılacak bir vekaletname ile yerine getirilebileceği anlaşılmaktadır.[/b]
İlgili Kararlar ve Özelgeler:
Danıştay Dördüncü Daire
Tarih 27.01.1994
Esas No 1992/3482
Karar No 1994/390
Vergi dairelerinde işleri takibe ve temsile yetkili kılınması yolunda verilen vekaletnameye göre vekil tarafından imzalanan gelir vergisi beyannamesinin kabulü gerekir.
Karar: Olayda, Gelir Vergisi Beyannamesi 31.3.1991 gününün Pazar günü elması nedeniyle 1.4.1991 tarihinde posta vasıtasıyla verildiğinden, beyanname süresinde verilmiştir.
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 341. maddesinde, vergi ziyaının mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade ettiği belirtilmiştir.
Dosyada bulunan vekaletnameden, vekilin, davacının vergi dairelerinde işlerini takibe ve temsile yetkili kılındığı görülmüştür. Davacı vekili tarafından imzalanmış beyannamenin kabulü gerekirken davacıdan ayrıca kendi imzasına havi beyanname istenmesi yerinde değildir, idarenin bu istemi yerine getirilmemesi üzerine vergi ziyaı sebebiyle kesilen kaçakçılık cezasının tasdikinde isabet bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, mahkemece verginin zamanında ödenmemiş elması kesilen cezanın tasdikinde gerekçe olarak gösterilmiş ise de, süresinde verilen beyannameye göre tahakkuk eden verginin zamanında ödenmemiş olması davacı hakkında kaçakçılık cezasının kesilmesi değil, ödenmeyen vergi için gecikme zammı uygulanmasını gerektirebilir.
Bu durumda, verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesinin davacının hata ve davranışından kaynaklandığının kabulü mümkün olmadığından, davanın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Bu nedenle Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına oybirliğiyle karar verildi.
Danıştay Onbirinci Daire
Tarih : 24.11.1997
Esas No : 1996/5661
Karar No : 1997/4199
Vergi ve ceza ihbarnamesinin işyerine tebliğe çıkarıldığı tarihte muvazzaf askerlik hizmetini yapan kişiye 213 sayılı Yasa'nın 96. maddesine göre yapılmayan tebligat yasaya aykırıdır.
Karar: Uyuşmazlık, inceleme raporuna istinaden 1992/Nisan-Aralık dönemleri için kaçakçılık cezalı katma değer vergisi tarh edilmesinden doğmuştur.
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 96. maddesinde, kara, deniz, hava ve jandarma eratına yapılacak tebliğlerin kıta komutanı veya müessese amiri gibi en yakın üst vasıtasıyla yapılacağı, bu evrakı derhal tebliğ olunacak kimseye vermediği takdirde üst'ün tazminle mahkum olacağı, bu cihetin tebliğ evrakında yazılı olması gerektiği hükmü yer almıştır.
Dosyanın incelenmesinden, yükümlünün 1992 yılma ilişkin defter ve belgelerin! incelemeye ibraz etmemesi üzerine, katma değer vergisi indirimleri kabul edilmemek suretiyle kaçakçılık cezalı katma değer vergisi tarh edildiği, tarhiyata ilişkin ihbarnamelerin 15.08.1994 tarihinde bilinen işyeri adresinde kardeşine tebliğ edildiği tarihten önce yükümlünün 29.05.1994 tarihinde bilinen işyeri adresinde kardeşine tebliğ edildiği tarihten önce yükümlünün 29.05.1994 tarihinde muvazzaf askerlik hizmetini yapmak üzere askerlik şubesinden sevk edilip, 01.06.1994 tarihinde birliğine katıldığı, 28.02.1996 tarihinde terhis olduğu, davanın ise 16.02.1996 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda vergi ceza ihbarnamelerinin tebliğ edildiği tarihte (15.08.1994) yükümlünün muvazzaf askerlik hizmetin! yapmakta olması nedeniyle, 213 sayılı Yasa'nın 96. maddesi uyarınca tebligat yapılması gerektiğinden, tebliğ tarihinin yükümlünün tebligatı öğrendiğini ileri sürdüğü tarih (16.02.1996) esas alınarak, işin esasinin incelenmesi gerekirken, işyeri adresine yapıları tebligat tarihi dikkate alınmak suretiyle davanın süreaşımı yönünden reddedilmesinde yasal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, Vergi Mahkemesinin kararının bozulmasına oyçokluğu (*) ile karar verildi.
(*) AZLIK OYU: ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen mahkeme kararının dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmediğinden, temyiz isteminin reddi gerekeceği görüşüyle karara katılmıyorum.
Maliye Bakanlığı Özelgesi
Tarih : 02.07.1996
Sayı : B.07.0.GEL.0.42/4215-13-135
Askerlik görevini yaparken, mükellefiyeti ile ilgili ödevlerine yerine getiren serbest meslek erbabı yönünden işi bırakmadan söz edilemez.
Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 101. maddesinde, "Vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerin tamamen durdurulması işi bırakmayı ifade eder.
işlerin herhangi bir sebep yüzünden geçici bir süre-için durdurulması işi bırakma sayılmaz." hükmü yer almıştır.
Buna göre, vatani görevlerini yerine getirmek için askere giden serbest meslek erbabının, askerlik süreleri müddetince işlerini geçici bir süre için durdurmaları anılan Kanun hükmüne göre, işi bırakma olarak sayılmaz,
Öte yandan, ilgi yazınızda da belirtildiği gibi diş hekimliği faaliyetinde bulunan (E.D.)'ın kendisi askerlik görevini ifa ederken mükellefiyeti ile ilgili ödevlerinin yerine getirilmiş olduğu durumu da gözönüne alındığında, işi bırakmadan bahsedilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Yargıtay 9 Ceza Dairesi
Tarih 05.05.1995
Esas No 1994/12251
Karar No 1995/3251
Suç tarihinde askerde olduğunu, işyerinin babası tarafından yürütüldüğünü bildiren sanığın babasına vekalet verip vermediği araştırılarak sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerekir. Eksik soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulamaz
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'na muhalefetten sanık (LK.)'nin yapılan yargılaması sonunda; mahkumiyetine dair Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 12.9.1994 Gün ve 1993/828 Esas, 1994/410 Karar Sayılı hükmün Yargıtay'ca ince
lenmesi müdahil idare vekili tarafından istenilmiş olduğundan, dava evrakı C. Başsavcılığından tebliğname ile daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
1 Suçtarihinde askerde olduğunu, işyerinin babası tarafından yürütüldüğünü bildiren sanığın babasına vekalet verip vermediği araştırılarak sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdir edilmesi gerekirken etîsik soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması.
2 Kabule göre de:
a) Ödeme kaydedici cihazı alıp kullanmama eyleminin hangi tarihe kadar temadi ettiği kesin olarak tespit edilmeden hürriyeti bağlayıcı cezanın 1.8.1993 Tarihinden itibaren geçerli olan sanayi sektöründeki asgari ücretin yansı esas alınarak ağır para cezasına çevrilmesi,
b) Hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 213 Sayılı Yasa'nın 4008 Sayılı Yasa ila değişik 360 ve TCK'nin 2. maddeleri karşısında fer'i ceza tayin edilmesi ve keyfiyetin ilanına karar verilmesi,
Kanun'a aykırı ve müdahil idare vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı istem gibi bozulmasına oybirliğiyle karar verildi.