fonradar

Bakıcı Sendromu

Şükrü ERGÜL

Katkı Sunan Üye
Üyelik
31 May 2005
Mesajlar
465
Konum
İstanbul
Tıp, yeni bir çocuk hastalığı buldu: Bakıcı sendromu

Son yıllarda ortaya çıkan ve “bakıcı kadın sendromu” adı verilen hastalık, uzmanları bir hayli uğraştırıyor. Türkiye Pediatri Birliği Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer, hastalığın temel sebebi olarak klip ve reklamların çocuklara izlettirilmesini gösteriyor.

Pediatristler son günlerde şimdiye kadar bilinmeyen yeni bir ruhsal çocuk hastalığını konuşuyor. ‘Bakıcı kadın sendromu’ adı verilen bu hastalık otizme çok benziyor. Ancak ortaya çıkışı ve tedavi yollarıyla otizmden ayrılıyor.

Problem çoğunlukla annesi çalıştığı için bakıcılara emanet edilen çocuklarda görülüyor. Anne-baba şefkatinden mahrum kalan bebek ve çocuklar, gün boyu bakıcıdan da ilgi görmeyince kendi içine kapanıyor. Gerek bakıcısı gerekse annesi tarafından ‘oyalansın’ diye saatlerce televizyon karşısına oturtulan çocukların çevrelerinde meydana gelen etkilere ilgi ve duyarlılığı gittikçe azalıyor.

Bu çocuklarda iki yaşına geldiği halde konuşamama, göz teması kuramama, etrafını algılayamama, aynı hareketi sürekli tekrarlayan mekanik cihazlara saatlerce bakma gibi belirtiler baş gösteriyor.

Türkiye Pediatri Birliği Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer, son yıllarda ortaya çıkan bu sendromun, bulguların benzerliği sebebiyle otizmle karıştırıldığını ifade ediyor. Otizmle ‘bakıcı kadın sendromu’nun farklı sebeplerle ortaya çıktığını aktaran Murat Tuncer, “Bu sendrom, çabuk fark edildiği takdirde, çocuk eğitimi ve gelişimi uzmanlarının uygulayacağı terapilerle ortadan kaldırılabiliyor.” diyor.

Prof. Dr. Tuncer’e göre ‘bakıcı kadın sendromu’nun temel sebebi klip ve reklamların bebek ve çocuklara izlettirilmesi. Sevgisiz kalan çocuğun ilgisini televizyona verdiğini belirterek, “Çocuk televizyonda akan klip ve reklamları pasif şekilde seyrediyor, arka arkaya gelen ses ve görüntülerden hiçbir şey anlamıyor. Bu davranış, tekrarlanan hareketlere karşı çocuğun ilgisini artırıyor. Bazı çocuklar çamaşır makinesinin dönen kadranını, oturup saatlerce seyrediyor.” diye konuşuyor.

İlgisizlik ve televizyonun çocuğu tepkisiz ve pasif bir karaktere soktuğunu dile getiren Tuncer, “İki yaşına gelen çocukta 5-10 kelimenin dışında konuşma yeteneği gelişmiyor. Maalesef bu durum çok geç fark ediliyor.” uyarısında bulunuyor. Murat Tuncer, televizyon, bilgisayar gibi teknolojik ürünlerin asla anne sevgisi ve şefkatinin yerini alamayacağını vurgulayarak, şöyle konuşuyor: “Çocuğu annesi büyütmeli. Bu olmuyorsa öncelikle yakın akrabalardan yardım istenmeli.”

Gazi Üniversitesi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Peyami Cinaz ise ‘bakıcı kadın sendromu’nun artmaya başladığını vurgulayarak gelecekte daha büyük bir sorun olabileceğini kaydediyor. Çocuğun ebeveyn şefkatini hissetmesi gerektiğine dikkat çeken Cinaz, “Çocuğu oyalamak için televizyon yerine zekasını geliştiren eğitici mekanik oyuncaklar ve oyunlar tercih edilmeli.” diyor.

Çocuk hekimlerini meşgul eden bu yeni hastalığın ne sıklıkla görüldüğüne ilişkin henüz net bir çalışma yok. Türkiye Pediatri Birliği, bu hastalığın yaygınlığını tespit etmek için bir çalışma başlatacak. Ancak uzmanlar, son birkaç yıldır otizm şüphesiyle gelen pek çok çocuğun aslında ‘bakıcı kadın sendromu’na yakalandığını tespit ettiklerini anlatıyor.

Beyinsel bir rahatsızlık olan ve sebebi tam olarak bilinemeyen otizm doğuştan geliyor. ‘Bakıcı kadın sendromu’ ise bebeğin büyütülme tarzından kaynaklanıyor.

Annelere tavsiyeler

Prof. Dr. Murat Tuncer, çalışan annelere şu tavsiyelerde bulunuyor: Çocuk sahibi olmadan önce bakımla ilgili tüm planları yapın. Çocuğunuzu bakıcı yerine anneniz, kayınvalideniz gibi yakınlarınıza bırakın. Alternatifiniz yoksa bakıcınızı iyi seçin. Bakıcıya bebek bakımı dışında iş yaptırmayın. Bazen habersizce ziyaret ederek bakıcıyı kontrol edin. Çocuğu mümkün olduğunca televizyondan uzak tutun.


Alıntı : Zaman Gazetesi
 
Merhaba,
Sayın Ergül'e bu konu başlığı için teşekkür etmek istiyorum.
Yaklaşık 2 ay önce gazetede buna benzer bir yazı okumuştum ve çok etkilenmiştim. İki çocuklu bir annenin ilk çocuğunda buna benzer bir durum yaşanmış. Bir yaşına kadar herşey normal iken sonradan farkedilmiş. Her olaya ve anne dahil herkese karşı tepkisizlik. Bir oyuncakla oynamayı tercih etmesi....
Hatta birgün parktan ayrılırken "biz gidiyoruz" diyorlar. tepki yok. Uzaktan izliyorlar. Bankta yalnız başına kalan çocuk tepkisiz....
Düşünsenize tüm duyguları yok olmuş bir çocuk. Herşeyden habersiz....Gelecek tüm zararlı etkilere açık.....
Olaya etken ise ikinci çocuk asla değil, annenin çalışma hayatına ve hobilerine devam etmesi, ilgiyi ve oyun görevini, hatta annelik görevini bir başkasına devretmesi..
Sonuç ise geri dönülemeyecek kadar güç bir tedavi süreci, belki de sonuç alınamayacak olması daha da üzücü....

Bakıcı ne kadar güvenilir ve iyi de olsa, kan bağı olmayan birinin çocuğa bir anne-anneanne-babaanne kadar yakın olamayacağını düşünüyorum. Ve çocuğun en önemli çağı olan 2-3 yaşında mutlaka ve mutlaka yakın akraba destekli anne bakımının şart olduğunu düşünüyorum.

Dün okuduğum bir haberde, "Bakıcısının gezdirmek istediği 1,5 yaşındaki bir çocuğun apartmanın kırık camından düşüp ölmesi" ise bakıcıya bakış açımı haklı çıkardı...

Benim de iki yaşında bir kızım var. Sayesinde esnek olan iş saatlerim dışındaki tüm vaktimi onunla geçiyorum. O uyuduktan sonra da ev işlerini yapıyorum. Hafta sonlarımız çocuk parklarında oyun oynamakla geçiyor. Evde de yine bulaşık makinesinden çıkan tabakları oyun oynayarak yerlerine yerleştiriyoruz, şarkı söyleyerek bebek bezi değiştirip, gözlerimizi kapatıp yukarı bakarak saçımızın şampuanını yıkıyoruz vs.... Tüm bu oyunların dışında bir telefon görüşmemiz bile ortak oluyor sevdiklerimizle...Yani sizin hayatınız onun hayatı oluyor. Bu durumdan hiç şikayetim olmadığı gibi keşke imkan olsa da daha fazla yanında olsam diyorum.....

Herkese sevgi dolu ve çocuklarla mutlu bir hayat diliyorum.
 
Merhabalar


Sayın Ergül, gerçekten açmış olduğunuz başlık çok çok önemli bir konu. Ben de her zaman bakıcı karşıtı bir anne oldum. Benimde biri 9 diğeri 1,5 yaşında iki oğlum var ve çalışan bir anneyim. Özellikle büyük oğlumda bu sorun yüzünden kendim sorunlu bir hale gelmiştim.Ki çocuğuma annem bakıyordu. Buna rağmen kendi içimde ciddi sıkıntılar yaşadım. Yaşımın henüz genç oluşu ( o zaman için) Suçluluk duygusu, gün boyu özlem, acaba dillendiğinde benim anneme annemi der ve birçok sıkıntılı düşünce.
Bu durumu çocuk doktorumuzla paylaştım. Ve rahat olamadığımı belirttim. Bana ne söyledi biliyormusunuz. Emin ol Saniye çocukla beraber olduğun süreç değil, beraber olduğun süreçte yaşadıklarınız önemli dedi. Çocuk senin geleceğin saati bilir ve senin gelmeni dört gözle bekler. Sen geldiğinde eğer onunla ilgilenmez, kalkar evde bu işim var şu işim kaldı şuraya gitmem gerekli der ve çocuğu ihmal edersen tabiî ki sorunlu bir çocuk olucaktır dedi. Ama sen geldiğinde onunla geçirdiğin vakitte tamamen onunla olursan, inan evde tüm gün çocuğunun yanında olan anneden çok daha iyi bir anne olursun Bakıcı düşüncemede kesinlikle karşı çıkmıştı. Çocuk psikolojisi açısından ebeveynler daha doğrudur (Tabi benim bu imkanım olduğu için)
Sonuçta şu an o minik bebeğim şu an 9 yaşında 4. sınıf öğrencisi iyi bir yüzücü, iyi bir öğrenci ve kaliteli bir insan.

Saygılarımla
 
Üst