Basel 2

Ynt: basel 2

Deniz GÖKÇEK' in yazısı...

Farzedelim ki küçük bir şirketiniz var, 'KOBİ' diyelim! Bugüne kadar, yere uluslararası standartlarda pek de sağlam basmayan, mali müşaviriniz tarafından 'bestelenmiş' malitablolar düzenlemişsiniz (gelir gider tablosu ve bilanço) ve bir veya birkaç banka ile uzun süredir çalışmaktasınız. Banka ile ilişkileriniz iyi. Güvenilir bir iş insanı ve şirketsiniz. Perakendeden topladığınız vadeli çekleri (aslında çek vadeli olmaz da) kullanarak teminat sağlıyorsunuz, kredi kullanıyorsunuz, özetle banka ilişkileri çerçevesinde işlerinizi döndürüyor, kredileri de vaktinde geri ödüyorsunuz. Ancak 2007 yılından itibaren bankalara getirilecek bir takım uluslararası kurallar nedeni ile ülkemizde de işlerin böyle dönmesine artık izin verilmeyecek. Birden limitleriniz daralabilir, fiyatlar sizin için artabilir. Çünkü bankaların üzerinde Basel 2 denen ve 2004 yılından beri gündemdeki kurallar nedeni ile oluşacak baskı, sonunda bankaların müşterileri açısından bazı ciddi sorunlar yaratacak. Bu nedenle önümüzdeki birkaç gün bu sütunda yazılacak şeyleri dikkatle okumanız gerekli diye düşünüyoruz:

Basel birçoğumuz için sadece haritadan tanıdığımız, İsviçre'nin kuzeyinde Fransız ve Alman hudutlarının birleştiği yere yakın, küçük bir kenttir. Fakat Basel aslında dünya ekonomisi açısından son derece büyük önemi haiz bir kenttir. Çünkü Basel 'Bank For International Settlements' denen ve kısaca 'BIS' adı ile anılan uluslararası kuruluşun bulunduğu yerdir. Bu kuruluşun işlevi ve komiteleri çok az kişi tarafından tanınır. Ancak Basel, 2007 yılından başlayarak Türkiye'de iş yapan ve bankalar ile çalışan, teminat alan ve veren veya kredi kullanan her kişi ve kurumu çok yakından ilgilendirecek bazı kuralların üzerinde yapılan en son uluslararası anlaşmalar nedeni ile, tümümüzün cebini son derece yakından ilgilendirecek hale gelecek. Bu nedenle tekrar küçük bir ikaz yapalım. Bu konu ile ilgilenin, içerik ve anlamını öğrenin!

BIS gelişmiş ülkelerin Merkez Bankaları ve bankacılık denetim otoritelerinden yetkililerin katılımı ile görev yapar. BIS aslında ilk defa 1988 yılında gündeme getirdiği Basel 1 ve şimdi de yeniden gündeme gelen Basel 2 denen, adı 'sermaye uzlaşısı' olan düzenlemeler ve kurallar nedeni ile her kişiyi ilgilendiriyor. BIS; 'Basel Komitesi' adında, uluslararası bir kurumsal yapı ile bankalar ve mali kuruluşların sermaye yeterliliği, denetim ve gözetimi ve bankalar üzerinde piyasa disiplini konusuna ilişkin bazı standartları gündeme getiren ve yayan kuruluş.

Basel Komitesi ilk defa 1975 yılında kurulmuş G-10 ülkelerinin Merkez Bankaları Başkanlarının toplandığı bir platform! Komite'nin toplantıları her yıl birkaç defa yapılıyor. 1976 yılında da ilk defa bankaların sermaye yeterliliğinde ortak standartlar uzlaşması tartışmaları gündeme gelmiş. 1988 yılında geliştirilen bankaların sermaye yeterliliği standartları, 1989 yılında da ülkemizde Bankalar Kanunu'na ek bir tebliğ halinde yayınlandı. Bu tebliğe göre bankaların ana, yani nakden konmuş ve ödenmiş sermayesi ile, katkı sermayeleri (yani mesela değer artışlarından gelen ve nakit olmayan sermaye) ayrılmış ve sınırlanmış, bankaların mali iştiraklerine (mesela sigorta şirketi gibi) yatırdıkları sermaye miktarı kendi sermayelerinden düşülmüş (yani azaltılmış) ve bankaların aktifleri çeşitli risk kategorilerine ayrılarak risk ağırlığı ile tartılan aktiflerin karşısında yüzde 8 oranında sermaye tabanı tutulması gündeme gelmişti. Bankalar bu kurallara 1994 yılından itibaren tamamen uyum sağlamış olacaklardı.

Şimdi, 1989 yılında kabul edilen sermaye standartlarının, globalleşen dünya ve hızla büyüyen finans sektörü kaynaklı yeni risk olguları karşısında, riskleri kontrol altında tutmak açısından değiştirilmesi gerekiyor ve 2004 yılında yayınlanan Basel 2 bu konuları yeniden düzenleniyor. Bu nedenle de banka-müşteri kişi-şirket ilişkileri gündemdeki en önemli konu haline geliyor.

Avrupa Birliği üyelerinde Basel 2 standardı 'standart yöntem' denen yöntemlerle Ocak 2007 ve 'ileri yöntemler' denen yaklaşımlar da 2008 yılında yürürlüğe girecek. Mesela bugün yabancı bankaların taşıdığı Türkiye riskleri (Hazine Bonosu mesela) sıfır risk ağırlığı taşır ve ek sermaye gerektirmezken, 2007 tarihinden itibaren (ülke rating notu düzelmezse) yüzde yüz risk ağırlıklı olacak ve ek sermaye ayrılması gerekecek. Bu da, kredi miktarı, vade ve faiz gibi konularda ters etki yapabilir.

Yarın genelde Türk şirketleri ve özelde KOBİ'ler açısından yeni kuralların ne anlama gelebileceğini tartışacağız.

-------------------------------------------------------

Çalıştığım şirkette uzun süredir bu konu üzerine çalışmaları sürdürüyoruz. Yaptığımız şey ise çok basit. Finansal Analiz. Mali Tablolarımızın Analiz sonuçlarımızı çıkarıp yorumluyoruz ve nasıl iyileştirebiliriz diye fikir alışverişi yapıyoruz. Bir sonuç çıkarıyoruz ve onu uyguluyoruz. yani kredi notumuzu yükseltmeye çalışıyoruz. BASEL de öyle bir şey. Firmaların kredi notu olacak ve o nota göre kredi alıp alamayacağı ve kredi faizi belirlenecek.
 
Ynt: basel 2

Basel 2 yi kısaca şöyle özetleyebiliriz; Özellikle kredi kullanan şirketleri ilgilendirmektedir. Bankalar kredi verecekleri firmaların mali yapılarıyla ilgili bazı kriterler arayacak, rastgele kredi kullandıramayacaklardır. Bankalar, şirketlere kredi verirken kendileride bu krediler için karşılık (sermaye) ayıracaklardır. Bu karşılıklar kredi verdikleri firmanın mali yapısına göre artacak veya azalacaktır. Mali yapısı güçlü bir firmalara kredi verirken daha az karşılık (sermaye) ayıracaklardır Böyle olunca da kredi faizi daha düşük olacaktır. Mali yapısı zayıf firmalara kredi verirken de daha fazla karşılık ayıracakları için kredi faizi yüksek olacaktır.
Bilgilerinize,
 
Üst