Ynt: Belediyenin ssk bildirgesi ve muhtasar beyanname damga vergisinden muaf mıdır
koraykarakaya ' Alıntı:
1-Özel bütçe-özerk bütçe tanımları sanırım bir Kamu Maliyesi kitabından alınmış, 5018'den sonra özerk bütçe diye bir şey kalmadı. 8'inci maddeye göre SGK resmi daire değilse resmi daire değildir. Kıyas ve benzetme yaparak SGK da resmi daire sayılır diyorsunuz, şimdi vergi hukukunda kıyas yasağı diye bir konuya girmek istemiyorum, bu forum da tartışılmayacak kadar kapsamlı bir konu
Özerk bütçe ifadesi ilgili kuruluşun kanununda geçiyor." Bu Kanun ile Kuruma görev ve yetki veren diğer kanunların hükümlerini uygulamak üzere; kamu tüzel kişiliğini haiz,
idarî ve malî açıdan özerk"
koraykarakaya ' Alıntı:
3'üncü maddede resmi daireler ile kişiler arasında düzenlenen kağıtlardan bahsediyor( iki taraflı hukuki işlem), oysa beyanname vermek tek taraflı bir hukuki işlemdir. Ve bu durumda resmi daireden kişiye verilen kağıt var. II sayılı Tabloda da bununla ilgili istisna yok.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞI
SOSYAL SİGORTALAR KURUMU BAŞKANLIĞI
SİGORTA İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Sigorta Primleri Daire Başkanlığı
SAYI : B.13.2.SSK.5.01.08.00/VIII- 031/66822
KONU: Eğitime Katkı Payı ile Özel İşlem ve Damga Vergileri
7-488 sayılı Kanuna göre resmi daire sayılan Kurum ve Kuruluşlardan ve ilgili kanunlarda vergiden muaf oldukları öngörülen işverenlerden, bu hususu belgelemeleri kaydıyla, bu işyerlerinden verilen prim belgelerinden dolayı damga vergisi tahakkuku yapılmaması,
koraykarakaya ' Alıntı:
Ayrıca "özün önceliği" muhasebenin temel kavramlarından biridir, vergi hukukunda özün önceliği gibi bir ilke yoktur.
Diğer tarafdan özün önceliği kavramı, kavram olarak vergi mahkemelerinin kararlarında vardır. Yine yeni TTK ile birlikte vergi hukuku kuralı halinde gelmiştir.
Bu davalara örnek olarak;
"Vergi Mahkemesi nin 25.10.1996 gün ve E:1996/575, K:1996/1264 sayılı kararıyla yapılan inceleme sonucu, davacı şirketin 1991 yılı sonu itibariyle pörtföyünde bulunan alacak senetleri ve borç senetlerini reeskonta tabi tuttuğu , ancak borçlar hesabında görülen vadeli çekleri reeskonta tabi tutmadığının tesbiti üzerine borç senedi gibi kabul edilen çeklere Merkez Bankası nca belirlenen %48 iskonto faiz haddi üzerinden hesaplanan reeskonta tutarının beyan edilen ticari kazanca ilavesi suretiyle saptanan matrah üzerinden tarhiyat yapıldığının anlaşıldığı , davacı dava dilekçesinde her ne kadar çek ve senedin kanunlarda farklı müeyyide ve hükümlere bağlandığının ve bunların aynı şekilde uygulamaya tabi tutulmasının Danıştay içtihatlarına aykırı düştüğünü, çekler için yasada herhangi bir uygulama öngörülmediğini iddia etmekte ise de, 31.12.1991 tarihi itibariyle davacı şirketin ..Anonim Şirketine verdiği çeklerin vade tarihlerini ve tutarlarını belirten listenin incelenmesinden, verilen bazı çeklerin vade tarihlerinin 1992 yılı Temmuz ayının ortalarına uzadığı ve vadeli olarak verildiği, vade tarihinden önce de tahsil edilmediği, yani fiilen vadeli olarak kullanıldığının anlaşılması ve şirket yetkilisinin de vadeli çeklerin fonksiyon ve amaç olarak borç senetlerinden bir farkı kalmadığının ifade edilmesi karşısında tespit edilen matrah farkı üzerinden yapılan tarhiyatın yerinde olduğu, ayrıca alınan veya verilen ileri tarihli çekler muhasebe sisteminde
?özün önceliği kuralı, gereğince alacak ve borç senedi olarak kabul edilerek reeskonta tabi tutulduğu, davacının faaliyetinin vergi dairesinin bilgisi dahilinde bulunması ve matrah farkının defter ve belgeler üzerinden saptanması ve bu olayın özelliği itibariyle vergi kaçırma kastı bulunmaması nedeniyle olaya kaçakçılık cezası uygulanmayacağı gerekçesiyle vergi aslı yönünden davanın reddine, kaçakçılık cezasının kusur cezasına çevrilmesine karar verilmiştir. "