Ynt: BKK Kararı
Mali disipline vergi zamlarıyla keskin dönüş
16.07.2009 | Erdal Sağlam | Analiz | Referans Gazetesi
Hükümet art arda yaptığı vergi zamlarıyla bir yandan bütçede büyüyen açığı kapatmayı amaçlarken, öte yandan ileriye dönük olarak "mali disiplinin sağlanacağı" havasını vermeye çalışıyor. IMF ile anlaşma olsa da, olmasa da orta vadeli program için gelirleri artırma gereği, bu zamları getirdi.
Hükümet sigaraya yaptığı vergi zammı, hafta başında ehliyet-pasaport gibi değerli kağıtların harçlarını yüzde 50 oranında artırdıktan sonra, dün de akaryakıt vergilerine ortalama yüzde 10 civarında ÖTV zammı yaptı. Bunun yanında lokanta ve otellere dönük olarak yüklü KDV oranları artırımları geldi.
Ekonomi yöneticileri bir süredir IMF ile anlaşma olmasa bile, hazırlayacakları orta vadeli programla, mali disiplinin yeniden sağlanacağını söylüyorlar. 15 gün içinde orta vadeli programın açıklanması beklenirken, yapılan vergi artışları ile Hükümet piyasalara, anlaşıldığı kadarıyla, "mali disiplini artık yeniden sağlıyorum" mesajı vermeye, yani kaybolan kredibilitenin yeniden inşasına çalışıyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın geçen hafta IMF ile anlaşma konusunda ağız değiştirip, "28 Eylül'e kadar anlaşma imzalamak istediğimizi IMF Başkanına söyledim" dese de, bu konuda çelişkili demeçler dinleyen piyasada, tam olarak "IMF ile anlaşma yapılacak" denemiyor. Ancak umutlarını kaybeden bazı piyasa oyuncularının Başbakanın bu son açıklamaları ile anlaşma konusunda yeniden umutlandığını da söylememiz gerekiyor. Zaten bu umudun piyasadaki fiyatlara da yansıdığı kaydediliyor.
Daha önce açıklanan sigaraya vergi zammı ile değerli kağıtların harçlarına yapılan zam, piyasada, bozulan bütçe dengesini bir ölçüde sağlamak için yapılan ayarlamalar olarak görülmüştü. Ancak dün resmi gazetede yayımlanıp yürürlüğe giren yüklü zamlar artık "ayarlama" düzeyini aşmış bulunuyor. Bu zamları değerlendiren piyasa oyuncularının bazıları "Artık IMF ile anlaşma yapılacağının bir göstergesi" olarak yorumlama eğilimine girerken bazı aktörler temkini elden bırakmayarak, zamlar için "IMF anlaşması olmasa bile orta vadeli programın kredibilitesi için buna ihtiyaç vardı" yorumunu yapıyorlar.
Yani şu aşamada bu yüklü zamları "IMF ile anlaşmanın bir gereği" olarak görmek, Hükümetin ikircikli tutumu nedeniyle, biraz abartılı olabilir.
Çünkü IMF ile anlaşma yapılmasa bile, ekonomi yönetiminin içeride piyasalara güven vermesi için yakında açıklayacağı orta vadeli programın inanırlığı için, dayanaklarının ve hedeflerinin sağlam kurulması gerekiyor. Bunun ön şartı ise daha gerçekçi hedefler saptamak ve piyasayı tatmin edecek bir bütünlük içinde ulaşılabilir hedeflere yer vermek.
Yapılan son zamları, bütçe açıklarının kapatılmasına çalışılmasını, IMF anlaşması olmasa bile, mali disiplin havası yaratmak için şart görülen gelir artırıcı önlemler olarak görmek gerekiyor.
İç talebi olumsuz etkileyecek
Bu zamlar belki ekonomi yönetiminin güvenirliği için şart olan ve mali disiplinin yeniden oluşturulacağını gösteren zamlar. Ancak bu zamlar aynı zamanda özellikle iç talebi önemli ölçüde sınırlayacak, olumsuz etki yapacak fiyat artışlarına neden olacak zamlar.
Avrupa başta olmak üzere gelişmiş ülkelerdeki canlanmanın gecikeceği dolayısıyla Türkiye'nin ihracatının hemen artmayacağı göz önüne alınarak,bir süredir ekonominin canlandırılması için iç talebin artırılması gereği üzerinde duruluyor.
Bu nedenle bazı sektörlerde önemli ÖTV indirimleri yapıldı ve bunların bir kısmı da devam ediyor. İşte bir yandan tüketimi artırmak için vergi indirimlerine devam edilirken öte yandan yüklü ve tüm sektörleri etkileyecek vergi zamları yapmak, iç talep yani tüketimi artırmak amacıyla çelişen kararlar olarak göze çarpıyor.
Bu da büyük ölçüde gerileyen üretimin, işsizlik oranlarındaki artışın daha uzun süre toparlanamayacağının bir kanıtı.