Cari Hesaplar

Üyelik
22 Haz 2005
Mesajlar
37
sayın üstadlarım öncelikle hepinize işlerinizde başarılar dilerim.
benim size bir sorum olacak bana yardımcı olursanız mutlu olacağım..
firmamızın satıcısı ve müşterisi olan 2 ayrı firma var.bu iki firmaların firma sahipleri aynı kişi ,
yanlız iki ayrı firma adı altında işletme kurmuşlar.
örnek le açıklıyayım..a firmasının adı gültekstil firma kurucusu:ali güven
b firması:nergis tekstil:kurucusu :ali güven
gül tektilin bizim şirkete borcu
nergis tekstilinde alacağı mevcut
bu iki firma arasında dekont düzenleyip borcumu gültekse kapatsam nergis tekstilede alacak kaydı yapsam bir mahsuru olurmu.tabii karşıdaki firmalrın bilgisi dahilinde ..
şimdiden tşk
 
sayın huriye

8000.00 ytl sınırını göz önüne alarak virman yapabilirsin herhangi bir mahsuru yoktur

saygılarımla
taner ozturk
 
Cari hesap sözleşmesi, hesap kesilmeden önce alacak talep edilmeyeceğine dair bir anlaşmadır. TTK.nun 95. maddesi uyarınca cari hesap kesilmesinden önce taraflardan hiçbiri alacaklı veya borçlu sayılmaz. Diğer bir anlatımla cari hesaba giren alacak muaccel olmadığından, tek başına talep edilemez.

Akit serbestisi kuralına göre Borçlar Kanunu ile düzenlenen alacağın temliki veya borcun nakli konusunda her türlü akit yapılabilir. Firma sahipleri arasında böyle bir anlaşma olduğu taktirde takas işlemini yapabilirsiniz. Ancak yukarıda bahsedildiği gibi hesap kesim tarihinin beklenmesi gerekir.
 
degerli üstatlar

sayın volkan aktaş ın yazdıgı gibi cari hesap sözleşmesi yapan şirket görmedim gören veya yapan varsa bu uygulamayı aydınlatırlarsa sevinirim bu arada vade tarihi yoksa nasıl işlem yapılır yazdıgım gibi degilmi

saygılarımla
taner ozturk
 
Huriye Hanım.

Her 2 firmanın da yazılı olurunu aldıktan sonra her 2 firmaya da virman dekontu düzenlerseniz sizin firma açısından hiç bir sakınca sözkonusu olmaz. Aksi halde olay ticaret mahkemesine intikal ederse kayıtlarınızın geçerliliği tehlikeye düşebilir.
 
Merhabalar

Sayın hemşerim Volkan Aktaşın görüşlerine katılıyorum. Diğer taraftan yapılan işlem tamamen tahakkuk safhasında cereyan edip, fiili bir tahsilat veya tediye söz konusu olmadığından bankanın devreye sokulmasına da gerek yoktur.
 
Merhaba,
Sayın Huriye, Sayın Taştan gerekli yanıtı vermiş bende işin biraz yasal yönlerinden bahsetmek istiyorum.

Yapacağınız işlem Borçlar Kanununun 162 ve izleyen maddeleri ile düzenlenmiş olan "Alacağın Temliki" işlemidir. İşlemi yapmanızda herhangi bir sakınca bulunmamaktadır. Sayın Taştan'ın belirtmiş olduğu gibi yazılı olarak yapmanız gerekiyor. Bu hem borçlar Kanunu gereği hemde, KDV kanunundaki müteselsil sorumluluk ve VUK yönünden tevsik zorunluluğu kapsamında olabileceğindendir. Yazılı "Temlik Sözleşmesinin" noterden yapılması gerektiği şeklinde bir KDV (veya VUK) tebliği veya sirküleri hatırlıyorum ama şu anda hangi tebliğ/sirküler olduğunu çıkaramadım. Bulursam onuda ek olarak belirtirim.

Kod:
     (A) ALACAĞIN TEMLİKİ :
     I - Şartları :
 
     1 - Rızaî temlik
     a) Cevâzi
     Madde 162 - Kanun veya akit ile veya işin mahiyeti icabı olarak menedilmiş olmadıkça borçlunun rızasını aramaksızın alacaklı, alacağını üçüncü bir şahsa temlik edebilir.
     Borçlu, alacağın temlik edilmemesi şart edilmiş olduğunu bu şartı ihtiva etmeyen bir ikrarı bilkitabeye istinat ile, alacağını temellük eden üçüncü bir şahsa karşı iddia edemez.
 
     b) Akdin şekli
     Madde 163 - Tahriri şekilde yapılmış olmadıkça alacağın temliki muteber olmaz.
     Bir alacağın temlikini va'detmek, hususi şekle tabi değildir.
 
     2 - Kanunî veya kazaî temlik
     Madde 164 - Alacağın temliki kanun veya mahkeme kararı mucibince vukubulduğu halde bir güna merasime tâbi olmaksızın ve evvelki alacaklı tarafından rıza izhar edilmesine bile ihtiyaç bulunmaksızın üçüncü şahıslara karşı dermeyan edilebilir.
 
Merhabalar

(Firmalar özel kişi firması ise)

Bir hususu aydınlatmada fayda görüyorum. Bilindiği gibi firmalar hukukumuzda özel kişi ve tüzel kişi firmaları olarak ayrılır.
Tüzel kişi firmaların onu kuranlardan ayrı bir kişiliği, dolayısıyla hukuku vardır. Tüzel kişi firmalarında sermayedarların firma üzerindeki tasarrufu kısıtlanmıştır. Örneğin örtülü sermaye, kayıtlı sermaye gibi kanunen disiplin altına alınmış hususlar özel kişi firmalarında yoktur. Vergi hukuku açısından da bu firmanın bizatihi mükellefiyeti söz konusudur.

Özel kişi firmalarında firma sahibinin firma veya firmaları üzerindeki tasarrufu kısıtlanmamıştır. Firmanın onun sahibinden ayrı bir kişiliği yoktur. İsterse bir kişiye ait 50 ayrı firma olsun bu konuda değişen bir şey olmaz. Çünkü firma sahibinin bütün firmalar üzerinde sınırsız hakimiyeti vardır.

Yukarıda bahsi geçen borcun nakli ve alacağın temliki tasarrufları üç ayrı özel veya tüzel kişi arasında geçer.
Bahse konu olan örnekte her ne kadar üç firma görünüyorsa da firmalardan ikisi aynı özel kişiye ait olduğundan, gerçekte Sadece iki kişiden söz edilebilir. Bu durumda yapılacak takas mahsup işleminde Borçlar Kanununun bahse konu amir hükmü örneğimizde geçerli olmayacaktır. Akit serbestisi kuralı gereğince (B.K.m:19) , yapılacak işlem hiçbir şekle tabi olmadan gerçekleştirilebilecektir. Diğer taraftan yukarıda bahsettiğim gibi fiili bir tahsilat veya tediye olmadığından bankayı vasıta kılacak bir işlem de söz konusu olmaz.
...................................................
 
Üst