fonradar

çıkışta izin parası

eren

Katkı Sunan Üye
Üyelik
30 May 2005
Mesajlar
223
personelimiz 6 yıldır çalışıyor ve bütün haklarını vererek çıkışa göndereceğiz ve bütün izinleri duruyor.Peki 4857 sayılı iş kanunu ile yıllık izin süreleri 2 gün artırıldı.Şimdi 2003 yılında kanun çıktığı için o tarihe kadar eski o tarihten sonra yeni izin sürelerinimi göönüne alacağız yoksa bütün bakiye kullanılmadığı için şimdiki 20 gün üzerinden mi olacak?Bu konu da yargının bir kararı varmı?Zira önceki dönem hakedilmiş olan izinler o tarih itibarıyla eski kanundan değerlendirilmeli 2003'den sonra yeni kanuna göre değerlendirilmeli diye düşünüyorum sizler ne dersiniz?teşekkürler.
 
merhabalar


2003 yılına kadar eski günlerden yani 12 gün, 2003 den sonra 14 gün üzerinden hesaplanacak düşünceniz doğru.



iyi çalışmalar....
 
bu konu mutlaka meslekdaşlarımın başına gelmiştir.peki yargıtay kararı veya sigorta müfettişlerinin bu konu hakkındaki görüşleri hiç gözünüze ilişti mi,çünkü ıspat ve belge olursa personelimizi ve müdürümüzü net bir şekilde bilgilendirmiş olacağız.Teşekkürler.
 
T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 2000/9-1079
Karar : 2000/1103
karar Tarihi : 05.07.2000

İlgili Maddeler: 49, 54, 56
Konu : Yıllık Ücret İzin hakkının; Sözleşmenin Feshi Tarihinden İtibaren Alacağa Dönüşmesi Ücretin Son Ücret Esas Alınarak Ödenmesi Hk.da
Zamanaşımı

Özet: Yıllık ücretli izin hakkının işçi tarafından istenmemesi veya işverence kullandırılmaması bunun alacağa dönüşmesine neden olamayacağı gibi, dinlenme hakkından vazgeçilerek ücretin istenmesi olanağı da yoktur. Sadece yıllık ücretli iznini kullanan işçiye izin dönemine ilişkin ücretli izne başlamadan önce peşin olarak ödenmesi veya avans verilmesi öngörülmüştür.

Öte yandan yıllık ücretli izin hakkı, hizmet akdinin işçi veya işveren tarafından feshi veya işçinin ölümü ile izin ücretine dönüşmektedir. İşçinin hizmet akti devam ederken kullanamadığı yıllık izinlerinin ücretini dava yoluyla alamaması nedeniyle alacak muaccel hale gelmediğinden, zamanaşımı süresi de başlamaz.

O halde; hizmet akdinin fesih tarihinden itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresi içinde dava açıldığına göre; davacının kullanmadığı yıllık izinlerin tümünün karşılığı alacağın son ücret esas alınarak ödenmesine karar verilmesi gerekir.

(1475 s. İş K. 49/son, 54,56)
(2822 s.TSK. m.61)
(818 s. BK. m.128)

Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (İş Mahkemesi)nce davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesinin ilamiyle; (... 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Hizmet sözleşmesinin feshinden sonra beş yıl içinde dava açılmış olup dairemizin öğretide de benimsenen oluşan içtihatlarına göre yıllık ücretli izin alacağı yönünden somut olayda zamanaşımı süresinin geçmediğinin kabulü gerekir. bu durumda davacı işçinin kullanmadığı ve karşılığının ödenmediği anlaşılan yıllık ücretli izin sürelerine göre gerekleşen daha fazla bir hakkı varsa onun da hüküm altına alınması gerekir.

3- Davacı işçi dava tarihine kadar işlemiş olan kıdem tazminatı faizini de talep etmiş ve mahkemece kabul edilmiş olduğuna göre hüküm altına alınan bu tazminat için fesih tarihinden faiz yürütülmesi, mükerrer ödeme ve yararlanmaya yol açar. Bu nedenle kıdem tazminatı için somut olayın özelliği dikkate alınarak dava tarihinden itibaren faiz yürütülmelidir.

4- Ücret farkı alacağı yasadan değil yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Bu niteliği dikkate alınarak 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanununun 61. maddesi uyarınca bankalarca uygulanan en yüksek işletme kredisi faiz yürütülmelidir. Gerçi bu faiz de yasal niteliktedir. Ancak uygulamada tereddüde yer vermemek için bunun açıklığa kavuşturulması doğru olur...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda diren ilmiştir.

Temyiz eden: Taraf Vekilleri

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara bozma kararında açıklanan nedenlere göre, mahkemenin kabulünün aksine, yıllık ücretli izin hakkından vazgeçilmesi 1475 sayılı İş Kanununun 49/son maddesi uyarınca söz konusu olamayacağı gibi, muaccel olmayan bir alacak için zamanaşımının başlaması da mümkün değildir.

Gerçekten Borçlar Kanununun 128. maddesi uyarınca yıllık ücretli izin alacağı hizmet akdinin işçi veya işveren tarafından haklı sebeple olsun veya olmasın feshedilmesi anında doğmaktadır. Öncelikle belirtelim ki yıllık ücretli izin hakkı ile yıllık ücretli izin alacağı birbirlerinden farklı kavramlardır. İşçinin yıllık izin süresi işyerindeki kıdem ve yaşı esas alınmak suretiyle tesbit edilmektedir. Hizmet süresinin deneme süresi de dahil olmak üzere en az bir yıl olması halinde hak kazanılan yıllık ücretli izin hakkı, aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalışılan sürelere göre belirlenmektedir. İşçinin her hizmet yılına karşılık yıllık iznini gelecek hizmet yılı içinde kullanması gerekirse de işverenin yönetim hakkı sebebiyle işçilere yıllık izinlerini bir plan dahilinde vermesi gerektiğinden işveren, kimi zaman işçilerine yıllık ücretli izin kullandırmamaktadır. Yıllık ücretli izin hakkından vazgeçmesi mümkün olmayan işçiye izninin ücretli olarak kullandırması zorunludur. Bu sorunluluk Anayasanın “çalışma şartları ve dinlenme hakkı” başlıklı 50/III-IV maddesi uyarınca çalışanların yıllık ücretli izin ile her yıl dinlendirilmeleri gereğinin sonucudur. Bu bakımdan işçi, yıllık ücretli izin hakkından vazgeçmiş olsa da bu hukuken geçerli sayılamaz. İşçilerin, izin, kişilik haklarına ilişkin bulunmaktadır. İşçinin paraya yıllık dinlenmeden daha çok önem vermiş olması, hatta yıllık iznini parayla satmış olması da Borçlar Kanununun 65. maddesi karşısında geçerli değildir. böyle bir durumda işçi aldığı parayı iade etmeksizin izin hakkını kullanma yetkisine sahiptir.(Tunçomağ-Centel, a.g.e.s.164)

Yıllık ücretli izin hakkının işçi tarafından istenmemesi veya işverence kullandırılmaması bunun alacağa dönüşmesine neden olmayacağı gibi, dinlenme hakkından vazgeçilerek ücretinin istenmesi olanağı da bulunmamaktadır. Zira İş Kanununun 54. maddesinde sadece yıllık ücretli iznini kullanan işçiye izin dönemine ilişkin ücreti izne başlamadan önce peşin olarak ödenmesi veya avans verilmesi öngörülmüştür. Öte yandan yıllık ücretli izin hakkı, hizmet akdinin işçi veya işveren tarafından feshi veya işçinin ölümü ile izin ücretine dönüşmektedir. İşçinin hizmet akdi devam ederken kullanamadığı yıllık izinlerinin ücretini dava yoluyla alamaması karşısında, muaccel olmayan bir alacak için zamanaşımı süresinin başlamasından da söz edilemez.

Yine İş kanununun 56. maddesinde akdin sona erdiği tarihteki ücret üzerinden yıllık izin süresi için ücretin hesaplanmasının öngörülmesi, önceki yıllarda kullandırılmamış yıllık izinlerin işvereni bir tür cezalandırmayla son ücret esas alınarak ödenmesi hükmü, bu düzenlemenin son yılın değil önceki yılların da izin ücretini içerdiğini göstermektedir.

O halde hizmet akdinin feshi ile doğan yıllık izin ücreti alacağının zamanaşımı süresinin fesih tarihinden başlatılması gerekir. Somut olayda fesih tarihinden itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresi içinde dava açıldığına göre davacının kullanmadığı yıllık izinlerin tümünün karşılığı alacağın hüküm altına alınmasını kabul eden Hukuk Genel kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak, önceki kararda diren ilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA) 5.7.2000 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
 

Benzer konular

Üst