Eksik Ücret Halinde Çalışanın İşten Tazminatlı Ayrılma Hakkı

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan ferhat
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

ferhat

Moderator
Forum Yönetimi
Üyelik
6 Haz 2005
Mesajlar
8,219
Konum
İSTANBUL
Eksik Ücret Halinde Çalışanın İşten Tazminatlı Ayrılma Hakkı



Emekli Sandığı emeklisi doktorum. Sosyal Güvenlik Destek Primi ödeyerek üç yıl bir özel hastanede sigortalı çalıştım. Daha sonra ödemelerde sözleşme hükümlerine uymadıkları için noter kanalıyla işten ayrılış nedenimi gerekçeli olarak gönderdim. Üç aylık alacağım için mahkemelik olduk. Sözleşmemin uygulanmaması ve ödemelerimin yapılmaması nedeniyle ayrıldığım işyerimden kıdem tazminatı talep edebilir miyim? Dr.B.Ç.

Sayın Okurum,

İş sözleşmesi de bir anlaşmadır ve eninde sonunda bozulabilir. Sözleşmenin ne zaman nasıl bozulduğunda ne gibi yaptırımları olduğunu Yasa koyucu ortaya koymuş durumda. İşverenin olduğu gibi çalışanın da iş sözleşmesini feshetme yetkisi bulunuyor. Eğer haklı nedenle feshetmişse elbette kıdem tazminatı da ödenmesi gerekiyor. Yok eğer yasada tanımlanan haklı nedenler dışında sebeplerden feshetmişse istifa etmiş durumda olduğundan tazminat hakkını yitiriyor.

Yasada tanımlanan iş sözleşmesinin haklı nedenle feshini oluşturan nedenler üç başlık altında toplanıyor. Bunlardan biri sağlık nedenleri olup yapılan iş çalışanın sağlığını veya yaşayışını tehlikeye atıyorsa ya da işveren veya işyerindeki başka bir işçinin bulaşıcı ve işle bağdaşmayan bir hastalığa tutulmuş olması halinde çalışan iş akdini sağlık nedenleriyle haklı olarak feshedip tazminatını talep etme hakkına sahip bulunuyor.

İkinci sebep işyerinin çalışmasını bir haftadan fazla süre engel olacak zorlayıcı bir nedenin ortaya çıkması durumu olabiliyor.

Üçüncü neden ise bu konuda en çok karşılaşılan durumları içeren ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri oluyor. Aşağıdaki durumlarda;


İşverenin;

İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri hakkında yanlış vasıflar veya şartlar göstermek yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler vermek veya sözler söylemek suretiyle işçiyi yanıltması,
İşçinin veya ailesi üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak şekilde sözler söylemesi, davranışlarda bulunması veya işçiye cinsel tacizde bulunması,
İşçiye veya ailesi üyelerinden birine karşı sataşmada bulunması veya gözdağı vermesi, yahut işçiyi veya ailesi üyelerinden birini kanuna karşı davranışa özendirmesi, yahut işçiye ve ailesi üyelerinden birine karşı hapsi gerektiren bir suç işlemesi yahut işçi hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ağır isnat veya ithamlarda bulunması,
İşçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap etmemesi veya ödememesi halinde,
Ücretin parça başına veya iş tutarı üzerinden ödenmesi kararlaştırılıp da işveren tarafından işçiye yapabileceği sayı ve tutardan az iş verildiği hallerde, aradaki ücret farkı zaman esasına göre ödenerek işçinin eksik aldığı ücreti karşılamaması yahut çalışma şartları uygulamaması,
İşçinin diğer bir işçi veya üçüncü kişiler tarafından işyerinde cinsel tacize uğraması ve bu durumu kendisine bildirmesine rağmen gerekli önlemleri almaması,

Hallerinde çalışan iş akdini kıdem tazminatı hakkına da sahip olarak feshedebiliyor.

Örneğin değil normal ücretin ödenmemesi, fazla çalışma ücretinin ödenmemesi de çalışanın iş akdini haklı nedenle feshi kapsamına girdiği biçiminde değerlendiriliyor. Nitekim Yargıtay da 27.03.2007 tarihli bir içtihadında ?Fazla çalışma ücreti, geniş anlamda ücret içinde değerlendirilmelidir. Böyle olunca fazla çalışına ücretinin ödenmemesi de 4857 sayılı İş Kanununun 24/11 e bendi uyarınca isçiye haklı fesih imkânı vermektedir? diyor. (Yargıtay 9 Hukuk Dairesi E. 2007/511, K. 2007/8588)

Ancak iş sözleşmenizi feshederken haklı nedenleri sıralayıp bu nedenlerden dolayı ayrıldığınızı değil de diğer bazı nedenler zikrederek istifa dilekçesi vermişseniz bu takdirde kıdem tazminatı alamazsınız.

Çalışanın haklı nedenle iş sözleşmesini derhal feshi halinde zaten ihbar tazminatı ödenmesi gerekmez.

İşverenin İşyerini SGK?ya Bildirme Yükümlülüğü

Bir üretim yapmak, bir hizmet sunmak amacıyla girişim yaparak işçi çalıştırmaya başlayacak olan işverenin yapması gereken bildirim yükümlülükleri bulunmaktadır. Bu yükümlülükler farklı yasalarla ilintili olarak ayrı ayrı düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu yükümlülüklerden bir kısmı da SSK mevzuatına göre öngörülmüş bulunmaktadır.



Bu bağlamda işveren öncelikle işyerini bildirmek zorundadır. 506 sayılı Kanunun 8 inci maddesi gereği olan bu bildirimi İşveren işe başlamadan önce işyeri bildirgesini ilgili Sigorta Müdürlüklerine veya Sigorta İl Müdürlüklerine vermek suretiyle gerçekleştirebilir.

İşverenin bu başvurusu üzerine Sigorta İl veya Sigorta Müdürlüklerince tescil işlemi yapılıyor. Yapılan bu tescile dayanarak da işyerinin işkolu kodu ile tehlike sınıfı işverene tebliğ ediliyor. Bu tebliğden sonra işverenin faaliyete geçireceği işyerine verilen işkolu koduna, yapılan işe uygun olmadığına ilişkin olarak itiraz hakkı bulunuyor.

İşverenin verilen bu iş kolu kodu ve tehlike sınıfına dair bir itirazı bulunuyorsa Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bu itirazını yapabilmesi için tebliğ tarihinden itibaren en geç bir ay içinde başvurması gerekiyor.

İşverenin bir aylık süreyi geçirmesi durumunda da iş kolu kodu ve tehlike derecesi için itiraz yapabilmesi hakkı yine bulunmaktadır. Ancak bu defa itirazını Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı?na değil Sigorta veya Sigorta İl Müdürlüklerine yapabiliyor.

Şayet tescil işlemi yukarıda belirtildiği yönteme göre yapılmazsa SSK?ca resen yapılır. Zira bir yerde sigortalıların çalışmaya başlaması ile birlikte o yer işyeri niteliğini kazanıyor.

Bir okurum bulunduğu ilin dışındaki bir ilden nakliye ihalesi aldığını bunun işyeri sayılıp sayılmayacağını soruyor. İşin niteliği ve yürütümü bakımından işyerine bağlı bulunan yerlerin işyerinden sayılır. İhale aldığı ildeki işin asıl bulunduğu ildeki işyerine bağlı bir işyeri olabilmesi için işin niteliği ve yürütümü bakımından ekonomik ve hukuksal yönden bu işyerine bağlı bir işyeri olması gerekiyor.

Oysa ihale ile alınan her bir işin, konusu ile yürütümü, yer ve zamanı birbirinden farklı olması nedeniyle sevk ve idaresi bakımından ayrı bir organizasyon kurmayı gerektirdiği açıktır. Dahası ihale aldığı yerdeki işin bitmesi ile veya herhangi bir şekilde durması ile asıl bulunduğu yerdeki iş de sona ermeyeceğine göre her bir iş ekonomik ve hukuksal bakımdan birbirinden ayrı ve bağımsız bir iş sayılır ve ihale aldığı farklı yerdeki işyerinin de bağımsız bir işyeri olarak ayrıca tescili gerekiyor.

Şevket Tezel
 
Üst