Gelir Vergisi Beyannamesinin Süresinde verilmemesi

Üyelik
11 Mar 2006
Mesajlar
13
Merhaba

Bir işletmenin 29.03.2006 tarihinde vermemiz gereken Yıllık gelir vergisi beyannamesini vermedik. ve daha sonra bu beyannameyi 04.04.2006 tarihinde elektronik ortamda verdik fakat bugün vergi dairesinden gelen bir yazıda 2005/ 1-12 dönem YGV beyannamesini süresinde vermediğinizden dolayı 31.03.2006 tarihinde takdire sevk fişi ile takdir komisyonuna matrah takdiri için sevk işlemi yapıldığından süresinden sonra verdiğiniz YGV'si için V.U.K 371. madde hükümlerinden yararlanmanız söz konusu değildir, deyip 13.039,57- YTL vergi ziyaı cezası göndermişler. Vergi dairesinin herhangi bir haberde bulunmaksızın takdire göndermesi doğrumu ya da mükellefi beyana çağrı göndermesi gerekmezmi, mükellefin ve bizim bu durumda ne yapmamız gerekir. yardımlarınız için teşekürler
 
Yapılabilecek hiç bir şey yok. Çünkü Kanununi süresi geçen beyannameyi Vergi Dairesi istediği zaman Takdir Komusyonuna sevk edebilir.
 
Merhaba,

VUK’nun “Vergi Kanunlarının Uygulanması ve İspat” başlıklı 3. maddesinde;

“…
B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.
Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.
İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.
“,


“Re'sen Vergi Tarhı” başlıklı 30. maddesinde;

“(2791 sayılı Kanunun 1'inci maddesiyle değişen fıkra) "Re'sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanunî ölçülere dayanılarak tespitine imkân bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunmasıdır. İnceleme raporunda bu maddeye göre belirlenen matrah veya matrah farkı re'sen takdir olunmuş sayılır."

1. (4008 sayılı Kanunun 2'nci maddesiyle değişen bent) Vergi beyannamesi kanunî süresi geçtiği halde verilmemişse,(1)”

yer alan hükümler incelendiğinde ve özellikle de VUK’nun 30. maddesinin ilk paragrafındaki “Re'sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanunî ölçülere dayanılarak tespitine imkân bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen” hükmüne göre, matrah takdiri yapabilmek için, öncelikle durumun tespit edilmesi, defter, belge ve kayıtların incelenmesi, mükellefin beyanına başvurulması vb. işlemlerin yapılması zorunludur.

Yine yukarıdaki durum, VUK’nun 3. maddesindeki “İSPAT” hükümlerine de aykırı bir durum olup, matrah takdirinin ve takdir edilen matrahın gerçekliği şüphelidir. Yine vergi dairesinin söz konusu matrahı takdir ederken, beyannamenin geç verilmesinden başka herhangi bir tespiti veya incelemesi söz konusu değildir.

Yeterli inceleme ve araştırmadan yoksun olan bu matrah takdirinin, yersiz ve hakkaniyetle bağdaşmadığı açıktır.

Beyannamenin geç de olsa vergi dairesine intikal ettirilmesi sizin lehinize güzel bir davranış olup, uzlaşma istemeden, direkt vergi mahkemesine başvurmanız halinde, tarafınıza takdir edilmiş olan vergi ve cezalar çok yüksek bir ihtimalle iptal edilecektir.




Benzer Yargı Kararları:

Danıştay Onbirinci Daire
Tarih : 14.05.1996
Esas No : 1996/2982
Karar No : 1996/1917

Takdir komisyonu kararının hiçbir araştırma, incelemeye, somut belge ve bilgiye dayanmadığı, beyan edilen matrah üzerinde bir teslim veya hizmet bedeli elde edildiğine ilişkin tespit bulunmadığından yapılan cezalı tarhiyat yerinde değildir.


İstemin Özeti: 1990/Aralık dönemine ilişkin katma değer vergisini pişmanlık dilekçesi ile veren yükümlü şirketin pişmanlıkla ilgili yasada öngörülen koşulları yerine getirmediğinden bahisle takdir komisyonu kararma dayanılarak o kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salınmıştır. Vergi Mahkemesi kararıyla;

olayda yükümlünün beyannamesini pişmanlık istemi ile vermesine rağmen 10.05.1991 tarihine kadar ödemesi gereken vergi ve pişmanlık zammını 213 sayılı Yasanın 371. maddesinde öngörülen 15 günlük süreyi geçirdikten sonra 27.06.1991 tarihinde ödediğinden yükümlünün pişmanlık koşullarından yararlandırılmayarak dönem, matrahının re'sen takdiri yoluna gidilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı ancak takdir komisyonu kararının hiçbir araştırma, incelemeye, somut belge ve bilgiye dayanmadığı, beyan edilen matrah üzerinde bir teslim veya hizmet bedeli elde edildiğine ilişkin tespit bulunmadığı, dolayısıyla anılan yasanın 31/8. maddesine uygun olmadığı gerekçesiyle vergi aslım kaldırmış, kaçakçılık cezasını ise pişmanlık koşullarının yerine getirilmediğinden olayda geç tahakkuk nedeniyle vergi ziyaına yol açıldığı gerekçesiyle, beyan edilen matraha isabet eden vergi üzerinden kusur cezasına çevirmiştir. Vergi Dairesi Müdürlüğü, pişmanlık koşullarına uyulmadığından, dönem matrahının belirlenmesi için takdire sevkinde ve takdir komisyonu kararma dayanılarak yapılan cezalı tarhiyatın yasaya uygun olduğunu ileri sürerek mahkeme kararının bozulmasını istemektedir.

Karar: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir. !

Bu nedenle temyiz isteminin reddine, Vergi Mahkemesi kararının onanmasına oybirliği ile karar verildi.


Danıştay Yedinci Daire
Tarih : 26.12.2001
Esas No : 2000/6576
Karar No : 2001/4140

Katma değer vergisi beyannamesi verilmemesi sebebiyle matrah takdiri için takdir komisyonuna sevk yerindedir. Ancak, herhangi bir inceleme ve araştırmaya dayanmayan ve soyut ifadeleri içeren takdir komisyonu kararının takdir ettiği matrah üzerinden salınan katma değer vergisinde ve buna bağlı cezada isabet yoktur.


İstemin Özeti: Davacı adına, 1996 takvim yılının Ekim, Kasım, Aralık dönemine ilişkin olarak katma değer vergisi salınması kusur ve usulsüzlük cezası kesilmesi yolunda tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davada; katma değer vergisi beyannamesi verilmemesi sebebiyle matrah takdiri için takdir komisyonuna sevk yerinde ise de, herhangi bir inceleme ve araştırmaya dayanmayan ve soyut ifadeleri içeren takdir komisyonu kararının takdir ettiği matrah üzerinden salınan katma değer vergisi ve kesilen kusur cezasında isabet bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne; öte yandan, dosyanın incelenmesinden; usulsüzlük cezasına ilişkin ihbarnamenin davacıya 04.11.1998 tarihinde tebliğ edildiği görülmekle, 14.12.1998 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen reddine dair (...) Vergi Mahkemesi kararının; davanın kısmen kabulüne ilişkin hüküm fıkrasının, katma değer vergisi beyannamesini vermeyen yükümlü adına takdir komisyonu kararına dayanılarak salınan katma değer vergisi ile kesilen kusur cezasında isabetsizlik olmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Karar: Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle, gerekçesi yukarıda açıklanmış bulunan mahkeme kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle dairemizce de uygun görülmüş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddine, kararın onanmasına oybirliğiyle karar verildi.
 
Sn SMMM Kenan GÜMÜŞ
Yardımınız için çok teşekür ederim. Sizden bir konuda da yardım isteyecem mükellefimiz 24.03.2006 tarihinde Astım bronşit nedeni ile resmi sağlık kuruluşundan 15 günlük rapor almış. Bizim daha sonradan haberimiz oldu acaba mucbir sebep sayılır mı? V.U.K'nun 13/1 de " Vergi ödevlilerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk" yazıyor. Acaba ağır hastalıktan sayılırmı. Birde vergi dairesi ile görüştüğümde yetkili gelir şefi beyannameyi e-beyannameden veremessin çünki takdir komisyonuna gittiği için e-beyanname kabul etmez dedi. Bu söylemden sonra benim çıkardığım sonuç ise kasti olarak yapılmış bir şey diye düşünüyorum. Çünkü 04.04.2006 e beyannameden YGV'si beyannamesini tahakkuk ettiriyorum ama 31.03.2006 tarihinde takdir komisyonu re'sen tarh ediyor. Bu durumda yapabileceğimiz bir şey varmı. Yardımınız için teşekürler.
 
Merhaba,

VUK’nun 13. maddesindeki,

“Mücbir sebepler:
1. Vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk;
2. Vergi ödevlerinin yerine getirilmesine”,

15. maddesindeki,
“13'üncü maddede yazılı mücbir sebeplerden herhangi birinin bulunması halinde bu sebep ortadan kalkıncaya kadar süreler işlemez. Bu takdirde tarh zamanaşımı işlemiyen süreler kadar uzar.
Bu hükmün uygulanması için mücbir sebebin malum olması veya ilgililer tarafından ispat veya tevsik edilmesi lazımdır.”,

111. maddesindeki,

“Vergi, kanunlarında gösterilen süreler içinde ödenir.
Ödeme süresinin son günü verginin vadesi tarihidir.
Bu kanunun 15, 17 ve 342'ci maddelerinin uygulanması dolayısiyle sürenin uzaması halinde vade uzayan sürenin bittiği gündür.”,

373. maddesindeki,

“Bu kanunda yazılı mücbir sebeplerden herhangi birinin vukua geldiği malum ise veya tevsik ve ispat olunursa vergi cezası kesilmez.”

Hükümlerini dikkate aldığımızda, resmi bir sağlık kuruluşundan, 15 günlük istirahat raporu alan bir kişinin, vergi ödevlerinden herhangi biri yerine getiremeyecek kadar hasta olup olmadığının tespiti önem arz etmektedir. Doktor olmadığım için hastalığın nasıl bir hastalık olduğunu bilmiyorum ama 15 günlük bir raporu olan kimsenin de ağır hasta olduğunun kabul edilmesi gerekir diye düşünüyorum.

Bunun için söz konusu raporun bir örneğini dilekçe ekinde ilgili vergi dairesine, konuyu anlatan bir dilekçe ile en kısa zamanda bildirmeniz gerekmektedir. Hangi hastalıkların ağır hastalık sayılacağı ile ilgili bir VUK iç genelgesi vardı fakat bulamadım. Eğer vereceğiniz dilekçe ile mükellefin hastalığı mücbir sebep olarak kabul edilirse, beyanname verme ve ödeme süresi 15 gün daha uzamış olur. Bu durumda vergi dairesince herhangi bir vergi cezası, tarhiyat vb. işlem yapılamaz.

Eğer dilekçe ekinde belirtmiş olduğunuz rapor, vergi dairesince mücbir sebep olarak kabul edilmez ise, en kötü ihtimalle vergi mahkemesine vereceğiniz dilekçe ekinde yer alan sağlam bir delil olur.

Konuyla ilgili Yargı Kararları:

Hastalığın niteliği göz önünde bulundurulmadan mücbir sebebin olmadığına hükmedilemez.

Danıştay Dördüncü Daire
Tarih : 18.10.1990
Esas No : 1988/907
Karar No : 1990/2814

Hastalığın niteliği göz önünde bulundurulmadan mücbir sebebin olmadığına hükmedilemez.

Dava, ihtilaflı yıl için re'sen takdir yolu ile yapılan cezalı tarhiyat hakkında davacının uzlaşma talebini içeren dilekçeye eklediği hastane raporları ile olayda mücbir sebep olduğu yolundaki başvurusunun uzlaşma komisyonu başkanlığınca hastane dışındaki gün tesbitine göre bu talebi süre yönünden uygun görülmeyerek kabul edilmemesi üzerine Maliye ve Gümrük Bakanlığına yaptığı başvurunun reddine dair işlemin iptali istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 13. maddesinin 1. bendinde, vergi ödevlerinde herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır hastalığın mücbir sebep sayılacağı, 15. maddesinde ise. 13. maddede yazılı mücbir sebeplerden herhangi birinin bulunması halinde bu sebep ortadan kalkıncaya kadar sürelerin işlemeyeceği belirtilmiştir.

Olayda, davacının raporlarla saptanan hastalığının niteliği üzerinde durulmayarak talebi süre yönünden kabul edilmemiştir. Oysa davacının hastalığı hastane dışında geçen sürelerde de ağır hasta vasfında olduğu ve vergi ödevlerini yerine getirmeyecek halde olup hastaneye sık sık girip çıkması hastalığın ağır hastalık vasfında olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır.

Bu nedenle, davanın kabulü ile Maliye Bakanlığı işleminin iptaline oybirliğiyle karar verildi.
Ağır hastalık halinin mücbir sebep olarak kabul edilebilmesi için bunun vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak nitelikte ve ağırlıkta olması gerekir.

Danıştay Yedinci Daire
Tarih : 07.10.1988
Esas No : 1985/2957
Karar No : 1988/2137

Ağır hastalık halinin mücbir sebep olarak kabul edilebilmesi için bunun vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak nitelikte ve ağırlıkta olması gerekir.

2801 sayılı Yasanın 4. maddesinin 4. bendinde, bu madde kapsamına giren vergilerin öngörülen sürelerde ödenmemesi halinde bu vergilere bağlı vergi cezaları ve geciken zammı ile birlikte tahsil edileceği hükme bağlanmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 13. maddesininde ise, vergi ödevlerinin yerine getirilmesini engelleyecek derecede ağır hastalık hali mücbir sebep olarak sayılmıştır. O halde ağır hastalık halinin mücbir sebep olarak kabul edilebilmesi için bunun vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak nitelikte ve ağırlıkta olması gerekir.

Olayda, davacının ödenmemiş olduğu vergi borcuna ait dördüncü taksidinin vade tarihi 20.3.1984 olup, bu vergi borcunun ödenmesine engel olan (akut gastrit) hastalığına ilişkin raporların 29.3.1984 ve 16.7.1984 tarihli olduğu ve dosya içinde mevcut belgelerden mükellefin aynı vergi dairesine 30.3.1984 tarihinde gelir vergisi beyannamesini verdiği ve 13.4.1984 tarihinde de gelir vergisi borcunu ödediği anlaşılmış bulunmaktadır.

Bu durumda raporlu olduğu süre içinde diğer vergi mükelleflerim yerine getirile bilen bir mükellefin,2801 sayılı Yasa uyarınca ödemesi gereken taksitini de yatırması gerekirdi.

Bu nedenle mahkemece, mükellefin mücbir sebep nedeniyle taksidini ödeyemediğinden bahisle ödeme emrinin iptal edilmesinde isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile ................. Dördüncü Vergi

Mahkemesinin kararının bozulmasına, 7.10. 1988 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
Mükellefin ibraz etmiş olduğu raporlardan, beyanname veremeyecek derecede hasta olduğu sonucuna varılmaması halinde, mücbir sebep hükümlerine göre işlem yapılmaz. Ancak mükellefin uyuşmazlık konuşu dönemde faaliyette bulunduğuna dair bir tespit yapılmaksızın, genel ve soyut ifadelerle matrah takdir olunamaz.

Danıştay Dördüncü Daire
Tarih : 12.02.1998
Esas No : 1997/2464
Karar No : 1.998/470

Mükellefin ibraz etmiş olduğu raporlardan, beyanname veremeyecek derecede hasta olduğu sonucuna varılmaması halinde, mücbir sebep hükümlerine göre işlem yapılmaz. Ancak mükellefin uyuşmazlık konuşu dönemde faaliyette bulunduğuna dair bir tespit yapılmaksızın, genel ve soyut ifadelerle matrah takdir olunamaz.

İstemin Özeti: 01.01.199528.02.1995 kist dönemine ilişkin gelir vergisi beyannamesini vermeyen davacı adına re'sen takdir olunan matrah üzerinden gelir vergisi salınmış, fon hesaplanmış, ağır kusur cezası kesilmiştir. Vergi Mahkemesi kararıyla; davacı 06.06.199414.06.1994 tarihlerinde hastanede yatmış ise de uyuşmazlığın 1995 yılma ilişkin olduğu ve bu döneme ait beyannamenin 1996 yılı Mart ayında verileceği, dosyada yeralan raporların beyanname veremeyecek kadar ağır hasta olduğunu göstermediği gibi, hastaneden çıktıktan sonra da işi terk ettiğine dair bildirimde bulunulmadığından re'sen takdire gidilmesinin yerinde olduğu, ancak davacının ilgili dönemde faaliyette bulunduğuna ilişkin tespit yapılmaksızın genel ve soyut ifadelerle takdir edilen matrahta isabet görülmediği gerekçesiyle vergi ve cezanın kaldırılmasına karar verilmiştir. Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından yapılan tarhiyatın yasaya uygun olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.

Karar: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.

Bu nedenle temyiz isteminin reddine oybirliğiyle karar verildi.
 
Üst