Merhaba,
VUK’nun “Vergi Kanunlarının Uygulanması ve İspat” başlıklı 3. maddesinde;
“…
B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.
Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.
İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir.
“,
“Re'sen Vergi Tarhı” başlıklı 30. maddesinde;
“(2791 sayılı Kanunun 1'inci maddesiyle değişen fıkra) "Re'sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanunî ölçülere dayanılarak tespitine imkân bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunmasıdır. İnceleme raporunda bu maddeye göre belirlenen matrah veya matrah farkı re'sen takdir olunmuş sayılır."
…
1. (4008 sayılı Kanunun 2'nci maddesiyle değişen bent) Vergi beyannamesi kanunî süresi geçtiği halde verilmemişse,(1)”
yer alan hükümler incelendiğinde ve özellikle de VUK’nun 30. maddesinin ilk paragrafındaki “Re'sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanunî ölçülere dayanılarak tespitine imkân bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen” hükmüne göre, matrah takdiri yapabilmek için, öncelikle durumun tespit edilmesi, defter, belge ve kayıtların incelenmesi, mükellefin beyanına başvurulması vb. işlemlerin yapılması zorunludur.
Yine yukarıdaki durum, VUK’nun 3. maddesindeki “İSPAT” hükümlerine de aykırı bir durum olup, matrah takdirinin ve takdir edilen matrahın gerçekliği şüphelidir. Yine vergi dairesinin söz konusu matrahı takdir ederken, beyannamenin geç verilmesinden başka herhangi bir tespiti veya incelemesi söz konusu değildir.
Yeterli inceleme ve araştırmadan yoksun olan bu matrah takdirinin, yersiz ve hakkaniyetle bağdaşmadığı açıktır.
Beyannamenin geç de olsa vergi dairesine intikal ettirilmesi sizin lehinize güzel bir davranış olup, uzlaşma istemeden, direkt vergi mahkemesine başvurmanız halinde, tarafınıza takdir edilmiş olan vergi ve cezalar çok yüksek bir ihtimalle iptal edilecektir.
Benzer Yargı Kararları:
Danıştay Onbirinci Daire
Tarih : 14.05.1996
Esas No : 1996/2982
Karar No : 1996/1917
Takdir komisyonu kararının hiçbir araştırma, incelemeye, somut belge ve bilgiye dayanmadığı, beyan edilen matrah üzerinde bir teslim veya hizmet bedeli elde edildiğine ilişkin tespit bulunmadığından yapılan cezalı tarhiyat yerinde değildir.
İstemin Özeti: 1990/Aralık dönemine ilişkin katma değer vergisini pişmanlık dilekçesi ile veren yükümlü şirketin pişmanlıkla ilgili yasada öngörülen koşulları yerine getirmediğinden bahisle takdir komisyonu kararma dayanılarak o kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salınmıştır. Vergi Mahkemesi kararıyla;
olayda yükümlünün beyannamesini pişmanlık istemi ile vermesine rağmen 10.05.1991 tarihine kadar ödemesi gereken vergi ve pişmanlık zammını 213 sayılı Yasanın 371. maddesinde öngörülen 15 günlük süreyi geçirdikten sonra 27.06.1991 tarihinde ödediğinden yükümlünün pişmanlık koşullarından yararlandırılmayarak dönem, matrahının re'sen takdiri yoluna gidilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı ancak takdir komisyonu kararının hiçbir araştırma, incelemeye, somut belge ve bilgiye dayanmadığı, beyan edilen matrah üzerinde bir teslim veya hizmet bedeli elde edildiğine ilişkin tespit bulunmadığı, dolayısıyla anılan yasanın 31/8. maddesine uygun olmadığı gerekçesiyle vergi aslım kaldırmış, kaçakçılık cezasını ise pişmanlık koşullarının yerine getirilmediğinden olayda geç tahakkuk nedeniyle vergi ziyaına yol açıldığı gerekçesiyle, beyan edilen matraha isabet eden vergi üzerinden kusur cezasına çevirmiştir. Vergi Dairesi Müdürlüğü, pişmanlık koşullarına uyulmadığından, dönem matrahının belirlenmesi için takdire sevkinde ve takdir komisyonu kararma dayanılarak yapılan cezalı tarhiyatın yasaya uygun olduğunu ileri sürerek mahkeme kararının bozulmasını istemektedir.
Karar: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir. !
Bu nedenle temyiz isteminin reddine, Vergi Mahkemesi kararının onanmasına oybirliği ile karar verildi.
Danıştay Yedinci Daire
Tarih : 26.12.2001
Esas No : 2000/6576
Karar No : 2001/4140
Katma değer vergisi beyannamesi verilmemesi sebebiyle matrah takdiri için takdir komisyonuna sevk yerindedir. Ancak, herhangi bir inceleme ve araştırmaya dayanmayan ve soyut ifadeleri içeren takdir komisyonu kararının takdir ettiği matrah üzerinden salınan katma değer vergisinde ve buna bağlı cezada isabet yoktur.
İstemin Özeti: Davacı adına, 1996 takvim yılının Ekim, Kasım, Aralık dönemine ilişkin olarak katma değer vergisi salınması kusur ve usulsüzlük cezası kesilmesi yolunda tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davada; katma değer vergisi beyannamesi verilmemesi sebebiyle matrah takdiri için takdir komisyonuna sevk yerinde ise de, herhangi bir inceleme ve araştırmaya dayanmayan ve soyut ifadeleri içeren takdir komisyonu kararının takdir ettiği matrah üzerinden salınan katma değer vergisi ve kesilen kusur cezasında isabet bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne; öte yandan, dosyanın incelenmesinden; usulsüzlük cezasına ilişkin ihbarnamenin davacıya 04.11.1998 tarihinde tebliğ edildiği görülmekle, 14.12.1998 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen reddine dair (...) Vergi Mahkemesi kararının; davanın kısmen kabulüne ilişkin hüküm fıkrasının, katma değer vergisi beyannamesini vermeyen yükümlü adına takdir komisyonu kararına dayanılarak salınan katma değer vergisi ile kesilen kusur cezasında isabetsizlik olmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Karar: Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle, gerekçesi yukarıda açıklanmış bulunan mahkeme kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle dairemizce de uygun görülmüş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddine, kararın onanmasına oybirliğiyle karar verildi.