Sevgili Arkadaşım,Konuya, hem sosyal güvenlik yasaları hem de vergi yasaları açısından bakmak gerekirse, şu şekilde özetleyebiliriz:
KONU İLE İLGİLİ TEMEL YASAL MEVZUAT:
İŞ KANUNU
"Amaç ve kapsam
MADDE 1. - Bu Kanunun amacı işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemektir.
Tanımlar
MADDE 2. - Bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren, işçi ile işveren arasında kurulan ilişkiye iş ilişkisi denir. İşveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddî olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime işyeri denir.
İşverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen yerler (işyerine bağlı yerler) ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve meslekî eğitim ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılır.
İşyeri, işyerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütündür.
İşveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimselere işveren vekili denir. İşveren vekilinin bu sıfatla işçilere karşı işlem ve yükümlülüklerinden doğrudan işveren sorumludur.
Bu Kanunda işveren için öngörülen her çeşit sorumluluk ve zorunluluklar işveren vekilleri hakkında da uygulanır. İşveren vekilliği sıfatı, işçilere tanınan hak ve yükümlülükleri ortadan kaldırmaz."
506 SAYILI SOSYAL SİGORTALAR KANUNU
"Sigortalı sayılanlar: (3)
Madde 2 - (Değişik: 11/5/1976-1992/1 md.)
Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılan-
lar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar."
GELİR VERGİSİ KANUNU
VERGİDEN MUAF ESNAF
"Madde 9- (2361 sayılı Kanunun 4. maddesiyle değişen şekli) (4369 sayılı Kanunun 26. maddesiyle değiştirilen ve 1.1.1999 tarihinden itibaren yürürlüğe giren cümle) Ticaret ve sanat erbabından aşağıda yazılı şekil ve suretle çalışanlar gelir vergisinden muaftır.(*)
......
......
Ticari, zirai veya mesleki kazancı dolayısı ile gerçek usulde Gelir Vergisine tabi olanlar ile yukarıda sayılan işleri Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerine devamlılık ve bağlılık arz edecek şekilde yapanlar esnaf muaflığından faydalanamazlar."
VERGİ TEVKİFATI
"Madde 94- (3946 sayılı Kanunun 22. maddesiyle değişen ve 1.1.1994 tarihinden itibaren yürürlüğe giren madde) Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar."
VERGİ USUL KANUNU
Madde 3- (2365 sayılı Kanunun 1. maddesiyle değişen madde)
.....
B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır.
Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti yemin hariç her türlü delille ispatlanabilir. Şu kadar ki, vergiyi doğuran olayla ilgisi tabii ve açık bulunmayan şahit ifadesi ispatlama vasıtası olarak kullanılamaz.
İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir."
GİDER PUSULASI
Madde 234- Birinci ve (4369 sayılı Kanunun 81/A-7. maddesiyle değiştirilen ve 1.1.1999 tarihinden itibaren yürürlüğe giren ibare) ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle (*) defter tutmak mecburiyetinde olan serbest meslek erbabının ve çiftçilerin:
3. Vergiden muaf esnafa;
Yaptırdıkları işler veya onlardan satın aldıkları emtia için tanzim edip işi yapana veya emtiayı satana imza ettirecekleri gider pusulası (4369 sayılı Kanunun 81/A7. maddesiyle değiştirilen ve 1.1.1999 tarihinden itibaren yürürlüğe giren ibare) vergiden muaf esnaf (****) tarafından verilmiş fatura hükmündedir. Bu belge, birinci ve ikinci sınıf tüccarların, zati eşyalarını satan kimselerden satın aldıkları altın, mücevher gibi kıymetli eşya için de tanzim edilir.
A) VERGİ YASALARI AÇISINDAN;
VUK'da gider pusulasının hangi hallerde kullanılacağı ve kimlerin, kimlere düzenleyeceği açıktır. İlgili maddeye göre, Gider Pusulası, vergi mükelleflerinin VERGİDEN MUAF ESNAFA yaptırdıkları işler vs. için düzenlenen ve fatura hükmüne geçen bir belgedir. Bir bakıma direkt işi yaptıran mükellefle ilgili bir kanun düzenlemesidir. Dikkat ederseniz orada, başkasına yaptırılan işler için alınan belgedir, denilmiyor.
Belgenin düzenlenebileceğini iddia etsek bile, bu durum gelir vergisi kanunu'ndaki VERGİDEN MUAF ESNAF ile ilgili düzenlemelere ters düşecektir. Şöyle ki, GVK'nun 9. maddesi'nde VERGİDEN MUAF ESNAF tanımlanmıştır. Buna göre, VERGİDEN MUAF ESNAF "Ticaret ve sanat erbabından aşağıda yazılı şekil ve suretle çalışanlar gelir vergisinden muaftır" yasanın devamına bakıldığında ise,
"Ticari, zirai veya mesleki kazancı dolayısı ile gerçek usulde Gelir Vergisine tabi olanlar ile yukarıda sayılan işleri Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerine devamlılık ve bağlılık arz edecek şekilde yapanlar esnaf muaflığından faydalanamazlar." denilmektedir.
Buradan anlaşılması gereken, temizlik hizmeti için tedarik ettiğiniz personeller GVK'nun 9. maddesi kapsamında değerlendirilmemesi gerektiğidir. Değerlendirilse dahi, bu durum yasanın devamındaki, "... yukarıda sayılan işleri Gelir ve Kurumlar Vergisi mükelleflerine devamlılık ve bağlılık arz edecek şekilde yapanlar esnaf muaflığından faydalanamazlar" hükmüne aykırılık teşkil edecektir.
Yine GVK'nunun, 61. maddesinde; "Ücret, işverene tabi ve belirli bir iş yerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.", 62. maddesinde; İşverenler, hizmet erbabını işe alan, emir ve talimatları dahilinde çalıştıran gerçek ve tüzel kişilerdir." denilmek suretiyle, yapılan bir ödemenin ücret sayılması için, işverene tabi olma, belirli bir işyerinde hizmet karşılığı elde edilmesi yeterli görülmüştür.
Keza, VUK'nun 3. maddesi de incelendiğinde, olayın gerçek mahiyetinin, "İktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfeti bunu iddia eden tarafa aittir." hükmüne bürüneceği de açıktır. Yani yapılan bu işlemin, Personelin SSK ve Vergi giderlerinden kaçınmak amacıyla, yapılan bir işlem olduğu ÇOK AÇIKTIR.
DOLAYISIYLA VERGİ YASALARI AÇISINDAN, BELGELENDİRİLEMEYEN BAZI GİDERLERİN BELGELENDİRİLMESİ AMACINI TAŞIYAN GİDER PUSULASININ BU OLAYDA DÜZENLENMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR.
B) SOSYAL GÜVENLİK YASALARI AÇISINDAN:
Hizmet akdinin işgörme amacına yönelik bir akid türü olduğu malum.
Borçlar yasasında hizmet akdi:
"Madde 313 - Hizmet akdi, bir mukaveledir ki onunla işçi, muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeği ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeği taahhüt eder. " şeklinde tanımlanmıştır.
Yine devam eden maddelerinde;
İşçinin; İşi bizzat ifa, işini özenle yapma mecburiyeti, işverene bağlı olma,
İşverenin; ücret ödeme vb. karşılıklı hükümler düzenlenmiştir. Yine aynı yasaya göre iş akdi için herhangi bir şekil şartı öngörülmemiştir. Yani iş akdi (İş kanunu'nun aksine), yazılı veya sözlü olarak yapılabilecektir. GVK'nundaki ücret vb. hükümler de dikkate alındığında yapılan işlemin bir iş akdi olduğu açıktır. İşçinin çalıştığı işyerinin ise İş Kanunu kapsamında işyerinin bir parçası sayılacağından, işyeri olarak kabul edilecektir.
DOLAYISIYLA, ZATEN MEVCUT İŞ YASASI ve SS KANUNU İŞÇİNİN KISMİ ÇALIŞMASINA İMKAN VERMİŞKEN, SİZİN ANLATTIĞINIZ BU DURUMA GÖRE, İŞÇİNİN GİDER PUSULASI İLE ÇALIŞTIRILMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR.
Zaten, böyle bir uygulama olması halinde, işverenler SSK ve Vergi maliyetleri vs. masraflardan kaçınmak amacıyla, işçilerini yalnızca % 10 gibi bir stopaj bedeli ödeyerek çalıştırmalarının önünü açar ki bu da Ne iş kanunu'nun ne de SS Kanunu'nun amacı ile örtüşmez.
Yaptığınız uygulama bana göre son derece yanlış bir uygulama olup, ileride SSK ve Vergi açısından çeşitli cezalara muhatap olabilirsiniz.
Çalıştırmayı düşündüğünüz temizlik elemanlarıyla, kısmi süreli, çağrı üzerine vs. şekillerde çok yönlü iş sözleşmeleri düzenleyerek, 1 gün dahi olsa ssk vs. formalite işlemlerini yerine getirerek çalıştırılmasını sağlamanız, hem mükellef hem de biz meslek mensupları için çok uygun bir davranış olacaktır. Zaten iş kanunu buna gayet müsaittir.
Aksi halde, bu uygulama yaygınlaşabilir, defterlerin başka meslek mensubu tarafından tutulması/devredilmesi halinde mükellef aynı uygulamayı bizlerden de isteyebilir ve sonuçta bütün meslek mensupları bu işten zararlı çıkabilir.
Teşekkür eder, çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim.