İş Hukukunda İbra Sözleşmesi
İbra en çok iş hukukunda başvurulan bir sözleşmedir. İşverenler işten ayrılan işçinin elinden bir ibra belgesi almak suretiyle yaptıkları ödemeleri belgelendirmek ve ilerde işçinin dava açmasını önlemek isterler. Bir ibra belgesinde genel olarak işçinin alacaklarını aldığı ve başkaca hiçbir alacağının kalmadığı ve diğer alacaklarından vazgeçtiği yazılıdır. İşçilerin işverenden olan alacakları hizmet ilişkisinden doğan alacaklardır. Bunları başlıca iki grupta toplayabiliriz.
- Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, genel tatil ücreti, fazla çalışma ücreti, yıllık ücretli izin alacağı gibi alacak kalemlerini ihtiva eder ki bunlar normal alacaklardır.
- İşyerinde uğranılan iş kazaları ve benzeri olaylardan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talepleridir ki bunlara da olağanüstü alacaklar diyoruz.
İbra sözleşmeleri genel olarak karşılıklı veya tek taraflı hak ve alacaklardan vazgeçme anlamında düzenlenen ispat ve tescil vasıtası hükmünde olan yazılı belgelerdir. Bu belgelerin düzenlenmesinde aşağıda belirteceğimiz gibi yeni Borçlar Kanunundaki şekil ve şartlara uygun olarak düzenlenmesi gerekmektedir. Aksi takdirde mahkemede belge değeri taşımaz.
İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesi, ortadan kaldırılması amacına yönelik yazılı belgedir. Varlığı şüpheli ya da tartışmalı borçların ibra sözleşmesiyle sona ermesi mümkün değildir. İş davalarında miktar içermeyen veya bütün hak ve alacaklarımı aldım gibi ibareleri ihtiva eden ibra sözleşmeleri geçersiz sayılmaktadır. Miktar içeren ibra sözleşmelerinde hak edilen tutar ile yapılan ödeme arasında açık bir fark olmaması gerekir. Aksi halde ibra sözleşmesi geçerli sayılmaz.
Yargıtay şöyle düşünmektedir. "İşçi emeği ile geçinen insandır. Bu nedenle bir işçinin durup dururken nedensiz yere işvereni ibra etmesi hayatın olağan akışına uygun değildir."
İşçi işveren ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmeleri mahkemeler tarafından geçerli olarak kabul edilmemektedir. Sebebi ise işçi bu dönemde tamamen işverene bağımlıdır. İş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak ya da bir kısım alacaklarına bir an önce kavuşmak için iradesi dışında ibra sözleşmesi yapmış olabilir.
Yargıtay, savunma ile çelişen ibra sözleşmelerini geçersiz saymaktadır.
Yine Yargıtay kararlarına göre, ibranamenin işçinin alacak haklarını tamamen sona erdirebilmesi için hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açık ve anlaşılır olması şarttır. Bu bakımdan ibranamede açıkça ve ismen belirtilmeyen bir alacağın ibraname kapsamında kabul edilerek işçinin alacağını ortadan kaldırması düşünülemez.
İbraname düzenlenirken fazlaya ilişkin haklar saklı tutulabilir ve bu tür ibranameler geçerlidir. İşe başlarken alınan ibranamelerin geçerlilik şartı yoktur.
***
1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan Yeni Borçlar Kanununda, kanun koyucu ibra ile ilgili olarak İş Kanunundan doğan boşluğu doldurmak amacıyla Ceza Koşulu ve İbra başlığı altında 420'nci maddeyi düzenlemiştir. Yeni Borçlar Kanununun 420'nci maddesinin 2'nci fıkrasına göre: "İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibariyle sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür.
Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu halde dahi ödemelerin banka aracılığıyla yapılması zorunludur." demek suretiyle işçi işveren arasında düzenlenmesi gereken ibra sözleşmesine kesin bir açıklık getirmiştir.
İbra hukuki bir terim olup daha çok hukuki uyuşmazlıkları, uzun yargı sürecini başlamadan bitiren, alacaklı ile borçlu arasında belli bir şekil şartına bağlanmamış olan yazılı bir anlaşmadır diye tanımlayabiliriz. Şahsi bir hak olan ibra, daha çok eşya hukukunda kullanılan ayni haktan farklıdır. Ayni hakkı hak sahibi dilediği şekilde kullanabilir. Şahsi bir hak olan ibrayı ise alacaklının kabul etmesi şartına bağlı olarak kullanabilir. Sözleşme serbestisinden hareketle ibra sözleşmesi uyuşmazlığın başlamadan bitirilmesini amaçlayan tasarrufi bir işlemdir.
Yukarıda yazdıklarımız kısaca özetlersek ibra iki taraflı şekil şartına bağlı olmadan yapılan bir sözleşmedir. İbra sözleşmesi ile bir borç ortadan kaldırılmaktadır.
İbra en çok iş hukukunda başvurulan bir sözleşmedir. İşverenler işten ayrılan işçinin elinden bir ibra belgesi almak suretiyle yaptıkları ödemeleri belgelendirmek ve ilerde işçinin dava açmasını önlemek isterler. Bir ibra belgesinde genel olarak işçinin alacaklarını aldığı ve başkaca hiçbir alacağının kalmadığı ve diğer alacaklarından vazgeçtiği yazılıdır. İşçilerin işverenden olan alacakları hizmet ilişkisinden doğan alacaklardır. Bunları başlıca iki grupta toplayabiliriz.
- Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, genel tatil ücreti, fazla çalışma ücreti, yıllık ücretli izin alacağı gibi alacak kalemlerini ihtiva eder ki bunlar normal alacaklardır.
- İşyerinde uğranılan iş kazaları ve benzeri olaylardan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat talepleridir ki bunlara da olağanüstü alacaklar diyoruz.
İbra sözleşmeleri genel olarak karşılıklı veya tek taraflı hak ve alacaklardan vazgeçme anlamında düzenlenen ispat ve tescil vasıtası hükmünde olan yazılı belgelerdir. Bu belgelerin düzenlenmesinde aşağıda belirteceğimiz gibi yeni Borçlar Kanunundaki şekil ve şartlara uygun olarak düzenlenmesi gerekmektedir. Aksi takdirde mahkemede belge değeri taşımaz.
İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesi, ortadan kaldırılması amacına yönelik yazılı belgedir. Varlığı şüpheli ya da tartışmalı borçların ibra sözleşmesiyle sona ermesi mümkün değildir. İş davalarında miktar içermeyen veya bütün hak ve alacaklarımı aldım gibi ibareleri ihtiva eden ibra sözleşmeleri geçersiz sayılmaktadır. Miktar içeren ibra sözleşmelerinde hak edilen tutar ile yapılan ödeme arasında açık bir fark olmaması gerekir. Aksi halde ibra sözleşmesi geçerli sayılmaz.
Yargıtay şöyle düşünmektedir. "İşçi emeği ile geçinen insandır. Bu nedenle bir işçinin durup dururken nedensiz yere işvereni ibra etmesi hayatın olağan akışına uygun değildir."
İşçi işveren ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmeleri mahkemeler tarafından geçerli olarak kabul edilmemektedir. Sebebi ise işçi bu dönemde tamamen işverene bağımlıdır. İş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak ya da bir kısım alacaklarına bir an önce kavuşmak için iradesi dışında ibra sözleşmesi yapmış olabilir.
Yargıtay, savunma ile çelişen ibra sözleşmelerini geçersiz saymaktadır.
Yine Yargıtay kararlarına göre, ibranamenin işçinin alacak haklarını tamamen sona erdirebilmesi için hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açık ve anlaşılır olması şarttır. Bu bakımdan ibranamede açıkça ve ismen belirtilmeyen bir alacağın ibraname kapsamında kabul edilerek işçinin alacağını ortadan kaldırması düşünülemez.
İbraname düzenlenirken fazlaya ilişkin haklar saklı tutulabilir ve bu tür ibranameler geçerlidir. İşe başlarken alınan ibranamelerin geçerlilik şartı yoktur.
***
1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan Yeni Borçlar Kanununda, kanun koyucu ibra ile ilgili olarak İş Kanunundan doğan boşluğu doldurmak amacıyla Ceza Koşulu ve İbra başlığı altında 420'nci maddeyi düzenlemiştir. Yeni Borçlar Kanununun 420'nci maddesinin 2'nci fıkrasına göre: "İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibariyle sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür.
Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu halde dahi ödemelerin banka aracılığıyla yapılması zorunludur." demek suretiyle işçi işveren arasında düzenlenmesi gereken ibra sözleşmesine kesin bir açıklık getirmiştir.
İbra hukuki bir terim olup daha çok hukuki uyuşmazlıkları, uzun yargı sürecini başlamadan bitiren, alacaklı ile borçlu arasında belli bir şekil şartına bağlanmamış olan yazılı bir anlaşmadır diye tanımlayabiliriz. Şahsi bir hak olan ibra, daha çok eşya hukukunda kullanılan ayni haktan farklıdır. Ayni hakkı hak sahibi dilediği şekilde kullanabilir. Şahsi bir hak olan ibrayı ise alacaklının kabul etmesi şartına bağlı olarak kullanabilir. Sözleşme serbestisinden hareketle ibra sözleşmesi uyuşmazlığın başlamadan bitirilmesini amaçlayan tasarrufi bir işlemdir.
Yukarıda yazdıklarımız kısaca özetlersek ibra iki taraflı şekil şartına bağlı olmadan yapılan bir sözleşmedir. İbra sözleşmesi ile bir borç ortadan kaldırılmaktadır.