fonradar

İcradan Satış

Üyelik
18 Mar 2010
Mesajlar
2
eşimin vergi borcundan dolayı eşimin üzerine olan ve şu anda ikamet ettiğimiz ev haciz edildi

icra yoluyla satış yapılacak bu satışa nasıl engel olabiliriz

itiraz edebilirmiyiz nasıl bir yol izlemeliyiz


Kişinin sahip olduğu tek ev haczedilemez fakat birden çok ev varsa yapacak bişey yoktur



cevaben verdiğiniz makaleyi okuyarak yazılı maddeleri not alarak vergi dairesine gittim

satışin yapılacağını bu maddelerin satışı engellemeyeceğini

kendilerinin başka bir kanuna tabii olduklarını söylediler

bu durumda ne yapmalıyım
 
Ynt: İcradan Satış

Vergi borcunda Haczi mümkün olmayan varlıklar
Dr. Mustafa Alpaslan
[email protected]
VERGİ BORCU NEDENİYLE MÜKELLEFİN SAHİP OLDUĞU VE HACZİ MÜMKÜN OLMAYAN VARLIKLARI NELERDİR?



6183 sayılı yasanın 70. maddesinde amme borcu nedeniyle ?haczedilemeyecek mallar? anılan maddede 13 bent halinde tek tek sayılmak sureti ile sıralanmış bulunmaktadır. Buna göre;

1) Her şeyden önce kamu düzeni mülahazası ile ve borçlunun bazı mallarının haczine kanun koyucu müsaade etmemektedir. Modern vergicilikte mükellef idare işbirliği; Hazine ile mükellef hukukunun telif edilmesi gibi temel ilkeleri de her malın haczine engeldir. Burada temel amaç mükellef hakları ile vergi idaresinin haklarını mümkün olduğu kadar dengelemeye çalışmak esastır. Zira amme borçlusunu açlığa mahkum etmek, ya da onu ve ailesini müşkül duruma düşürmek amme vicdanını rahatsız eder. 6183 sayılı kanuna göre yapılan haczin amacı alacağının tahsilini sağlamak olup, borçluyu cezalandırmak değildir.

2) Türkiye?de haczolunan mallar Türk kanunlarına göre haczedilir. Borçlu yabancı memlekette bulunsa dahi Türkiye?deki malları haczolunabilir. Ancak, yabancı memleketteki mallarının Türk kanunlarına göre haczi mümkün değildir. Bunun için Devletler arası anlaşmalar gerekmektedir. Bu hususlarda, henüz belirli bir yasal düzenleme bulunmamaktadır.

3) Borçlu açık olarak, (kanunen haczi caiz olmayan bir malının haczedilmesine) muvafakat ederse, durum zapta geçirilerek açık beyanla teşvik edilmek kaydıyla o malı da haczedilebilir.

Kanuna muhalif olan ve kamu düzenini bozan husus, böyle bir haczin zorla yapılmasıdır. Daha açık bir deyimle borçlunun haczi caiz olmayan mallarını elinden iradesiyle çıkarmasına kanunen bir mani olmadığına göre böyle bir malın borçlunun açık beyan ve rızasına dayanarak haczedilmesinde de kanuna aykırı bir cihet bulunmadığının kabulü gerekir.

Ancak borçlu muvafakat etse dahi medeni hukuk bakımından ahara devir ve temliki kabul olmayan mal ve hakların haczine tevessül edilemez. Şahsa bağlı haklar, manevi tazminat alacağı, duruma emsal teşkil eder.

Alameti farika, ticaret unvanı, bir şeyin mütemmim cüzü ve teferruatı (bazı haller hariç olmak üzere) tek başına haczi mümkün değildir.

a) Rehin hacze engel değildir. Ancak 21. maddeye göre, rehinli alacaklıların hakları saklı tutulmalıdır.

b) Borçlunun ve ailesinin geçimi için gerekli olan ve sonuçta en son koşullara göre haczi kabil olmayacak malları, tahsil dairesi takdir eder. Ancak böyle bir durumda diğer alacaklılar hacze iştirak edemezler.

c) Haczedilemeyecek mallar kanunda bir bir sayıldığına göre, kıyas yoluyla borçlu için zaruri olduğu mülahazası ile mesela telefonun haczedilemeyeceği iddia edilemez. Günümüzde vergi daireleri borçlu mükelleflerin sabit işyeri telefonlarını vergi borcu nedeniyle konuşmaya kapatmamaktadırlar. Bu uygulama 1980?li yıllarda sık sık başvurulan bir metot olarak müracaat edilmekte idi. Günümüzde bu yol artık kapanmıştır. Bunun yerine yurtdışı çıkışı yasağı etkin olarak uygulanmaktadır. Kaldı ki bu yolda Anayasa mahkemesi tarafından 18/10/2007 gün ve E:2007/4-K:2007/81 sayılı kararı ile yayınlayarak 8/12/2007 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

d) Tüzel kişilerin malları üyelerinin borcundan dolayı haczedilemez. Ancak, bu konuda, 6183 sayılı kanunun 34 ve 63. maddeleri hükümlerinin göz önünde tutulması gerekmektedir.

e) Haczi caiz olmayan bir mal hatalı olarak haczedilmiş olabilir. Bu takdirde ortaya iki durum çıkabilir. Bunlardan ilki, haczedilen mal paraya çevrilmeden durum fark edilebilir. Yapılacak iş böyle bir durumda haczin derhal kaldırılmasını sağlamaktadır.

İkinci durumda ise, haczedilmiş mal paraya çevrilmiş olabilir. Bu takdirde ise,

bedelinin ödenmesi-tazmin edilmesi-icap eder. Borçlar Kanunun 123. hükmü dahilinde ödenen tazminat bedelinin borçlunun borcu ile takası da kanunen mümkün bulunmamaktadır.

Öte yandan yapılan işlemde suç unsuru da varsa, memurların cezai sorumlulukları da ayrıca söz konusu olabilecektir.

Kısaca, bu konuda dikkatli bulunmak, görevi kötüye kullanmak ciddiyetle kaçınılmak ve mümkün olduğu kadar bu işlemlerde sıfır hata yapmak esastır.

f) Devlete ait malların haczedilmemesi işin mahiyetinin bir gereği olmaktadır.

Madde bu konuda mutlak bir hüküm getirmektedir. Devlet malları ister amme

hizmetine tahsis edilsin, ister edilmesin her iki durumda da bu malların haczi mümkün bulunmamaktadır.

Devlet kavramı içinde; genel bütçeye giren bütün devlet daireleriyle katma bütçeli idareler dahildir. 70/1 maddede 3946 sayılı kanunla yapılan değişiklikte, iktisadi devlet teşekkülleri, kamu iktisadi kuruluşları bulunan müesseseleri, bağlı ortaklıkların iştirakleri ve mahalli idarelerin malları bakımından özel düzenleme yapılmış, bunların haczi kabil olmayan mal sayılamayacağı belirtilmiştir.

Hususi kanunlarında haczi caiz olmadığı yazılı olan malların haczi de mümkün değildir. Bu mallar daha ziyade Devlet kavramına girmesi gereken ve hususi kanunlarla verilen imtiyazlara dayanarak amme hizmeti ifa eden daire veya müesseselerin mallarıdır. İl özel idareleri, belediyeler, köyler, vakıflar, amortisman ve kredi sandığı vesaire gibi idarelerin mallarıdır.

1) Belediye vergi ve resim gelirleri ile kamu hizmetlerine tahsis edilmiş ve akar (gelir getirir) niteliğinde olmayan eşya ve mallar üzerine haciz konulamaz (1).

2) Her şahsa ait tevdiattan bin liraya kadar olan kısmı haczedilmeyip yalnız bunun faizi haczolunabilir(2).

3) Köyün orta malı(çayırlar, meydanlar) kanun karşısında Devlet malı gibi korunur(3).

4) Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığının malları hiçbir veçhile haczedilemez(4).

5) Tarım satış kooperatifleriyle birliklerinin ortak payları haczedilemez(5).

6) Yola hazır gemiler(6).

7) Birkaç istisna ile umumi mağazalara tevdi olunan şeyler üzerinde haciz yapılamaz(7).

8) Aile yardım ödeneği, doğum yardım ödeneği, ölüm yardım ödeneği borç için haczolunamaz(8).

9) 6245 sayılı Harcırah Kanununa göre ödenen istihkaklar borç için haczedilemez(9).

10) Sosyal Sigortalar Kanunu gereğince bağlanacak gelir veya aylıklar ve sağlanacak yardımlar, nafaka borçları dışında, haciz edilemez(10).

Maddenin 2. fıkrası ile borçlunun şahsı ve mesleği için gerekli elbise ve eşyası ile

borçlu ve ailesine gerekli olan yatak takımları ve ibadete mahsus kitap ve eşyasının haczedilemeyeceğine işaret edilmektedir. Fıkra hükmünde genel ifadeler kullanılmıştır. Borç takip işi ile görevli tahsil memuru bunları borçlunun ve ailesinin durumuna; sosyal durumuna ve faaliyetinin mahiyetine göre kendisi tayin ve takdir edecektir.

Belli örneklerle belirtmek gerekirse;

a) Borçlunun bir kat elbisesi, paltosu veya pardesüsü, şapkası, bir çift ayakkabısı, iki kat iç çamaşırı, saati, gözlüğü portföyü ve bastonu gibi bizzat kullanmak mecburiyetinde olduğu elbise ve eşyası;

b) Bir sanatkarın sahnede mesleği gereği giymek zorunda olduğu elbisesi ve tuvaletleri, sahnede kullandığı demirbaş aletler;

c) Bir jokeyin çizmesi ve kilot pantolonu, kırbacı ve gözlüğü;

d) Bir terzinin dikiş makinesi, ütüsü, üzerinde kumaş kestiği masası, makası;

e) Ayakkabı tamircisinin örsü, çekici ve makinası;

Haciz edilemeyecektir.

Diğer taraftan, 6183 sayılı yasanın 72. maddesine göre, kamu borçlusuna ait henüz yetişmemiş mahsullerin nasıl haczedileceği madde hükmünde açıklanmıştır. Örneğin; alivre pamuklarda haciz işlemi bu ürünlerin haciz tarihine göre haczedilebilmesi mümkündür. Burada haciz işleminin ürünün yetişme zamanında geriye doğru olan 2 ay içerisinde yapılmış olmasıdır. Yetişme zamanından amaçlanan şey; tüketilmek veya tüketime hazır hale getirmek üzere ürünün hasatının yapılabileceği veya toplanabileceği zamanıdır.

Eğer bir borçlunun faaliyetinde ve mesleğinin icrasında sermaye ağır basıyorsa, o takdirde teşebbüste kullanılan bütün varlıklarının haczi mümkündür. Ama borçlu faaliyetini icra ederken daha ziyade şahsi faaliyet ve gayretine ve bilgisine istinat ediyorsa, o takdirde bu kişi hakkında haciz icra ederken daha dikkatli olmak, mesleğinin icrasını sekteye uğratacak tasarruflardan kaçınmak lazımdır. Geçim ve yaşam temini sermayeye dayanmıyorsa, bu gibi borçlular hakkında hacze tevessül ederken toleranslı olmak ve takdir hakkını kötüye kullanmamak gerekir.

Aynı fıkra borçlu ve ailesine gerekli olan yatak takımları ile ibadete mahsus kitap ve eşyalarının da haczedilemeyeceğini amirdir. Buna göre mesela borçlunun ve aile fertlerinin her birisi için lüzumlu ve zorunlu olan birer yatak, birer yorgan, ikişer çarşaf, birer battaniye ve birer karyola ve hatta divan yatak hizmetini görüyorsa haczi yapmamak gerekecektir.

Kısaca, tahsil dairesi haczi yaparken takdir hakkını kullanmada hem dikkatli hem de toleranslı olmak durumundadır.

Borçlunun ibadeti için gerekli kitaplar, (Kur?an, Tevrat ve İncil gibi) ve sadece, rahle, tespih ve istavroz gibi ibadet esnasında kullandığı eşyalarının haczi mümkün bulunmamaktadır.

Vazgeçilmesi kabil olmayan mutfak takımı ve pek lüzumlu ev eşyasının da haczi cihetine gidilemez.

Tahsil dairesi burada da takdir hakkını kullanırken dikkatli olmak durumundadır.

Aile fertlerinin sayısı ve borçlunun sosyal yaşantısı ve durumu bu fıkranın uygulanmasında göz önünde bulundurulmak gerekir.

Kısaca haczi yaparken borçluyu da Hazine kadar kollamak ve korumak lazımdır.

Haciz yaparken bir ailenin yaşantısına halel getirmemek icap eder.

Maddenin 4,5,6. fıkraları da borçlunun geçimi ve mesleği için zaruri ve lüzumlu hissedilmemiştir.

Ancak tahsil dairesi bu fıkraların uygulanmasında da takdir hakkını kullanırken dikkatli hareket etmek, borçluyu ve ailesini mağdur duruma düşürmemek durumundadır.

Maddenin 7,8,9,11 ve 12. fıkra hükümleri açık olup açıklamaya gerek göstermemektedir.

Borçlunun haline münasip evinin haczedilmesi kabil değildir. Ancak evin değeri fazla ise bedelinden haline münasip bir yer alınabilecek miktar borçluya bakılmak üzere haczedilerek satılmasına kanun izin verebilir(11).

Bu fıkra hükmünün uygulanmasında da tahsil dairesinin borçlunun aile fertlerinin sayısına ve sosyal durumuna bakmak suretiyle bir karara varması, borçluyu müşkül duruma düşürmemesi gerekir.

Meskenin kabili haciz olmaması; borçlunun ve ailesinin barınmasının teminine dayanmaktadır.

Mesken 6183 sayılı kanun hükümleri dairesinde teminat olarak gösterildiği takdirde, aynı zamanda meskeniyet iddiası da iskat edilmiş olacağından, borcun ödenmemesi halinde, olaya 56. madde hükmünün uygulanması ve dolayısıyla meskenin satılması mümkündür.

Bir özellik meskenin kira bedelinin haczedilip edilemeyeceği ile ilgilidir.

?Kira bedeli de gayrimenkulün bir geliri olmakla beraber haciz kabiliyeti bakımından gayrimenkulden ayrı olarak mütalaası mümkün görülmektedir(12).

Kanun borçlunun evini barınma ihtiyacı itibariyle hacizden masun tuttuğuna göre, kira bedeli borçlunun haline münasip ev ihtiyacını karşıladığı nispette hacizden muaf olmak icap edecektir.

Borçlu kira bedeli de ancak mesken ihtiyacını temin ediyorsa bunun gayrıkabili haciz olduğu düşünülebilirse bile de kira bedeli borçluya barınma ihtiyacından fazla bir menfaat temin ettiği takdirde bu fazlalığın haczi cihetine gidilmesi kanunun ruhuna uygun düşer?(13).





Dr. Mustafa ALPASLAN

SMMM



Doç. Dr. Mustafa SAKAL

DEÜ.İİBF.Maliye



------------------------------



(1) Belediye Kanunu md. 15, bent 7.

(2) 1711 s.k. md. 4.

(3) Köy Kanunu md. 8.

(4) 5434 s.k. md. 20.

(5) 2834 s.k. md. 8.

(6) Ticaret K. Md. 862.

(7) Ticaret K. Md. 753.

(8) 657 s. Devlet Memurları Kanunu 203,207,208.

(9) Harcırah Kanunu md. 61.

(10)506 sayılı sosyal Sigortalar Kanunu md. 121.

(11) Dnş. 4. D. 16/10/2006 gün ve E:2006/3488-K:2006/1950 sayılı karar.
(12) ÖZBALCI Yılmaz, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun Yorum Ve Açıklamaları, Oluş Mali Hukuk Bürosu, Ankara, Nisan 2007, s.716-722

(13)Maliye ve Gümrük Bakanlığı Baş Hukuk Müşavirliği ve Muhakemet Genel Müdürlüğünün 411/156/18117 sayılı mütalaası.
 

Benzer konular

Üst