Ynt: İndirebilirsin Dediler..! İndirdik.. Ya sonra.!
Mükelleflerin İzahat Talebinde Bulunabilecekleri
Kanun Ad VERGİ USUL KANUNU
Madde No 413
Kapsam
Mükellefler, Maliye Bakanlığından veya Maliye Bakanlığının bu hususta yetkili kıldığı makamlardan vergi durumları ve vergi uygulanması bakımından müphem ve tereddüdü mucip gördükleri hususlar hakkında izahat isteyebilirler.
Yetkili makamlar yazı ile istenecek izahatı (4962 sayılı Kanunun 17/A-b maddesiyle değişen ibare Yürürlük; 07.08.2003)yazı ile veya sirkülerle(*) cevaplamak mecburiyetindedirler.
Alacakları cevaplara göre hareket eden mükelleflerin bu hareketleri cezayı istilzam etse dahi ceza kesilmez.
_________________________________________________
Yanılma
Kanun Ad VERGİ USUL KANUNU
Madde No 369
Kapsam
(2365 sayılı Kanunun 88 inci maddesiyle değişen hüküm) Aşağıda yazılı hallerde vergi cezası kesilmez:
1. (2365 sayılı Kanunun 88'inci maddesiyle değişen bent) Yetkili makamların mükellefin kendisine yazı ile yanlış izahat vermiş olmaları;
2. Bir hükmün uygulanma tarzı hususunda yetkili makamların görüş ve kanaatini değiştirmiş veya bu hükme ait bir içtihadın değişmiş olması.
_________________________________________________
Vergi Davası`na Muktezalar (özelgeler) konu edilebilir mi?
VERGİ DAVASINA MUKTEZALAR(ÖZELGELER) KONU EDİLEBİLİR Mİ?
Muktezalar yani özelgeler, VUK`nun 413. maddesi uyarınca, vergi mükelleflerinin, Maliye Bakanlığı`ndan veya Maliye Bakanlığının bu hususta yetkili kıldığı makamlardan, vergi durumları ve vergi uygulaması bakımından, yeterince açık bulmadıkları ya da duraksamaya düştükleri hususlar hakkında, aldıkları yazılı açıklamalardır. Başka bir ifade ile Maliye Bakanlığının idari görüşlerini içermektedir. Maliye Bakanlığı belli konularda taşra teşkilatına özelge verme yetkisini kullandırabilir. Ancak bu yetki çoğu zaman devredilmemiş bir yetkidir. Genellikle özelgelerde idare hatalı bir özelge verse dahi alınması gereken asıl vergi alacağı ileride gecikme zamlı olarak mükelleften geri istenebilecektir. Görüldüğü gibi mükteza pek çok problemi veya kapalı konuları çözememektedir.
Bu konuda yetkili makamlar, Maliye Bakanlığı adına `Gelir İdaresi Başkanlığı` yada yetkili kılacağı Vergi Dairesi Başkanlıklarıdır(Defterdarlıklar). İstenilen özelgenin en kısa zamanda verilme zorunluluğu vardır. Bu özelge, doğrudan doğruya mükellefe tebliğ edilmekle birlikte, bilgi edinilmesi için de bir örneği ilgili vergi dairesine gönderilmektedir(1).
Maliye Bakanlığı, VUK`nun 413. maddesinin kendisine verdiği yetkiyi kullanarak, bu konuda vergi dairesi başkanlıklarını ve defterdarlıkları, `özelge verme konusunda` yetkili kılmıştır. Bu birimler, kendilerine yapılan başvuruları doğrudan yanıtlayabilecekleri gibi, duraksamaya düştükleri durumlarda, konuyu Gelir İdaresi Başkanlığına aktarıp oradan aldıkları yanıta göre de yanıtlayabilmektedirler.
Özelgeler, ilgili mükellefler açısından önemli hukuksal sonuç doğurmaktadır. Şöyle ki; kendisine tebliğ edilen özelgeye göre uygulama yapan bir mükellefe bu uygulaması cezayı gerektirse dahi ceza kesilmeyecektir (2). Ancak cezayı gerektirir vergi aslı üzerinden gecikme zammı mükelleften vergi aslı ile beraber tahsili yoluna gidilecektir. Burada yeri gelmişken VUK`nun 369. maddesinde yer alan yanılma halinde durum biraz daha farklılık arz etmektedir. Şöyle ki, VUK 369. madde hükümlerine göre bir mükellefe yanlış özelge verilmesi halinde veya bir hükmün uygulama şekli hakkında yetkili makamlar tarafından fikir ve görüş değişikliği bulunması halinde vergi cezası kesilemeyecektir. (Bkz. VUK GT 7,143,188).
Maliye Bakanlığının verdiği özelgeler, dava konusu yapılamaz(3).Bu konuya ilişkin olarak, Danıştay`a yansıyan bir uyuşmazlıkta;
`?. Bilindiği üzere, idari davaya konu olabilecek işlemler idarenin tek yanlı, kesin ve yürütülmesi zorunlu işlemlerdir. Belirli konularda bilgi edinmek için idareye sorulan sorular ve yapılan başvurulara karşılık olarak idarenin verdiği cevap ve açıklamalar, belirli bir hukuki durumu ya da olguyu belirtmekle yetinen `icrailik` niteliğinden yoksun işlemlerdir. Bu itibarla, bu türden bir işlemin idari bir davaya konu edilmesi mümkün değildir.
Olayda, davacı banka tarafından iptali istenilen ?.. Defterdarlığın Muhasebe Müdürlüğü işleminin, 213 sayılı kanunun 124. maddesi kapsamında `düzeltme` talebinin reddine ilişkin bir işlem değil, aynı kanunun yukarıda anılan 413. maddesi uyarınca, ?. 2. İcra Müdürlüğünün vergi sorumlusu sıfatıyla yaptığı başvuru üzerine davacı bankanın iade istemi hakkında verilen bir `mütalaa` niteliğinde olduğu anlaşılmakla, kesin ve yürütülmesi zorunlu olmayan söz konusu işleme karşı açılan davanın, bu yönden reddi gerekirken, mahkemece işini esasına girilerek yazılı gerekçe ile hüküm tesisinde isabet bulunmamakla birlikte, davanın reddi yoluyla verilen mahkeme kararı, sonucu itibariyle yerinde görülmüştür?` .şeklinde karar verilmiştir(4).
Danıştay`a yansıyan bir başka uyuşmazlıkta da;
`Maliye Bakanlığının davacı şirketin otoyol ihalesine katılmak için damga vergisi ödemesi gerektiğini bildiren yazısı, idari davaya konu edilebilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu olan bir işlem niteliğinde olmadığından, mahkeme kararının buna ilişkin hüküm fıkrasında herhangi bir isabetsizlik söz konusu değildir(5).
Konuya ilişkin olarak Danıştay`a yansıyan bir başka uyuşmazlık ise;
`Olayda Maliye Bakanlığının 213 sayılı VUK`nun `Mükelleflerin İzahat Talebinde Bulunabilecekleri` başlıklı 413. maddesi uyarınca kendisinden sorulan husus hakkında yapmış olduğu açıklamalardan ibaret bulunan dava konusu cevabi yazının, istişari nitelikte olması ve bu nedenle yürütülmesinin zorunlu bulunmaması nedeniyle, idari yargı yerlerinde açılacak davaya konu edilmesine olanak yoktur` (6).
Öte yandan, Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan genel tebliğ, iç genelgeler ve bakanlığın merkez ve taşra teşkilatlarını ilgilendiren konularda yayımladığı genel yazılar prensip olarak dava konusu yapılamaz. Ancak Danıştay`ın vermiş olduğu bir kararda sirkülerin dava konusu yapılabileceğine karar verilmiştir(7).
Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan genel tebliğ, iç genelge ve genel yazılar, dava konusu yapılamaz. Bunlardan, `genel tebliğler` Resmi Gazetede yayımlanarak uygulamaya konulmakta, `iç genelge` ve `genel yazılar` ise Resmi Gazetede yayımlanmamakta, vergi dairelerine ve gerek görülen diğer birimlere gönderilmektedir(8).
Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere vergi genel tebliğleri, bir yönü ile idarenin kendi teşkilatına yönelik olup, uygulamada birlik sağlamayı amaçlamaktadır. Diğer yönüyle, görüş bildiren işlemler olarak kabul edilebilir. Her iki yönüyle de, genel tebliği Resmi Gazetede okuyan ve olayla doğrudan ilgisi bulunmayan bir kişi tarafından, dava konusu yapılamaz. Ancak, mükelleflerin hukuksal sorunlarını etkileyen ve yeni kurulları içeren düzenlemelerin dava konusu edilmeleri mümkündür(9). Genelgeler ve genel yazılar, iç yönetsel emirler niteliğinde olduklarından, vergi dairelerini bağlamaktadır. Ancak, mükellefler yönünden bağlayıcı hiçbir niteliği yoktur. Yönetimin kesin yürütülmesi gerekli kararlarından olmadığından, dava konusu da yapılamazlar(10). Ancak, sübjektif hakları ihlal edici bir düzenleme niteliğinde olduğu takdirde dava konusu yapılabilirler(11).
Sonuç olarak özetlemek gerekirse; genel tebliğler, iç genelgeler ve genel yazılar, konu ile doğrudan ilgisi bulunmayan kişilerce, dava konusu yapılamaz, doğrudan veya dolaylı olarak bu konuyla ilgili maddi veya manevi haklarının etkilenmesi gerekecektir.
Diğer taraftan mükelleflere tebliğ edilen ihbarnamenin dayanağını teşkil eden vergi inceleme raporlarının tek başına dava konusu edilmesi mümkün bulunmamaktadır. Konuyla ilgili bir yargı kararında bu husus açıkça ifade edilmiştir. Ancak vergi dairesince zarar mahsubu KDV indirim türü indirimlerin yapılamayacağının veya tutarının azaltıldığının bildirilmesi durumunda bu yazılarda dava konusu yapılamayacağına ilişkin görüşler ileri sürülmektedir(12). Ancak ileride bu yazıda belirtilen konularla ilgili olarak cezalı tarhiyat yapılması durumunda dava açılması mümkün bulunmaktadır. vergi dairesi yazısı, beyan edilecek matrahı etkiliyor ve ilgilendiriyor ise, izlenebilecek bir yol da, yazıda belirtildiği şekilde beyanname verilecekse `kaydi ihtirazi` notu ile veya dilekçesi ile beyan edilmesi gerekecektir(13).
Dr. Mustafa ALPASLAN(SMMM) Eda KAYA(Denetçi)
KIRBAŞ Sadık, `Vergi Hukuku(Temel Kavramlar, İlkeler ve Kurumlar), Siyasal Kitabevi, Ankara, Eylül 1998, s.52-53.
VUK md.413.
Dnş. 7. D.`nin, 19.02.1974 tarih ve E:1973/614-K:1974/352 sayılı kararı, (Danıştay 7. Daire Kararları, 1. Cilt, s.564).
Dnş. 7. D.`nin, 26.5.1998 tarih ve E:1997/2574-K:1998/2036 sayılı kararı.
Dnş. 7. D.`nin, 9.5.2000 tarih ve E:1999/1750-K:2000/1509 sayılı kararı.
Dnş. 7. D.`nin, 30.9.1998 tarih ve E:1997/2452-K:1998/3120 sayılı kararı.
KIZILOT Şükrü, `Maliye Bakanlığı Sirkülerinin İptali İçin Dava Açılabileceği`, Yaklaşım, Nisan 2007, s. 35,
TOP Zuhal, `Dava Edilemeyecek Konular`, Hürses, Hukuki Yaklaşım, 2.5.2003, s.5
KIZILOT Şükrü ? KIZILOT Zuhal, `Vergi İhtilafları ve Çözüm Yolları`,Genişletilmiş ve Gözden Geçirilmiş 14. Baskı, Yaklaşım Yayıncılık, Ankara 2008, s.314-320
(10)Dnş. DDK`nın, 2.6.1967 tarih ve E:1959/461-K:1967/614 sayılı kararları
(11)MB`nin, 16.10.1990 tarih ve TAV 094227 ve 1990/6 sayılı İç Genelgesi ile `Daihatsu Hijent Bilind Van` tipi kapalı kasa kamyonetlerin satışını `panel satışı` olarak kabul ederek vergi alınmasını istemiş ve itiraz üzerine de bu iç genelge mükellefin subjektif haklarını ilgilendirip ihlal ettiği ve düzenleyici bir nitelik taşıdığı gerekçeiyle iptal edilmiştir. Dn. 9. D.`nin 13.11.1991 tarih ve E:1991/573-K:1991/3295 sayılı kararı, (Danıştay Dergisi, Sayı:84-85, Ankara, 1992, s.649-652)
(12)Dnş. VDDK`nın, 22.5.1998 tarih ve E: 2003/1163-K:2004/358 sayılı kararı.
(13)Bkz. VUK md. 378, 379
2008-07-26 Aliağa Ticaret Odası
http://www.alto.org.tr/author_article_detail.php?id=265