fonradar

Kapandıktan Sonra Açılan İşletmede Devir Kdv

Üyelik
10 Haz 2009
Mesajlar
4
Konum
BALIKESİR BANDIRMA
arkadaşlar kolay gelsin,

31.12.2008 trihinde kapanan bir işletme mayıs 2009 ayında tekrar açılıyor. kapanan işletmenin son kdv beyannamesindeki sonraki döneme devreden kdv yeni açılan işletmenin beyannamesine aktarılması gerekirmi.
 
Ynt: kapandıktan sonra açılan işletmede devir kdv

Böyle bir durum kesinlikle söz konusu değildir.
 
Ynt: kapandıktan sonra açılan işletmede devir kdv

Kapanan bir mükellefiyetin devir kdv'si yoktur. Kapanışla birlikte sıfırlanmış olur.
 
Ynt: Kapandıktan Sonra Açılan İşletmede Devir Kdv

arkadaşlar KDV kanunun da aksine hüküm olmadığı için bence indirebilirsin
Kanun Ad KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU
Madde No 29
Kapsam


1. Mükellefler, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak aşağıdaki vergileri indirebilirler:

a) Kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisi,

1 SERİ NO'LU KATMA DEĞER VERGİSİ GENEL TEBLİĞİ
Resmi Gazete Sayısı 18591
Resmi Gazete Tarihi 30/11/1984

VIII_ İNDİRİM

Katma değer vergisinin en önemli özelliği indirim mekanizmasına sahip olmasıdır. Nihai tüketiciye kadar olan bütün safhalarda katma değer vergisi alınacak, ancak herbir safhada hesaplanan katma değer vergisinden bir önceki safhanın vergisi düşülerek bakiye vergi Hazineye intikal ettirilecektir. İndirim mekanizmasının varlığının bir sonucu olarak, bir mal veya hizmet üzerindeki vergi yükü o mal veya hizmetin nihai tüketiciye intikal ettirildiği bedel ile vergi nispetinin çarpımı kadar olacaktır. Bu suretle vergiden vergi alınması ve her sahada alınan vergilerin mal ve hizmetin bünyesinde kalması gibi durumlarla, o mal veya hizmet üzerine ağır bir vergi yükü yüklenmesi önlenerek, aynı tip mal ve hizmetlerin aynı vergi yükünü taşıması sağlanmış olmaktadır.

A _ Vergi İndirimi:

Katma Değer Vergisi Kanununun 29. maddesine göre, mükellefler, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini veyahut ithal ettikleri mal ve hizmetler dolayısıyla ödedikleri katma değer vergisini indirebileceklerdir. Yani, mükellef işi ile ilgili olarak satın aldığı veya ithal ettiği mallar veyahut yaptırdığı hizmetler dolayısıyla borçlandığı veya ödediği vergiyi, teslim ettiği mallar veya yaptığı hizmetler dolayısıyla müşterilerden aldığı veya alacaklı olduğu katma değer vergisinden indirecek ve aradaki farkı vergi dairesine yatıracaktır. Mükellefin indirim konusu yaptığı vergi ise daha önceki safhada vergi dairesine intikal ettirilmiş olacaktır. Ancak bu mekanizmanın gerektiği şekilde işleyebilmesi için madde metnine, alış faturaları ve benzeri vesikalarda gösterilen verginin indirilebileceği hükmü getirilmiş bulunmaktadır.

Örnek: Katma değer vergisine tabi mal teslimi ve hizmet ifası ile iştigal eden (A) Anonim Şirketi'nin, bir vergilendirme dönemi içindeki, mal ve hizmet alımlarının tutarı 10.000.000 TL. bu alışları dolayısıyla düzenlenen faturalarda gösterilen katma değer vergisi ise 1.000.000 TL.'dir. Söz konusu şirket tarafından aynı vergilendirme döneminde gerçekleştirilen 13.000.000 TL. tutarındaki mal teslimi dolayısıyla düzenlenmiş bulunan faturalarda 1.300.000 TL. tutarında katma değer vergisi hesaplanmıştır. Bu durumda, 1.300.000 TL. tutarındaki hesaplanan katma değer vergisinden, alış faturalarında gösterilen 1.000.000 TL. tutarındaki katma değer vergisi indirilecek, kalan (1.300.000-1.000.000=) 300.000 TL. tutarındaki vergi ise vergilendirme dönemini takibeden ayın 25. günü akşamına kadar ilgili vergi dairesine beyan edilecek ve aynı sürede ödenecektir.

Vergi indirimi, vergilendirme dönemleri itibariyle olacaktır. Mükellefler bir vergilendirme döneminde teslim ettiği mallar dolayısıyla hesaplanan katma değer vergisi toplamından, sadece o malların alışında ödediği veya borçlandığı vergiyi değil, aynı vergilendirme döneminde satın aldığı diğer mallar dolayısıyla düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini de indireceklerdir. Bunun tabii bir sonucu olarak bir vergilendirme döneminde indirilecek katma değer vergisi toplamı, mükelleflerin vergiye tabi işlemleri dolayısıyla hesaplanan katma değer vergisi toplamından fazla olabilecektir. Bu takdirde, aradaki farkın bir sonraki vergilendirme dönemine devredilerek o döneme ait indirilebilecek vergi tutarına eklenmesi ve iade edilmemesi hususu 29. maddenin 2. fıkrasında ayrıca hükme bağlanmıştır.

Örnek: (A) Anonim Şirketi'nin bir vergilendirme döneminde vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisi 1.000.000 TL. aynı vergilendirme dönemindeki mal ve hizmet alımları dolayısıyla düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisi toplamı 1.500.000 TL. ise, aradaki fark olan (1.500.000 - 1.000.000=) 500.000 TL. tutarındaki indirilmeyen katma değer vergisi, bir sonraki döneme devrolunacak ve iade konusu yapılmayacaktır.

B _ İndirilmeyecek katma değer vergisi:

Katma değer vergisi, esas itibariyle vergi indirimi mekanizmasına dayanan bir vergilendirme şekli olmakla beraber, uygulamada, vergi indirimine imkan tanınmayan bazı haller Kanunun 30. maddesinde sayılmış bulunmaktadır. Buna göre aşağıda açıklanan vergiler mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilemeyecektir.

1. Vergi indiriminden yararlanabilmek için bu indirimle ilgili vergiye tabi bir işlemin yapılmış olması şarttır.

Bu nedenle, 30. maddenin (a) bendinde, vergiye tabi olmayan veya vergiden istisna edilmiş bulunan malların teslimi ve hizmet ifası ile ilgili alış vesikalarında gösterilen veya bu mal ve hizmetlerin maliyetleri içinde yer alan katma değer vergisinin indirim konusu yapılmayacağı hükme bağlanmış bulunmaktadır.

2. Katma Değer Vergisi Kanununun 30/b maddesi hükmüne göre, işletmeye ait binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisi mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilemeyecektir.

3. Katma değer vergisi sisteminde alış vesikalarında gösterilen verginin indirilmesi, bu malların satışı sırasında mala eklenen değerin vergilendirileceği düşüncesine dayanır. Ancak, zayi olan mallar için satış ve dolayısıyla yaratılan bir değer olmayacağından, bu mallara ilişkin alış vesikalarında gösterilen verginin indirilmesi, zayi olan mallar üzerindeki vergi yükünü tamamen ortadan kaldıracaktır. Dolayısıyla, Kanunun 30/c maddesi uyarınca, zayi olan malların alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisi mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilemeyecektir.

4. Kanunun 30/d maddesi uyarınca Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kazancın tesbitinde indirimi kabul edilmeyen (kanunen kabul edilmeyen) giderler dolayısıyla ödenen katma değer vergisi de, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indirilemeyecektir. Bu itibarla, faaliyetin yürütülmesi için gerekli olan giderler dışında kalan, işle ilgili bulunmayan veya işletme sahibinin özel tüketimine yönelik harcamalar niteliğinde bulunan ve sair kanunen kabul edilmeyen giderlere ilişkin belgelerde gösterilen katma değer vergisi tüketici durumunda bulunan işletme veya işletme sahibi üzerinde kalacaktır.

F _ İndirimin belgelendirilmesi:

Katma Değer Vergisi Kanununun 34. maddesine göre, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin indirilebilmesi için aşağıda sayılan iki şartın gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Buna göre;

1. Vergi, alış faturası veya benzeri vesikalar ile gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmiş olacaktır.

2. Söz konusu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmiş bulunacaktır.

Diğer taraftan, katma değer vergisinin fatura ve benzeri vesikalarda gösterilmesine gerek görülmeyen işlemler ile tekele tabi maddelerin tesliminde bu mal ve hizmetleri teslim alanlar tarafından, tarife veya bilet veyahut fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen bedel üzerinden iç yüzde oranı uygulanmak suretiyle katma değer vergisi hesaplanacak ve yaptıkları vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden indireceklerdir.

Örnek: Otelcilik ile iştigal eden bir mükellef 22.000 TL. bedelle bir tekel bayiinden tekele tabi maddeler satın almıştır. Alış vesikasında katma değer vergisi gösterilmeyeceğinden, mükellef vergiye tabi işlemleri üzerinden hesapladığı katma değer vergisinden indirebileceği katma değer vergisini, iç yüzde oranı ile, (22.000 x 1/1 1=) 2.000 TL. olarak hesaplayacaktır.
 
Ynt: Kapandıktan Sonra Açılan İşletmede Devir Kdv

Kapanan işletmenin her şeyi sıfırlanır. Devir kdv tekrar açılışta kullanmak demek arada hiç boşluk olmadan faaliyete devam etti demek olur. Pirince giderken eldekinden de olursunuz.
 
Ynt: Kapandıktan Sonra Açılan İşletmede Devir Kdv

ömer erdal yüce1 ' Alıntı:
arkadaşlar kolay gelsin,

31.12.2008 trihinde kapanan bir işletme mayıs 2009 ayında tekrar açılıyor. kapanan işletmenin son kdv beyannamesindeki sonraki döneme devreden kdv yeni açılan işletmenin beyannamesine aktarılması gerekirmi.

Kesinlikle mümkün değildir.Olmaz.
 
Ynt: Kapandıktan Sonra Açılan İşletmede Devir Kdv

İLGİLİ KONUDA KDV'NİN AŞAĞIDA YAZILAN MAKALEDE ADI GEÇEN MUKTEZALARA GÖRE KAPANIŞIN YAPILDIĞI ESNADA GİDER YAZILMASI GEREKMEKTEYDİ. BU KDV NİN YENİ KURULAN ŞİRKETTE İNDİRİM KONUSU YAPILMASI MÜMKÜN DEĞİLDİR.





FAALİYETİNİ TERK EDEN MÜKELLEFLERİN İNDİREMEDİKLERİ KDV?NİN DURUMU





Yazar: CoşkunARAS(*)





I- GİRİŞ

Bilindiği üzere, KDV?yi diğer dolaylı vergilerden ayıran en önemli özelliği, indirim sistemine dayanmasıdır. İndirim sistemi, alışlar ve giderler nedeniyle ödenen (indirilecek) KDV?nin, satışlar üzerinden hesaplanan KDV?den indirilmesini, hesaplanan KDV?nin fazla olduğu durumlarda fark verginin vergi dairesine ödenmesini, indirilecek verginin hesaplanan vergiden fazla olduğu hallerde ise indirilemeyen vergilerin indirilmek üzere sonraki dönemlere devrolunmasını öngörmektedir. İşleyişi kısaca belirtilen şekilde olan indirim sistemi, KDV Kanunu?nun 29. maddesinde düzenlenmiştir. Aynı Kanun?un 58. maddesinde ise, indirilebilecek KDV?nin gider yazılamayacağı ayrıca belirtilmiştir.

İşe devam eden mükellefler faaliyetlerine ilişkin olarak yüklenip indiremedikleri KDV?yi indirilmek üzere sonraki dönemlere devretme hakkına sahiptirler. Ancak, faaliyetini terk eden (işi bırakan) mükelleflerin indiremedikleri KDV?yi, faaliyetlerini terk etmeleri nedeniyle indirilmek üzere sonraki dönemlere devretmeleri mümkün bulunmamaktadır. Diğer bir ifade ile indirim sistemi, faaliyetini terk eden mükelleflerde indirilemeyen KDV sorununa çözüm getirmemekte, bu mükellefler, indirilemeyen KDV sorunu ile karşı karşıya kalabilmektedirler. Bu konu özellikle yıl sonlarında ayrı bir önem taşımaktadır.

Aşağıda, faaliyetini terk eden mükelleflerce yüklenilip indirilemeyen ve işi bırakma nedeniyle bir daha indirim yoluyla telafi imkanı kalmayan KDV?lerle ilgili olarak yapılması gereken işlemler incelenecek, buna ilişkin kişisel görüşlerimiz belirtilecektir.

II- FAALİYETİNİ TERK EDEN MÜKELLEFLERCE İNDİRİM KONUSU YAPILAMAYAN VE İŞİ BIRAKMA NEDENİYLE BİR DAHA İNDİRİM YOLUYLA TELAFİ EDİLME OLANAĞI KALMAYAN KDV?LER HAKKINDA YAPILACAK İŞLEM

A- YASAL MEVZUAT

3065 sayılı KDV Kanunu?nun 29. maddesinin 1. fıkrasında, ?mükelleflerin faaliyetlerine ilişkin olarak yüklendikleri KDV?leri indirim konusu yapabilecekleri? 2. fıkrasında ise ?bir vergilendirme döneminde indirilecek KDV toplamının mükellefin vergiye tabi işlemleri dolayısıyla hesaplanan KDV toplamından fazla olduğu takdirde aradaki farkın sonraki dönemlere devrolunacağı ve iade edilmeyeceği? hükme bağlanmıştır.

Öte yandan, aynı Kanun?un 58. maddesinde ise, ?mükellefçe indirilebilecek KDV?lerin Gelir ve Kurumlar Vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilmeyeceği? belirtilmiş bulunmaktadır.

B- FAALİYETİNİ TERK EDEN MÜKELLEFLERCE İNDİRİM KONUSU YAPILAMAYAN VE İŞİ BIRAKMA NEDENİYLE BİR DAHA İNDİRİM YOLUYLA TELAFİ EDİLME OLANAĞI KALMAYAN KDV?LER HAKKINDA YAPILACAK İŞLEM

Bilindiği üzere, 3065 sayılı KDV Kanunu?nda, mükellefiyetle ilgili olarak yüklenilen KDV?lerin telafisinde;

- İndirim,

- İade,

- Gider yazma veya maliyete intikal ettirme

olmak üzere 3 yöntem benimsenmiş ve düzenlenmiştir. Aşağıda, işi bırakan mükellefler yönünden anılan yöntemlerin geçerliliği incelenecektir.

1- İndirim Yönteminin İşi Bırakan Mükelleflerde İndirilemeyen KDV Sorununu Çözmediği

Faaliyetlerine ilişkin olarak yüklenilen vergilerin telafisinde ana yöntem, ?indirim?dir. Bir vergilendirme döneminde yüklenilen vergilerin, vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV?den fazla olması halinde aradaki fark verginin indirilmek üzere sonraki dönemlere devredilmesi gerekmektedir. Ancak, işi bırakan mükelleflerin indiremedikleri KDV?yi işi bırakmaları nedeniyle indirilmek üzere sonraki dönem devretmeleri mümkün değildir. Bu nedenle, yukarıda da belirtildiği üzere, ?indirim? yönteminin, işi bırakan mükellefler yönünden bir işlerliği bulunmamaktadır.

2- İndirilemeyen KDV?nin Faaliyetini Terk Eden Mükelleflere İadesinin Mümkün Bulunmadığı

Gelir İdaresi ve Danıştay, faaliyetini terk eden mükelleflerin yüklenip indiremedikleri KDV?nin, faaliyeti terkin (işi bırakmanın) KDV Kanunu?nda düzenlenen iade hakkı doğuran bir işlem olmaması nedeniyle iade de edilemeyeceği görüşündedirler(1).

Vergi idaresince verilen bir Özelge?de;

?İşin terk edilmesi halinde işini terk eden mükellefler, mevcutlarını terkten önce satış vb. yollarla tasfiye ettikleri takdirde teslim bedeli üzerinden, mevcutlar tasfiye edilmemişse, işletmeden çekiş göstererek KDV Kanunu?nun 3/a maddesi gereğince emsal bedeli üzerinden vergi hesaplayıp beyan etmek zorundadırlar. Hesaplanan bu vergilere rağmen indirilemeyen kısım kalırsa, indirilemeyen KDV?nin iadesi söz konusu olmayacaktır.?

şeklinde görüş bildirilmiştir(2).

Danıştay ise;

?KDV Kanunu?na göre iadenin ancak Kanun?un 32. maddesinde sayılan tam istisnalar ile 29/2. maddesinde belirtilen teslimler nedeniyle yapılabileceği, faaliyetin terkinin iade hakkı doğuran bir işlem olmaması nedeniyle indirilemeyen verginin iadesine kanunen imkan bulunmadığı?

görüşündedir(3).

3- İndirilemeyen KDV?nin Faaliyetini Terk Eden Mükelleflerce Gider Olarak Dikkate Alınıp Alınamayacağı

Yukarıda da ifade edildiği üzere, yükleyip indirilemeyen vergilerin faaliyetini terk eden mükelleflerce bir daha indirim konusu yapılması veya indirilemeyen vergilerin bu mükelleflere iadesi mümkün bulunmamaktadır. Dolayısıyla, geriye sadece, indirilemeyen bu vergilerin gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınamayacağı hususu kalmaktadır.

KDV?nin en büyük özelliği olan ?indirim yöntemi? KDV?nin mükellefler üzerinde bir yük oluşturmasını önlemektedir. Kanun?a göre verginin esas yüklenicileri, mal ve hizmeti nihai olarak tüketenlerdir. KDV Kanunu?nda verginin mükellefi olarak belirlenen kişi ve kuruluşlar aslında verginin nihai yüklenicileri değil, aracı mükellefi konumundadırlar. Bunlar, alışları sırasında ödedikleri vergileri, satışları üzerinden hesapladıkları KDV?den indirerek, üzerlerinde herhangi bir KDV yükü kalmamasını sağlarlar. Yani, KDV?yi mal ve hizmet sattıkları kişilere aktarırlar. Ancak, faaliyetini terk eden mükellefler, yüklendikleri vergileri bir daha indirim yoluyla telafi edememe durumu ile karşı karşıya bulunmaktadırlar. Yüklenilip indirilemeyen ve işi bırakma nedeniyle de bir daha indirilmesi mümkün olmayan KDV?nin, iade ya da gider yazma yoluyla telafisine olanak sağlanmaması, işi bırakan mükellefleri nihai tüketici konumuna getirir ki, bu da KDV?nin genel teorisine aykırıdır(4).

Buna göre, faaliyetini terk eden mükelleflerce yüklenilip indirilemeyen KDV?nin bir daha indirilmesi mümkün bulunmadığından ve indirilemeyen bu vergi artık ?indirilemeyecek KDV? haline dönüştüğünden, indirilemeyen bu verginin GVK ve KVK yönünden gider olarak dikkate alınması gerekir(5). Gelir İdaresi?nin görüşü de bu doğrultudadır.

Nitekim, bu konuda verilen Özelgelerde;

?Türkiye?de dar mükellefiyet esasında vergilendirilmekte iken işini bırakan bir kurumun, Türkiye?de yüklenip indiremediği KDV?yi kurumlar vergisi yönünden gider yazması mümkün bulunmaktadır.?(6)

?31.12.2000 tarihinde faaliyetini terk eden mükellefin indirim yoluyla gideremediği vergilerin 2000 yılına ait gelir vergisi matrahının tespitinde gider veya maliyet unsuru olarak gözönüne alınmasında bir sakınca yoktur.?(7)

şeklinde idari görüş bildirilmiştir.

Öte yandan, 88 Seri No.lu KDV Genel Tebliği?nde, teslim ve hizmetleri 01.07. 2003 tarihinden itibaren kısmi istisna kapsamına alınan basit usulde vergilendirilen mükelleflerin son dönem KDV beyannamelerinde (2003/Nisan, Mayıs, Haziran) sonraki döneme devreden KDV bulunması halinde, devreden vergi tutarının gelir vergisi yönünden gider olarak dikkate alınacağı açıklanmıştır.

III- SONUÇ

Yukarıda da belirtildiği üzere, faaliyetini terk eden mükelleflerin yüklenip indiremedikleri ve işi bırakma nedeniyle bir daha indiremeyecekleri KDV?nin, GVK ve KVK yönünden gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır. Gelir İdaresi?nin görüşü de bu doğrultudadır. Bu şekilde, indirilemeyen vergiler gider yazılmak suretiyle telafi edilebilecek, mükellefler üzerinde herhangi bir KDV yükü de kalmayacaktır. Bu çözüm şekli, KDV?nin teorisine de uygundur.

Öte yandan, kişisel görüşümüze göre, faaliyetine devam eden tüm mükelleflere indiremedikleri KDV?yi gider yazma imkanı verilmeli, mükellefler tercihlerini kendileri belirlemelidirler. Bu şekilde, devamlı suretle sonraki döneme devreden KDV?si bulunan mükelleflerin devreden KDV?den kaynaklanan sorunları da giderilmiş olacaktır. Bunun için bir yasa değişikliği yapılması gerekmektedir.
 
Üst