KIDEM TAZMİNATI

Üyelik
25 Haz 2005
Mesajlar
16
YENİ MEZUN OLAN ÖĞRETMENLERİMİZ GENELLİKLE İŞ SÖZLEŞMELERİ İLK BAŞLARKEN STAJYER OLDUKLARI İÇİN 1 YILLIK OLUYOR.DAHA SONRA STAJYERLİKLERİ KALKTIKTAN SONRA KURUMLA GENELLİKLE 2-3-4-5 YILLIK İŞ SÖZLEŞMELERİ YAPIYORLAR.TABİİKİ BU ARADA BU ÖĞRETMENLERİMİZ KPSS YE GİRİYORLAR.KİMİSİNİN ATAMASI ÇIKIYORİŞİ BIRAKIYOR,KİMİDE SÖZLEŞMESİ DOLUYOR İŞİ BIRAKIYOR.
1.BU DURUMLARDA KIDEM TAZMİNATI DOLARMI?
2.BU 2-3-4-5 YILLIK YAPILAN İŞ SÖZLEŞMELERİ (ÖĞRETMENLERE fARKLI BİR UYGULAMA VARMI ) BELİRLİ SÜRELİ İŞ SÖZLEŞMESİMİDİR?
3-İŞ BIRAKMALARDA KURUMA TAZMİNAT HAKKI DOĞARMI?ÇÜNKÜ ÖĞRETMEN ARKADAŞLAR BU KURUMLARI BİR SIÇRAMA TAHTASI VE KAMUYA GEÇİNCEYE KADAR İŞ GARANTİSİ OLARAK GÖRÜYORLAR
 
sayın ATA

Kıdem tazminatı kazanma koşullarından en önemlisi en az 1 yıllık çalışması gerektiğidir. Hangi hallerde kıdem tazminatı alabilecekler 1475 sayılı iş kanunun 14. maddesinde belirtilmiştir. Belirli veya belirsiz süreli sözleşmesi yapılması kıdem tazminatında farklılık meydana getirmez.

kolay gelsin
 
kurumumuzun öğretmenlerle yaptığı belli süreli iş sözleşmesine girmezmi.Girerse bu karar emsal teşkil etmezmi?

Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesi

Tarih : 22.02.2001

Esas No : 2000/ 18588

Karar No : 2001/ 3147

Belirli süreli hizmet akitlerinde ihbar tazminatına hükmedilemeyeceği gibi; bu tür hizmet akitlerinin süresi sonunda kendiliğinden son bulması durumunda da kıdem tazminatına hak kazanılamaz.

İstemin özeti: Davacı,ihbar ve kıdem tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı, işyerinde mevsimlik işçi olarak çalıştığını iddia ederek ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinde bulunmuştur. Davalı ise davacının belirli süreli hizmet akitlerine dayalı olarak çalıştığını savunmuştur. Mahkeme davacının isteği doğrultusunda karar vermiştir.

Sağlıklı bir sonuca varabilmek için öncelikle taraflar arasındaki iş ilişkisinin ne tür bir hizmet akdine dayandığının açıklığa kavuşturulması gerekir.

Mevsimlik işler genellikle iklim koşullarına bağlı olarak senenin belli aylarında çalışmayı ve diğer aylarında da çalışmamayı gerektiren belirsiz süreli işlerdendir. Dosya arasında mevcut taraflar arasında imzalar 12.06.1999-29.11.1996, 11.08.1997- 19.10.1997 ve 03.06.1998-27.10.1998 tarihleri arasını kapsayan sözleşmeler incelendiğinde, bunların belirli süreli hizmet akitleri olduğu ve davacının da bu sözleşmelere göre çalıştığı görülmektedir. Ayrıca davacı tarafından imzalanan ibranamelerin içeriğinden de bu sözleşmelerin bitim tarihlerinde taraflarca tekrar uzatılmayıp iş ilişkisinin son bulduğu anlaşılmaktadır.

Her ne kadar davacı tanıkları davacının mevsimlik işçi olarak çalıştığını davacının yeni sezonda müracaatına rağmen işe alınmadığını söylemişlerse de, az önce belirtilen ve davacının açıkça itiraz etmediği bu yazılı belgeler karşısında tanık beyanlara itibar edilemez.

1475 sayılı İş Kanunu' nda hangi hallerde ihbar ve kıdem tazminatına hak kazanılacağını hükme bağlanmıştır. Belirli süreli hizmet akitlerinde ihbar tazminatına hükmedilemeyeceği gibi; bu tür hizmet akitlerinin süresi sonunda kendiliğinden son bulması durumunda da davacı kıdem tazminatına hak kazanamaz.

Bu olgular karşısında davanın reddi gerekirken mahkemenin yanlış değerlendirme sonucu ihbar ve kıdem tazminatına hükmetmesi hatalıdır. Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten bozulmasına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, oybirliğiyle karar verildi.
 
Sayın bucaata

Sayın Dinçer Kum un görüşüne katılıyorum. 1475 sayılı İş Kanunuun 14. maddesinde belirli süreli hizmet akti ile ilgili bir hüküm yok. Bu tamamen Yargıtayın görüşü. Bana kalırsa bu kararda kıdem tazminatı ihbar tazminatının rüzgarına kapılmış. Aslında Yargıtay dava dairelerinin birbirine zıt kararaları olabiliyor. Sonra da bir araya gelip içtihatları birleştirerek müşterek ve bağlayıcı bir karara varabiliyorlar. Bu nedenle bir tek karara bakıp bu böyledir demek yanıltıcı olur. Hak sahipleri (eğer kıdem tazminatına hak kazanacak şartları yerine getirmişlerse) dava açarlarsa lehlerine bir karar çıkarabilirler.

Selanlar
 
SAYIN OSMAN EROL

BEN ÖZEL ÖĞRETİM KURUMUNUN MÜDRÜYÜM.
BU KONULARDA PEK BİLGİM YOK .SADECE YAZILARI OKUYARAK VE DANIŞARAK BİLGİ EDİNİYORUM.
ÖZETLERSEK;BİZ BİR ÖĞRETMENİMİZLE BELİRLİ SÜRE İŞ SÖZLEŞMESİ ( ÖRNEK 5 YIL ) YAPTIK VE TARAFLAR BU SÜRE ZARFINDA UYUMLU ÇALIŞTILAR VE SÜRE DOLDU.YOLLARINI AYIRDILAR.

BU SÜRENİN BİTİM TARİHİNDE ÖĞRETMENİMİZE KIDEM TAZMINATI DOĞARMI ?

ÖĞRENDİĞİM KADARI İLE ;
1.ERKEKSE ASKERE GİTTİĞİNDE
2. KADINSA EVLENDİĞİNDE EŞİ ÇALIŞMA İZNİ VERMEDİĞİNDE,
3.EMEKLİLİK YAŞI GELDİĞİNDE.
4.HAKLI NEDENLERDEN DOLAYI SÖZLEŞMEYİ TEK TARAFLI İPTAL ETTĞİNDE.

BU KONULARDA BANA BİLDİKLERİNİZİ AKTARIRSANIZ ÇOK MEMNUN OLURUM.SAYGILARIMLA.
 
İŞ HUKUKU VE SOSYAL GÜVENLİK (Sorular-Cevaplar)

İş hukukunda belirli süreli iş sözleşmeleri

Resul Kurt - e-mail: [email protected] - 27 Ağustos 2004 Cuma - Dünya

Sayın Resul Bey; yazmış olduğunuz eserleri sürekli takip etmekteyiz. Sık sık mevzuatın değiştiği ülkemizde, yayınlarınızın bize yardımcı olduğunu, yol gösterdiğini, sorunlarımıza ışık tuttuğunu belirtir, iş ve sosyal güvenlik hukukuyla ilgilenen meslek mensupları adına teşekkür ederiz. Sorularımız:

1- İSMMMO tarafından yayınlanan Ağustos 2003 tarihli "İş Hukuku ve Sosyal Sigorta Mevzuatında Usul ve Esaslar" adlı kitabınızın 740'ıncı sayfasında şu cümle mevcuttur; "... iş sözleşmesinde belirtilen sürenin dolmasına karşın işçi çalışmaya devam eder, işveren de buna ses çıkarmazsa akit aynı süre fakat en çok bir yıl için yenilenmiş sayılır. (BK M339/I) Örneğin, sekiz ay süreli bir hizmet akdinin süresi bitmekle birlikte, işçinin çalışmaya, işverenin de çalıştırmaya devam etmesi halinde akit tekrar sekiz ay için, buna karşılık üç yıl için yapılmış ise sadece bir yıl için yenilenmiş sayılacaktır. Sorumuz ise, "Belirli süreli iş sözleşmesi, esaslı bir neden olmadıkça, birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamaz. Aksi halde iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir. (4857 sayılı kanunun Md 11/2) hükmüyle yukarıdaki Borçlar Kanunu'nun hükmü çelişmekte değil midir? Yukarıda sizin vermiş olduğunuz örnekte ikinci kez yenilenen iş akdi belirli süreli iş akdi olmaktadır. (BK hükmüne göre) öyle ise ikinci sekiz aylık süre sonunda işçi kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamayacaktır şeklinde Borçlar Kanunu esas alınarak yorum getirmekteyiz. Doğru mudur?

2- Yine 4857 sayılı kanunun 11/2'nci maddesinde açıklanan esaslı bir nedenle belirli süreli sözleşmenin yenilenmesi halinde, ikinci kez yenilenen süre sonunda tarafların hak ve sorumlulukları ne olacaktır?

3- Kanunda yazılı olan "esaslı neden" kavramını somutlaştırabilir misiniz?

4- Yine aynı kanunda "...esaslı bir neden olmadıkça, birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamaz" hükmü mevcuttur. Acaba esaslı bir neden olmaksızın bir defa (ikinci kez) belirli süreli sözleşme yapılabilir mi? Mustafa ÖZARSLAN/SMMM-Hasan Ali TÜNCEL/Personel Müdürü-Alanya/Antalya

Sayın okuyucularımız, 4857/11. maddede, "belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak" yapılmasından söz edilmiştir. İlk iki durum esas itibariyle geçici iş gücü gereksinimi doğuran halleri ifade etmekte olup, belirli süreli iş sözleşmelerinin kurulmasını haklı kılan nedenlerin başında gelir. Belirli süreli iş, sözleşmenin yapılması sırasında işin sona erme anının bilindiği veya öngörülebildiği işlerdir. Belirli süreli iş iki olasılık çerçevesinde ortaya çıkabilir. İlk olasılık, iş, işletme veya işyerinin faaliyet konusuna girmez. Genelde önceden mevcut aynı veya benzer nitelikte bir iş söz konusu değildir. İşin sonu önceden görülebilir niteliktedir ve iş periyodik olarak tekrarlanmaz. Bu niteliği ile iş arızi nitelik taşır ve bu nitelik belirli süreli iş sözleşmesinin kurulmasını haklı kılar. Örneğin işyerinde bahçe tanziminin yapılması, bilgisayar donanımının kurulması gibi. İkinci olasılıkta, işçinin göreceği iş bizzat işyeri veya işletmenin faaliyetini oluşturmakla birlikte, işyeri veya işletme geçici süreyle faaliyet gösterecektir. İşyerinin faaliyet süresinin geçici olması karşısında, işverenden, işe alınacak işçilerle belirsiz süreli iş sözleşmesi yapması beklenemez ve anılan durum belirli süreli iş sözleşmesinin kurulması için objektif haklı neden oluşturur. Örneğin, uluslararası bir konferans veya olimpiyat oyunları çerçevesinde planlama faaliyetleri veya sınırlı süreli bir projenin yürütümü amacıyla bir işyerinin kurulmasında olduğu gibi.

İş sözleşmesinin belirli veya belirsiz süreli olmasının, bu sözleşmenin sona ermesi veya feshinde uygulanacak kuralların farklılık göstermesi bakımından önemi bulunmaktadır. Süresi belirli iş sözleşmelerinde, sürenin sona ermesi halinde iş sözleşmesi kendiliğinden sona erecektir. İş sözleşmesinin ne zaman biteceği önceden bilindiği için ihbar tazminatı ödenmesi söz konusu olmayacaktır.

Tarafların anlaşmaları halinde, sözleşmenin bitim tarihinden önce karşılıklı olarak feshedilebilmesi mümkündür. Ancak, bir anlaşma olmaksızın veya haklı bir nedene dayanmaksızın sürenin bitiminden önce yapılan tek taraflı fesihlerde tarafların tazminat isteme hakları saklıdır.

Belirli süreli iş sözleşmelerinin esaslı (objektif) bir neden olmadıkça üst üste yapılmaları olanaklı bulunmamaktadır. Esasen, işverenin, kanundan doğan yükümlülüklerden kurtulmak için, işçiyi ardı ardına yenilenen süresi belirli hizmet akitleriyle çalıştırması halinde, bu durum uygulama ve öğretide "zincirleme hizmet akdi" olarak adlandırılmakta ve hizmet akdinin, başından beri süresi belirsiz hizmet akdi olarak kabul edilmesi suretiyle, işçinin hak kayıpları önlenmektedir. Buna karşılık belirli süreli sözleşmenin zincirleme yapılmasında esaslı bir neden bulunuyorsa, sözleşmeler belirsiz süreliye dönüşmeyecek, belirli süreli olma özelliklerini koruyacaklardır. Örneğin bir yıllık süre için hastane temizlik hizmetleri ihalesini alan X şirketinin, yeni ihalenin yapılmasından dolayı işin 3 aylık bir süre için uzatılması, temizlik şirketi için esaslı bir neden olarak kabul edilecektir.

Kıdem tazminatı, hem belirli süreli iş sözleşmesine göre çalışan işçilere hem de belirsiz süreli iş sözleşmesine göre çalışan işçilere ödenebilmektedir. Ancak, belirli süreli iş sözleşmelerinde, sözleşmede belirlenen sürenin (ya da esaslı bir nedenle uzatılması halinde bu sürede) kendiliğinden son bulması halinde veya tarafların anlaşarak sözleşmeyi sona erdirmelerinde kıdem tazminatı ödenmez. Bu durumda da, belirli sürenin dolmasından dolayı iş sözleşmesinin feshedilmesi halinde işçinin ihbar ve/veya kıdem tazminatı talep etme hakkı olmayacaktır. İş Kanunu ile Borçlar Kanunu arasında herhangi bir çelişki bulunmamaktadır. Her iki yasanın düzenledikleri konular farklıdır. Esaslı bir neden olmaması halinde uzatılan sürenin sonunda iş sözleşmesi zincirleme hizmet akdine dönüşeceğinden işçi, İş Kanunu'ndan doğan kıdem tazminatını alabilecek, ancak, ihbar tazminatı alamayacaktır.
 
Sayın Bucaata,
Alttaki paragrafada DİKKAT etmenizi rica ederim

Belirli süreli iş sözleşmelerinin esaslı (objektif) bir neden olmadıkça üst üste yapılmaları olanaklı bulunmamaktadır. Esasen, işverenin, kanundan doğan yükümlülüklerden kurtulmak için, işçiyi ardı ardına yenilenen süresi belirli hizmet akitleriyle çalıştırması halinde, bu durum uygulama ve öğretide "zincirleme hizmet akdi" olarak adlandırılmakta ve hizmet akdinin, başından beri süresi belirsiz hizmet akdi olarak kabul edilmesi suretiyle, işçinin hak kayıpları önlenmektedir
 

Benzer konular

Üst