Ynt: Kümülatif Matrahın Yeni İşyerine Devri
Birden fazla işverenden alınan ücretler
http://www.turmob.org.tr/turmob/basin/08-05-2003.htm
DÜNYA 08.05.2003, PERŞEMBE
Birden fazla işverenden alınan ücretler ve 2003 yılı beyan kuralları
Dr. A. Bumin Doğrusöz
Hatırlanacağı gibi, 1.1.1999'dan önce birden fazla işverenden alınan ücretlerin brüt tutarları toplamının belli sınırları aşması halinde, yıllık beyanname ile beyan edilmesi zorunluluğu vardı. Ancak bu zorunluluk, 1.1.1999'dan itibaren, Gelir Vergisi Kanunu'nda 444 sayılı kanunla yapılan değişiklikler ile yürürlükten kaldırılmıştı. Dolayısıyla bu tarihten bu yana, stopaj yolu ile vergilendirilmiş bulunan ücretler, tutarına ve elde edildiği işveren sayısına bakılmaksızın, beyan konusu yapılmamaktaydı.
Gelir Vergisi Kanunu'nun 86. maddesinde 4842 sayılı kanunla yapılan ve 2003 yılı gelirlerine de uygulanmak üzere yürürlüğe giren değişiklikler sonucunda, toplama kuralları değişmiştir. Bu değişikliklerden en fazla etkilenen gelir unsuru da, ücretler olmuştur.
1.1.2003 tarihinden sonra elde edilen ücret gelirleri artık, kural olarak beyana tabi hale gelmiş, sadece bazı hallerde beyan dışı kalması öngörülmüştür. Ücret gelirlerinin yıllık beyanname ile beyan zorunluluğu dışı kalması, artık ancak aşağıdaki koşullarla mümkün olabilecektir.
Bir işverenden elde edilen ve stopaj yolu ile vergilendirilmiş ücretler, yine eskisi gibi beyan dışıdır.
Birden fazla işverenden ücret geliri elde edenlerin, ücretlerinin beyan dışı kalması ise, iki ayrı koşula bağlanmıştır.
Bu koşullardan birincisi, ücretin dışındaki diğer gelirler dolayısıyla yıllık beyanname verme zorunluluğunun olmamasıdır. Örneğin, ticari kazançları, zirai kazançları veya serbest meslek kazançları bulunan kişiler bu gelirleri için, gelir elde etmemiş veya zarar etmiş olsalar dahi beyanname vermek durumunda olduklarından, zorunlu olarak, ücret gelirlerini de yıllık beyannamelerine dahil edeceklerdir.
Bu koşullardan ikincisi ise, birden fazla işverenden elde edilen ve tamamı stopaj yolu ile vergilendirilmiş ücretlerin brüt tutarlarının toplamının 12 milyar lirayı aşmaması gerekmektedir. Ücretlinin, diğer gelirleri dolayısıyla yıllık beyanname vermek zorunda olmadığı hallerde, birden fazla işverenden elde ettiği ücret gelirlerinin brüt tutarlarının da 12 milyar lirayı aşmaması durumunda, yıllık beyanname zorunluluğu söz konusu olmayacaktır. Ancak burada birden fazla ücretin hesabında, bir işverenden alınan ücret nazara alınmayacak, birinci ücreti aşan ücretlerin toplamının 12 milyar lirayı aşıp aşmadığına bakılacaktır. Örneğin kişinin üç işverenden brüt 8 milyar, 3 milyar ve 7 milyar lira ücret aldığını farz edelim. Burada 8 milyarlık ücret nazara alınmaksızın, diğer iki ücretin toplamına bakılacaktır. Onlar da, 12 milyar lirayı aşmadığından, bu ücretlinin, diğer gelirleri için yıllık beyanname verme zorunluluğu da yoksa, ücretleri için yıllık beyanname vermesi söz konusu olmayacaktır. Burada toplamada hangi ücretin nazara alınacağı, açık değildir. Kanaatimce öncelikle, en yüksek ücretin birinci ücret olarak kabul edilmesi ve toplamada dikkate alınmaması gerekir. Ancak birden fazla ücretin, tüm yıl boyunca düzenli elde edilen ücretlerle, yıl içinde aralıklarla veya düzensiz elde edilen ücretlerle birlikte olması halinde, miktara bakılmaksızın düzenli olarak elde edilen ücretin birinci ücret olarak -kanaatimizce- kabul edilmesi gerekir. Örneğin bir hastanehanede düzenli olarak aldığı aylık ücretleri ile yıllık brüt 5 milyar ücret alan bir doktorun, bir başka sağlık şirketinden 8 milyar lira huzur hakkı ve bir ilaç şirketinden -ortaklık niteliğinde olmaksızın- 6 milyar lira kazanç payı alması halinde, 5 milyar liralık ücretin hesaplama dışı birinci ücret olarak kabulü gerekir.
Bu arada birden fazla işveren kavramının da açıklığa kavuşturulması gerekmektedir. Birden fazla işverenden ücret alma koşulu, yıl bazında değerlendirilmesi gereken bir koşuldur, yoksa sadece kişinin aynı anda iki işverenden ücret alıp almadığı değerlemesiyle yetinilemez. Dolayısıyla, yıl içinde iş değişikliği sebebiyle işvereni değişen kişiler de, yıl içerisinde birden fazla işverenden ücret alan kişiler konumundadırlar. Zaten eski uygulamada bu şekilde idi.
Öte yandan, özellikle 2. koşul açısından, diğer gelirler için beyanname verilip verilmeyeceği sorununun da, ücretin akıbetini belirlemesi bakımından ayrıca irdelenmesi gerekmektedir.
Birden fazla işverenden elde edilmiş ücretinin yanı sıra gayrimenkul sermaye iradı ve/veya menkul sermaye iradı olan kişilerin, gayrimenkul ve menkul sermaye iratları toplamının 12 milyar lirayı aşmaması halinde, bu gelirler için yine beyanname vermeye gerek olmayacaktır. Ancak bu gelirlerin tamamının stopaj yoluyla vergilendirilmiş olması şarttır. Öte yandan bu hesaplamada, gelirlerin istisna sınırları içinde kalan kısımları nazara alınmayacaktır. Ancak bu hesaplama neticesinde bulunan tutarın 12 milyar lirayı aşması veya stopaja tabi tutulmamış gelir bulunması halinde yahut beyanı gereken diğer kazanç ve iratlar kategorisinden bir gelirin olması halinde, birden fazla işverenden elde edilen ücretin de beyannameye yazılması gerekecektir. Zaten bu durumda birden fazla işverenden ücret alanlar, ücretin dışındaki diğer gelirleri için beyanname vermek zorunda kalmış olacaklarından, ücretlerle ilgili 12 milyar liralık sınıra bakılmasına da gerek olmaksızın ücretlerini beyannameye dahil edeceklerdir.
Biz kanunu böyle yorumladık ve anladık. Ancak burada, köşemizin sınırları itibariyle değinmediğimiz pek çok sorun ve karmaşık durum var. Vergi yazınında, yorum farklılıkları da var. Örneğin, vergi hukukunun önemli kalemlerinden, değerli üstadımız Şefik Çakmak, 4842 sayılı kanuna ilişkin hazırladığı etüdünde, birden fazla işverenden ücret alanların, birinci ücretlerinin dışında kalan ücretlerinin 12 milyar liralık sınırı aşması halinde, sadece birinci ücret dışında kalan ücretler için beyanname vereceğini söylemektedir.(1) Bu görüşe katılmamakla birlikte, idari açıklamalarda bu görüşün benimsenmesi de ihtimal dahilinde olduğunu belirtmeliyiz. Bu nedenle konuya ilişkin idari açıklama ve genel tebliğlerin izlenmesinde yarar vardır. (Ancak bu açıklamalar umarım aralık ayından önce yapılır)
Kanunlarda basitleştirme adına yapılan bu değişiklikler, her halde zorlaştırma adına yapılsa idi, daha karmaşık ve anlaşılması zor olmaz idi. Aslında bunlar da bir şey mi? Bir de temettülerin vergilendirilmesi var. O da gelecek yazımızda.
(1) 25.4.2003 tarih ve 36 sayılı bu Etüd, Oluş Mali Hukuk Bürosu Yorum seti içerisinde yayınlanmıştır.