Kur değerlemesi.?

Üyelik
27 Tem 2010
Mesajlar
5
Arkadaşlar, 159 hesapta bulunan firmaya bina avansı olarak gönderdiğimiz euro cinsinden tutar dönem sonlarında değerlemeye tabii olacak mı?




Konu başlığı ve içeriğinde Büyük Harf kullanmak yasaktır.!
Lütfen Forum Kuralları' na uyunuz.!
 
Ynt: KUR DEĞERLEMELERİ

Daha önceki yorumlarda şöyle yazılar okumuştum. Aklım iyice karıştı.

odanın yayınlamış olduğu Mali Revizyon Rehberine bakarsanız orada da dövizli olsa bile avansların değerlenmeyeceği belirtilmektedir

Bu konuda tam bir görüş birliği yoktur.
1-Döviz cinsinden alacakların değerlemeye tabi olması gerektiğini savunanlar:1 numaralı muhasebe sistemi uygulama tebliğine göre, işletmelerin faaliyet sonuçlarının sağlıklı ve güvenilir şekilde muhasebeleştirilmesi açısından değerleme yapılması gerektiğini savunuyor..(Ben de aynı düşüncedeyim)
2-Verilen sipariş avansları avansın verilmesine neden olan sözleşme geçerliliğini koruduğu sürece mukayyet değer ile değerlenir , sonuçlandığı zaman gelecek yılın geliri gideri kabul edilir ,bu hüküm VUK uygundur denmektedir.
3-Yargı kararlarında da avansların konu olduğu sözleşmenin yürürlükte olduğu sürece borç/ alacak haline gelmediğini avans mahiyetinde olduğunu ve değerlenmiyeceği görüşü vardır.

Sonuç olarak avansların değerleme ölçüsü VUK da açıkça belirlenmemiştir. Bu nedenle 280 mD değil, 283 ve 287 maddelere göre değerlemek yapmak daha olasıdır.
 
Ynt: KUR DEĞERLEMELERİ

Döviz cinsinden avanslar değerlenmez. Bu ödeme bir işlemin sonucu değildir. Bir borç alacak değildir.Elbet işlem tamamlandığı mal ve hizmet satışı gerçekleştiği zaman dövizler değerlenir. Fatura kesilecektir. Faturaya göre döviz cinsinden anlaşma yapılmıştır.
 
Ynt: KUR DEĞERLEMELERİ

1 sıra numaralı MUGT ne göre işletmelerin faaliyet sonuçlarının sağlıklı ve güvenilir bir biçimde muhasebeleştirmesi ve mali tablolarına gerçek durumu yansıtması gerektiğinden döviz olarak verilen avanslar değerlemeye tabi tutulmalıdır.
Ancak lehte yada alehte kur farkları K/Z hesabında dikkate alınmayacak.
 
Ynt: KUR DEĞERLEMELERİ

VUK?un 280. maddesinde hüküm altına alınan alacak ve borçların değerlemesi gerek ticari kazancın gerekse kurum kazancının tespit şekli olan tahakkuk esasından kaynaklanan ve tamamen sonraki dönemlerde gerçekleşen gelir ve giderlerin tespitine veya kayıtlara uyarlanmasına yöneliktir.

Kurum kazancının tespitinde tahakkuk esası geçerli olmakta ve yabancı para ile olan alacak ve borç tahakkuk ettiği tarihteki geçerli kurla değerlendirilmek suretiyle kayıtlara intikal ettirilmektedir. Ayrıca avans, niteliği itibariyle ileride teslim edilecek bir iş veya işlem dolayısıyla alınan tutardır. Tahakkuk esasına bağlı olarak bir gelir veya gider çıkarılmadığı için alınan avansların bir borç gibi değerlenerek, sonuçta oluşan değerleme farkının kanunun değerleme müessesesi ile getirmek istediği amaca uygun değildir. Çünkü alınmış olan avans henüz gerçekleşmiş bir gelir olarak kanuni defter kayıtlarına intikal ettirilmemiştir. Bu niteliği nedeniyle de avanslarda VUK?un 280. maddesi uyarınca değerleme konusu edilebilecek bir borç da olmamaktadır.

Alınan sipariş avansları nitelik olarak bir borç ödeme yükümlülüğünden çok bir malın teslimi veya işin görülmesini temsil ettiği için Tek Düzen Hesap Planı?nda ticari borçlar grubunda gösterilmemiş olup bu amaçla açılan ayrı bir hesap grubunda gösterilmiştir. Elbette ki avans uygulaması ticari hayatta arz ve talep dengesindeki değişmeye paralel olarak önem kazanmakta ve talebin arzdan fazla olması halinde verilen siparişin bir gereğini yansıtmaktadır.

Bu nedenle mal teslimine kadar işlem kesin bir borç alacak ilişkisinden ziyade, varılan mutabakatın bir gereği olarak yapılan bir ön ödemeyi ifade etmektedir. Tarafların cayması halinde ise, haliyle yapılan sözleşme işleme yön vermektedir. Bu nedenledir ki, alınan avans alındığı tarihte gelir olarak değerlendirilmemektedir.

Ayrıca Maliye Bakanlığı?nın görüşü de, alınan avansların ticari borç olmadığı yönündedir. Maliye Bakanlığı 1993/1 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu İç Genelgesi?nde (9); malın tesliminden önce alınan paraların avans niteliğinde olduğu gerek tahakkuk esası gerekse muhasebede dönemsellik ilkesi gereğince bilançonun pasifinde ?Alınan Sipariş Avansları? hesabında izlenmesi gerektiği, alınan avanslar bir borç olmadığı içinde VUK?un 281. maddesine göre reeskonta tabi tutulamayacağı açıklanmıştır.

Niteliği itibariyle döviz cinsinden borçların değerlemesi ile reeskont işlemlerinin mantığı aynıdır. Her ikisi de enflasyonist ortamda paranın değer kaybı nedeniyle ortaya çıkabilecek fiktif unsurların ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Dolayısıyla niteliği gereği kazancın tespitinde doğrudan hasılata aktarılmayan ve gerçek anlamda bir borç sayılmayan avansların reeskonta tabi tutulamadığı gibi değerlemeye tabi tutulması ve aradaki farkın kur farkı gideri olarak kazancın tespitinde dikkate alınması mümkün değildir (10)

Sermaye Piyasası Kurulu?nun Seri: 9, No:1 Sayılı Genel Tebliği?nin 26. maddesinde de avans niteliğindeki alacakların reeskonta tabi tutulamayacağı ve mukayyet değeri ile kaydedileceği belirtilmektedir.

Nitekim konuyla ilgili olarak yukarıda bahsi geçen Danıştay Kararı (11) da dikkat çeker mahiyette olup özeti şu şekildedir:

?VUK?un 280. maddesinde, yabancı paraların borsa rayici ile değerleneceği, yabancı paranın borsada rayici yoksa değerlemeye uygulanacak kurun Maliye Bakanlığınca tespit olunacağı,bu madde hükmünün yabancı para ile olan senetli veya senetsiz alacak ve borçlar hakkında da cari olacağı hükme bağlanmıştır.

Anılan madde, ticari kazancın tespitinde tahakkuk esasının cari olması nedeniyle sonraki dönemlerde gerçekleşecek gelir veya giderlerin tespit ve kayıtlara intikalini temin için getirilmiş bir düzenlemedir.

Olayda ileride teslim edilecek emtianın karşılığı olarak peşin alınmış bir döviz dolayısıyla tahakkuk esasına bağlı olarak, gelir veya gider unsuru teşekkül etmemiştir. İhracat 1993 yılında gerçekleşmemiş bulunduğundan yabancı paranın 1993 yılında ihracat bedeli olarak işletmeye dahil bir para gibi değerlendirilmesi mümkün değildir. Nitekim yükümlü şirkette avans olarak aldığı parayı kanuni defterlerine gelir olarak kaydetmemiş ?Alınan Avanslar? hesabına kaydetmiş bulunmaktadır.

Öte yandan, taraflar arasında yapılan mukavelenin yürürlükte bulunması, ihracattan vazgeçilmemiş olması nedeniyle alınan avansların borç niteliği kazandığı söylenemeyeceğinden borç olarak değerlemeye tabi tutulması mümkün değildir.

Bu durumda, davacı şirketin ihracat karşılığı aldığı dövizlerin yabancı para cinsinden borç olarak kabul edilip yıl sonunda değerlemeye tabi tutularak doğan kur farklarının gider yazılmasından dolayı tespit edilen matrah farkında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.?

Yukarıdaki Danıştay Kararı?ndan da anlaşılacağı üzere, yargının avans değerlemesi neticesinde bulunan kur farklarının gider yazılıp yazılamayacağı konusundaki görüşü Maliye Bakanlığı?nın olaya ilişkin görüşüyle paralellik arz etmektedir (Ancak farklı görüşte Danıştay Kararı?nın olduğu da bilinmelidir.). Buna göre, VUK?un 280. maddesi ile getirilen hüküm, ticari kazancın tespitinde cari olan tahakkuk esasının bir neticesi olarak sonraki dönemlerde gerçekleşecek gelir ve giderlerin tespit ve kayıtlara intikalini temin için getirilmiş bir düzenleme olup, teslim edilecek emtia karşılığı peşin alınan avanslarda mal teslimine kadar kesin bir gelir veya gider teşekkül etmemektedir. Bu nedenle de ihracatın gerçekleşme tarihine kadar avans nedeniyle gerçekleşmiş bir borç veya alacak doğmamaktadır. Bu münasebetle de mal teslimine veya herhangi bir sebeple ihracattan vazgeçilmesine kadar VUK?un 280. madde hükmünün avanslar hakkında uygulanması mümkün olmamaktadır.

Netice olarak bizce, yabancı para cinsinden alınan/verilen avanslar, gerçek anlamda bir borç veya alacak olmadığı için, dönem sonunda değerlemeye konu edilmemesi yukarıda anlatılanlar çerçevesinde en gerçekçi çözüm yolu olmaktadır. Kaldı ki, Maliye Bakanlığı?nın konuya ilişkin iç genelge açıklamaları sorunu tek başına çözmemekle birlikte, inceleme elemanlarınca done olarak alınabilmektedir. Bu nedenle bakanlığın konuyu net açıklayan ve gereksiz ihtilaflara da mahal vermeyecek bir tebliğ ile soruna çözüm getireceğini umuyoruz.
 
Ynt: Kur değerlemesi.?

Farklı görüşte Danıştay kararları da mevcut.
 
Ynt: Kur değerlemesi.?

Danıştay 4.Dairesi 20.11.1997 gün ve E:1996/342; K:1997/4439 sayılı Kararı ile;

?bilançonun pasif tablosunun özsermaye ve borçlardan oluştuğu, dolayısıyla bilançonun pasif bölümündeki avans, özsermaye olarak değerlendirilemeyeceğinden borç sayılmasının uygun olacağı, aksinin düşünülmesi halinde hangi değerleme ölçüsü içinde yer alacağının belirlenemeyeceği ve buna bağlı olarak avans hesabının kapatılmasının muhasebe ilkeleri bakımından mümkün olmayacağı, 1 Sayılı Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğinde de avansın borç olarak sayıldığı, alınan avansın bir kısmının Dolar olarak döviz tevdiat hesabında tutulduğu ve dönem sonu kur farklarının gelir olarak yazıldığı, bu durumda alınan avansın borç olarak nitelendirilip, dönem sonu itibariyle değerlemeye tabi tutularak oluşan kur farkının gider yazılmasının kabulü gerektiği?gerekçesiyle tarhedilen vergi ve cezaları kaldıran Ankara 2.Vergi Mahkemesi Kararının bozulması yönündeki temyiz istemini reddetmiştir.
 
Ynt: Kur değerlemesi.?

Farklı kararlar olduğunu ben de söyledim.


Ancak uygulama daha çok kur farkı giderlerinin indirilemiyeceği şeklindedir. İsterseniz değerleyip kkeg de yapabilirsiniz.
Burda Maliye bakanlığının uygulaması öne çıkmaktadır. Danıştaydan dava kazanmak çok kolay bir iş değidlir.
Maliye indiremezsin diyorsa aksini savunmak pratik olmaz.
 
Ynt: Kur değerlemesi.?

ben döviz değerlemesine tabi tutulması görüşündeyim. Zaten lehte yada aleyhte kur farkının gider yada maliyete intikal edip, K/Z hesabı ile ilişkilendirilmemesi gerektiğini izah ettim.
 
Ynt: Kur değerlemesi.?

Avanslar ile ilgili olarka ben de görüşümü belirtmek isterim.4369 sayılı Kanunun 7 nci maddesiyle değişen fıkra Yürürlük: 29.7.1998) Bu madde hükmü yabancı para ile olan senetli veya senetsiz alacaklar ve borçlar hakkında da caridir. Bunlardan vadesi gelmemiş senede bağlı alacak ve borçlar, bu Kanunun 281 ve 285 inci maddeleri uyarınca değerleme günü kıymetine irca edilebilir. Ancak senette faiz oranının yazılı olmadığı durumlarda değerleme gününde geçerli olan Londra Bankalar Arası Faiz Oranı (LİBOR) esas alınır.
Ben değerlenmesi ve k/z hesabına dahil edilmesi görüşündeyim.Aslında bilanço dediğimiz şey bir terazi gibi birşeydir.Alınan avans bankada ya da kasada durmakta vu bu tutar dönem sonlarında değerlenmektedir.Fakat Alınan avansın değerlenmemesi pek tutarlı değil.yani terazi bozuluyor.....
 
Ynt: Kur değerlemesi.?

Uluslararası nakliye yapan firmamızın çek/senet dövizli..30.09.2010 sonu elde olup tahsil edilmemiş çek ve senetlere 29.09.2010 tarihinin döviz alış kuru üzerinden değerleme yapacağım..Elde olup tahsil edilmeyen senetlere dönem sonu değerleme yapılmalı diye düşünüyorum,yaptığım işlem yalnış mıdır ?

Şimdiden teşekkürler..
 
Ynt: Kur değerlemesi.?

Elde olup, vadesi gelmeyen alacaklar için dönemsonu döviz değerlemesi yapılmayabilinir.
Çünkü ülkemizde serbest kur rejimi kullanıldığından, dövizli çek/senetlerin vade kuru ile hedef kuru arasında bir düşüşte yaşanabilme olasılığı olduğundan; bu nedenle vade kuru ile hedef kurunun herhangi bir önemi kalmıyor.
VUK 280.maddeye görede bunun aksi biçimde bir değerlemede benimsenmediğinden; vadesi gelmemiş olan ileri tarihli dövizli çek/senet gibi senetli alacaklar için dönemsonu kur değerlemesi yapılmaması daha uygun.
Yani ben böyle düşünüyorum.
 
Üst