Mahkemeye Kesilen SMK Makbuzu

Üyelik
8 Tem 2005
Mesajlar
57
Değerli Arkadaşlar,

Bir Avukata Takip ettiği ve kazandığı davadan ötürü 12.000 YTL para ödeniyor,
bu Gelir olmakla birlikte stopaj kesintisi ve KDV tevkifatı olmadığını düşünüyorum,

bu durumda Avukat SMK Makbuzunu ;

Brüt Ücret = 12.000 YTL
KDV = 0
Stopaj = 0
Net Ücret = 12.000 YTL

olarak tanzim etmiştir,

sizce bu işlem doğrumudur?
 
degerli atıf kızılkan

avukatlarda %22 stopaj ve kdv uygulaması vardır

taner ozturk
 
sorum eksik olmuş, başlıkda var ama sorum içeriğinde atlamışım,
sayın Öztürk'ün ifade ettiği bahsettiğiniz kesintileri elbette biliyorum
eksik ifade ile yanıltmışım.

olay şudur;
kazanılan bir davadan dolayı sözkonusu bu gelir Mahkeme tarafından ödeniyor, Stopaj kesintisi yapılmıyor,

aslında smk makbuzda istenmiyor, bu para imza karşılığı ödeniyor,

her ne nedenle olursa olsun mesleki faaliyetinden dolayı bir gelir elde edildiği için SMK Makbuzu düzenlemesi gerekir,

benim tereddüte düştüğüm nokta para ödenirken Stopaj kesintisi yok, özellikle KDV tevkifatıda yok,

bu nedenle görüş ve önerilerinizi paylaşmak istedim.
 
sayın atıf kızılkan

asagıdaki konuşmada sayın sukru kızılot un faydalı acıklamaları var yardımcı olur umarım




PROF. DR. ŞÜKRÜ KIZILOT : Şimdi, efendim bu stopaj ile ilgili düzenleme, hepimiz yasa ile ilgileniyoruz, yasayı açıp bakacağız, hepimizde biliyoruz ki, Gelir Vergisi Kanun, Vergi Tevfikatı başlıklı 94. maddesinde yer alıyor, avukatlara yapılan ödemelerdeki stopaj ise gene Kanunun 94. maddesinin 2 . bendinde düzenlenmiş. Burada stopajı yapacak olan kişi ödemede bulunan kişi yani ödemeyi yaparken. Bu anlamda baktığımızda olayın iki boyutu var benim dikkatini çekmek istediğim; bir, karşı tarafın yaptığı ödeme sizin avukatlık faaliyetinizle ilgili midir, değil midir. Savaşı niye kayıt ettiniz demişler komutanı çağırmışlar, kırk tane sebebi var demiş, say bakalım demiş, bir, barutumuz yoktu, iki, otuz dokuzuna gerek yok demiş. Eğer bu serbest meslek faaliyeti değilse, onunla bir avukat müvekkil ilişkiniz yoksa, bir akdi bir ilişki yoksa çünkü avukatlık hizmeti kural olarak vekalet ilişkisi ve sözleşmesine dayanmaktadır, sizler bunu benden daha iyi biliyorsunuz. Kural olarak dememizin sebebi hizmetin bazen kurum avukatlarında olduğu gibi hizmet akdi çerçevesinde de verilebilmesidir, onlar zaten ücret olarak nitelendiriliyor. Benim kişisel görüşüm burada karşı taraftan sizin aranızda bir avukatlık ilişkisi söz konusu değil yani bir vekalet ilişkisi söz konusu değil. O nedenle size yapılan bu ödeme bir avukatlık ödemesi değil. Eğer bu noktaya gelirsek zaten stopaj söz konusu olmuyor. Bunun dayanağı olan çok sayıda yasa hükmü hatta Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulu Kararı da var, bunun bir gider karşılığı olduğuna dair falan o zaman stopajın konusuna girmiyor, bu bir. Devam edelim, biran için stopajın konuna girdiğini kabul edersek size ödemeyi yapan kişi kesecek bu vergiyi. Size ödemeyi yapan herkesin stopaj yapmak gibi bir mecburiyeti yok bildiğiniz gibi, vergi mükellefi olması lazım, konuşmamın akışı içerisinde bir boşanma davasında stopaj söz konusu değil, bir öğrenci örneğinde verdim, biliyorsunuz siz hepsini, o nedenle burada stopajı yapma hükmünün ödemeyi yapan kuruma, diyelim ki icra dairesine vesaire olması lazım. Uygulamada siz stopaj ile karşılaşıyor musunuz, karşılaşmıyor musunuz?

KATILIMCI : Karşılaşmıyoruz,

KATILIMCI : İcradan alıyor,

KATILIMCI : Şirkete karşı takip yaptım, icra dosyasından, icra dosyasında çektik ve kestiğimiz makbuzu şirkete gönderme imkanımız yok,

KATILIMCI : İcra dairesinden parayı alırken karşılaşmıyoruz, onu söylüyor, böyle bir şey ile karşılaşmıyoruz.

PROF. DR. ŞÜKRÜ KIZILOT : Evet, orada yok çünkü özellikle yani burada birde ilginç bir durum var, ilamlı takiplerde yargılama gideri olarak hüküm ve miktar itibarıyla belirlenip, kesenleşen bir tutarın herhangi bir kesintiye tabi tutulmadan ödenmesi gerekiyor. Zira bu durumda icra idaresi bir kesinti varsa takibi sürdürebilir, o da olayın bir başka aksayan yönü olarak göze çarpıyor, ilamlı takiplerde. İlamsız takiplerde, işte anlatıyorum, olay bana göre bir avukatlık ilişkisi değildir karşı tarafın. Sizin müvekkiliniz belli, o size masrafların karşılığı bir ödeme yapmıştır. Stopajı yapacak kişi ödemeyi yapandır, o size doğrudan ödemeyi yapmıyor, o onu götürüyor yatırıyor, onu yatırdığı kurum size ödemeyi yaptığı için yine stopajı da o kurumun yapması lazım. Öbür türlü çok dolaylı bir ilişki oluyor çünkü o belgeyi düzenleyebilmeniz için Vergi Usul Kanunun 236. maddesinde yer alan asgari özelliklere de sahip olması lazım. Örneğin karşı tarafın bağlı olduğu vergi dairesi hesap numarası vesaire gibi bilgilerin olması gerekiyor ve yine Vergi Usul Kanununun 353. maddesinin, biraz önce işaret ettik, 1. bendi uyarınca özel usulsüzlük cezası ile muhatap olması da söz konusu olabilir. O itibarla ödemeyi yapan kişiye yani yatıran kişiye örneğin icra dairesine yatıran kişi adına stopaj yapılmaması gerektiğini düşünüyorum çünkü size ödemeyi yapan kişi o değil.


taner ozturk
 
Merhabalar

sayın atıf kızılkan

Konu ile ilgili İstanbul Defterdarlığının bir özelgesini aşağıya kopyalıyorum.
Bu konuda görüşler muhtelif. Bu nedenle özelge istemekte fayda var
-----------------
Selamlar
Osman Erol

Kod:
                             T.C.
                      İSTANBUL VALİLİĞİ
                       İl Defterdarlığı
             Vasıtasız Vergiler Gelir Müdürlüğü

  TARİH:03.06.2003
  SAYI:B.07.4.DEF.0.34.11/GVK-65

  KONU: Serbest avukatın vekalet ücretinin vergilendirilmesi Hk.

                       ... VERGİSİ GELİR MÜDÜRLÜĞÜNE

   İLGİ : ... 04.2003 tarih ve ... sayılı yazınız.

   İlgi kayıtlı yazınız ekinde yer alan , ... Hukuk Bürosu tarafından verilen ... 04.2003 tarihli dilekçe incelenmiş olup, konu hakkındaki görüşümüz aşağıda açıklanmıştır.
   193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 65. maddesinde,
   "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.
   Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır."
   şeklinde açıklanmıştır.
   Avukatlık Kanunu'nun 164 ve 166. maddelerinde, avukatlık ücreti tanımlanmakta ve kaynakları itibariyle, sözleşmeye bağlı olarak iş sahibinden sağlanan vekalet ücreti ile dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenen vekalet ücreti olmak üzere iki ayrı vekalet ücretinden sözedilmektedir.
   1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 4667 sayılı Kanunla değişik 164. maddesinin son fıkrasında,
   "... Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücreti avukata aittir. Bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez."
   denilmiştir.
   Aynı Kanunun 168. maddesinin 3. fıkrasında,
   "Avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır.", 169. maddesinde ise "Yargı mercilerince karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücreti, avukatlık ücret tarifesinde yazılı miktardan az ve üç katından fazla olamaz."
   denilmektedir.
   Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı/alacaklı taraf avukatına ödenen vekalet ücreti;
   " a. Mahkeme veya icra veznesinin düzenlediği makbuz imzalanarak nakden,
   b. Bizzat karşı/borçlu tarafın, mahkeme veya icra dairesinin tespit ettiği vekalet ücretini elden (nakden) veya banka havalesi ile ödemesi,
   c. Mahkeme veya icra dairesinin, yargılama giderleri ile birlikte davayı kazanan müvekkile herhangi bir şekilde ödeme yapması ve müvekkilin de karşı borçlu taraftan alınan vekalet ücretini avukata ödemesi,"
   şekillerinde tahsil edilebilmektedir.
   Gelir Vergisi Kanunu'nun 94. maddesinin birinci fıkrasında,
   "kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları"
   hükme bağlanmıştır.
   Buna göre, dava sonunda kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenilecek vekalet ücretinin Gelir Vergisi Kanunu'nun 65 ve 66. maddelerine göre serbest meslek erbabı olan avukatlara ödenmesi halinde, Gelir Vergisi Kanunu'nun 94. maddesi ve 27.11.1999 tarihli ve 99/136546 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca sorumlularca % 20 nispetinde gelir vergisi tevkifatına tabi tutulması gerekir.
   Bilgi edinilmesini rica ederim.
 
Sayın Öztürk, Sayın Erol cevaplarınız için teşekkür ederim

aşağıya bir başka forumda Sayın Bozkurt ve Sayın Özbek'in cevabını kopyalıyorum, oldukça faydalandım,

Atıf Kızılkan


Yazan Kişi: a.latif bozkurt (81.214.43.---)
Tarih: 09-27-05 13:11

Sayın Kızılkan,
Bahsettiğiniz Avukata ödenen para davayı kazanmasının bir neticesi olarak karşı tarafın ödemekle mecbur olduğu avukatlık ücreti midir?
Eğer öyle ise Avukat SM makbuzunu davayı kaybeden adına kesecek. Bu ücret GV veya KV mükellefiyeti olan bir işyeri adına ödeniyor ise GV.Stp.ı yapılacak. Eğer vergi mükellefi olmayan bir şahıs tarafından ödeniyorsa Stp.yok.
Fakat avukatlık ücreti Baro tarafından ödeniyorsa bu sefer SM mk. ilgili Baro adına kesilecek. Bu durumda GV stp. yapılacaktır.
Avukat'a ödenen net ücreti 1.04167 ile çarptığınızda KDV matrahına ulaşırsınız. KDV matrahı aynı zamanda stopajın hesaplanmasına esas rakamdır.
Saygılarımla,
A.LAtif Bozkurt


Bu Mesajı Cevapla


Re: Avukat SMK Makbuzu
Yazan Kişi: Öner Özbek (85.96.90.---)
Tarih: 09-27-05 13:22

Sayın Kızılkan, Sayın Bozkurt,
Mahkemenin ödediği avukatlık ücreti, özü itibariyle kaybeden tarafın kazanan tarafa ödediği ücrettir, avukata değil.
Mahkeme burada kazanana diyor ki, "Ey vatandaşım, sen haklı olduğun bir konuda bir davaya taraf oldun ve haklılığını ispatlamak için avukat tutmak zorunda kaldın. Ben haksız olandan, senin yapmış olduğun avukatlık masrafını alıyorum ve sana ödüyorum" diyor.
Bu durumda avukatın S.M. makbuzunu kendi müvekkiline kesmesi gerekmekte ve KDV'yi de iç yüzde ile ayrıştırması gerekmektedir. Vekalet ücreti ticari bir dava karşılığında ise stopaj da hesaba katılmalıdır. Tabi ki stopajı da kendi müvekkili ödeyecektir.
Saygılar, selamlarla...
Öner ÖZBEK - S.M.M.M.
İSTANBUL
 
Bu konuda benim de kafam karıştı doğrusu.

Bilindiği üzere avukatlık ücreti 2 ayrı biçimde tahsil edilebilir.

1- vekil müvekkil ilşkisi içinde vekalet akdine dayanarak akitte belirlenen ücrettir. Bu ücretin tahsili aşamasında Serbest Meslek Makbuzu elbette müvekkil adına kesilecektir. KDV müvekkilden tahsil edilecek, stopaj gerekiyorsa müvekkil tarafından yatırılacaktır.

2- Mahkemeler ve icra dairelerince Avukatlık K. 164. madde uyarınca hükmedilen vekalet ücretidir. Zaten sorun da burada başlamaktadır.

Bu ücret, avukat için bir serbest meslek faaliyeti nedeniyle elde ettiği ve kaynağı yasa olan bir ücrettir. Bu ücreti ödemek zorunda olan, davanın veya icra takibinin karşısında yer alan şahıs veya tüzel kişiliktir.
Bu ücretler karşı taraf için YARGILAMA MASRAFLARI kapsamındadır.
Yargılama masrafları müvekkile aittir.
Ancak Avukatlık K. 164. m bu ücretin avukata ait olduğunu belirlemektedir. Yani müvekkilin bu ücret üzerinde bir hakkı bulunmamaktadır.
Şimdi diyelim ki karşı taraf bir A.Ş. ve mahkeme kararı ile avukata 590.000.000TL' yi icra dairesi vasıtasıyla ödedi.
Avukat bu ücreti nasıl muhasebeleştirecektir?
Ödemeyi yapan A.Ş. ile avukat arasında bir akit olmadığı için serbest meslek makbuzunu bu A.Ş.'e hitaben düzenleyemez. Düzenler derseniz avukat, “sözleşmesine göre” örneğin müvekkilinden 1,000,000,000 TL ücret ve bunun KDV. si olarak da 180,000,000 TL. aldı. Asgari Ücret tarifesine göre de “mahkeme ilamında hükmolunan 590,000,000 Lirayı karşı taraftan aldı. bunun (590,000,000/1,18 =) 500,000,000 TL lirasını ücret 90,000,000 Lirasını ile KDV. olarak gösterecektir. Sonuçta da müvekkilden 1,500,000,000 TL. Avukatlık ücreti ile 270,000,000 TL KDV. alındığını gösterir bir serbest meslek makbuzu kesecektir.
Müvekkili de doğal olarak Avukatın kestiği bu makbuzu götürüp defterine “gider” olarak yazacak ve “ödediği KDV. olarak” da 270,000,000 Lirayı “ödeyeceği KDV.den” mahsup edecektir.
Peki, müvekkilin ödemediği 500,000,000 Liranın müvekkilinin defterine gider olarak yazılması, keza ödemediği 90,000,000 Liranın KDV. olarak mahsup edilmesi sizce uygunmudur?
Ya da şöyle düşünülebilir mi? burada avukatın karşı taraftan icra dairesi vasıtasıyla tahsil ettiği 500.000.000,-TL vekalet ücreti defterine gelir olarak yazılır, makbuz düzenlenmez, stopaj kesilmez ancak KDV si hesaplanarak beyannamede gösterilir, geçici vergiye de dahil edilir (mi acaba?)
 

Benzer konular

Üst