Müstahsil Makbuzu

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan ferhat
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

ferhat

Moderator
Forum Yönetimi
Üyelik
6 Haz 2005
Mesajlar
8,412
Konum
İSTANBUL
MÜSTAHSİL MAKBUZU VE
VERGİSEL AÇIDAN TEVSİK EDİCİ BELGE VE TAHSİLAT / TEDİYE BELGELERİ


Müstahsil makbuzu,

A-Müstahsil makbuzunun tanımı,
B-Müstahsil makbuzunda bulunması gereken bilgiler,
C-Müstahsil makbuzu ile satın alınan ürünler ve vergi tevkifatı,
D-Vergisel açıdan Müstahsil makbuzunda belirtilen meblağın tahsil ve ödemesinin
belgelendirilmesi ve,

E-Sonuç

ana başlıklarıyla ele alınarak değerlendirildiğinde, konu daha kapsamlı ve kolay anlaşılabilecektir.


TANIMI


Vergi Usul Kanunu?nun 235 inci maddesi ile MÜSTAHSİL MAKBUZU aşağıdaki şekilde hükme bağlanmıştır.

?Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar ile kazancı basit usulde tespit edilenler ve defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler, gerçek usulde vergiye tabi olmayan çiftçilerden satın aldıkları malların alımı sırada iki nüsha MÜSTAHSİL MAKBUZU tanzim etmeye ve bunlardan birini imzalayarak satıcı çiftçiye vermeye ve diğerlerini ona imzalatarak almaya mecburdurlar. Mal, tüccar veya çiftçi adına bir adamı veya mutavassıt tarafından alındığı takdirde makbuz bunlar tarafından tanzim ve imza olunur?.

Müstahsil makbuzu; tarımsal ve hayvansal ürünlerin satın alınmasında çiftçiye yada temsilcisine malın teslimi sırasında düzenlenip verilerek fatura yerine geçen ticari bir vesika olarak kullanılır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu?na göre defter tutmak mecburiyetinde olanlar, kullandıkları müstahsil makbuzlarını, diğer resmi defter ve belgelerinde olduğu gibi ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlayarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecburdurlar. Aynı zamanda VUK göre defter tutmak zorunda olmayanlar da aldıkları müstahsil makbuzlarını, tanzim tarihlerini takip eden takvim yılından başlayarak beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecburdurlar.

Düzenlenen Müstahsil makbuzlarının haklı nedene dayanmaksızın imza etmekten kaçınanlara özel usulsüzlük cezası uygulanır.

Çiftçiden avans üzerine yapılan mubayaalarda, makbuz, malın teslimi sırasında verilir.

Müstahsil makbuzunun tüccar veya alıcı çiftçi nezdinde kalan nüshası fatura yerine geçer.


MÜSTAHSİL MAKBUZUNDA BULUNMASI GEREKEN BİLGİLER


1. Makbuzun tarihi,
2. Malı satın alan tüccar veya çiftçinin soyadı, adı, unvanı ve adresi,
3. Malı satan çiftçinin soyadı, adı ve ikametgahı adresi
4. Satın alınan malın cinsi, miktarı ve bedeli,

Müstahsil makbuzları seri ve sıra numarası dahilinde teselsül ettirilir.

Müstahsil makbuzları, fatura ve fatura yerine geçen vesikalar gibi noterden tasdik ettirilerek veya anlaşmalı matbaalarca bastırılarak kullanılmaktadır.


MÜSTAHSİL MAKBUZU İLE SATIN ALINAN ÜRÜNLER ve VERGİ TEVKİFATI


31.12.1993 gün ve 21805 mükerrer sayılı Resmi Gazete?de yayımlanan 93/5148 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereğince 01.01.1994 tarihinden geçerli olmak üzere,

- Zirai mahsullerin alım-satımına ilişkin olarak borsada tescil edilen işler borsada yapılmış addolunarak hayvan ve hayvansal mahsuller ile kara ve su avcılığı mahsulleri için %1,
- Diğer zirai mahsuller için %2 nispetinde indirimli tevkifat uygulanmaktadır.


Zirai kazancın gerçek usulde tespiti bakımından bir takvim yılı içinde dikkate alınacak ölçüler Gelir Vergisi Kanunun 54 inci maddesinde yer almıştır.

Ticaret Borsalarına Kote Edilen ve Tevkifata Tabi Olan Maddeler:

1. Hububat
2. Bakliyat
3. Yağlı Tohumlar
4. Hayvani Yağlar (Süt yağları ve diğer hayvani yağlar)
5. Çeşitli Gıda maddeleri (Bitkisel ve hayvansal gıda maddeleri)
6. Kuru ve yaş meyveler
7. Meyve Çekirdekleri
8. Orman mahsülleri
9. Tekstil hammaddeleri
10. Canlı hayvanlar: Kasaplık büyükbaş, kasaplık küçükbaş ve kümes hayvanları. Damızlık civciv ve diğer canlı hayvanlar.
11. Ham deriler: Büyükbaş-küçükbaş hayvan derileri (ham ve salamura), diğer hayvan derileri (Ham ve salamura), av derileri (Ham ve salamura).
12. Çeşitli maddeler

Yukarıda yazılı malların çiftçiden alınması halinde müstahsil makbuzu düzenlenerek Ticaret Borsasına kayıt ve tescil ettirilir. Ayrıca alış bedelleri üzerinden vergi tevkifatı yapılır.

Ticaret Borsalarına kote edilen maddeler, ana başlıklar halinde yukarıda yazılmıştır. Detayları Gelir Vergisi Kanunu?nun 185 no?lu Genel Tebliğ?inde açıklanmıştır.

Ancak, yukarıda yazılı maddelerin bazıları tevkifata tabi değildir.


Tevkifata Tabi Olmayan Maddeler :

Hububat Mamülleri : Arpa kırması, buğday kepeği, buğday unu, bulgur, irmik,
makarna, nişasta, razmol, Çeltik kepeği, bonkolite.
Yağlı Tohumlar : Pamuk çekirdeği-çiğit
Küspe ve Prina : Küspe ve pirina.
Nebati Yağlar : Araşit-yer fıstığı yağı, ayçiçeği yağı, bezir yağı, fındık yağı,
defne yaprağı yağı, haşhaş yağı, kakao yağı, keten meziri, keten yağı, kolza-rapitsa yağı, mısırözü yağı, nebati margarinler, palm yağı, pamuk yağı, pirina yağı, soya yağı, susam yağı, tütün yağı, zeytin yağı.
Hayvani Yağlar : Kaşar yağı, krema ve sade yağ, tereyağ.

Çeşitli Gıda Maddeleri : Glikoz, konserve, pekmez-ağda, tahin, turşu kavurma,
pastırma, peynir (beyaz, tulum, kaşar, lor ve çökelek), kaşkaval peyniri, salam, sucuk, süt tozu.
Kuru ve Yaş Meyveler : Leblebi.
Orman Mahsulleri : Kereste-Tomruk.
Tekstil Hammaddeleri : Bükümlü ipek, ipek, lif dönüntüsü, linter, pamuk ipliği, üstübü,
viskon elyafı, viskon ipliği
Çeşitli Maddeler : Dekstrin, kazein, sabun.


5590 sayılı Ticaret ve Sanayi Odaları,Ticaret Odaları, Sanayi Odaları ve Deniz Ticaret Odaları Kanunun 50 inci maddesinin ikinci fikrasında, ?Borsa kotasyonuna dahil olmamakla beraber yeterli arz ve talebi bulunan, misli nitelikteki tarımsal ürünler, alıcı veya satıcının talebine bağlı olarak borsaya tescil ettirilebilir.? Denilmiştir.

Dolayısıyla, borsa kotasyonuna tabi olmayan zirai ürünler (İşlenmiş olanlar dahil) istenilmesi halinde alım-satım işlemleri borsadan tescil edilmesi olasıdır.

Zirai ürünlerini çiftçiden satın alan vergiye tabi mükellefler, iki nüsha müstahsil makbuzu düzenler, bunlardan asıl olan nüshayı malı satan kişiye verirler. Müstahsil makbuzunda malın tutarı ve gelir vergisi stopajı, ayrı ayrı olarak yazılır.

Zirai ürün ile ilgili vergi tevkifatı Gelir Vergisi Kanununun 94 inci maddesinin birinci fıkrasının 11 inci bendinde öngörülmüştür.

Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin 11 numaralı bendine 4108 Sayılı Kanunla eklenen (c) alt bendi ile zirai faaliyet kapsamında ifa edilen hizmetler için müstahsil makbuzu yerine gider pusulası düzenlenecektir.

Çiftçilerin zirai işletmeleri ile tarımsal alet ve makinelerini kiraya vermeleri veya bunları el emekleri ile birleştirmek suretiyle yaptıkları hizmetler, zirai faaliyet kapsamında ifa edilen hizmet olarak kabul edilmektedir.

Zirai faaliyet kapsamında ifa edilen hizmetler için müstahsil makbuzu değil, gider makbuzu düzenlemesi gerekmektedir.


VERGİ KESENLERİN SORUMLULULUĞU

Vergi kesen gerçek ve tüzel kişiler GVK?nun 94 inci maddesinin ilk fıkrasında belirtilmiştir.

Bu gerçek ve tüzel kişiler şunlardır:

Kamu idare ve müesseseleri,
İktisadi kamu müesseseleri,
Sair kurumlar,
Ticaret şirketleri;
İş ortaklıkları,
Dernekler,
Vakıflar,
Dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri,
Kooperatifler,
Yatırım fonu yönetenler,
Gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı,
Zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçilerdir.

Vergi Usul Kanununun 11 inci maddesinin üçüncü fıkrasında, vergi kesenlerin sorumluluğu belirtilmiştir.

Bu fıkraya göre;

?Mal alım ve satımı ve hizmet ifası dolayısıyla vergi kesintisi yapmak ve vergi dairesine yatırmak zorunda olanların, bu yükümlülükleri yerine getirmemeleri halinde verginin ödenmesinden, alım satıma taraf olanlar, hizmetten yararlananlar ve aralarında doğrudan veya hısımlık nedeniyle ya da sermaye, organizasyon veya yönetime katılmak veya menfaat sağlamak suretiyle dolaylı olarak ilişkide bulunduğu tespit olunanlar müteselsilen sorumludurlar?.

denilmiştir.

Ancak,bu fıkraya göre müteselsilen sorumluluk, mal üreten çiftçiler ile nihai tüketiciler için söz konusu değildir.

VUK?nun 11 inci maddesindeki yapılan düzenlemeye göre; çiftçi dışındaki kişi ve kuruluşlardan mal alımı yapanlar müteselsil sorumluluk kapsamında kabul edilemeyeceklerdir.

Ancak, zirai ürünlerle ilgili olarak daha önce çiftçiden satın alınması esnasında gelir vergisi tevkifatının yapılmamış olması halinde, tevkif yoluyla ödenmesi gereken vergi ile buna bağlı ceza, gecikme faizi ve gecikme zammından tescil işlemini yapan borsalar, borsaların yöneticileri ve vergisi tevkif yoluyla ödenmeyen zirai ürünü Borsaya getirenler de müteselsil sorumlu olacaklardır. (GVK.Genel Tebliği l64/4 bölüm)

164 nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin 4 numaralı bendinin ikinci paragrafında yer alan ?ile buna bağlı ceza? ve borsaların yöneticileri? şeklindeki düzenlemeler Danıştay Dördüncü Dairesi tarafından iptal edilmiştir.
(Danıştay 4 Dairesinin 19.4.2001 tarihli E.2001/1982 ve K.2001/1635 sayılı Karar)


Recep Yaşar
Mali Müşavir
 
Ynt: Müstahsil Makbuzu

VERGİSEL AÇIDAN MÜSTAHSİL MAKBUZUNA AİT
TAHSİLAT VE ÖDEMENİN BELGELENDİRİLMESİ


VUK.'nda tahsilat ve ödeme kavramları açıklanmamıştır. Sözlük açısından "tahsilat" kelimesi "para alma" anlamındadır. "Ödeme (tediye)" ise, "borcu verme, para verme" anlamındadır. Genel olarak mal, hizmet ve hakların devredilmesinde en az iki kişi arasında alacak borç ilişkisi doğmaktadır.

Mal teslimi, hizmet ifası ve hakların devrinde, teslim eden, ifa eden ve devreden (satıcı) açısından edimin yerine getirilmesi karşılığında alacaklı duruma girilmektedir. Alıcının bu edimler karşılığında ödeme yükümlülüğü doğmaktadır.

Alıcının ödeme yükümlülüğü, karşılığında borçlunun tahsil hakkı doğmaktadır. Yani, alacak-borç ilişkisinde, alacaklının ödemesi karşılığında satıcı tahsil işlemi yapmaktadır.

Vergi yükümlülerinin "muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödeme" kavramının özel hukuk kuralları ile açıklanması bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır (VUK.mük.m.257). Vergi hukuku anlamında, belgelendirilmesi zorunlu "üçüncü şahıslara ilişkin münasebet ve muameleler"in (VUK.m.227) özel hukuktaki borç ilişkisi doğuran işlemler olduğu açıktır. Hatta, vergi yükümlüleri defter tutmak zorunda olmasalar bile vergi matrahının saptanması ile ilgili giderlerini belgeye bağlamak zorundadırlar.

Bu işlemlerde satıcı sıfatına sahip vergi yükümlüsü açısından "tahsilat işlemi", vergi yükümlüsü olsun veya olmasın alıcı açısından "ödeme işlemi" yapılmaktadır.

Yükümlülerin özel hukuka ilişkin tahsilat ve ödemelerinin vergisel açıdan muhasebe kurallarıyla yapılması gerekmektedir (VUK.m.175).

Bu bağlamda, muhasebe sistemi genel tebliği uyarınca Tek Düzen Hesap Planına geçilmiştir.

Hesap türleri arasında kasa, alınan ve verilen çekler ile banka hesabı tahsilat ve ödemelerin izlenebildiği hesaplar olarak karşımıza çıkmaktadır. Kasa kapsamındaki bütün para hareketleri kasa hesabından izlenmektedir. Yani, o gün içinde tahsil edilen peşin satıştan elde edilen paralar ile ödemeler ayrıntılı şekilde kaydedilmektedir. Bu bağlamda, tahsilatlar "tahsil fişi" ile, ödemeler "tediye fişi" ile gerçekleştirilmektedir23. Yine, banka hesabından nakit olarak veya
hesaben yatırılan paralar için kayıtlarda bankalar hesabı borçlu, nakit olarak çekilen veya hesaben kullanılan paralarda bankalar hesabı alacaklı olarak kaydedilmektedir.

VUK.'nda belge kavramı tanımlanmamıştır.

Kayıtların belgelendirilmesi zorunluluğu belirtilerek (VUK.m.227/1), belgelerin VUK. ile bu kanunun Maliye Bakanlığı'na verdiği yetki ile belirlenen belgeler oldukları açıklanmıştır (VUK.m.227/3). Tutulması zorunlu olan defterler kavramının kapsamına, defterlerin dayanağı olan belgelerin de dahil olduğu kabul edilmektedir. Belgeler konusunda Maliye Bakanlığı'na yetki verilmesindeki amaç, hızla değişen ekonomik ve teknolojik şartlarda belge düzenindeki etkinliğin artırılması ve sonuçta vergi kayıp ve kaçağının azaltılmasıdır. Yasadaki belgeler; fatura (VUK.m.229-232), perakende satış belgeleri (VUK.m.233), gider pusulası (VUK.m.234), müstahsil makbuzu (VUK.m.235), serbest meslek makbuzu (VUK.m.236-237), ücretlere ilişkin kayıt ve belgeler (VUK.m.238-239), diğer evrak ve belgeler (VUK.m.240-242), elektronik kayıt ve belgeler (VUK.m.mük.242) olarak sıralanmıştır.

Belgelerin unsurları kanunda belirtilmekte veya Bakanlığa verilen yetki kapsamında belirlenmektedir. Belgelerin vergi yükümlüsünün kendi iç ilişkisinde düzenlediği "iç belgeler" ve ilişkide bulunduğu üçüncü kişiler tarafından düzenlenen veya sunulan "dış belgeler" şeklinde ayırım yapılabilmektedir. Nakit tahsilat ve ödeme belgeleri üçüncü kişi ile ilişkiyi belgelendirdiğinden dış belge türüne girmektedirler. Bu belgeler banka, özel finans kurumu veya posta idareleri aracılığıyla düzenlenen dekont ve hesap bildirim cetvelidir. (323NGT./3). Vergi kayıtlarının belgesiz oluşturulması veya kanunda belirtilen belgeler dışında belgelerle oluşturulması mümkün değildir. Yükümlünün kanunda belirtilen belgelerle, kanunun öngördüğü şekil koşullarına uyarak kendi lehine kayıtlar oluşturması ve vergi olaylarıyla işlemlerinin kanunda belirlenen belge, kayıt ve defterlerle kanıtlanması gerekmektedir

Tahsilat ve ödemede belgelendirme kuralları VUK. hükmü ile açıkça belirlenmemiştir. Sadece, tahsilat ve ödemeler ile ilgili belgelendirme zorunluluğu yasa hükmü ile belirlenmiştir (VUK.mük.257/2). Bu zorunluluğun kapsamı ile uygulamanın usul ve esaslarını belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıştır. Dolayısıyla, tahsilat ve ödemede aracı kurumların belgeleriyle belgelendirmenin yükümlülük haline getirilmesi yasa hükmü ile sağlanmış, uygulamaya ilişkin ayrıntılı kurallar genel tebliğlerle düzenlenmiştir. Yükümlülerin sekiz milyar liranın üzerindeki nakit tahsilat ve ödemelerinde belgelendirme zorunluluğu söz konusudur. Sekiz milyar liranın ve altındaki tahsilat ve ödemelerinin yine belirtilen aracı kurumlarla yapılması, vergi yükümlüsünün ihtiyarına bırakılmıştır (320SGT.m.3/2; 332SGT.m.l).

Vergi yargılamasında delil sitemine ilişkin ilkeler genel olarak VUK.'nun 3/B maddesinde düzenlenmiştir.

Buradaki ispata ilişkin hükümler hem vergilendirme işlemlerinde ve hem de yargılama aşamasında geçerli kurallardır. Bu sisteme özgü ekonomik yaklaşım ilkesinin geçerli olduğu belirtildikten sonra, yemin dışında her türlü aracın delil olarak kullanabileceğini gösteren delil serbestisi ilkesi düzenlenmiştir. Bu ilkelere bağlı olarak, ispat yükünün lehine sonuç çıkarılmasını isteyen tarafa ait olduğu düzenlenmiştir.

Kısaca bu ilkeleri açıklamak gerekirse;

"Ekonomik yaklaşım ilkesi" ile anlatılmak istenenin, vergiyi doğuran olayın belirlenmesi ve vergi kanunu hükmünün yorumlanmasında, hukuki biçimlerin ötesine geçilerek gerçek ekonomik nitelik ve içeriklerin esas alınması olarak anlamak mümkündür.

"Delil serbestisi ilkesi", vergiyi doğuran olayın vergi idaresi dışında, vergi yükümlüsü ile üçüncü kişiler arasında gerçekleşmesi nedeniyle vergi idaresinin maddi olayı her türlü delil ile ispatlayabilmesi zorunluluğundan doğmuştur. Bununla birlikte, kanunlarla belgeye bağlanması gereken olay ve işlemlerin ancak bu belgelerle ispatlanabilmesi delil serbestisi ilkesinin istisnasını (yasal delil)
oluşturmaktadır. Yani, VUK.'nun 227-257 maddeleri arasındaki hükümler, takdiri delil sisteminin dışında, vergi idaresinin, yükümlünün ve mahkemelerin kanun gereği delil olması açısından önem vermeleri gereken ödevleri düzenleyen kuralları oluşturmaktadırlar. Bu nedenle, delil serbestisi ilkesinden ilke olarak vergi idaresinin yararlandığı ve vergi idaresi açısından geçerli olduğu, vergi yükümlüsünün ise belge, kayıt ve defter düzenine uyma ödevi altında olduğu söylenebilecektir.

Delil serbestisi ilkesinin mahkemeler açısından görünümü, "re'sen araştırma ilkesi" ile işlerlik kazanmaktadır (ÎYUK.m. 20). Yargılama makamının tarafların iddia ve savunmaları ile bağlı kalınmayarak olayın ortaya konulabilmesi için kendiliğinden delil toplama yükümlülüğü doğmaktadır53. Vergi yargılaması açısından bunun nedeni, vergi idaresinin hukuka bağlılığının araştırılması ve sonuçta kamu düzeninin sağlanmasıdır. Genel olarak "delil", ispat aracıdır. Diğer bir anlatımla, bir olayın doğruluğunun ispatlanabilmesi amacıyla usul kanunlarının izin verdiği ispat vasıtalarıdır. Bu ifadeden çıkan sonuçlar; delilin olayı temsil etmesi ve bu temsil etme aracının da kanunda geçerli bir delil olarak kabul edilmesi zorunludur.

Vergi hukukunda delil kavramını, vergi ile ilgili olay ve işlemlerin ispatı için vergi idaresi ve yükümlülerin ortaya koydukları, kanun ile geçerliliği kabul edilmiş maddi ve maddi olamayan ispat araçları olarak tanımlamak mümkündür.

Delil ile delilin içeriği (muhtevası) farklı kavramlardır.

Kanuni delil ve akdi delil ayrımında, vergi kanunlarında yükümlü için öngörülen defter kayıt ve belgelerin yasal delil oldukları açıktır.

Yani, kanunda vergisel uyuşmazlıklarda defter, kayıt ve belgeler tek tek belirtilmiş ve ispat vasıtası oldukları açıklanmıştır (VUK.m.227 vd.).

Vergi yargılamasında genel olarak taraflar arasındaki sözleşmeye dayalı delil sistemine, yani akdi delile yer verilmemiştir. "İspat" ise, uyuşmazlık konusu olayın, hukuk normunda öngörülen unsurlar kapsamında kaldığı konusunda, kanunun kabul ettiği deliller kullanılarak yargılama makamında kanaat uyandırılması eylemi ve Sonucu ortaya koyma olarak tanımlanabilmektedir.

Bu bağlamda "ispat yükü", uyuşmazlık konusu olayın gerçekleşmiş olup olmadığının anlaşılmasının aleyhe durum oluşturmasıdır. Yani, ispat yükü, ispatsızlığın riski olmaktadır.

Vergi hukukunda "özel bir düzenleme" ile ekonomik, ticari ve teknik gereklere uymayan veya normal ve alışılmış olmayan bir durumun ispat yükü iddia edene yüklenmiştir (VUK.m.3/B).

Hukukta karine kavramı genel olarak, varlığı bilinen olumlu veya olumsuz bir olaydan diğer bir olumlu veya olumsuz bir olayın bir hukuksal durumun varlığı veya yokluğu sonucunun çıkarılmasına olanak veren bir kural anlaşılmaktadır.

Karineler fiili veya hukuki karineler olarak ikiye ayrılmaktadır.

Hukuki karineler de, yasal olay karineleri ve hak karineleri olarak ikiye ayrılmaktadır. Yasal olay karineleri, aksi ispat edilebilen (adi karine) ve aksi ispat edilemeyen (kesin karine) olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

Öncelikle, kanunun öngördüğü belgeye dayalı oluşturulan kayıtlar ve kayıtların işlendiği defterler, yükümlü lehine ispat araçlarıdır.

İkinci olarak, bu belge ve defter kayıtlarıyla yükümlünün ilişkide bulunduğu üçüncü şahısların vergi olayları karşısında denetiminin sağlanması gerçekleşmektedir (VUK.m.171).

Üçüncü kişi ile ilgili ilişkiler ve işlemlere ilişkin kayıtların kanunen belge sayılan belgelere dayandırılması zorunludur. Kanunen kabul edilebilir belgeye dayanmayan kayıtlar geçerli sayılmamaktadır.

Buna karşın, kanunun öngördüğü belgelere dayalı oluşturulan kayıtlar ve defterler, defter kayıtları ve belgelerin doğruluğu konusundaki "ilk görünüş karinesinden" yararlanmaktadır.

Yani, kanuna uygun belgelere göre tutulmuş defter kayıtları ve belgeler, aksi vergi idaresi tarafından ispatlanıncaya kadar geçerlidir.

Bunun tersine, kanuna uygun olmayan belgelere göre oluşturulan kayıtlar ve defterler ilk görünüş karinesinden yararlanamamakta ve re'sen tarhiyat konusu olmaktadır


SONUÇ

Kayıt dışı ekonominin ülke ekonomisine zararları vergi kaybı olarak karşımıza çıkmaktadır.

Ekonominin kayıt altına alınması hukuksal açıdan kayıt ve belge düzeni kurallarıyla mümkündür.

Bu kayıt ve belge düzeni, vergi hukuku ve muhasebe uygulaması ile sağlanmaktadır.

Müstahsil makbuzu da, özellikle vergi kanunlarında mal ve hizmet teslimlerini ispat ve tevsik edici belgeler arasında yer almakta olup, vergi mükellefi olmayan çiftçiden yapılan zirai ürün alımları sonrasında ürünü satın alan tarafça düzenlenmesi, mal alışının belgelendirilmesi ve mal girişlerinin kayıt altına alınmasını temin etmesi bakımından önem arzetmektedir.

Düzenlenen Müstahsil makbuzlarının haklı nedene dayanmaksızın imza etmekten kaçınanlara özel usulsüzlük cezası uygulanması ve düzenlenen belgenin fatura yerine geçmesi de VUK. Amir hükümleri gereği ürün girişlerinin belgelendirilmesine imkan sağlamak maksadıyladır.

Mal ve hizmet teslimleri sonrası düzenlenen müstahsil makbuzlarının tanziminde asıl amaçlanan, ürün teslimlerinin ve teslim alınan ürünlerin işletme aktifine girişine imkan sağlamak olup, Ürün teslimleri sonrası yapılan tahsilat ve ödemeler ise, haricen tahsilat belgeleri tanzim ve imza edilerek ödeme işlemlerinin yine belgeye dayandırılması da bir zorunluluk halidir.

Tahsilat ve ödemelerde, VUK? nu amir hükümleri kapsamında özellik arz eden hususlara gerekli dikkat ve özenin gösterilmesi gerektiği, aksi hal ve durumların varlığı halinde ise, ciddi cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalınabileceğinin göz ardı edilmemesi gerekmektedir.

Defter ve belge düzenine ilişkin yapılan düzenlemeler, tarafların taahhüt ve edimlerini belirleme, ortaya çıkabilecek ihtilafların halli ve kayıt dışılığı önleme yolunda
Meselelerin çözümüne ciddi katkı sağladığı aşikardır.

Önemli olan, öncelikle yapılan her işlemin belgeye dayandırılması, zirai faaliyetlerde ürün teslimlerinin müstahsil makbuzu ile belgelendirilerek alınan malın kayıt altına alınması ve işletme aktifine girilmesi, sonrasında ise, teslim edilen ürün ile satıcının alacağının belirlenmesi, malı alanın da ödeyeceği meblağın tespit edilmesinin sağlanması, akabinde ise, alıcının teslim aldığı ürün bedelinin yine makbuz ve belge karşılığı ödenerek yapılan işlemlerin kayıt altına alınması işlemleri, alım satımın taraflarını ilgilendirdiği kadar vergi kanunları açısından da ciddi önem arzettiği yukarıda yapılan detaylı açıklamalarla sabittir.

Müstahsilden zirai ürün teslim alan ve ürün teslim eden müstahsillerin, belge düzenine azami uymaları taraflar arasında doğabilecek ihtilafları da asgariye indirecektir.

Belge düzenine azami dikkat ve özenin gösterilmesi, diğer yandan da vergi kanunları karşısında mükelleflerin cezai durumlarla karşı karşıya kalmalarına da mani olacaktır.

Mali Müşavir
Recep YAŞAR
Bursa Mali Müşavirler Odası
 
Üst