uyumsoft

Niye Şiir Olmasın!!!

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan heerdeem
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ÖMRÜM

Hangi ırmaktan akıyor yüreğinin bozaran sevdası
Hangi kolunda köprüsü var gecenin
Bir ucunda puslu gök bir ucunda sazlık, hasretle bilenen
Aynı ürperti aynı heyecan
Sensin boyun eğen acıya
Gizlenmez yaraları taşırken bedenin
Ömrümün genç yarısına

Kaan İnce
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

YAŞAMA SEBEBİ

sıkmışım dişlerimi gözlerim kanayana kadar
çeyizimizde hüzün motifleri
göçebe bir ağıt göğsümün derinliklerinde
bu aşkın dönüşü yoksa
duman kırığı gözlerinde gecenin hıçkırıkları
kırık keman sesi ve adağım var
moraran hercai düşlerim ateşi delip ıslatır mendilimi
kalbime dolar -sonsuz uykuma- korkuya susamış yasadışı bir rüzgâr

bu aşkın dönüşü yoksa
suya düşer kokusu menekşelerin
deniz her zamankinden daha köpüklü
serçeler bi garip ötüşlüdür
martıları mavnalarla başka türlü danseder hamuruna sevgi katılmış bu dünyanın

küflü yüzler yok hiçlik de
hani ne derler gözlerinden öperim çocuk,gamlı sevda, şiir
ne'm kalır geriye gülüm seni alırlarsa benden
tiksintiler toplamı umutsuzluk sapağında ölüm

Kaan İnce
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Son Sevda

kuruttuğum çiçek ölülerinden iplerle sabaha asılan boynum
alkolik çocuklarına zamanın ve yaşadığım ıslak hüzünlere uçurtma
yalnızlığı kesiyor bıçakların yarışı yarışı ince belini yağmurun

donan soluğumu göğe yapıştırdım da
gece maviyi rehin bıraktı okyanusa
çamurla oynayan birileri leke kalıyor uykumda
göğsümde kalabalık geçişler
mezarımda tabutlar taşınıyor
kalbim beşik
acemi ateşlerin ihbarlı yatağı
ıssız bir ada

yüzünü aynada bırakıp giden kadın rujlu dudaklarını unuttun yakamda
sanki daha bi kalktı burnu aşkların
ama kanmadım dünyaya zamana kalamadım kalkamadım ayağa
sevdaya açamadım gözlerimi hem kapayamadım
ah ölüm son burgu
çırılçıplak değil henüz şiirin yağmuraltı aşkları gözlerime akan
benden geriye kalan ince bir buğu

Kaan İnce
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Ölümün Oğlu

Bir çocuk sesi uzanıyor
Geçmişten geleceğe
Canevimden geçiyor
Eylül?ün pusuna karışarak

Kuşların kanat çırpışlarıyla
Dalıp gidiyorum yine
Kıvranan lacivert düşlerime

Albenisi gözlerinin
Gün gibi döndü
Bir çiçeğin kayboluşuyla
Gecenin yalnızlığında

Kızgın yüzümde ısınıyor sabah
Ve gözlerimde büyüyen kara sevda
Sevincin kanattığı sıcaklığı örterken
Can çekişiyor buruk sesimde içlenen anlam
Yok ağlamıyorum
Bir deri bir kemik toz içinde
Yemin ediyorum seni sevdiğime

Kaç kez sarıldım sana
Ey sıcacık öpüşlerin
Uçsuz bucaksız yumuşaklığı
Boğuldum kaç kez içinde

Ölüm kokusu karışıyor yüreğimden gelen gül kokularına
Karanlıkta çepeçevrelenen bedenime sarıldım sıkıca
Özlediğim gülüşü yüzünde sakla

Sen ey ölümün oğlu ve gecesi sevinin

Kaan İnce
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

İçimde Mayın Tarlası Var

Dağılacağız yıldızlara bir bir
Sarı ışıkları evlere bırakıp
Sen ve ben
Ardımıza bakmadan artık

Kanserli bölgeyi alacak çünkü
Yaşamımızdan bir el
Serum şişeden akarken
Hızlanan bir ivmeyle
Yerçekimini tersine döndürmek
Geçiyor içimden
Serum şişesine işemek
Damarlarımdan
Gözlerinin içine bakarak
Tükürerek suratına ölümün
Mümkünü yok
Ben bozulmuş insan eti
Sen gecesin bayat
Basat ölüm
Çekinik hayat
Dövüşürüz sövüşürüz
Sabreden sarılık
Karaciğerimde patlar
İçimde mayın tarlası var

Kaan İnce
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Beş Kala

Ay uykusunda sayıklar seni
Pırıl pırıl yansırken tenin rıhtım kanatlı denizlere
Ama sahte ölüm çocukları doğuyor geceden
Gök pusuna bulayacak gözlerimi
Sesimi rüzgârına boğduracak
Ancak kurşun geçer yüreğimden
Tenin yüzüyor ve yüzecek daha
Çünkü bilmediğim bir saygınlıkla dokuyorum yüreğini
Ay paramparça düşüyor suya
Alacakaranlığı bölerek ikiye sıyrılıyor yaşamdan
Betonlaşan yağmurlara tutuluyor sevdam
Sis çöküyor iliklerine anarşist yüreğin
Bedeninde tel örgülerin acı büzgüleri
Oda düşüyor gönlüme
Uzun ince parmaklarından gecenin
Beş kala ölüme

Kaan İnce
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Ben

umut açtım rengine seherin
yaslanıp uyudum güneşin benzine
dem çekip ser verdim
ben ve yaşam üzre

Kaan İnce
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Bekleyiş

Kucak açmışım gecene, gel. Sırtımı dönemem, yıkılası sessizliğine
geçmişken hasret. Şavkında ayın ağlamışım. Sıyrılıp
düşene dek yüzümde kurumuşsun unutulan kelebek, sevdası
pir ve özlem ateşleriyle yanan. Gel.

Uyduruk sözlerinden betona yapışan ayrılık, boşluklarına
zamanın dolunca gir doğandan yarı-güzel rüyama. Gel de gitme
uykularıma dokun.

Gözlerinin bütün açılımlarını çözecek gözbebeklerim. Her ya-
bancının kaybolduğu gibi büyük kentte, gezeceğim öylece te-
ninde.

Açelya bırakıp yatağının ucuna, herkese beslenmekten kurtu-
lunca, ne kalırsa bu yapıdan bana, onun haritasına katlanacak
dünyam, unutma.

Gelişin bekleyişimin görünmez gecesinde, ölüm sapmaz yollarına.

Kaan İnce
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Barut Kokusuyla Hesaplaşma

Suskunluk bazen en buyuk sesleniştir
Coşku çırpıntılar toplamı değil
Öfkeyi aklın kınında büyütmektir

Belki bir rastlantı fısıldar ayrılığı
Belki etimi kemiğimi talan eden sızıyla
Esmer gün sağanak halinde

Neyeydi bu kendini bilmez sancılar damarlarımdaki
Ve neyeydi iblislerin hıncı
Bekleyişimin içine sarkan

Aynı üzgün yürekler emziriyor
Pıhtılaşmayan direncimizi
Aynı akıntı aynı gümbürtüyle
Aynı çağlayandan

Gül değmemiş gözbebeklerine
Kurşun yaraları düşer ömrümün.

Kaan İnce
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Aykırı

düş dağınıklığında yatağım
gözlerimde diş izleri
katıksız bir ölüm
gecede çoğalan

ve yattığım yerdeki
acının motiflerinde
kanar oyası yüreğimin

zamanla dayanağımı kopardığımda
varoluşa aykırıydım

özlem cinayetleri
karaya demir atan
büyür seslerde kin
tersine dönerken
masaüstü takviminde saniye

ve müthiş bir yokluk
öykülerden alınıp
gömülür son esrarlı dağa

kız kaçıran bir umudun
ışıltısı dolunayda
ezberletir tüm şiirleri
yalnızlığıma

şimdilik misafirim doğada

Kaan İnce
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Aydınlığı Yüzünün

Sen ey sevdalı güzel
Gülüver n'olur bir kez olsun
Yüzünün aydınlığı denktir gün kavuşumuna
Gelecek seninle kırlara koşuyor
Geçmiş türküye dönüşürken ansızın damarlarında
Nasıl da korkusuz zaman
Oluşturuyor acıyı hüzünle el ele
Gülüver n'olur bir kez olsun
Ki yaşam sensiz olmaz
Sürekli avuçlarımdasın
Yeni filizlenmiş göğüslerini ellerin sağadursun
Dolunayın hizasında bekliyorum
Kıvılcımlı öpüşlerini
Gel n'olursun.

Kaan İnce
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Ateşe Tepki

yalnızca bir an geceye akışla
yaşam süzgecinden geçen sayısız bozguncu gördük
yalazlandı denizin koyu tonu
evcil bir duyguyu sınadık gözucuyla
bir parantez, içinde canayakın renkler
sağanak
saf fışkırır duyundan bu ateş
kor sevgiyi umuda tepki yasası
puhu gözlü gece
tüneyen
hüznümün aşılı dallarına

Kaan İnce
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Ağıtlı Köy Evi

Alev soluklu insanlar görülüyor
Kapısız bir köy evinin
Geceye dönük penceresinden
Ağıtlar ölüyü soğuturken...

Kaan İnce
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

Adın

Harfleri adının uçtu uçtu
Eskimez aşkımın gizlendiği çiçeğe
Kondu kondu ve her aşk dökümünde
Gecenin ıslanan yüzü gibi gibiler
Çoğu


Kaan İnce
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

5. PERON

-Hüseyin?e-

5. Peron?da seni bekledim
Gelseydin alize rüzgarlarını verecektim
Hani kimi zaman bir şarkı çalar ya uzaklarda
Bir başka garip olur akşamüstleri
İşte öylesine sana tutkun
5. Peron?da seni bekledim.

O cumartesilerin artanıydı dün
Tanıdım ellerimde yağmurlu aşkım
Acı sarı çiçekler istasyon saatinde
Öyle yalnız öyle karanlık yüreğim
Karanfil yanığı gecelerde
5. Peron?da seni bekledim

Yıldızlar yağmur uçlarındaydı
Mızrak mızraktı lacivert gökyüzü
Geceler boyu İzmir?de, Basmane?de
Her gece ama her gece
Kaç tren kalktıysa bir o kadar
5. Peron?da seni bekledim.

Büyük kapıyı geçerken bilirdim
Seninle başlayıp seninle biteceğini
Anılar, solan aşklar ve uzun rüyalarla
İnce mavi bir kızın düş yeriydi orası
Ama sen hiç görmedin, duymanı istemedim
5. Peron?da seni bekledim.

Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

AKŞAM

Bir akşamı atlamadan yazabilirim
Bir tas su içer gibi
Kendi sevgilerimize vurgunluğumuzdan

Yıldırım düşer suya, buharlaşır özlemin
Esmeriyle gelir, yağmuruyla gelir
-Bütün akşamlar biraz da yağmurdur zaten-
Yaprağında titreşen canıyla gelir
Güneşsiz, bulutsuz bir gökyüzü kalsa da
Hasta yatağına saplanmış uyku gibi
Bir akşam çıkarırım sancılarımdan

Dağlarda çoban yalnızlığıyla
Kum saati boşalır, kum saati benden önce
Gün olur yankı verir sesime
Gün olur çıkarsız sevdalarımdan
Bir can kalmış, bir can az yakınmadığım
Akşamı zamanında taşımadıkça.

Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

AKŞAM İNER

Sokaklarda düş gibiyim
Ne içerde bir karanlık
Ne dışarda yalnızlığım
Küçük çocuk elleriyle
Bir sele çakıldakta
Pamuk sağar aydınlığım

Ağaçlarda sıcak iğde
Çekirdeği kıpkırmızı
Yılan gözü akar sanki
Akşam iner yüreğime

ÖZEL ARABUL
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

AKŞAMLAR SONBAHAR

fotoğrafta
sonbahara düşüyor gölgem
kesilmiş yüzümden ne kaldıysa
bir makas izi..
eski bir aşk, ki bütün aşklar eskidir,
akşamlarsa sonbahar..

doğanın ve kalbimin
minesi çatlıyor..

Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

AL BASMASIN

Al basmasın yanaklarını
Yasemin gülüşlü sevdiğim
Çekiverdin mi kapısını yasağın
İncecik yağmur
Tatlılıkla saracak sonsuzluğu
Rüzgar,
Kavak ağaçlarına uysal karanlığı sürükledikçe

Özel Arabul
 
Ynt: Niye Şiir Olmasın!!!

ALACA BİR İŞ GÜNÜ

Alaca bir iş günü
Sıcacık ışık tozu serpilir yaz sonlarına
Duvardaki çatlak yosun kesilir
Sızan ve pek yakında artacak sulardan


-Çobanın sırtında tutuşan aba
Tutsak pazarlarında artışa çıkan utanç değildir
Yaşamın iletkeni bilgiyse
Soluk alıp vermeyen dinazor
Ya da esrik bir ağaçkakan
Neden çoğu yapıtlarda gözdedir-

Dokur gergeflerde incecik hüznü
Ayrılışı, özlemi, tutkuyu, yanlışına
Çok aç kavruk dualarıyla
Devinimli, nesnel öyküsü
Alaca bir iş günü
Güçsüz insanın yazgısı diye bilinir

Özel Arabul
 
Üst